İş dünyasının önde gelen isimlerinin, 100’den fazla konuşmacının bir araya geldiği Global Liderler Zirvesi 2024, “Yapay Zeka ve Sürdürülebilir Gelecek” temasıyla bu yıl ilk kez Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da gerçekleşti. Zirvenin ikinci gününde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gönderdiği videoyla “Türkiye’nin Önümüzdeki Üç Yıllık Ekonomik Perspektifi” konulu konuşma yaptı.
Orta Vadeli Program’ı ve dezenflasyon sürecini anlatan Şimşek, şunları söyledi:
“Bildiğiniz gibi Orta Vadeli Programımızın nihai hedefi sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımıdır ama sürdürülebilir yüksek büyüme için bizim mutlaka fiyat istikrarını sağlamamız lazım, mali disiplini yeniden tesis etmemiz lazım. Sürdürülebilir cari açık yine olmazsa olmazlardan ama en kritik olanı yapısal dönüşümdür. Çünkü yapısal dönüşümle biz rekabet gücümüzü artıracağız. Verimliliği artırarak refah seviyemizi yükselteceğiz. Programımızın en önemli önceliği enflasyonu tek haneye düşürmektir. Geçen sene bir geçiş dönemi yaşadık enflasyonda. Enflasyon mayıs ayında zirveyi buldu. Bu sene sonu itibarıyla enflasyonu, yaklaşık Merkez Bankası’nın hedef bandının üst kısmı olan yüzde 41,5’le bitirmeyi ümit ediyoruz. Gelecek sene enflasyonun yüzde 20’nin altına, yüzde 17,5 Orta Vadeli Program’ın hedefi ama 2026 sonunda da tek haneye düşürmeyi hedefliyoruz. Bunun için Merkez Bankamız gerek geleneksel sıkı para politikası, gerekse miktarsal sıkılaştırma, gerekse seçici krediyi sıkılaştırma anlamında elindeki bütün imkanları seferber etmiş durumda. Dolayısıyla enflasyon beklentilerini ve enflasyonu çıpalamış durumda.
Zaten yazın başlayan belirgin dezenflasyon önümüzdeki aylarda devam edecek. Biz enflasyon hedeflerimizin gerçekçi olduğuna ve bunları tutturabileceğimize inanıyoruz. Tabii dezenflasyonun yanında diğer önemli bir hedefimiz, bütçe açığını kalıcı bir şekilde yüzde 3’ün altına çekmek. Bildiğiniz gibi deprem nedeniyle, yine EYT nedeniyle geçen sene ve bu sene bütçe açığımız oldukça yüksek seyrediyor. Gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak bütçe açığı geçen sene yüzde 5,2’ydi. Bu sene yüzde 4,9’a gerilemesini bekliyoruz ama gelecek sene bizim için kritik. Dezenflasyon sürecini desteklemek için bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz. Sonraki yıllarda da yüzde 3’ün altına çekerek dezenflasyona güçlü bir destek vereceğiz. Diğer hedeflerimizden bir tanesi de cari açığın kalıcı bir şekilde yüzde 2 ve altına çekilmesidir. Geçen sene cari açık yüzde 4 civarındaydı. Bu sene muhtemelen yüzde 2’nin altında, yüzde 1,7 olarak öngörüyoruz. Gelecek sene yüzde 2 civarı bir cari açık öngörümüz var. Sonraki senelerde ise 1,5-2 arasında bir cari açık hedefliyoruz. Cari açığın yüzde 2-2,5’in altında olması demek, Türkiye’nin dış borcunun milli gelire oranı artık düşüyor demektir. İkinci olarak da rezerv birikimine imkan sağlıyor. Çünkü hedeflerimizden bir tanesi de Türkiye’nin rezerv yeterliliğini artırmaktır. Böylece Türkiye’nin dış kırılganlıklarını azalmaktır. Bu politikaların bir sonucu olarak da büyümede geçici bir yavaşlama olacak ama daha dengeli, daha sürdürülebilir, yüksek büyümeye geçiş yapacağız.
Geçen sene büyüme yüzde 5 civarıydı fakat bunun 8 puandan fazlası iç talep kaynaklıydı. Net ihracatın katkısı da -3 puanın üzerindeydi. Dengesiz büyümeydi ve bu enflasyonu, cari açığı doğuruyordu. Bu sene büyüme daha mütevazı, yüzde 3,5 civarında bir büyüme öngörüyoruz ama bu büyümenin 1 puanı dış talepten gelecek. 2,5 puanı da iç talepten gelecek. Programımız özünden bir dezenflasyon programı. Dezenflasyonla birlikte biz sürdürülebilir yüksek büyümeye geçmek istiyoruz. Dezenflasyonun amacı, hakikaten Türkiye’de öngörülebilirliği, refahı kalıcı bir şekilde artırmaktır. Dezenflasyon başlamış durumda. Türkiye, 1950’li yıllarda düşük orta gelir grubuna geçiyor. AK Parti hükümetleriyle birlikte kalıcı olarak 2004’ten itibaren Türkiye, üst orta gelir grubuna çıkıyor. Bu önemli bir kazanım ama 2004’ten beri 20 yıldır oradayız. Şimdi bizim hedefimiz Türkiye’yi yüksek gelir grubuna sınıf atlatmak. Programın önemli hedeflerinden bir tanesi de budur. Bunun için çalışma çağındaki nüfusumuzu iyi bir şekilde kullanmamız lazım. Yani istidamı artırmamız, iş gücüne katılım oranlarını artırmamız lazım.
Bizim bize benzer ülkelere göre çalışma çağındaki nüfustaki büyüme hâlâ iyi. Tabii ki yaşlanıyor ülke ama hâlâ bir fırsat penceresi var. 15-20 yıllık bir fırsat penceremiz var. Dolayısıyla bu fırsat penceresini iyi kullanacağız ve Türkiye’yi yüksek gelirli ülkeler grubuna sokacağız. Bizim Orta Vadeli Program gördüğünüz gibi sadece sıkı para politikasını içermiyor, sadece mali disiplin tesisini içermiyor. Geçici bir düzeltme peşinde değiliz. Ortalıkta önce ‘program yok’ dediler, sonra ‘program var ama kimse bu programı satın almaz’ dediler. Sonra ‘kaynak geliyor ama bu sıcak para’ dediler. Sürekli bir şekilde programı okumayanlar, programı anlamayanlar böyle bir perspektifle yaklaşmada ısrar ediyorlar. Biz tabii ki eleştiriye açığız. Sizlerin yapıcı eleştirileri bizim için çok değerlidir ama şunun altını çizmek istiyorum. Türkiye, bu programla dengesizliklerini giderecek ve yüksek sürdürülebilir büyüme patikasına tekrar geçecektir. Bunu başaracağız ama tabii ki bu programa olan inanç bu başarıyı hızlandırır.”