Dergiye göre, AKP ile MHP ittifakı ülke genelinde oyların yarısından fazlasını alsa da, "özellikle İstanbul'daki kayıp hem sembolik olarak hem de pratikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sıkıntıya düşürebilir."
Economist'teki makale şöyle:
"Son birkaç yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümeti muhalefeti susturdu, yargının kontrolünü eline aldı ve basını etkisiz hale getirdi, Türkiye'de demokrasi adına geriye ne kaldıysa sandığa hapsoldu.
"31 Mart'taki yerel seçimlerde sandık buna karşılık verdi. Erdoğan'ın partisi AKP ülke genelinde oyların çoğunluğunu alsa da aralarında ülkenin ekonomi lokomotifi İstanbul ve başkent Ankara'nın da bulunduğu Türkiye'nin en büyük altı şehrinin beşinde yenilgiye uğradı.
"Erdoğan'ın canını en çok yakan kayıp iste, büyüdüğü ve 20 yıldan uzun bir süre önce belediye başkanlığını yaptığı İstanbul'da yaşandı. AKP'nin adayı eski Başbakan ve Meclis Başkanı Binali Yıldırım, hükümete yakın iş adamlarının kontrolündeki ve partisinin de durmak bilmeyen seçim aracı haline gelen medyanın ve kendi siyasi geleceği tehlike altındaymışçasına partisinin adayları için seçim turuna çıkan cumhurbaşkanının desteğini aldı.
"Rakibi Ekrem İmamoğlu ise talihsiz ve önemsiz meseleleri tartışma haline getiren partisi ile muhalif kaynaklarının bir kısmının desteği ve yalnızca birkaç yıllık ilçe belediye başkanlığı deneyimle yarıştı. Ama az bir farkla galip gelen, nispeten az tanınan İmamoğlu oldu."
'BÜYÜK ŞEHİRLERDEKİ KAYIPLAR AKP'YE PARTİYE ZARAR VERİYOR'
BBC Türkçe’nin aktardığına göre; dergi, İstanbul'da sonuçların açıklanmasıyla yaşanan oy sayımı tartışmalarına da yer verdi. Makalede, Binali Yıldırım'ın önde gitmesiyle 'hükümetin sözcüsü resmi haber ajansının oy sayımını durduğu, YSK'nın İmamoğlu'nun 30 binden az farkla sandıktan birinci çıktığını ancak ertesi gün duyurduğu' hatırlatıldı.
AKP ile MHP ittifakının 81 ilin çoğunu aldığı, ittifakın ülke genelinde toplam oylarının % 52'yi bulduğunu, AKP'nin de tek başına oyların % 44'ünü aldığına da yer veren Economist, Erdoğan'ın "zafer ilan edebildiğine ancak AKP'nin performansının altında kaldığını da kabul ettiğine" dikkat çekti.
Makalede, Erdoğan'ın "ekonomiyi güçlendirmek için bazı önlemler alınacağı" sözüne rağmen seçimin hemen ertesi günü "Türk Lirası'nın değer kaybettiği" de var.
Yazının devamı şöyle:
"Seçimler Erdoğan için ölümcül bir darbe değil. Türkiye'nin güçlü lideri hala geniş yürütme yetkilerine sahip. Koalisyonu mecliste çoğunlukta. Ama büyük şehirlerdeki kayıplar hem sembolik olarak hem de pratikte partiye zarar veriyor. İstanbul ve Ankara, ülke nüfusunun dörtte birini, GSYİH'nin de %40'ını oluşturuyor. Muhalif belediye başkanları, yalnızca, on yıllar boyunca AKP yönetiminde olan belediyelerdeki patronaj ağını dağıtmakla tehdit etmiyor aynı zamanda yolsuzluk skandallarını bir bir ortaya çıkaracaklarını söylüyorlar."
Dergiye konuşan akademisyen ve köşe yazarı Soli Özel de bu durumun "Erdoğan'ı zayıflatabileceğini" söylüyor.
'KÜRTLERLE BARIŞ SÜRECİ'
Economist, seçim sonuçlarıyla "Kürtlerle barış sürecinin de tehlikeye girdiği" yorumunu yaptı:
"Sonuçlar aynı zamanda Erdoğan'ı, çoğunluğu muhalefetin yanında yer alan Kürt seçmenler ile milliyetçi müttefikleri arasında sıkışan zor bir duruma soktu. PKK ile herhangi bir barış müzakereleri süreci başlatmanın bedeli, AKP için mecliste çoğunluğu kaybetmek olabilir."
Economist'e konuşan Bilgi Üniversitesi'nde görevli akademisyen Emre Erdoğan da 'MHP'nin meclisi feshedip ne zaman isterlerse genel seçime gitmeye zorlayabileceği' yorumunu yapıp "Bu da bir Kürt açılımını çok zora sokar" dedi.
Makale, ülkede siyasi istikrarı bozabilecek bir diğer meselenin de "Erdoğan'ın muhaliflere yönelik tehditlerini gerçekleştirme ihtimali olduğu" yorumuyla sonlanıyor:
"Seçimlerden bir gün önce Türkiye'nin İçişleri Bakanı 231 muhalefet adayının terör suçlarından soruşturulduğunu duyurdu. Savcılar, sahte çek iddiasıyla Mansur Yavaş hakkında soruşturma açtı. Bu tip tehditler Türkiye'de hafife alınmaz. Bir önceki yerel seçimlerde, güneydoğuda 102 belediyede HDP seçildi. En az 94'ü görevden alındı veya PKK bağlantılı oldukları şüphesiyle gözaltına alındı ve yerlerine kayyum atandı.
"Ama yine de iyimser olmak için nedenler var. Oylar, Türklerin hala seçimlere inancı olduğunu gösterdi. Katılım oranı %85'e ulaştı, bu birçok Avrupa ülkesinden yüksek bir oran. Seçim Kurulu duruşunu korudu, özellikle İstanbul'da. Türkiye'de hala en azından bazı kurumlar doğru düzgün işliyor gibi görünüyor.
"Ama yine de kaygılanmak için de önemli gerekçeler var. Seçim kampanyası boyunca Erdoğan muhalefeti teröristlerden talimat almakla suçladı ve HDPlilere Türkiye'de yerleri olmadığını söyledi.
"Seçimlerin ertesi sabahı, cumhurbaşkanının yakınlarının kontrolündeki gazeteler İstanbul'da Yıldırım'ın zaferini ilan etti. Bir sonraki gün de muhalefeti sahtekârlık yapmakla suçladılar. Bir gazete darbe yapmakla suçladı. Birçok AKPli sonuçları kabul etti ama bazıları ise ne yapıp edip sonuçları tersine çevirmeye kararlı. Erdoğan ise henüz kararını vermemiş gibi görünüyor. Erdoğan ülkeyi böldü. Ülkeyi iyileştirecek kişi artık o değil ama yine de işleri daha kötüye götürmekten kaçınmak isteyebilir."