Canlı yayında soruları yanıtlayan Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Beştepe'de ilk konuşmayı ben yaptım. Belediye başkanlarının söylemek istedikleri hususlar gibi birçok konuya temas ettim. Bundan sonraki sürecin bütünüyle diyalogla yapılması yönünde talebimizin kabul edilmesi iyi bir gelişmeydi.
Bu kısımdan daha çok sandalye kısmının konuşulduğunun farkındayım. Sandalye kırıldı ve hafif yere düştüm. İkinci sandalye de öyle bir sıkıntılıydı. Üçüncüyü verdiler. Sayın cumhurbaşkanı israf ediyorsun gibi bir espri yaptı. Ben de, kendisine "israf değil sandalye yanlış" diye bir söz söyledim. "Olsun ikinciye sağlam otururuz" dedim. Seçimin tekrarlanmasına gönderme oldu. Sandalyenin sahibi ben değilim. Ama her şeye rağmen, oradaki süreci talihsizlik olarak yorumluyorum, kamuoyu böyle yorumlamasa da.
(Önceki gün İnönü Ailesi'nin verdiği davette "Sandalyesi sallanıyor"a karşı "Sizin de koltuğunuz sallanıyor" ifadeniz oldu mu?)
Yok yok, öyle bir şey olmadı. Sayın Sevinç İnönü'nün belediye başkanlığımızı kutlamak adına davet ettiği bir ortamdı. Sohbet esnasında bu espriler yapılırken bir kemençe ustasının bir parçası vardı. Onun dörtlüğünü okuduk. Bana ait bir söz olarak değil. Yani o sözler bana ait değil.
Yenikapı'daki araçlarla ilgili yapılan bir yanlış varsa ortada soruşturma açacağız. Araç tasarrufuyla ilgili kimse kimseyi yanıltmasın.
Sizin kişisel olarak Cumhurbaşkanı'ndan bir randevu talebiniz var mı?
Yerel yönetimle ilgili konuşacağımız çok konular var. En son bir genelgeyle şirketlerle ilgili yaşadığımız beledi iştiraklerinde yönetim kurullarının oluşması, meclis onayına gidilmesi gibi hususlar var.
Bu tür genel konuları konuşacağız. İstanbul öyle bir masada konuşulacak bir şehir değil. 16 milyonluk şehir. Uzun yıllar sonra bir değişimi de yaşamış, hem politik olarak gündemde, bizler gündemdeyiz, her diyalog sorgulanıyor ama bir yandan insanlar hizmet bekliyor. Tek önceliğim o. İstanbul'a belediye başkanlığı yapmış birisi olarak Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşme talebim olacak.
Kendisinin de olabilir. İstanbul için yapacağınız her şey Türkiye adına gündemdir. Görevimiz gereği hiç bir ön yargımız olamaz. Yapacağımız tüm diyaloglar toplum lehine. Seçim bitti. Oy veren vermeyen yok. Bu talebimizi elbette ki somut konular üzerinden yapacağız. Siz de farkındasınızdır kendileri de İstanbulla ilgili konulara birçok konuşmasında değiniyor. Kentsel dönüşümü de bizimle konuşmaları doğru.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuyla ilgili bir toplantı düzenledi. Herhalde bir ıskalama oldu diye düşünüyorum, İBB orada yoktu.
Aslında hiç kimsenin bir seçilmişe mesafe koymak hakkı da yoktur. Milletimiz hizmete bakacak. İşbirliği, ortak çözüm talep edeceğiz.
Seçimden önce de söylediniz, israftır dediniz ve Yenikapı'da araçları sergilediniz. Daha sonra yeni bir ihale açıp yeni araç aldınız mı?
Kaç gün oldu diye sordunuz, bugün itibariyle 77 gün. İnsanlar bizi 31 Mart'ta seçildi diye düşünüyor. Bu kritik bir durum. Ankara'yla aynı tarihte başlamışız gibi bir düşünce var. Hatta bazı arkadaşlarımızın psikolojisinde sanki biz yılbaşından beri görevdeyiz. Kampanya döneminden bu yana yani. Toplum bu dönemin dilini muazzam kabullendi. Ağustos bitti sanki biz 8 aydır ya da 5 aydır görevdeyiz gibi. Hayır, 2.5 ay. Bu konuda sizi net aydınlatmak istiyorum.
Birincisi, israfın küçüğü büyüğü olur mu?
İsrafla alakalı verdiğimiz mücadeleyi, bugün bile zamları konuşuyoruz, temelde ekonomiyle ilgili süreç sıkıntılı gidiyorsa, fakirlik, işsizlik, döviz, faizi üst üste koyduğunuzda İstanbul'da israfı engellemek için bir mücadele veriyorsak, bizi ilk tebrik etmesi gereken evvela Sayın Cumhurbaşkanı. Araç konusunda israf var. Toplum bunu görüyor zaten.
1730 aracı ihtiyaç fazlası olduğu için iade ettik.
730 aracı sergiledik Yenikapı'da. Bunu yaparken aslında 31 Mart öncesi çok vurguladığımız 18 günlük süreçte bu konuya çalıştığımız söyledik. 5 Mayıs'ta bizim mazbatamız elimizden alındı. O süreçle 23 Haziran arasında 514 araç iade edilmişti zaten. Bunların en az 100 tanesi, diyorlar ya bu araç lüks değil, markası yüksek ücreti yüksek araçlardı. 1250 aracı sistemden çıkarttık. Toplamda 1250 aracın yıllık israf bedeli 50 milyon TL. 5 yılda 250 milyon lira. Bu 125 tane kreş demek. Bu ne demek? 13-14 bin çocuğumuza okul öncesi eğitim vermek demek.
Geri iade ettin, İSKİ'ye neden yeni araç aldın? Her kurumun ihtiyacı farklı. İSKİ'nin olayı net. Eski müdür İSKİ dönemiyle ilgili doğaldır 2 yıllık araç ihalesi istedi. Biz iptal ettik. Aynı şartname ile.
Erdoğan israfla mücadelede bizi takdir etmeli, bize teşekkür etmeli. Kendi belediye başkanlarına demeli ki, "aynısını yapın"
Ayrıntılar geliyor...