Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Merkez Bankası'nın kasasını görünce panikledi. Seferberlik ilan etti. Hukuk, demokrasi kalmışsa reformunu yapsın tabii" ifadelerini kullandı.
Ekonomist Muratoğlu, "Ne değişecek? Taze kan, genç yetenek Erdoğan, geldi diye mucize mi gerçekleşecek? Bir iki ay böyle gider. Yavaş yavaş söylemlerin etkisi geçer. Bu kafayla gittiğimiz sürece bizde kriz bitmez, dış güçlerin sonu gelmez. Ekonomide yaşananlar işin bahanesi… Başkanlık sistemi sürdükçe daha çok seferberlik ilan eder kendisi…" diye yazdı.
Murat Muratoğlu'nun yazısı şöyle:
Erdoğan, “Ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz” dedi… 2002 seçimleri öncesi olsa umut verirdi…
Zira “0” ile “2” nin yeri değişti… Yıl 2020 ve 18 yıldır ülkeyi yönetiyor kendisi… Her iki yılda bir sanki dün seçilmiş gibi bozulan bir şeyleri düzeltme vaatleri…
★★★
Daha iki ay önce “Türkiye şu an ekonomide pik yapıyor. Dibe değil tavana…” demişti. Gördük piki… Türkiye ekonomisi taklaya geldi. Çözüm üretmek yerine, demeç vererek ekonomi yönetilir sanıyordu, yol bitti.
Merkez Bankası'nın kasasını görünce panikledi. Seferberlik ilan etti. Hukuk, demokrasi kalmışsa reformunu yapsın tabii…
Suç tamamen onda da değildi… “Ahdim olsun ki faizler, enflasyon ve cari açık düşecek” dedi… Bilimsel olsun istedi. Ekonomide “ahdim olsun” teorisini denedi… Millete de yedirdi…
Meğer ahdim ile dolar arasında bağlantı yokmuş. Sonradan öğrendi! Ülke tam olarak da hak ettiği gibi yönetildi.
★★★
Tamam, işsizlik kriz yıllarından beter olabilir. Nitekim hep bu millet için en büyüğünü yapmak istedi. Bu kriz bittiğinde yıkım öyle büyük olacak ki, kimse hatırlamayacak eskilerini…
Vardır illa hepsinin bir sebebi…
★★★
Tarımı bitirdi… Neden? İnsanlarımız köylerde sürünmesin, şehre gelsin istedi… Geldiler. İki lira daha ucuza zerzevat alabilmek için tanzim kuyruklarına girdiler. Aldığı parayla ay sonunu getiremediler.
Örnek alsınlar diye 5 milyon Suriyeli soktu ülkeye… 40 milyar dolardan fazla harcadığını söyledi gelenlere… Dağıttı bütün büyük şehirlere… İş gücünü artırdı, daha ne?
★★★
Tabii o 40 milyar dolar işi biraz çapraşık… Suriyelilerin halini gördükten sonra insan ister istemez “Hani 40 milyar dolar harcanmıştı” diye düşünmeden edemiyor.
Fiş yok, fatura yok, maliyet hesabı, gider pusulası yok. Harcandı mı? Öyle diyor, ancak kimse gösteremiyor. Para nereye gitmiş olabilir? Aranan cevaba ulaşılamıyor!
★★★
Kendilerini tebrik ediyorum. Önce adaleti bitirdiler, sonra kalkınmayı… Her zamanki gibi algı kasarak görüntüyü kurtarma çabasındalar. Bu havayı dağıtmak için paket üstüne paket açacaklar. Ülke paket açmadan büyüyemez, ekonomi yürüyemez hale geldi…
Ha açmışsın paketi, ha vermişsin teşviki, hormonlu ekonomi bizimkisi… İyi de dağıtacak para da kalmadı ki!
★★★
Ne değişecek? Taze kan, genç yetenek Erdoğan, geldi diye mucize mi gerçekleşecek? Bir iki ay böyle gider. Yavaş yavaş söylemlerin etkisi geçer.
Bu kafayla gittiğimiz sürece bizde kriz bitmez, dış güçlerin sonu gelmez. Ekonomide yaşananlar işin bahanesi… Başkanlık sistemi sürdükçe daha çok seferberlik ilan eder kendisi…
Türkiye'nin geliri o kadar hızlı düşüyor ki, öylesine hızlı fakirleşiyoruz ki; G-20'den atılma tehlikesi baş gösterdi.
G-20 dediğin uluslararası ekonomik işbirliğini arttırmayı amaçlayan, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomileri bir araya getiren, küresel ekonomik kararların alındığı bir platform…
Türkiye bunun dışına çıkartılırsa her anlamda darbe yer, fasulyeden bir ülke konumuna düşer.
★★★
Mecburen, bu gurupta kalmak adına milli geliri yukarı çekmek gerekiyor. Ekonomiyi büyütmek gerekiyor. Toparlanmak için de büyümeye ara vermek gerekiyor. Nasıl olacak?
Ne yap et, bu grubun içerisinde kal! Yoksa dünya 5'ten büyüktür, lafı bir anda dünya 20'den büyüktür olacak. Diğer ülkeler “hadi len” çekecek!
Asrın lideri derken şahsım lideri bir ülke olup çıkacağız. Sonra Katar'dan aldığımız 400 milyon dolarlık uçağı nerede kullanacağız? Kime hava atacağız?
Türkiye'de enflasyon 2004 yılından bile kötü. İşsizlik daha da kötü… Tasarruflar berbat halde… Büyüme şaibeli, büyüyen kesim belli… Cari açık beter… Borçlanma oranımız rezalet… Yolsuzluk pik yaptı. Demokrasi ve adalet yalan dolan, kalmadı inanan!
Demokrasinin yıldızı adaletin ışığı olma iddiasındaki bir partiden, dünyanın en çok gazeteci tutuklayan, kendisi dışındaki herkesi gayr-ı milli ilan eden bir iktidara dönüşme süreci yaşandı.
Ve bir gün çıktı; Ekonomi, adalet, demokrasi lafları etti. Damat istifasını verdi. Temiz, yepyeni bir sayfa açıldı. Her şey düzeldi. Oldu da bitti. Yeme bizi…
★★★
İlla bir şey mi yapmak istiyor. Buyursun… Uçuk kaçık projeler yerine işçinin, memurun, emeklinin maaşına enflasyondan fazla zam yapsın… Esnafa, sanayiciye kredi vereceğine, vergiler altında ezilmesine kayıtsız kalmasın…
★★★
Ödemelerini azaltıp, SGK primlerini aşağı çeksin… Elektrik, doğalgaz, mazot fiyatlarını düzeltsin… ÖTV gelirinin birazından vazgeçsin…
Çiftçiyi ithalat ile ezmesin. Mazot, tohum, gübreye adam gibi destek versin. Belli müteahhitler biraz az yesin. Kendi de bir zahmet itibarından tasarruf etsin.
Önce bunları görelim, ondan sonra çıkıp milletten fedakârlık istesin!