Meskenler, ticari işletmeler ve tarımsal sulamada kullanılan elektrikte KDV'nin yüzde 18'den 8'e düşürülmesini değerlendiren ekonomistler, bütçenin bu yükü kaldıramayacağını savundu. İktisatçı Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş, “Gelirin büyük bir kısmı KDV ve ÖTV’den sağlanıyor. Bu sürdürülebilir değildir. Mecburen para basacaklar. Hükümet bir kısır döngünün içine girmiş durumda" dedi. Ekonomist Yağız Kutay Işık da Merkez Bankası'nın karşılıksız para basmak zorunda kalabileceğini belirterek, "Ekim ayından itibaren atılan bütün adımlar pekâlâ seçmeni etkilemek içindir” değerlendirmesini yaptı. Ekonomist Selçuk Geçer ise hükümetin KDV indirimi ile bütçede oluşan açığı başka alanda vatandaştan çıkardığını söyledi.
Yeni yıl itibariyle elektriğe mesken, sanayi ve ticarethane abone grupları için vergi ve fonlar dahil ortalama yüzde 52 ile yüzde 130 arasında değişen oranlarda gelen zamda değişikliğe gidildi. Meskenler ile tarımsal sulamada kullanılan elektriğin KDV’si yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldü. Meskenlerdeki düşük elektrik tarife sınırı da aylık 240 kilovatsaate yükseltildi. KDV düzenlemelerini iktisatçı Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş, ekonomist Selçuk Geçer ve Yağız Kutay Işık ANKA Haber Ajansı’ndan Esra Alus'a şöyle değerlendirdi.
“BÜTÇE BU YÜKÜ 1 YIL İÇİNDE KARŞILAYAMAYACAK DURUMA GELECEK”
Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş: “Gelirin büyük bir kısmı KDV ve ÖTV’den sağlanıyor. Bu sürdürülebilir değildir. Mecburen para basacaklar. Hükümet bir kısır döngünün içine girmiş durumda. Maliye politikası diye bir şey yok ortada. Hükümetin elindeki tek koz KDV’yi indirmekti. Daha önce de gıdaya indirim yaptılar ancak ondan da sonuç çıkmadı. Elektriğin fiyatı ve maliyeti devlet tarafından belirleniyor. Kendi alacağı olan yüzde 10’luk bir indirim olacak. Ancak elektrik, sadece konutlarda düşecek. O da yoksul ailelerin faturalarına yansıyacaktır. Elektriği yoğun olarak kullananlar yine yüksek faturalarla karşı karşıya kalınacak. Bütçe bu yükü bir yıl içinde karşılayamayacak duruma gelecek. Yeniden para basılacak. Yani bu indirimler bir seçim yatırımı olarak değerlendirilebilir ve bunlar da seçimin 2022 yılı içinde yapılacağının göstergesi olarak değerlendirilebilir.”
“MERKEZ BANKASI’NI KARŞILIKSIZSIZ PARA BASMAK ZORUNDA BIRAKABİLİR”
Yağız Kutay Işık: “Yapılan son KDV indirimleri, Merkez Bankası'nı ileride karşılıksız para basmak zorunda bırakabilir. Hazine garantili olan kur korumalı mevduat da bu riski artırıyor. Örneğin mart ayında ilk geri ödemeler başlıyor. Halihazırda, TCMB analitik bilançosuna göre 18 Şubat'ta brüt rezervlerde 4,5 milyar dolar, 22 Şubat'ta da 1,5 milyar dolar azalma var. Kur korumalı mevduat için tasarlanan oyun planında yaza kadar doları yatay çizgide tutup turizm gelirleri ile rezervleri güçlendirmek var. Bu hedeflerin tutması konusunda Rusya-Ukrayna gerginliği daha büyük rol oynayacak. Turist gelebilecek mi? Gelecekse SWIFT yasağında harcama yapmak nasıl mümkün olacak? Bunlar önemli sorular. Türkiye’de seçmen yönelimi yaklaşık 18 ay öncesinden başlar. Dolayısıyla zamanında seçim olacağını varsaysak bile ekim ayından itibaren atılan bütün adımlar pekâlâ seçmeni etkilemek içindir.”
“ASLINDA BU BİR ALGI OPERASYONU. BU İNDİRİM DEĞİL BİNDİRİM, ÇİFTE ZAM”
Selçuk Geçer: “Aslında bu bir algı operasyonu. Yaptıklarını indirim gibi gösteriyorlar ama olan gizli zam, hatta çifte zam. Çifte zam nasıl yapılıyor. Şöyle söyleyeyim; KDV gıdada yüzde 8’den yüzde 1’e bire indirildi. O yüzde 7’lik farkın marketler ya da üretici tarafından da indirileceği ve bu sayede fiyatlara yansıyacağı falan konuşuluyordu. Olmadı. Olmamasının temel nedeni, girdi maliyetlerinin çok yüksek olması. Hem tarım girdi maliyetleri yükseliyor hem de firmaların girdi maliyetleri yükseliyor o nedenle de yüzde 7’yi bir kar avantajı gibi kullandılar. Dolayısıyla indirim yapmadılar. Hatta fiyatlar yükseldi. Bindirim yaptılar ama bu arada bütçe yüzde 7’lik vergi kaybına uğradı.
"DAĞITICI VE ÜRETİCİ FİRMALAR KARLILIKLARINDAN VAZGEÇMİYOR"
Şimdi bu yüzde 7’lik vergi kaybını bir yerden finanse etmesi gerekiyor değil mi? Yani yüzde 7 oranındaki vergi kaybı 10 milyar liraya denk geliyorsa bütçe açığını kapatmak için bunu bir yerden toparlaması gerekiyor. Borçla falan yapamaz. Bunu vergiyle yapması lazım ya da diğer gelirlerini artırması lazım. Diğer gelirler diye bir şey de kalmadı. Bir yandan da kamu bankalarını finanse ettiğimiz için elde avuçta ne varsa satıldı. Biz, bu sefer o yüzde 7 farkı da öder pozisyona geldik. Şimdi KDV elektrikte de yüzde 18’den 8’e indi. Yüzde 10’luk bir indirim oldu. 'İşte bu da yüzde 14 olarak faturalara yansıyacak' falan diyorlar. Aslında bu da aynı hikâye. İndirim olacaksa bunu firmaların yapması lazım. Yani vergiden yapılan bir şey zaten indirim değildir. Bunu dağıtıcı firmaları ya da üretici firmalarını indirmesi gerekir. Dağıtıcı ve üretici firmalar bu karlılıktan vazgeçmek istemiyorlar. Yani ceplerine giren paranın çıkmasını istemiyorlar. Onun için yine indirime yanaşmıyorlar. Devlet de ‘söz ağızdan bir kere çıktı’ diyor.
"VERGİNİN YARATTIĞI BÜTÇE AÇIĞINI DA BAŞKA BİR ALANDA YİNE BİZDEN ÇIKIYOR"
Biraz da seçim yatırımı elbette. Seçimler yaklaşıyor. Yani erken olmasına da gerek yok. 2023 seçim yılı. ‘KDV indirimi yaptık. Bak gördünüz mü’ diyor. Öbür taraftan diğer ürünlerin hepsine zam yapıyor. Verginin yarattığı bütçe açığını da başka bir alanda yine bizden çıkıyor. Bütçe açığı kaynaklı zararı da yine vergi olarak vatandaş, ÖTV'yle, KDV ile dolaylı vergilerle başka ürünlerde ödeyeceği için aslında çifte zamla karşı karşıya kalmış olacak. Bir yandan yüksek fiyatlı elektrik bir yandan yüksek fiyatlı gıda bir yandan da bütçe açığından kaynaklanan vergileri kopmansa etmek için diğer ürünlere ekstra zamlar yapılacak.”