Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Samsun’da TEKNOFEST’te konuştu. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
“TÜRKİYE’NİN GERÇEĞİ TEKNOFEST KUŞAĞIDIR”
“Bir teknoloji etkinliğinin özellikle gençlerimiz tarafından bu derece benimsenmesi gerçek anlamda bir zihni devrimdir. Bazıları gençlerimizi harflerle kuşaklara ayırarak, umutsuzluk ateşi yakmaya çalışırken asıl gerçek işte burada karşımızda duruyor. Türkiye’nin gerçeği de ihtiyacı da TEKNOFEST kuşağıdır. Her kim, bu gençliğe bakıp ülkesinin ve milletinin aydınlık geleceğini değil de başka şeyler görüyorsa dönüp kendi zihnini kendi gönlünü sorgulasın. Bu gençlik bir asır önce Çanakkale’de yedi düveli dize getirmiştir. Bu gençlik bir asır önce, Milli Mücadele’yi zafere ulaştırmış, düşmanı denize dökmüştür. Bu gençlik, Cumhuriyet tarihi boyunca hem demokrasinin kalkınmanın istiklalinin ve istikbalinin yanında yer alarak ülkesini yükseltmiştir. Bu gençlik, 20 yıldır verdiğimiz her mücadelede bizim de yanımızda yer almış, en büyük güç ve moral kaynağımız olmuştur. Bu gençliğin sadece 15 Temmuz gecesi yazdığı destan bile başlı başına bir efsanedir, bir başarı hikayesidir.
Türkiye kendi teknolojilerini geliştirmek, kendi savunma sanayi ürünlerini tasarlamak üretmek için yola çıktığında biz gençlerimize güveniyoruz. Birileri ise hep yaptıkları gibi, gençlerimizi küçümseyerek, gönül dünyalarını karartarak, zihin dünyalarını karıştırarak bozgunculuk peşindeydi. Zaman bizim haklı olduğumuzu göstermiştir. Dün Nuri Demirağ’a, Nuri Killigil’e, Vecihi Hürkuş’a, Şakir Zümre’ye yaptıkları eziyetleri bugünkü geçlerimize yapmalarına izin vermedik, vermeyeceğiz.
“İHA’LARIMIZ DÜNYANIN 30’DAN FAZLA ÜLKESİNDE ÜLKEMİZİ TEMSİL EDİYOR”
Bugün, sadece silahlı insansız hava araçlarımız dünyanın 30’dan fazla ülkesinde ülkemizi gururla temsil ediyor. Bu araçlara entegre edilen her tür cihazın ve mühimmatın üretimini de kendimiz yapıyoruz.
‘Bir fikrim var’ diyen gençlerin bunu gerçekleştirmek için yurt dışına gitmeyi düşündüğü değil, diğer ülkelerdeki gençlerin ülkemize akın ettiği bir teknoloji iklimi inşa etmeliyiz. Bunun ilk adımları atıldı. İlk kozaları örüldü. İlk çiçekleri boy göstermeye başladı. Bunun için öncelikle ülkemizde huzuru, istikrarı, güveni, barışı, gelişmeyi, kalkınmayı, demokrasiyi güçlü tutmamız gerekir. Bölgemiz başta olmak üzere dünyada haksızlık ve adaletsizlik yanında krizlerin, çatışmaların, yıkımların, sefaletin hakim olduğu pek çok yer var.
“BİZİ SURİYE’DEN, UKRAYNA’DAN, BOSNA’DAN BETER EDERLER”
Türkiye tarihinden, birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden aldığı güçle bu ateş çemberinden kendini bir istikrar ve huzur sembolü olarak ayrıştırmaktadır. Ben milletimle gurur duyuyorum. Ülkemizin böyle bir coğrafyada, böyle bir tarihi miras üzerinde, böyle bir devlet geleneği etrafında zayıf olmak, zayıf kalmak gibi bir şansı yoktur. Biz siyasi, ekonomik, teknolojik, diplomatik, askeri, sosyal, kültürel her bakımdan güçlü olmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde, bizi Suriye’den de Ukrayna’dan da Bosna’dan da beter ederler. Bunun için her alanda eksiklerimizi hızla gidermeye çalışıyoruz. Bunun için demokratik reformlarla siyasi altyapımızı, sosyal bünyemizi kurumsal yapımızı güçlendirmek için mücadele ediyoruz. Bunun için milli teknoloji hamlesini baş tacı ediyoruz.
Son çeyrekte 7,6 büyüdük. Türkiye şu anda büyümede ikinci sırada. Böyle bir gidişimiz var. Hani diyorlar ya, Çılgın Türkler. Evet, yanılmadınız. Şimdi sizi yanıltıyoruz. Çılgın Türkler büyüyerek yoluna devam ediyor.
“EN BÜYÜK GÜVENCEMİZ TEKNOFEST KUŞAĞIDIR. NE ‘Z’ NE ‘Y’ KUŞAĞIDIR”
Kendi uçağımızı yapmak için 70 yıl beklemek zorunda kaldık. Bir daha böyle durumlara düşmemek için en büyük güvencemiz ve umudumuz TEKNOFEST kuşağıdır. Ne 'Z' ne 'Y' kuşağıdır.
Bir zamanlar Amerika’sından Avrupası’na, Rusya’sından Japonya’sından hatta Hindistan’ından Brezilya’sına kadar nice ülkeler harıl harıl çalışırken, teknoloji üretirken, bizimkiler vesayet ve darbe bataklığında çırpınıyordu. Onlar gençlerini teknolojiyle bilimle erdemle yoğurarak yetiştirirken, bizdekiler üniversite kapılarında benim başörtülü kızlarımı, bacılarımı üniversiteye almamakla uğraştılar. Gelişmiş ülkeler dünyanın dört bir yanından gelen insanları kalkınma atılımlarının desteği haline dönüştürürken bizimkiler kendi vatandaşlarına bile asgari insani olanakları sağlamayı başaramıyorlardı. Tüm bu yaşananlarda siyasetçisinden bürokratına, iş insanından akademisyenine herkesin payı vardır. En son FETÖ ihanet çetesinin yaptığı alçaklıkların ortaya dökülmesi bile tek başına Türkiye’nin nelere rağmen bugünlere geldiğinin ispatıdır. FETÖ değil mi başörtü için ‘Teferruat’ diyen? Yazık. Hoca diye geçin, başörtüsüne teferruat de. Şimdi nerede? Pensilvanya’da. Kimin besmelesi, Amerika’nın. Kimin dost, kimin karşımızda olduğunu iyi bilmemiz lazım.
“YUNANİSTAN’A TEK CÜMLEMİZ VAR. İZMİR’İ UNUTMA”
Şu anda bu Amerika, Dedeağaç’a Yunanistan’a silahları gönderiyor mu? Uçakları gönderiyor mu? Oradan S-300’ler ile bize tehdide kalkışıyor mu? Ey Yunan, bak, tarihe bak. Tarihe dön. Çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır. Yunanistan’a bizim tek cümlemiz var. İzmir’i unutma. Aynı Türkiye şimdi kimi alanlarda dünyanın en gelişmiş ülkelerinin de üzerine çıkan başarılarıyla kendini kabul ettiriyor. Adaları işgal etmeniz filan bizi bağlamaz. Vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’.”
Konuşmasının ardından Erdoğan, kazananlara ödüllerini takdim etti. Ödül takdiminin ardından açılışı yapılacak tesislere video konferans bağlantısı yapıldı. Toplu açılış töreninden sonra Erdoğan, Kızılelma ve Hürjet uçaklarını imzaladı.
(ANKA)