Avukat Görkem Gökçe tarafından yapılan basın açıklamasında, Zeytinburnu’nda yapılan 16:9 Kulelerinin aslında deprem toplanma alanı olduğunu belirtti.
Emsal değeri arttırılarak, imarı değişen alanda İstanbul'un tarihi silüetine bir hançer vurulduğunu söyleyen Gökçe, İstanbul’a ihanetin kasıtlı ve planlı gerçekleştirildiğini vurguladı.
Bir dünya mirası olan İstanbul'un korunması gerektiğinin altını çizen Gelecek İstanbul Hareketi Basın Sözcüsü Gökçe sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu şehrin potansiyeli ve kaynakları her sorunu çözmeye yeter. İstanbul’da yaşayan herkes İstanbul’un sahibidir. Gelecek İstanbul Hareketi olarak herkesi 23 Haziran’da israf ve rant düzenine, kent suçları işleyen belediyeciliğe karşı oy kullanmaya ve katılımcı ve şeffaf bir anlayışı yönetime getirmeye davet ediyoruz."
ERDOĞAN'DAN İHANET İTİRAFI
Erdoğan Şehir ve STK Zirvesi'ndeki konuşmasında, "Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum" itirafında bulunmuştu.
NE OLMUŞTU?
İstanbul’un siluetini etkileyen Zeytinburnu’ndaki 16/9 kuleleri uzun süre Türkiye’nin gündeminden düşmedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tıraşlayın dedim, yapmadılar, 5 yıldır konuşmuyorum” diyerek eleştirdiği binanın imar planları ve yapı ruhsatları idari mahkeme tarafından iptal edilmiş, kulelerin siluete etki eden katlarının tıraşlanmasına karar verilmişti. Danıştay da 2014’te bu kararı onamıştı. Daha sonra Zeytinburnu Belediyesi tarafından tıraşlanma ihalesi açılmış ancak ihaleye kimse girmediği için yıkım gerçekleşmemişti.
‘HÂKİMLER FETÖ’CÜ’
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı, 16/9 hakkında tıraşlama kararı veren hâkimler ile bilirkişilerin FETÖ’cü olduklarını ileri sürerek yeniden yargılama talebinde bulundu. İstanbul 4. İdare Mahkemesi 3 Ocak 2018 tarihli kararında İBB’nin yeniden yargılama talebinin kabulüne, davacının feragati nedeniyle de yeniden karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.
‘TELAFİSİ İMKÂNSIZ’
Mahkemenin gerekçeli kararında, bilirkişiler Mehmet Kaya ve Darçın Akın hakkında ‘silahlı terör örgütü üyesi olmak’ suçundan soruşturmaların bulunduğu, yine hâkimler Özkan Artar ve Emine Özdemir Güçlü’nün HSYK kararı ile meslekten çıkarıldıkları bilgisine yer verilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Her ne kadar kararı veren hâkimler Özkan Artar ve Emine Özdemir Güçlü ile karara dayanak alınan bilirkişi heyetine katılan Darçın Akın ve Mehmet Kaya’nın FETÖ/PDY örgütünün mensubu olduklarını kesin bir şekilde ortaya koyan herhangi bir mahkeme kararı bulunmaması nedeniyle adı geçenler hakkında halen masumiyet karinesi geçerli ise de mevcut olayda kesinleşen yargı kararının uygulanması halinde gerek davalı belediyeler, gerek devlet, gerek projeden istifade eden vatandaşlar, gerekse inşa edilen yapıların yıkılması nedeniyle hak sahiplerine ödenecek yüksek miktarlı tazminatlardan vatandaş olarak maddi anlamda olumsuz etkilenecek olan geniş halk kesimi açısından telafisi güç ve imkânsız zararların oluşması söz konusu olacağından mevcut hukuki duruma göre kamu yararı amacına uygun olup olmadığının saptanması amacıyla yeniden yargılama yapılması icap etmiştir.”
ŞİRKET MEMNUN
Gökdeleni inşa eden Astay şirketi yapıların artık yasal olduğuna ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Zeytinburnu Belediyesi aleyhine açılan ve 2011 yılından bu yana devam eden adli süreç sonunda, İstanbul 4. İdare Mahkemesi; mevzuat, tasdikli planlar ve tasdikli avan proje onayı çerçevesinde, Aralık 2009 tarihinde Zeytinburnu Belediyesi tarafından verilen yapı ruhsatının ve imar planının kesin ve nihai olarak geçerli olduğuna karar vermiştir. Söz konusu karar; projenin bu süreçteki haklılığını ortaya koymakta; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve büyük Türk milletinin birlik ve bütünlüğünü hedef alan ihanet şebekesinin bağımsız Türk yargısını asla ele geçiremeyeceğini bizlere bir kez daha göstermektedir.”
'KIRILDIM KONUŞMUYORUM'
Zeytinburnu Kazlıçeşme’de üç blok olarak inşa edilen 16/9 kulelerinin İstanbul siluetine etkisi kamuoyunda günlerce tartışılmıştı. 2013 yılı Nisan ayında o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gökdelenlerle ilgili rahatsızlığını dile getirip, “Tıraşlayın dedim, özellikle rica ettim. Çok da yakından tanıdığım biri. Yapacaklarını beklerken, hiçbir şey yapmadılar. O nedenle çok kırıldım, 5 yıldır konuşmuyorum” demişti.
AKP’li siyasiler ve bürokratların daireleri çoğunlukla çocuk, kardeş ve yeğenlerinin üstüne kayıtlı. Hepsi de dairelerin bedelini nakit ödemiş; hiçbiri banka kredisi kullanmamış.
ERDOĞAN'IN İMAM HATİP'TEN ARKADAŞI
16/9 kulelerinin dikildiği arsa, Halil Bezmen’den alacaklı olan Yapı Kredi Bankası ve TMSF’ye geçmişti. Çoğunluk hissesi TMSF’de olan 28 dönümlük arazi daha sonra 45 milyon dolara, Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Mesut Toprak’a satılmıştı.
Ve Toprak’a geçtikte sonra arazinin 1 emsal olan inşaat izni İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2.5 emsale çıkarıldı. Yani TMSF’deyken en fazla altı katlı binaların yapılabileceği arazide, emsal değişikliğiyle 36 kata varan rezidans izni çıkmış oldu.
‘16/9 projesinin gerçekleşmesi için hangi kurumlardan iş bitirilmesi gerekiyorsa‘, o kurumlarda yönetici olanların yakınları milyonları peşin sayarak daire sahibi olmuş durumda.
AKP'LİLERİN DAİRELERİ VAR...
16:9’da dairesi bulunan AKP’li siyasiler ve bürokratların bazıları şöyle:
* 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasında adı geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski genel sekreteri Adem Baştürk,
* İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski genel sekreter yardımcısı Köksal Tandıroğlu,
* Tandıroğlu’nun sonradan 16/9 kulelerini yapan Astay İnşaat’ta çalışmaya başlayan oğlu,
* İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Sefer Kocabaş,
* Zeytinburnu Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Hasan Albayrak,
* Hasan Albayrak’ın o bölgede birlikte inşaat ve emlak işi ‘kotardığı’ yeğeni Yaşar Albayrak’ın oğlu,
* İstanbul Milletvekili ve eski Bağcılar belediye başkanı Feyzullah Kıyıklık (ki kendisi, yıkım kararının Danıştay’a gitmesinden sonra daire sahibi olmuş, iddiaya göre eskiden hukuk bürosu sahibi olan Kıyıklık kulelerin dahiplerine Danıştay davası için ‘yardım’ etmiş olabilir),
* Eski İstanbul Emniyet müdürü Celallettin Cerrah,
* Cerrah’ın kızı (parayı nakit ödemişler),