Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Cezayir'deki temaslarını tamamlayarak Türkiye'ye döndü. Erdoğan, dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ziyarete ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyimizin ikinci toplantısı vesilesiyle gerçekleştirdiğimiz Cezayir ziyaretimizi hamdolsun başarıyla tamamladık. Bugünkü görüşmelerimizde Cezayir Cumhurbaşkanı değerli kardeşim Abdülmecid Tebbun'la iş birliğimizin geliştirilmesi noktasında karşılıklı iradeye sahip olduğumuzu gördük. Kendisiyle 2022 yılında Ankara'da düzenlediğimiz konseyimizin ilk toplantısında bu ortak anlayışı yansıtan kararlara imza atmıştık. Daha sonra Sayın Tebbun'u geçtiğimiz Temmuz ayında Türkiye'de bir kez daha misafir ettik. Bugünkü toplantımızda ikili ilişkilerimizin mevcut durumunu ve önümüzdeki dönemde birlikte atacağımız adımları etraflıca ele aldık" dedi.
ADAYLAR İÇİN TARİH VERDİ
Gazze'deki gelişmelere değinen Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu için "İnşallah pılını pırtısını toparlayıp çekilecek" dedi. "Yeni bir adım" olarak nitelendirdiği rehine takasının da kısa bir süre içerisinde olacağını belirten Erdoğan, Gazze'den hasta ve yaralı naklini görüşmek için Mısır'a gidebileceğini açıkladı.
Erdoğan, yerel seçim adaylarının aralık ayı ortalarına doğru belli olacağını kaydetti. Enflasyonla mücadeleye yönelik değerlendirme de yapan Erdoğan, "Türk Lirası’nın değer kaybettiği süreç sona gelmiştir" diye konuştu.
BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI NE ZAMAN DUYURULACAK?
Erdoğan bir gazetecinin seçimlere ilişkin sorduğu soruya şu yanıtı verdi:
"Cumhur İttifakı olarak tüm seçimlerde olduğu gibi yaklaşan yerel seçimde de iddialıyız. Çalışmalarımızı bu iddiamız nispetinde çok titiz bir biçimde yapıyor, adaylarla ilgili süreçte her konuyu ince eliyor sık dokuyoruz. Partimiz gerekli hazırlıkları ve analizleri yaptı. Zaten bildiğiniz gibi AK Parti olarak bizim seçim hazırlıklarımız bir önceki seçimin tamamlanmasıyla birlikte başlar.
Özellikle büyükşehirler başta olmak üzere her ilde kamuoyu yoklamaları yaptık, yapıyoruz. Sonuçları analiz edip milletimizin gönlündekini anlamaya, şehirlerimize en faydalı olacak adayları belirlemeye gayret gösteriyoruz. Bir defa 1 Aralık belediye başkan adayı olmak isteyen ve görevden bu nedenle ayrılması gereken memurların istifaları için son tarih. Memurların durumunu da görelim. Onların durumu da netleştikten sonra Aralık ayının ortalarına doğru artık adaylarımızı peyderpey açıklamaya inşallah başlarız."
'REHİNE TAKASI' AÇIKLAMASI: 'BUGÜN YARIN GEÇECEKLER'
Erdoğan, "Her şeyden önce herkes bir defa şunu bilmeli, Gazze bir Filistin toprağıdır. Her ne kadar Filistinlilerin kadim yurtları kademe kademe İsrail tarafından 1947'den itibaren işgal edilmişse de Gazze, Filistin toprağı olarak inşallah kalacaktır" dedi.
Rehine takası konusunda değinen Erdoğan, "Ben Hamas'ın elinde bulunan sivillere yönelik herhangi bir olumsuz davranışının olduğuna veya olacağına inanmıyorum. İsrail'in elinde ciddi sayıda Filistinli var. Hamas şu anda onları kurtarmanın gayreti içerisinde. Biliyorsunuz şu an itibariyle Katar'ın devreye girmesiyle süreçte yeni bir adım atılıyor. Öyle zannediyorum ki rehinelerin takasına bugün yarın geçecekler" diye konuştu.
"KÜRESEL SERMAYEYİ ÜLKEMİZE ÇEKECEĞİZ"
Ekonomik gelişmelere ilişkin de konuşan Erdoğan, "Türkiye’nin çocukların öldürülmesine karşı çıkmasından, barışı ve insan haklarını savunmasından rahatsız olan sermaye sahipleri ise ancak İsrail’in katliamına kayıtsız şartsız destek verirseniz sizden memnun kalırlar. Bizim böyle bir tutum sergilememiz asla düşünülemez. Bu nedenle biz bir endişe duymuyoruz. Dünya Türkiye’nin kıymetinin farkında, küresel yatırımcılar da farkında. Birkaç marjinalin dışında küresel yatırımcıların İsrail’in etkisiyle Türkiye gibi bir ülkeden yüz çevireceklerini düşünmüyorum. Küresel sermayeyi ülkemize çekmek için, kazan kazan ilkesiyle hareket etmeye de, Türkiye’ye yakışır şekilde insani duruş sergilemeye de devam edeceğiz" dedi.
Erdoğan'ın sorulara verdiği yanıtlar şu şekilde:
"GAZZE, FİLİSTİN TOPRAĞI OLARAK KALACAKTIR"
* Her şeyden önce herkes bir defa şunu bilmeli, Gazze bir Filistin toprağıdır. Her ne kadar Filistinlilerin kadim yurtları kademe kademe İsrail tarafından 1947'den itibaren işgal edilmişse de Gazze, Filistin toprağı olarak inşallah kalacaktır. İsrail’in aşama aşama Filistin topraklarını işgali adeta bir kapkaç olayıydı. Ama artık devran böyle dönmüyor. Şu anda tüm dünyanın İsrail'e karşı nasıl bir tavır takınmaya başladığını görüyorsunuz. Gazze'de gerçekleşen işgal, bazı ülkelerin yönetimlerini sessizliğe gömse de toplumların vicdanlarını Allah'a hamdolsun harekete geçirdi. Sokaklarda Filistin'e destek olanların sayısı artıyor. İşte Almanya’ya bakın. Geçen oradaydım, aynı gün Berlin'de yürüyüşler oldu. İngiltere aynen bu şekilde.
* Amerika Birleşik Devletleri'nde Beyaz Saray'ın önünde neler olduğunu görüyorsunuz. Fransa'da, Latin Amerika ülkelerinde neler olduğunu görüyorsunuz. Artık maşeri vicdan harekete geçti ve bununla birlikte İsrail'in sokakları bile hareketlendi. Herkes Netanyahu'ya “artık git” der hale geldi. Bazı yabancı ülke yetkilileri bize “bundan kurtulmalıyız” diyor. Bu sürecin ileri düzeyde devam edeceğine ihtimal vermiyorum. İnşallah çok kısa bir zamanda Netanyahu pılını pırtısını toparlayıp, buradan çekilecek. Zaten Netanyahu’nun mahkemelik bir durumu da var biliyorsunuz. Belki de oradan kurtulmak için böyle bir adımı atmış da olabilir. Fakat hangi yönde adım atarsa atsın, kurtulamayacak. Şu anda biliyorsunuz Filistin'de tutulan İsrailliler dahi “Bizi buraya sen mahkum ettin, bir an önce bu işten elini eteğini çek. Biz de kurtulalım” deme noktasına geldiler.
"REHİNELERİN TAKASINA BUGÜN YARIN GEÇECEKLER"
* Herhangi bir etnik unsur ayırt etmeden Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’siyle, hiçbir ayrıma gitmeden, olaya insan unsuru itibariyle bakmamızın gereğine inanıyorum. Şu anda insanlık feryat ediyor. Onlar tarihin doğru tarafında duranlardır. Günlerdir konuşuyoruz, Holokost cenderesinde batı toplumu doğru bir sınav veremedi, tarihin yanlış tarafında durdu. Bosna’da, Kosova’da yine aynı şekilde yaşanan katliamlar görmezden gelindi, sessiz kalındı. Irak’ta, Suriye’de yine utanç verici sessizlik hakimdi.
* Bu kez öyle olmadı. Ülkelerin yönetimleri yine bildiğiniz gibiydi ancak, halklar artık “yeter bunca zulüm” diyor. Gazze’de öldürülen bebekleri görüyor, isyan ediyorlar. Sokaklardan yükselen ses bir vicdani haykırıştır. Sokakların çağrısı İsrail’i her geçen gün köşeye sıkıştırmaktadır. O sese kulak tıkayan siyasetçiler çok yakında bunun karşılığını halklarının demokratik tepkisiyle alacaklardır. Halklarının gözünde İsrail yanlısı tutumlarıyla soykırım destekçisi durumuna düşen liderlerin bir an önce bu yanlıştan dönmesi gerekir. Vakit çok geç olmadan İsrail’in arkasında saf tutan devletlerin yönetimleri, uluslararası hukuka, insan haklarına, vicdani ve ahlaki değerlere uygun bir zemine gelmeli ve bu suçlara ortak olmamalıdır.
* Dolayısıyla biz hep birlikte mazlumların yanında yer almak suretiyle, zalimlerin attığı adımlardan onları kurtarmamız lazım. Ben Hamas'ın elinde bulunan sivillere yönelik herhangi bir olumsuz davranışının olduğuna veya olacağına inanmıyorum. İsrail'in elinde ciddi sayıda Filistinli var. Hamas şu anda onları kurtarmanın gayreti içerisinde. Biliyorsunuz şu an itibariyle Katar'ın devreye girmesiyle süreçte yeni bir adım atılıyor. Öyle zannediyorum ki rehinelerin takasına bugün yarın geçecekler.
"EN KISA ZAMANDA MISIR'A GİDEBİLİRİM"
* Refah Sınır Kapısı’nda Mısır yönetimi olumlu adımlar atıyor. İlk etapta Gazze’deki kanser hastalarından 40’ı ülkemize geldi. İkinci etapta bu sayı ciddi manada arttı ve 88 hasta, 67 refakatçiye ulaştık. Bunların tedavilerini biz şehir hastanelerimizde yapıyoruz, buna devam edeceğiz. Gazzeli hastaların oradan çıkartılarak ülkemize getirilmesinin artarak devamını istiyoruz. En kısa zamanda bir Mısır seyahati düzenleyebilirim. Mısır’da ağırlıklı gündemimiz bu konular olacak. “Ne gibi adımlar atabiliriz, hastaların tahliyesinin önünü nasıl açarız?” bunları konuşacağız. Bir an önce istiyoruz ki bu hastaların tamamını getirebilelim. Hatta benim arzum, cerrahi müdahale gerekenleri de bir an önce alalım. Hele hele çocukları bir an önce alalım, tıbbi müdahaleleri yapalım. Bu konuda arkadaşlarımızla mutabıkız ve süreci de inşallah bu şekilde işleteceğiz.
* Ablukayı kırmak, sadece bir ya da iki ülkenin değil, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkelerinin tamamının atacağı adımlar, oluşturacağı stratejilerle mümkün olacaktır. Siyasette sıkça kullanılan takım oyunu yaklaşımının eksiksiz sergilenmesi gerekiyor. Ablukayı kırmak sadece bir miktar yardımın Gazze’ye sokulması ile gerçekleşmez. Ekonomik, siyasi, diplomatik, sosyolojik, kültürel birçok unsuru kullanarak hem ateşkesi sağlamalı, hem de Gazze’ye yeterince yardımı ulaştırıp, İsrail tarafından yerle bir edilen kenti yeniden ayağa kaldırmalıyız. Abluka sadece İsrail’in Gazze çevresine yığdığı askerler ve silahlardan ibaret değil. İsrail’i uluslararası hukuka uymaya ve yaptıklarının hesabını vermeye zorlamalıyız.
* Mesela Birleşmiş Milletler zeminindeki ablukayı da kırmalıyız. Filistin’de yaşananları, oradaki İsrail zulmünü hakkıyla anlatıp, Filistinli mazlumların on yıllardır yaşadıklarını, onların seslerini duymayanlara duyurup, halkların bakış açılarını değiştirip, zihinlerdeki ablukayı kırmalıyız. “Müslüman öldüğünde sorun yok, Hıristiyan ya da Yahudi ölürse ancak problem vardır” şeklindeki faşizan yaklaşımı darmadağın edip, “ölen insansa orada sorun vardır” kavrayışını hakim kılmalı ve bu sayede idraklerdeki ablukayı kırmalıyız. Filistin’in tarihsel sınırlarını, oradaki halkın kendi kaderini tayin hakkını, mülkiyet hakkını, yaşama hakkını, özgürlüklerini elinden alan Siyonistlerin ve destekçilerinin, dünyanın dilini ve gözünü bağlayan tüm ablukalarını yok etmeliyiz. Ancak böyle kalıcı barışı sağlamak mümkün.
"İSLAM DÜNYASI TEK YUMRUK OLMALI"
* Batılı ülkelerde bir ülke hariç, maalesef bu işi sahiplenen yok. Hemen hemen Avrupa ülkelerinin hepsi de bu konuda sessiz. Katliamı durdurmak üzere müdahaleleri söz konusu değil. Burada yalnız İspanya'nın yaklaşım tarzı olumlu istikamette gelişiyor. İspanya’da malum hükümet kuruldu. İspanya Başbakanı Sayın Pedro Sanchez ile haftaya bir görüşmem de olacak, onun durumu farklı. Bu ülkelere dirsek çevirmemek lazım. Görüşeceğiz, “bunları Filistin’in yanına nasıl çekeriz?” konusuna da bir taraftan bakacağız. En son Almanya'daydık. Neler olduğunu görüyoruz. İslam dünyasının da bu işgale sessiz kalmaması gerekir. Gazze’nin düşmesi demek, İslam dünyasının birlik ve beraberliğinin de derin yara alması anlamına gelir.
* İsrail’in pervasızca Gazze’yi işgal etmesi, uluslararası hukuk, insan hakları, etik değerleri tanımadan etrafa saldırması karşısında sessiz, tepkisiz kalmak bir utanç vesilesidir. İslam dünyası Riyad’da sergilediği kararlılığın arkasında durmak ve alınan kararları uygulamak için birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmeli ve tek yumruk olmalıdır. O yumruk masaya olanca gücüyle vurulduğunda, İsrail’in işgale devam etmesi de zulümlerini sürdürmesi de mümkün olmayacaktır.
* Buradaki en önemli nokta tek yumruk olmak, olabilmektir. İsrail’in Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı devlet ve işgalci terörü bir insanlık suçudur, soykırımdır. Buna sessiz ve tepkisiz kalınamaz. İslam dünyasında diriliş tohumu toprağa en son Riyad’da düşmüştür. O tohum yeterince sulanmazsa boy veremez, büyüyemez. O can suyunu hep birlikte verecek ve Filistin’deki şehitlerimize ve ecdada karşı sorumluluğumuzu hep birlikte yerine getireceğiz.
* Bunu sağlamak için durmak dinlenmek bilmeden çalışıyoruz. Netice alacağımıza olan umudumuz diridir. Umarım bu yaşadığımız sancılar, yıllardır bölgemizde arzu edilen barışın ve onu sağlayacak Filistin devletinin doğum sancılarıdır.
"YATIRIMCILARIN İSRAİL ETKİSİYLE TÜRKİYE'YE YÜZ ÇEVİRECEKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"
* Türkiye'yle ilgili olarak bir şeyi iyi tespit etmemiz lazım. Yahudiler ayrıdır, Siyonistler ayrıdır ve şu anda zaten İsrail'deki olay Siyonizmin en önemli adımlarından bir tanesidir. Batının İsrail'e karşı olan tavrında da Siyonizme karşı bir dik duramayış vardır. Maalesef Türkiye'de de buna mağlup olan, mağlup olmanın yanında onların eşiğinde giden yapılar mevcut. Bunların içinde siyasi yapılar da bulunuyor. Mesela ana muhalefetin başındaki isim Netanyahu'nun ağzıyla konuşuyor. Benim ülkemde ana muhalefetin başındaki insan Netenyahu’nun ağzıyla konuşursa, Türkiye'de bizim topraklarımızın suyundan hiçbir şey alamamış demektir. Bunlara gereken dersi vakti saati geldiğinde ben inanıyorum ki benim milletim verecektir.
* Yine bakıyorsunuz ana muhalefetin başını çektiği ittifakın içerisinde yer alanlardan, Siyonist yapıyla beraber hareket edenler bulunuyor. Bunları tek tek saymama da gerek yok. Fakat benim milletimin iradesi bunların hepsinin iradesini ters yüz edecektir. Yaklaşık 4,5 ay sonra gereken cevabı milletimden alacaklarına ben inanıyorum. İsrail’in katliamlarını desteklemeyen, bunların karşısında duran Yahudilerin sayısı da az değil. Bunlar arasında sözünü ettiğiniz uluslararası sermaye tanımına dahil olanlar da bulunuyor. Onlar açısından Türkiye’ye yatırım sorun olmaz diye düşünüyorum. Türkiye’nin çocukların öldürülmesine karşı çıkmasından, barışı ve insan haklarını savunmasından rahatsız olan sermaye sahipleri ise ancak İsrail’in katliamına kayıtsız şartsız destek verirseniz sizden memnun kalırlar.
* Bizim böyle bir tutum sergilememiz asla düşünülemez. Bu nedenle biz bir endişe duymuyoruz. Dünya Türkiye’nin kıymetinin farkında, küresel yatırımcılar da farkında. Birkaç marjinalin dışında küresel yatırımcıların İsrail’in etkisiyle Türkiye gibi bir ülkeden yüz çevireceklerini düşünmüyorum. Küresel sermayeyi ülkemize çekmek için, kazan kazan ilkesiyle hareket etmeye de, Türkiye’ye yakışır şekilde insani duruş sergilemeye de devam edeceğiz.
"ARALIK ORTALARINDA ADAYLARIMIZI AÇIKLAMAYA BAŞLAYACAĞIZ"
* Cumhur İttifakı olarak tüm seçimlerde olduğu gibi yaklaşan yerel seçimde de iddialıyız. Çalışmalarımızı bu iddiamız nispetinde çok titiz bir biçimde yapıyor, adaylarla ilgili süreçte her konuyu ince eliyor sık dokuyoruz. Partimiz gerekli hazırlıkları ve analizleri yaptı. Zaten bildiğiniz gibi AK Parti olarak bizim seçim hazırlıklarımız bir önceki seçimin tamamlanmasıyla birlikte başlar. Özellikle büyükşehirler başta olmak üzere her ilde kamuoyu yoklamaları yaptık, yapıyoruz.
* Sonuçları analiz edip milletimizin gönlündekini anlamaya, şehirlerimize en faydalı olacak adayları belirlemeye gayret gösteriyoruz. Bir defa 1 Aralık belediye başkan adayı olmak isteyen ve görevden bu nedenle ayrılması gereken memurların istifaları için son tarih. Memurların durumunu da görelim. Onların durumu da netleştikten sonra Aralık ayının ortalarına doğru artık adaylarımızı peyderpey açıklamaya inşallah başlarız.
"SAVUNMA SANAYİİNDE ADIMIZDAN DAHA ÇOK SÖZ ETTİRECEĞİZ"
* Savunma sanayii alanında attığımız her adım bizleri heyecanlandırmaktadır. Bu alanda taş üstüne taş koyan herkes ülkemizin geleceği, Türkiye Yüzyılı’nın inşası için çok önemli bir katkı sunuyor. Kaan zaten yeniliklerden bir tanesi. Ama Baykar'ın zirve diyebileceğimiz eseri malum Kızılelma... Şimdi Kızılelma’nın son testlerini yapıyorlar. Aşmaları gereken mesele kendi yerli motorunu üretmek… Bunu başardığı andan itibaren de zaten Kızılelma’nın dünyaya karşı duruşu farklı olacaktır. Tabii burada Aselsan’ın üzerine de düşen bir yük var, kamera üretimi. Motor üretim süreci maalesef nereden bakarsanız bakın herhalde bir beş yılı alır. Bu süre zarfında biz motor ithal ederek yürümek durumundayız. Kamera noktasında da Aselsan’ın üretim çalışmaları başladı.
* Bir an önce o sıkıntımızı da gidermemiz lazım. Bazı ülkeler bize söz veriyorlar ama verdikleri sözü yerine getirmiyorlar. “Kanada, Güney Afrika gibi ülkelerden bir sonuç alır mıyız?” buna bakıyoruz. Bunu gerek biz gerekse Aselsan’ın yakından takip etmesi lazım. Bir an önce buralardan netice alabilirsek, o zaman biz insansız savaş uçaklarımızı daha çabuk devreye sokabiliriz. Kaan, Kızılelma, TCG Anadolu ve niceleri Allah’ın izniyle yalnız kalmayacak, yenileri daha iyileri ve daha donanımlıları yine bu vatan için alın ve akıl terlerini döken kardeşlerimizin ellerinde şekillenecek. Bundan çok değil birkaç yıl önce insansız hava araçlarımız yoktu, akıllı mühimmatlarımız, Milgemlerimiz yoktu.
* Kolları sıvadık, bu ülke için taşın altına sadece elini değil bedenini koyan kardeşlerimizle birlikte bugünkü seviyeye geldik. Bunu yeterli görmedik, göremeyiz. Hep daha iyisi, hep daha gelişmişi vardır onu arayacağız… Bu hedeflere doğru yürümek şöyle dursun, koşar adım ilerlememiz gerekiyor. En iyi mühendis, en iyi yazılımcı, en iyi usta, en iyi tasarımcı bizde olmalı. Yeni adımlarımız da yoldadır. Kimse merak etmesin, biz savunma sanayii alanında da diğer alanlarda da adımızdan daha çok söz ettireceğiz.