Erdoğan'ın 'en az 3 çocuk' temennisi tutmadı

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürü Selahattin Güven, Türkiye'deki çocuk nüfus oranının son 12 yıl içinde yüzde yüzde 28'e düştüğünü açıkladı. "Bir ülkede doğurganlık oranı 2,1 seviyesinin altına düşerse, o ülkede doğurganlık azalmış demektir. Bizde ise 1,99 seviyesinde" diyen Güven kara tabloyu gözler önüne serdi...

Sözcü'den Deniz Ayhan'ın haberine göre TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Çocuk Hakları Alt Komisyonunda Milletvekillerine bilgi veren Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürü Selahattin Güven, Türkiye’deki çocuk nüfus oranının son 12 yıl içinde yüzde 31,6’dan yüzde 28’e düştüğünü açıkladı.

Güven, ”Bu durum alarm düzeyindedir. Bir ülkede doğurganlık oranı 2,1 seviyesinin altına düşerse, o ülkede doğurganlık azalmış demektir. Türkiye’de doğurganlık oranı 1,99 seviyesinde” dedi. Seviye düşüklüğünün, nüfusun kendisini yenileme kapasitesini ortadan kaldırdığı da vurgulayan Güven şunları söyledi:

CİDDİ DÜŞÜŞ VE RİSK

Doğurganlık oranı 2,1 seviyesinin altına düştüğü zaman nüfusun kendini yenileme kapasitesi ortadan kalkıyor. Türkiye’de ciddi bir doğurganlık düşüşünün olduğunu görmekteyiz. Bir başka risk ise bir milyon hanede tek ebeveyn var. Ölüm ya da boşanma kaynaklı bu hanelerde anne ya da baba yok. Yaklaşık 23 milyon çocuk nüfusu içerisinde 21 bin çocuk da devlet korumasında bulunuyor. 126 bin çocuğumuzu da ailesinin yanında destekliyoruz. Yılda 4 bin 500 çocuğu koruma altına alıyoruz.

YOKSULLUK ÖN PLANDA

Yaptığımız çalışmalarda yoksulluğun ön plana çıktığını görmekteyiz. Bazı aileler çocuklarını, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için çalıştırdığını, bazıları ise gerçekten yoksulluk kaynaklı çalıştırdığını ama bazı ailelerin bunu alışkanlık haline getirdiğini görmekteyiz.

CEZAEVİNDEKİ ÇOCUKLAR

Cezaevlerinde anneleriyle kalan çocuklar için de çalışma yapıyoruz. 3-6 yaş grubu 319 çocuktan 300’ü kreş hizmetlerinden faydalanıyor. Cezaevindeki 70’e yakın çocuğun da annesinin rızasıyla, bir akrabası ya da koruyucu aile tarafından cezaevi dışında yaşamını sürdürmesini sağladık. ‘Çocuklar ekranla değil akranla büyüsün’ diyoruz. Çünkü sosyal medya, sokaklardan daha güvensiz. Sokaklar ıssızlaştıkça risk de büyüyor.