Çin devlet televizyonu Erdoğan’ın söylediklerini, “Çin’in Sincan bölgesindeki insanların Çin’in gelişimi ve refahı içinde mutlu bir yaşam sürdüğü bir gerçektir. Türkiye, Türk-Çin ilişkilerindeki uyumu kimsenin bozmasına izin vermez. Türkiye aşırılığa kesin bir şekilde karşıdır ve Çin ile karşılıklı siyasi güveni ve güvenlik işbirliğini güçlendirmeyi arzu etmektedir” diye aktardı.
Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre; Çin hükümeti Sincan bölgesinde yaşayan Uygur ve diğer etnik gruplardan oluşan Müslüman azınlığa yönelik uygulamaları “teröristlerle mücadele” olarak nitelendiriyor.
Birleşmiş Milletler, (BM) bir milyona yakın Uygur ve diğer Müslüman azınlık grupların üyelerinin keyfi olarak kamplarda tutulduğunu tahmin ediyor.
TÜRKİYE BİRÇOK KEZ TEPKİ GÖSTERDİ
Ankara Yönetimi de bu konuya defalarca tepki göstermişti. Örneğin 9 Şubat 2019 tarihli açıklamasında Dışişleri Bakanlığı, Uygur Türklerine yönelik insan hakları ihlallerine ve halk ozanı Abdurrehim Heyit’in ölümü üzerine şu ifadeleri kullanmıştı: “Keyfi tutuklamalara maruz kalan bir milyondan fazla Uygur Türkünün toplama kamplarında ve hapishanelerde işkence ve siyasi beyin yıkamaya maruz bırakıldıkları artık bir sır değildir. Kamplarda alıkonmayan Uygurlar da büyük baskı altında bulunmaktadır. 21’inci yüzyılda toplama kamplarının yeniden ortaya çıkması ve Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikası insanlık adına büyük bir utanç kaynağıdır.”
Dışişleri açıklamasında Çine'e çağrı yapılmış, “Çin makamlarını Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı göstermeye ve toplama kamplarını kapatmaya davet ediyoruz” ifadesi kullanılmıştı.