Erdoğan, AKP Grup Toplantısı'nda yaptığı açıklamada, Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere bazı meslek kuruluşları için yeni bir düzenlemenin yapılacağını duyurdu.
Erdoğan, "Meslek kuruluşlarımızın bu çarpık yapısı sürdürülemez. Artık tahammül edilmez seviyeye ulaşmıştır. Terör örgütünden birini Türk Tabipler Birliği'nin başına getirdiler. Bunun adı demokratik bir yaklaşım değildir. Bunun adı terör örgütlerinin STK'lara el koymasıdır" dedi.
"Meslek kuruluşlarının çarpık yapısı artık sürdürülemez hale gelmiştir. Terör örgütünden birisini getirip TTB'nin başına koydular. Bunun adı demokratik yaklaşım değildir, bunun adı terör örgütlerinin sivil toplum kuruluşlarına el koyması hadisesidir" diyen Erdoğan, "TTB başta olmak üzere, diğer meslek kuruluşlarındaki sorunlar da artık tahammül edilemez seviyeye ulaşmıştır. Çoklu baro sisteminde yapıldığı gibi aynı çalışmayı TTB'de de yapmak zorundayız. Cumhur İttifakı olarak da çalışmayı başarılı şekilde sürdüreceğimize inanıyorum" diye konuştu.
Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Bütçeden yargı reformu paketlerine askerlikten sosyal medyaya kadar bu tarihi düzenlemeler için yeri geldiğinde sabahlara kadar süren mesailer gerçekleştirildi. Grup yönetimimiz geçen dönemden devralınan işlerle ilgili kapsamlı bir çalışma yaptı. Milletimizin beklentilerine cevap verecek kanunların hazırlıklarını titizlikle takip ediyoruz. Komisyonlardan, genel kurul aşamasına kadar her birinizden aktif katkı bekliyorum, öncelikli işimizin yasama olduğunu unutmadan enerjimizi burada kullanmalıyız.
Hükümet olarak bu çerçevede vekillerimizden gelen tüm talepleri dikkate alıyor, değerlendiriyor ve mümkün olduğunca olumlu şekilde sonuçlandırıyoruz.
TBMM ülkemizin ortak vicdanını temsil ediyor, bu çatı altında teröre bulaşmaması ve hukuka uygun davranması şartı ile her siyasi görüşün yeri vardır. AK Parti yola çıktığından beri bu zenginliğin korunması ve geliştirilmesi için çalışmıştır. Ülkemizin karşılaştığı zorluklar ve meydan okumalar karşısında meclisimizi tek ses olarak hep yanımızda bulduk. Yolumuzu kesmeye yönelik saldırıları hedeflerimize yönelik bir engel olarak görmek yerine, yeni yol bulmak fırsatı haline dönüştürdük.
Yeni yasama yılının geçen seneyi de geride bırakacak şekilde dolu dolu geçeceği şimdiden anlaşılıyor, milletimizin ihtiyaçlarına cevap verecek düzenlemeleri titiz bir çalışmanın ardından birer birer hayata geçirmekte kararlıyız. Cumhur İttifakı olarak kendi içimizde ortaya koyacağımız güçlü dayanışma ve çok daha geniş uzlaşmalar ile Meclis’in yeni yasama yılını en geniş şekilde değerlendireceğiz. Desteğini yanında bulduğumuz MHP’ye ve özellikle de Genel Başkan Sayın Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum.
Cumhur İttifakı olarak ülkemizi yeni reformlarla buluşturmayı sürdüreceğiz, yeni yasama yılındaki çalışmalarında tüm milletvekillerine şimdiden başarılar diliyorum.
Meclisimizin tatilde olduğu aylarda Cumhurbaşkanı ve hükümet olarak çalışmalarımızı kesintisiz devam ettirdik.
Dünya liderleri ile yaptığımız çok sayıda telefon ve telekonferans görüşmesinde küresel düzeydeki meseleleri değerlendirdik. Özellikle Doğu Akdeniz, Libya, Suriye ve Azerbaycan gibi kriz bölgeleri konularında diplomasiyi etkin şekilde kullandık. Suriye’de sınırlarımızın güvenliği konusunda her görüşmemizde geri adım atmayacağımızı belirttik.
Doğu Akdeniz’de ülkemizin çıkarlarını gözetmeyen hiçbir planın hayata geçme şansı olmadığını herkese gösterdik. Oruç Reis sismik araştırma gemimiz de yeniden Akdeniz’deki görevine döndü, Barbaros Hayrettim Paşa gemimiz ise Akdeniz’deki araştırmalarına zaten devam ediyor. AB ve NATO platformlarında yürütülen görüşmelerdeki sözlerini tutmayan Yunanistan’a ve Kıbrıs Rum kesimine hak ettikleri cevapları sahada vermeyi sürdüreceğiz.
Kanuni gemimizin faaliyetlerinden de inşallah müjdeli haberler bekliyoruz, Fatih sondaj gemimizin keşfettiği doğal gaz rezervinin haberi milletimizi adeta sevince boğmuştur. Cumartesi günü Fatih sondaj gemimize giderek çalışmaları yerinde inceleyerek yeni rezerv miktarımızı açıklayacağız.
AB ile aramızdaki sıkıntılar en sürede suhuletle neticelendirerek bu olumlu grafiği daha da iyileştireceğiz.
Ülkemizde kimi salgın tedbirlerinden kaynaklanan kimi farklı sebeplerden sıkıntılar yaşandığını unutuyor değiliz. Ülkemizin ve şehirlerimizin her meselesi bizim de meselemizdir. Herhangi bir yerde herhangi vatandaşımızın işiyle, eğitimiyle, sağlığıyla, bilhassa da geleceği ile ilgili endişesi varsa bunu gidermek bizim boynumuzun borcudur. İnşallah salgının kontrol altına alınmasıyla tedbirlerden kaynaklanan sorunlar kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Türkiye dünyadaki siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinden hak ettiği yeri alarak çıkacaktır buna inanıyorum, işte o güne kadar bize durmak ve dinlenmek yoktur.
Türkiye’nin başarı ile çıktığı her mücadele geleceğimize daha güvenle bakabilmemizi sağlıyor, milletimiz yaptığı hiçbir fedakarlığın boşa gitmediğini zaten görüyor. Muhalefet yapmak adına bizim karşımızdaki herkesin yanında yer alan zihniyetten böyle bir basiret beklemiyoruz, ama en azından ülkenin ortak çıkarları konusunda biraz ahlak biraz vicdan beklemenin de hakkımız olduğunu düşünüyorum.
Teröristlerin yanında, zalim rejimlerin arkasında, darbecilerin safında yer almanın adına siyaset yapmak diyemeyiz. Milletimiz bu tavra bir isim mutlak vermiştir, muhalefet adına konuşanların çoğu defa hezeyana varan açıklamalarına gerektiğinde kabinedeki ilgili arkadaşlarımız gerektiğinde parti yöneticilerimiz zaten cevap veriyor biz de ihtiyaç olduğunda devreye giriyoruz. Meydanı tek amaçları ülkenin birliğini ve beraberliğini bozmak olanlara bırakmayacağız.
AK Parti’nin ve geldiğimiz nokta ile artık Cumhur İttifakı’nın kaderi ile ülkemizin kaderi bütünleşmiştir.
Üstlendiğimiz tarihi sorumluluğun ehemmiyetine uygun şekilde çalışmak zorundayız.
Meslek kuruluşlarının artık sürdürülemez hale gelmiş çarpık yapısıdır, barolarla ilgili sıkıntının çözümü konusunda gerçekleştirdiğimiz kanun değişikliği ile önemli bir adım atmıştır. Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere, düşünebiliyor musunuz terör örgütünden birini getirip TTB’nin başına koyuyorlar. Bunun adı terör örgütlerinin STK’lara adeta el koyması hadisesidir. Sağlıkta attığımız adımlar ortada, bu hükümetin en başarılı olduğu alanlardan bir tanesi sağlık. Bütün fiziki alt yapısı ile tarihinde görmediği yatırımları gerçekleştirmiş olan bu hükümete kalkıp da çirkin yaklaşımlarda bulunmak kabul edilebilir bir şey değildir.
Bilindiği gibi meslek kuruluşları anayasamızın 135. Maddesine göre faaliyet gösteren kamu kurumu kişiliğine haiz tüzel kişilerdir. Yine bu maddenin devamında amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının görevine mahkeme kararı ile son verilebileceği de hükme bağlanmaktadır. TTB ve bunun gibi kimi meslek kuruluşları anayasaya aykırı faaliyet içindedirler.
İnsanları acımasızca katletmekten, ormanları yakmaya, çocukları kaçırmaktan kadınlara tecavüze kadar her melanete bulaşmış terör örgütünü savunmak bir meslek grubunun görevi olamaz.
Suriye’de kendi halkını katleden zalim bir rejimi ve onunla birlikte hareket eden terör örgütünü yüceltmek bir meslek kuruluşunun görevi olamaz.
Vatan topraklarını kurtarma mücadelesi veren Azerbaycan devletini hedef almak bir meslek kuruluşunun görevi olamaz.
Suriye’de kendi halkını katleden zalim bir rejimi ve onunla birlikte hareket eden terör örgütünü yüceltmek bir meslek kuruluşunun görevi olamaz.
Vatan topraklarını kurtarma mücadelesi veren Azerbaycan devletini hedef almak bir meslek kuruluşunun görevi olamaz, Ermeni yönetimlerinin yanında yer alırsanız bu millet size hoş geldin demez.
Minsk 3’lüsü hala oyalama taktiği ile bu işi geçiştiriyor. Versenize işgal altındaki topraklarını, gitsin kendi topraklarında ne yapacaksa yapsınlar, işgal var burada.
Bir müzakere 30 yıl sürer mi ya? 30 yıldır oyalama. Acemlerin bir sözü vardır “Oturdular, konuştular, dağıldılar” hep 30 yıldır bunu yaptılar. Verin ya, bu kadar uzun sürecek bir iş değil bu verin, vermediler. İş bu hale geldi şimdi Ermenilerle Azeri kardeşlerimiz mücadeleyi sürdürüyor. Bizi arayanlar ne diyor? Siz diyor Suriye’den mücahitleri oraya gönderdiniz, bizim böyle bir derdimiz yok biz Azeri kardeşlerimize her türlü desteği vermeye varız ve yine vereceğiz.
Rusya’dan bu kadar silahlar geliyor, aynı şekilde Fransa’dan bu kadar silahlar geliyor bunları niye konuşmuyorsunuz? Sonra gelip mücahitler diyorsunuz, onların kendi topraklarında işi var oraya gitmezler.
Hükümetin her yaptığına karşı çıkarak siyasetin en çirkef halini sergilemek bir meslek grubunun görevi olamaz. Dünyanın neresinde bu şekilde hareket eden meslek kuruluşları vardır? Türkiye’nin artık bu ayıptan kurtulmasının vakti gelmiştir.
Vakit kaybına tahammülümüz yok, önce meslek kuruluşları ile ilgili genel düzenleme bunun yeterli olmadığı yerde de tek tek her meslek kuruluşu için meclisimiz harekete geçmelidir.
Meclisimizin ilk işlerinden biri bu konu olmalıdır, Türk ve Türkiye ismini ha etmeyen meslek kuruluşlarından bu imtiyazlarını derhal almalıyız. Türk Tabipler Birliği’nin başındaki Türk ifadesi bunlara yakışmıyor.
Milletimizin sağlığını emanet ettiğimiz hekimleri bir avuç örgütlü ideolojik kişilerin insafına bırakamayız. Ülkemiz ve milletimiz için en doğrusu ne ise onu kararlılıkla hayata geçireceğiz.
Gelişmiş ülkelerde kamu kurumu niteliği olmayan STK’ların bu derece yaygınlaştığı bir dönemde belki bizim de artık yeni modeller geliştirmemiz gerekiyor.
Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarını özellikle kurtarmak amacıyla yürüttüğü şanlı mücadeleyi bir kez daha selamlıyorum. Varan müdafası yapan Azerbaycanlı kardeşlerimize rabbimden zafer temenni ediyorum. Ermenistan’ın hem saldıran hem ateşkesi bozan taraf olmasına rağmen ısrarla Azerbaycan’a baskı uygulayan ülkelerin amacı çatışmaları durdurmak değildir. Öyle olsaydı sivil yerleşim yerlerine balistik füzelerle saldıran Ermenistan2ın kımıldayamaz hale getirilmesi lazımdı.
Yaşadığımız tecrübeler bize hak almanın ancak söke söke yürütülen bir mücadele sonunda olduğunu gösteriyor. Türkiye olarak hem imkanlarımızla hem tüm kalbimizle sonuna kadar Azerbaycan’ın yanında olmayı sürdüreceğiz.
Kıbrıs’taki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz, bilindiği gibi 1974 Barış Harekatı’ndan beri kapalı olan Maraş bölgesindeki 2 ana cadde ile sahil geçtiğimiz günlerde açılmıştır. Kapalı Maraş bölgesinin açılması Kıbrıs için tarihi bir dönüm noktasıdır. Fakat bundan rahatsız olanlar var, kim rahatsız oluyor Batı rahatsız oluyor kim rahatsız oluyor Yunanistan rahatsız oluyor ama bir bakıyorsun içerde de rahatsız olan var. Kapalı Maraş bölgesi Kuzey Kıbrıs Türk’ünündür, bunun bilinmesi lazım. Bunun üzerinde spekülasyonlar yapmaya gerek yok.
Kapalı Maraş’la ilgili ‘burası bizimdir’ havasına giriyorlar, ben de KKTC’deki soydaşlarıma sesleniyorum, bu topraklar sizindir. Bu topraklara sahip çıkmanız lazımdır. Bu topraklara da sahip çıkan siyasi iradeye de sahip çıkmanız lazım. Eğer bunu tam anlamıyla ortaya koyacak olursak inanıyorum ki Kıbrıs’ta gelecek çok daha farklı olacaktır.