Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Erdoğan'dan AKP'li vekillere 'İlker Başbuğ' talimatı

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grubunda yaptığı konuşmada, İlker Başbuğ hakkında "Parlamentonun hukukunu korumak için süratle hepiniz dava açmalısınız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bir gün gecikmeyle partisinin grup toplantısında konuştu. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grubunda yaptığı konuşmada, İlker Başbuğ hakkında "Parlamentonun hukukunu korumak için süratle hepiniz dava açmalısınız" ifadelerini kullandı.

Erdoğan şöyle konuştu;

Türkiye'de sürekli tuzak kuran, bu yüce kurumu yıpratmaya çalışan bir grup var. Faşistin önde giden olan jakoben zihniyetin oyunuyla karşı karşıyayız. 25 Haziran 2009 tarihinde grubu bulunan 4 partiyle gerçekleştirmiştir. Bunlardan biri de CHP'dir.

Durmuş saat bile günde 2 saat doğruyu gösterebilir. O dönem CHP doğru bir tutum sergilemiştir. AK Parti'ye görüşmeye gelenlerden biri de Kılıçdaroğlu'dur. Sonuçta bu düzenleme uzlaşma ile kanunlaşmıştır. Düzenlemenin amacı darbelere zemin hazırlayan, hukukun işlenmesinin önüne geçen engellerin kaldırılmasıdır.

Eski bir genelkurmay başkanı bu düzenlemeyi bahane ederek Meclisimizi itham eden açıklamalar yapmıştı. Zaman zaman yanlış değerlendirmeleriyle gündemi meşgul eden kendisini çok iyi tanırım.

Ben vekil arkadaşlarıma söylüyorum, süratle bu hukukun gereği neyse yapmamız lazım. Parlementonun bütün üyelerine sesleniyorum kendisine bizzat dava açılmalıdır. Bu boru göstermeye benzemez.

8 şehidin verildiği Esad rejiminin saldırısına sert tepki gösteren Erdoğan, "Bu saldırı Suriye'de yeni bir dönemin miladıdır.Türk askerinin kanının aktığı bir yerde hiçbir şeyin aynı şekilde devam etmesine izin veremeyiz" ifadelerini kullandı. Erdoğan ayırca, "Rejim şubat ayı içinde gözlem noktalarımızın gerisine çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır'' diye konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Türkiye’nin Suriye’deki varlığı keyfe keder değildir."

"Bu millet bugün de mazluma sırtını çevirmemiştir çevirmeyecektir. Ancak 2015 yılından itibaren Suriye'deki kriz tamamen kontrolden çıktı. Durum rejimin ve terör örgütlerinin sınırlarımızı taciz etmeye başladığı, can ve mal güvenliğini doğrudan tehdit ettiği bir noktaya vardı. Rusya ile yaşadığımız ve bir provokasyon ile algıladığımız uçak meselesi bizim açımızdan Suriye meselesini daha da karmaşık hale getirdi. Suriye hükûmetiyle imzaladığımız Adana mutabakatı Türkiye'ye gerektiğinde terör örgütlerini takip etmek için Suriye'ye operasyon düzenleme hakkı tanıyor. Bu çerçevede ilk olarak 2016 Ağustos'unda DEAŞ ve PKK'ya yönelik ilk harekâtımınız Fırat Kalkanı'nı başlattık. Bazıları Suriye topraklarında ne işi var diyor. Amerika'yı da davet etmedi, sadece Rusya'yı takip etti ama bizim elimizde kapı gibi Adana Mutabakatı var. "

"Tüm bu süreçleri Amerika ile birlikte Rusya ile birlikte en üst düzeyde tesis ettiğimiz temaslarla vardığımız mutabakat ve iş birliğiyle yürüttük. DEAŞ'ın varlığı büyük ölçüde kırılmış olmasına rağmen güney sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturma çabaları hiç durmadı. Amacın DEAŞ'la mücadele değil bir başka terör örgütü eliyle Suriye'yi, bölge olduğu açıkça ortadaydı. Asıl dert petrol kuyularıydı. Kimin iştahını kabarttığı da ortadaydı. Bunun üzerine 2019'da Amerika ile de mutabakatı sağlayarak Barış Pınarı Harekâtı'nı başlattık.

Bugün geldiğimiz noktada ne İdlib'dekine de Barış Pınarı Harekâtı bölgesindeki güvenli bölge mutabakatlarının gerçek anlamda işlemediğini görüyoruz. Hassasiyetimizi ve kararlılığımızı her fırsatta belirtmemize rağmen Suriye'de anlaşmalara uyulmuyor. Askerlerimize yapılan saldırı Türkiye açısından Suriye'de yeni bir dönemin miladıdır. Askerlerimize karşı taammüden yapılmış bir saldırıdır. Hiçbir şeyin aynı şekilde devam etmesine izin veremeyiz. 76 kişi orada etkisiz hale getirdik. Fazlası var azı yok. Şayet taraflardan biri uymayacaksa bu mutabakatlar niçin yapılıyor? "

"Suriye'deki milyonlarca insanı canımız pahasına savunuyoruz. Bunun için ölen her insanın acısını yüreğimizde hissediyoruz. Elbette bunları yaparken vatandaşlarımızın huzurunu, sınırlarımızın güvenliğini, devletimizin bekasını da gözetiyoruz. Her kim Türkiye'nin Suriye'de ne işi var diye soruyorsa bilin ki ya gafildir ya da taammüden bu ülkenin ve milletin hasmıdır."

"MECBUR BIRAKTI"

"Suriye'deki gelişmeler bizim hem İdlib'de hem de tüm sınır hattımızdaki güvenlik stratejimizde değişiklik yapmaya mecbur bırakmıştır. İdlib'den kontrolümüz altındaki ülkelere ve sınırlarımıza harekete geçen kişi sayısı bir milyonu aştı. Bu çarpık fotoğrafı düzelterek İdlib halkını evinde yaşamasını sağlamakta kararlıyız. Bundan sonra vardığımız mutabakatların ihlali anlamına gelen hiçbir adıma göz yummayacağız. Öncelikle İdlib'de rejimin gözlem noktalarımızın gerisine çekilmesini dün akşam Sayı Putin'e iade ettim. Şu anda i,ki gözlem noktamız rejimin gerisinde kalmıştır. Şubat ayı sonuna kadar geri çekilmelerin tamamlanmasını umuyoruz. Rejim bu sürede geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır. Bugüne kadar rejimin İldib'de yaptığı saldırıların gerekçesi olarak sunulan ateşkes ihlalleri en başından beri tek taraflı olmamıştır. Suriye'deki en sorunlu grupların ülkenin dört bir yanından getirilerek özellikle toplandığı İdlib'de ilerin kolay yürütülemeyeceğini herkes biliyordu. Rejim nasıl muhalif grupların en küçük bir ihmaline ağır saldırılarla karşılık veriyorsa, bundan sonra da rejimin ihlalleri de askeri unsurlarına dönük olarak mukabil şekilde cevaplandırılacaktır. "

"TSK, İhtiyaç duyduğumuz her an tüm harekat bölgelerinde ve idlib'de serbestçe hareket edecek gerektiğinde operasyon yürüteceklerdir."

"TÜRKİYE'NİN İZLEYECEĞİ YENİ YOK..."

"Madem terör örgütünün saldırıları garantör ülkeler tarafından durdurulamıyor, öyleyse bizim bu işi bizzat kendimizin yapması kaçınılmaz hale gelecektir. Önümüzdeki günlerde bu çerçevede beklediğimiz adımların atılmaması halinde Barış Pınarı bölgesinde başlattığımız harekâtı sağ sol ve alt taraftan sürdürmekte tereddüt etmeyeceğiz. Türkiye'nin Suriye'deki güvenlik ihtiyaçları karşılanana kadar Türkiye'nin izleyeceği yeni yol işte bu şekildedir. Bizim hiçbir müttefikimizle hiçbir dostumuzla karşı karşıya gelmek gibi bir niyetimiz , amacımız kesinlikle söz konusu değildir."

"RUSYA'DAN BEKLENTİMİZ SURİYE'DE HASSASİYETİMİZİ ANLAMASIDIR"

"Rusya ile olan dostluğumuzun ve iş birliğimizin sürmesine özel önem veriyoruz; ticaretten turizme, savunma sanayisinden enerjiye kadar derin ilişkilerimizin olduğu Rusya'dan beklentimiz Suriye'deki hassasiyetimizi anlamasıdır."

BEN REJİMİN TERÖR ÖRGÜTLERİN ETNİK YAPILARINA KARŞI TAVRINI ÇOK İYİ BİLİRİM"

"Bu kadar Suriyeli bu konuştuğunuz ülkelere mi gidiyor? Bu kadar Suriyeli 4 milyon bizim topraklarımızda kalıyor. Onlara biz ev sahipliği yapıyoruz. Bakın şimdi briket barınaklar yapmaya başladık. Bir güvenli bölge oluşturduk. Burada briket barınaklara İdlib’den gelmekte olan Suriyelileri şu anda planladık ve yoğun bir şekilde buna çalışıyoruz. Biz dertliyiz ya bunların böyle bir derdi var mı? Onların derdi, 'Acaba biz bu PKK’yı daha fazla nasıl silahlandırırız, öyle silahlandıralım ki bunlar Türkiye'ye karşı orada ayakta durabilsinler.' Onların derdi bu. Onların derdi kim? Türkiye. Neden? Çünkü Türkiye bunları orada işgal gücü olarak tanımaz. Ama bunu rejim dahi maalesef bilmiyor veya bilmek istemiyor. Çünkü ben rejimin terör örgütlerin etnik yapılarına karşı tavrını çok iyi bilirim. Bu o dost olduğumuz günlerden kalan bir mirastır bana. Onlardan hiç hoşlanmaz. Kürtlere pasaport dahi vermezdi, kimlik dahi vermezdi bu Esed. Ben aksini söylerdim o vermedi. Esed aynı Esed."

KUDÜS TEPKİSİ

" Kudüs konusunda duruşumuzla Hristiyanların ve bir kısım Musevi’nin de hakkını savunduk. ‘Yüzyılın Anlaşması’ barış değil, işgal ve ilhak planıdır."

"Açıklanan planın yegane hedefi 70 yıldır aralıksız süren İsrail’in işgal, yıkım ve gasp politikalarına meşruiyet kazandırmaktır. Filistin toprakları 1947’li yıllarda neydi bugün ne? 1947 öncesi haritayı görüyorsunuz. 1947 öncesi Filistin topraklarının durumu böyle. Şu anda yapılmak istenen Filistin topraklarının İsrail toprakları haline getirmek. Şu anda yapmak istedikleri İsrail’i bu hale getirmek. Ne yazık ki Filistin’i de İsrail’in o zamanki haline dönüştürmek. Bu BM’e de gelecek. Tartışmasını yapacağız o ayrı bir mesele fakat kendileri de birbirlerine düştüler."

"TRUMP İŞGALCİLERİN ARKASINDA"

"Şimdi buradan soruyorum akıl vicdan ahlak sahibi hangi kimse bu vahşete rıza gösterir? Evlerine kavuşma hayaliyle duran Filistinlilerin kendi topraklarına dönme hakkının olmadığını söylüyor bu plan. Neredeyse orada kalacaklar. Bunlar birer işgalci. Demek ki Trump bu işgalcilerin arkasında duruyor. Kudüs ve Filsitin'in göz göre göre İsrail'e peşkeş çekilmesini kim izin verebilir!"

"Şu anda maalesef Amerika gerek şahsıma gerek istihbarat başkanıma yönelik tehditler sallıyor. Daha da ileri Türkiye’deki bazı finans kuruluşlarını da tehdit altına alıyor. Ne yaparsanız yapın bunu kesinlikle başaramayacaksınız. Filsitin’de o kadınların direnişi karşısında bize düşen onların en az onların direnişi kadar dik durmaktır. Bunu başarmamız lazım. Çok büyük paraları olabilir, çok büyük silahları olabilir ama biz şunu biliyoruz; nice az inanmış toplulukları inanmamış kalabalıkların üzerine galip kıldık diyor. Planla ilgili ikircikli ifadeler kullanan kimi devletler de kamuoyundan gelen tepkiler karşısında farklı tutum almaya başladı."

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER