İktidarın uyguladığı ekonomi politikası sayesinde patlayan enflasyon, Mehmet Şimşek eliyle dizginlenmeye çalışılırken tasarruf sahiplerinin birikimlerini nasıl değerlendireceğine dair yönelimleri de değişiyor. Birikimler hakkında yazan Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, dövizlerini bozdurup TL’ye geçenlerin yüksek faiz oranlarından yararlandığını belirtti.
“Yurt içinde tasarruf sahipleri adeta ikiye ayrılmış durumda” diyen Aktaş, bu iki kesimi şöyle tanımladı:
- Dövizini bozdurup TL’ye geçenler ve yüksek faiz alanlar.
- Dövizine el sürmeyenler ve TL’ye geçmeyi düşünmeyenler.
Yazısının devamında son zamanlarda daha çok ortaya atılan bir görüş olduğunu dile getiren Aktaş, şöyle devam etti:
“’Dövizden TL’ye geçiliyor ve faizden yararlanılıyor ama o faiz enflasyondan yüksek değil ki...’
İşte bu değerlendirme görünürde doğru gibiyse de mantıken yanlış!
Bir kere dövizden TL’ye geçenlerin belki de çok büyük bir kısmı enflasyonun üstünde faiz elde edeceğini düşünerek bu tercihte bulunmuyor ki...
Önemli olan hangi oranda getiri elde edildiği değil, en yüksek getirinin nereden elde edildiğidir.
(…)
Döviz cinsi tasarruf etmekten hiçbir şekilde vazgeçmeyecek bir kesim tartışmasız var. Bu kesim döviz uzun yıllar sabit sayılabilecek bir şekilde seyretse bile tutumlarını zaten değiştirmez.
Ama diğer yanda gelişmeleri gözleyip pozisyon değiştiren; dövizden TL’ye geçen, zamanı gelince tersini yapacak olan büyük bir kesim de var.
İşte onlar bu hesabı yapan kesim...
Bu hesapta çok haklılar, çünkü yaptıkları doğru.
Amaç, en yüksek getiriyi elde etmek
Tasarruf sahibinin enflasyonu düşürme gücü elbette yok. Ama tasarruf sahibinin elindeki paraya daha fazla getiri elde etme gücü, en azından bu yönde çaba gösterme ve tercihte bulunma hakkı tabii ki var.
Bu söylediklerimi kimse yatırım tavsiyesi kategorisine sokmaya kalkışmasın! Ben bir matematik gerçeklikten söz ediyorum.
Eğer vatandaş dövizden para kazanamayacağını görüyorsa, buna ikna olmuşsa ve diğer yanda Türk parasından aylık yüzde 4 dolayında kazanç sağlayacaksa, bu dönemde enflasyonun örneğin yüzde 5 ya da 6 olmasının pek önemi yoktur. Eğer aylık yüzde 4’ten daha fazla getiri sağlayan bir araç varsa tabii ki ona yönelmek en doğrusudur. Ama elde iki tasarruf aracı var; bunlardan döviz olan hiç getiri sağlamıyor ya da çok az getiri sağlıyorsa, buna karşılık TL’nin getirisi daha çoksa, elbette tercih edilmesi gereken TL’dir. Türk parası cinsi tasarrufun enflasyonun altında kalmış olmasının önemi tabii ki vardır; ama bu kıyaslamada o önemden söz edilemez.”