Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Usulsüzlükler tabi bazı değil, neredeyse bütünü usulsüz. Böyle bir durum olduğu için bu yola başvuruluyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi bu işin seçim süreci bitti. Bundan sonraki süreç bunun yargı sürecidir. Yargı sürecinde de bu işin patronajı biliyorsunuz YSK’dır. Burada YSK özellikle tüm siyasi partileri, bu sadece AK Parti’ye ait bir şey değil. Bizler, bize gönül vermiş tüm halkımızın özellikle demokratik haklarını kullanma noktasında onların hukukunu da bizim yine koruma mecburiyetimiz var.
Çünkü biz burada organize bazı suçların işlendiğini gördük, görüyoruz diyorlar. Bizler de siyasi parti olarak örgütlü bazı eylemlerin yapıldığını tespit etmiş durumdayız. Zaten YSK’ya giderken biz bu belgelerle, bilgilerle hatta hatta televizyon, kamera tespitleri var. Bütün bu tespitlerle beraber nerede, nasıl ne gibi yolsuzluklar yapılmış? Boş arazide, tarlalar adres olarak gösterilmek suretiyle, bundan daha delillendirilmiş bir şey olabilir mi? Bu adımı atacağız. Ortada 320 – 330 bin civarında geçersiz oy var. E bunun sayımını yapamayız diyorsanız o zaman bunun ötesinde bir şey var. yapılabilecek hukuk içerisinde bir şey var. Bizim de YSK’dan beklemek en tabii hakkımızdır. Geçmişte Yalova’da Ağrı’da bunların örnekleri var. Dünyada bırakın itirazları, Amerika’da yüzde 1 gibi bir sıkıntılı oy miktarı olsa bakıyorsunuz erken seçime gidiyor orada. Veyahut da erken demeyeyim, yeniden seçime gidiyor.
Şimdi 10 milyonu aşkın seçmenin olduğu İstanbul’da kalkıp da 13-14 bin farkla bir seçimi kazandım havasına kimsenin girmeye de hakkı yoktur. Çünkü İstanbul’da bu işin çok daha huzurlu olabilmesi için burada hakikaten bütün yasal olarak müracaat edilmesi gerekli itiraz mercileri neresidir? İlçe, il seçim kurulu. Bir üstü YSK’dır. Bu itirazlar biter çıkan netice de başımız gözümüz üstüne deriz. Olay bu kadar basit.