Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri programında konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları şöyle:
"Büyük şair Necip Fazıl Kısakürek'i rahmetle yad ediyorum. Kaleme aldığı eserlerle, zor zamanlarda verdiği mücadeleyle, sergilediği dik duruşuyla merhum üstadımız, deha derecesinde bir inşa kudretine sahip mümtaz bir şahsiyetti.
Yeni yetişen gençlerimizin, üstatlarından devraldığı emanetleri hakkıyla taşıyıp, daha da yücelterek kendilerinden sonrakilere en güzel şekilde teslim edeceklerine inanıyorum.
Necip Fazıl Ödülleri ile sadece büyük şairimize vefa borcumuzu ödemekle kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'nin değerlerine de sahip çıkıyoruz.
Üstat, Türkiye'nin en sancılı, en zor döneminde yaşadığı nice savaş, darbe, ekonomik dar boğazlar gördü. Türk siyasetinin değişimine tanıklık etti.
Allah'a hamd olsun, zincirleri hep birlikte kırdık. Fatih'in vasiyetine uygun olarak Ayasofya'yı asli kimliğine tekrar kavuşturduk. Üstadın hayalini kurduğu şekilde bu yüce mabedi açmayı başardık. Rabbime bizlere bu onuru bahşettiği için sonsuz hamd ediyorum. Ayasofya'yı yeniden açan Cumhurbaşkanı olarak anılmak, bizim gönül dünyamızda şereflerin en büyüğüdür.
YİNE MUHALEFETİ HEDEF ALDI
Bunlara hiçbir şey bırakılmaz. Bunlar, ülkeyi bile çırılçıplak hale getirirler. Geldiğimiz zaman İstanbul çöp, çukur, çamurdu. Kendilerine nasıl bir İstanbul teslim ettik, ortada. 31 Mart çok önemli. Yeniden İstanbul'u, Türkiye'yi aslına rücu ettirmek için çok önemli.
Ayasofya'yı biz açtık, ama onu koruyacak olanlar elbette gençlerimizdir. Gençlerimizin emanete sahip çıkacağına yürekten inanıyorum.
Sinemadan tiyatroya, romandan müziğe kadar birçok alanda iç içe geçmiş çok katmanlı ilişkilere rastlıyoruz. Bu ilişkiler, ülkemizde yeni kabiliyetlerin çıkmasına engel teşkil etmektedir.
Hükümet olarak, son 21 yılda attığımız kararlı adımlarla siyasetteki vesayet sistemini bitirdik. Sırf kendi dünya görüşlerinden olduğu için katillere, teröristlere leke kondurmuyorlar. Lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmazlar. 27 Mayıs ve 28 Şubat darbecilerini alkışlamaktan da geri durmazlar. İnsan haklarında mangalda kül bırakmazlar ama Gazze'de devam eden İsrail vahşeti karşısında çıkıp bir kelime etmezler. Bunları ülkenin menfaatine, demokrasimizin hayrına olan hiçbir meselede ortalıkta göremezsiniz. Vesayetçiler adına gazete köşelerinden, televizyondan sağa sola ayar verirken mutlaka görürsünüz. Nerede Türkiye'ye ve Türk milletine karşı eylem hazırlığı varsa, bunların hepsini ön safta mutlaka bulursunuz."
SÜPER KUPA SKANDALI
Dün gece yaşanan hadiselerden duyduğumuz üzüntüyü vurgulamak istiyorum. Türk sporunun başarılarla gündeme gelmesini istiyoruz. Sporun günlük siyasetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır. Dün geceden itibaren muhalefet partilerinin yaptığı açıklamaları istismar siyasetinin yeni örnekleri olarak görüyoruz.
Gazi Mustafa Kemal, bu ülkenin banisidir. Türkiye'nin onurunu, haysiyetini nasıl savunduğumuzu tüm dünya çok iyi biliyor. Ülkemizin ve milletimizin itibarını nasıl koruduğumuzu tüm insanlık gayet iyi biliyor. CHP ve şurekâsı ders vermeyi bıraksınlar. Dünkü olayın şov ve provakasyon malzemesi yapılmasına müsaade edemeyiz. Milletin inancına, değerlerine dil uzatılmasına hiçbir şekilde mazur göremeyiz. Bu konuda yapılması gereken ne varsa onu yapmaktan çekinmedik, çekinmeyiz. Dünkü hadiseden dolayı, futbolseverlere ve spor camiasına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum."