Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Emirhan Aydın: Zeminler Kişiye, Firmaya Özel Sağlam veya Zayıf Çıkmaz

İnşaat Mühendisi Emirhan Aydın, yaşadığımız deprem felaketinin ardından konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. Aydın, "Bu depremde fark ettik ki; zemin bilimi konusunda da köklü adımlar atılmasına ihtiyaç var" dedi.

İnşaat Mühendisi Emirhan Aydın, yaşadığımız deprem felaketinin ardından konuya ilişkin açıklamalarda bulundu:

6 Şubat 2023 tarihli depremlerde onbinlerce vatandaşımızı kaybettik. Özellikle Hatay ilindeki yıkım, diğer illere göre korkunç seviyelere ulaştı. 99 depreminden sonra hem yönetmeliklerle; hem de yapı denetim sisteminin hayatımıza girmesi, hazır betonun yaygınlaştırılması gibi atılan adımlarla, üst yapı için devrim niteliğinde işler yapılmışken bu depremde fark ettik ki; zemin bilimi konusunda da köklü adımlar atılmasına ihtiyaç var.

Zayıf Zeminlere Neden İmar İzni Veriliyor?

Belli bir alanda zemin kötü ise önünüzde iki seçenek bulunur. Ya buraya imar izni vermezsiniz ya da düzgün zemin iyileştirme uygulamalarının yapılmasını zorunlu kılarsınız ve bu uygulamaların iyi denetlenmesini sağlarsınız. Tabii öncelikle ilk seçeneği değerlendirmek gerek. Belediyeler bu alanlara neden imar izni vermektedir? Rant mı? Yoksa ülkede sağlam zeminli arsa mı kalmadı?

Diyelim ki imar izni verildi. Bu durumda belediyelerin ilk olarak; bu alanlarda detaylı çalışmalar yapması ve zemin iyileştirmeyle ilgili standartları belirlemesi ve bunları plan notlarıyla imar planlarına işlemesi gerekir. Çünkü eğer bu konu inisiyatife bırakılırsa - ki örneklerini görüyoruz - suistimaller başlar. Örneğin yan yana üç parselde; birinci ve üçüncü parsel 20 metre derinlikte jet grout yöntemi ile zemin iyileştirme uygulaması yapmış ancak ortadaki parsel hiçbir iyileştirme yapmamış. Zeminler; kişiye özel, firmaya özel sağlam veya zayıf çıkmaz. Zemin zayıfsa zayıftır, sağlamsa sağlam. Bu raporların iyi denetlenmesi lazım. Çünkü üst yapıyı dahi yıllar sonra güçlendirebilirsiniz ancak zeminde yapılan hataların telafisi çok zor.

Ancak yapı denetim firmalarının büyük çoğunluğunun bünyelerinde bunları yorumlayabilecek geoteknik mühendisi yok. Belediyelerin birçoğunda zemin etüt raporlarını inceleyen jeoloji mühendisi bile yok. Bünyelerinde barındırmasalar dahi dışarıdan hizmet alımı yapmaları gerektiğini düşünüyorum.

Denetim Denetim Denetim

Gelelim denetim konusuna. Halkımız denetim deyince sadece yapı denetim firmalarını düşünüyor. Ancak gözden kaçırdığımız bir nokta var. Yapı denetim firmaları bilfiil işin başında durup imalatı kontrol etmez. Örneğin demir imalatı bittikten sonra gelir, demir imalatını teslim alır. Ancak iş bittikten sonra bazı şeyleri düzelttirmek mümkün değildir. Örneklerini deprem bölgesinde görüyoruz; etriye demirlerinin aralıkları uygun değil, kanca açıları uygun değil, çiroz demirleri neredeyse hiç yok ve bunun gibi onlarca hata sayabilirim. Bu hataların hepsi hasar oluşumuna neden olmuş. Peki yapı denetim bunları görmedi mi? Gördü. Ama düzelttiremedi. Çünkü iş bittikten sonra sahaya geldi.

Bu nedenle asıl denetim; uygulama anında hataya müdahale etmekle olur. Daha ilk etriyenin kanca açısı yanlış yapıldığında, sahada tam zamanlı olarak bulunması gereken şantiye şefi "Hop" der, "Yanlış yapıyorsun, bunu düzelt." Denetim böyle olur. İş bittikten sonra sahaya gelip döşeme demiri sayıp onay vermekle denetlemiş olmazsınız.

Gelelim beton konusuna. Beton oldukça karmaşık bir malzemedir. Pek çok farklı detay barındırır. Örneğin betonun bakımının çok iyi yapılması gerekir. Beton gücünü kazanana kadar beton kalıplarını sökmemek gerekir. Bu da asgari 7 günlük bir süreye tekabül eder ki hava şartlarına ve kiriş açıklıklarına göre bu sürenin uzatılması da uygun görülebilir. Peki şimdi size sorarım. Sadece demir sayan ve beton dökümüne gelen yapı denetim firmaları betonun bakımının yapılıp yapılmadığını nasıl kontrol edebilir? Beton kalıplarının kaçıncı günde söküldüğünü nasıl tespit edebilir? Tüm bunları tespit edebilmesi için çalıştırdığı mühendis sayısını en az üç katına çıkarması gerekir.

Yine aynı konuya dönüyoruz. Sahada tam zamanlı bir şantiye şefi olmadan bunların hiçbirini kontrol edemezsiniz. Denetimin ilk ve en önemli ayağı şantiye şefidir. Ancak mevzuat, her şantiyede bir şantiye şefi bulunmasını zorunlu kılmıyor. Hatta tam tersine, bir şantiye şefine beş ayrı şantiyede imza hakkı veriyor. Bir insanın aynı anda beş şantiyeyi hakkını vererek yürütmesi mümkün değil. Bu nedenle de şantiye şefliği sistemi kâğıt üzerinde kalıyor. Yarın ara sokaklarda gördüğünüz herhangi bir şantiyeye gidip şantiye şefini sorun. Şantiye şefini inşaatta bulamazsınız. Halbuki bir şantiye şefinin maliyetinin, ne oranı devede kulak kalıyor.

Kaldı ki elektrik mühendisi ve makine mühendisi de şantiye şefi olabiliyor. Kimse kusura bakmasın ancak, bu meslek grupları betondan ve demirden ne anlar? Her şantiyede bir şantiye şefi olmalıdır ve bu şantiye şefinin mesleği de inşaat mühendisi veya mimar olmalıdır. Ancak örneğin trafo inşaatı varsa; tabii ki burada da elektrik elektronik mühendisi şantiye şefi olmalıdır. Yani işin kapsamı neyi gerektiriyorsa şantiye şefi de o olmalıdır. Gerçi bizim ülkemizde iskana imza atan gıda mühendisleri olduğunu da unutmamak gerek.

Perde Olmazsa Olmaz

Bu depremde önemi bir kez daha anlaşılan betonarme perde konusuna da değinmek istiyorum. Deprem bölgesindeki yapılarda dahi betonarme perde olmadan çok katlı yapılar inşa edildiğini görüyoruz. Eğer yönetmeliklerle perde kullanımı zorunlu hale getirilmezse yine müteahhit firmalar perde kullanmaktan kaçacaklardır. Çünkü biliyoruz ki bir yıl sonra bu deprem bizim gündemimizde olmayacak ve öncelik yine ticari kaygılar olacak. Halbuki yla bir binaya 4 adet betonarme perde eklemenin maliyete etkisi sadece %1.

Geçici Müteahhitlik Belgesi Kavramı Hayatımızdan Çıkmalı

Gelelim zincirin bir başka halkasına. Ülkemizde üçyüzbinin üzerinde müteahhit firma var. Bunların yüzbinden fazlası ise geçici müteahhitlik belgesi alanlar. Geçici müteahhitlik belgesi almak için herhangi bir vasıf aranmıyor. Vatandaş 500m²'den küçük yapıları, hiçbir bilgisi olmadan inşa edebiliyor. Halbuki inşaatlarımızın sağlıklı bir şekilde yükselmesini istiyorsak; hem geçici müteahhitlik belgesi kavramına son vermeliyiz hem de normal müteahhit firmalarının sahiplerinin veya ortaklarının tamamının mühendis veya mimar olması şartını koymalıyız.

Çünkü kuaförlük için de doktorluk için de bir belgeye, bir yeteneğe ihtiyaç varken müteahhitliğin bu kadar ucuz olması, kalitenin bu kadar düşük olmasının da temel sebebi.

Projeler Meslek Odalarında da Kontrol Edilmeli

Mevcut düzende projeler; belediyeler aracılığıyla ve yapı denetimler aracılığıyla kontrol ediliyor. Ancak yapı denetimlerde tecrübesiz mühendislerin ve mimarların kontrol ediyor olması, belediyelerin de siyasi kurumlar olmaları nedeniyle üçüncü bir göz olarak projelerin muhakkak meslek odalarında da kontrol edilmesi gerekiyor. Bu sayede çok daha düzgün, çok daha nitelikli projeler elde edebiliriz.

Özellikle inşaat mühendislerinin hazırladığı statik projelerin, İnşaat Mühendisleri Odası'nda hesap raporlarından dijital verilerine kadar detaylarıyla kontrol edilmesi, projelerdeki hataların da kesin olarak önüne geçecektir.

İnşaat mühendisleri; hesaplarını, bilgisayar destekli programlar aracılığıyla yapmaktadırlar. Ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanılan üç adet statik hesap programı var. Ancak bu hesap programlarını denetleyen bir üst kurum yok. Üst kurum aracılığıyla bu programların güvenilirlikleri de denetlenmelidir.

Hazır Beton Firmaları Daha Sık Denetlenmeli

Zincirin bir başka halkasını ise hazır beton firmaları oluşturuyor. Hazır betonun yaygınlaşmasıyla inşaat kalitesi hususunda büyük yol katettiğimiz doğru. Ancak 2023 yılı Türkiye'sinde hala "numune arabası" kavramı varsa hâlâ bazı şeyleri tam olarak doğru yapamıyoruz demektir. Size numune arabası kavramının ne olduğundan bahsedeyim.

Özellikle küçük yerleşim yerlerinde karşılaştığımız bu kavram, taze beton numunesinin alınacağı beton mikserlerinin yüksek dayanımlı betonla şantiyeye gönderilmesini tarif ediyor. Yani numunenin alınacağı arabalar sağlam beton içeriyor. Ancak ya sonrası? Sonrası da sağlam beton içerseydi herhalde "numune arabası" kavramı ortaya çıkmazdı.

Bunun temel nedeni de yine şantiyede bir şantiye şefinin olmaması. Çünkü sahada şantiye şefi olsa, numuneleri mikserlerden sıralı bir şekilde aldırmaz, karışık bir şekilde aldırır. Böylece beton santrali de art niyetli bir şekilde beton gönderemez.

Her şey tam olsa, sahada tam zamanlı şantiye şefi olsa bile yine de taze betondan numune alınmasının yeterli olmadığı görüşündeyim. Çünkü taze betondan alınan numunelere kür havuzunda bebek gibi bakılıyor. Ancak şantiyedeki beton öyle mi? Yeterli beton kürü uygulanıyor mu? Bakımı yapılıyor mu? Bunu anlamanın en iyi yolu da beton döküldükten sonraki 28. günde, uygun bir yerden karot numunesi alarak test yapmak olacaktır.

İşin özeti inşaat sektörü bir zincir ve bu zincirin hangi halkasını tutarsanız tutun, birtakım eksikliklerin var olduğunu göreceksiniz. Yönetmeliklerin ve denetim mekanizmalarının iyileştirilmesiyle zincirin tüm halkalarını düzeltmek mümkün. Yeter ki bu istensin. Ancak istemek; sadece sermaye sahiplerinin görüşlerini alıp, meslek odalarını görmezden gelerek olmaz. Çünkü inşaatlarımızı profesyonelleştirmek istiyorsak sorunları sadece müteahhitlerden değil, şantiyedeki ve projedeki her detayı yorumlayan mühendislerden, mimarlardan dinlemeniz gerekir. Bu da ancak meslek odalarının güçlendirilmesiyle mümkün olacaktır.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER