BIST 100 9.475 DOLAR 34,57 EURO 36,03 ALTIN 2.995,65
14° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Ekonomi yönetiminde Pelikan-Şimşek çekişmesi mi var?

Seçimden sonra muhalefet kendi kabuğuna çekildi. İktidar da yerel seçimler için pozisyon alıyor. Yerel seçimlerde muhalefetin ne yapacağı ne kadar belirsizse Cumhurbaşkanı Erdoğan da o kadar net bir şekilde önce Kısıklı’da sonra balkon konuşmasında seçim çalışmasını başlattı. Mehmet Şimşek de en azından ilk etapta sadece ekonomiyi düzeltme hamlesi değil, aynı zamanda bu çalışmanın da bir parçası.

Son 3 yılda Yeni Ekonomi Modeli’ni dayatan iktidar, bir anda bunu “irrasyonel” gören Şimşek’e ekonominin dümenini verdi ya da en azından vermiş gibi yaptı. Belki de en hızlı hareket edilen alan başta ekonomi gibi gözüktü.

Daha önce hakaret edilen Şimşek, seçim sürecinde yeniden vitrine çıkarıldı. Ekonominin “kurtarıcı”sı olarak lanse edildi. Hemen olmasa da sonrasında ikna edildi. Bakan olarak açıklandı. Piyasalara bir mesaj verildi. Ta ki Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu BDDK’ya atanana kadar.

Ekonomi Gazetecisi Erdal Sağlam’a göre Şimşek bu atamayı Resmi Gazete yayımlandığında öğrendi. Çünkü kendisinin Erdoğan’a sunduğu listede Kavcıoğlu’nun adı yoktu. Bu atama için ekonomi yazarı Uğur Gürses de Kavcıoğlu’nun “gölge bakan” olarak tutulduğu yorumunu yaptı.

Ne Sağlam’ın yazısı şaşırtıcı ne de Gürses’in yorumu yanlış. Çünkü eski bakan, yeni vekil Nureddin Nebati, sisteme karşı çıkan Lütfi Elvan’dan sonra Berat Albayrak’ın adamı olarak geldi bakanlığa (https://www.krttv.com.tr/yeni-hazine-ve-maliye-bakani-kim-olacak). Şahap Kavcıoğlu da Naci Ağbal ve Lütfi Elvan’ı eleştiren Yeni Şafak’ın yazarlığından getirildi Merkez Bankası’nın başına.

Ama önce biraz başa dönelim.

Türk Siyasetinde Instagram Depremi

Öncelikle şunu söylemek lazım. Yeni Ekonomi Model’ini Berat Albayrak’tan bağımsız düşünmemek gerekir. Zaten Merkez Bankası’nın arka kapı satışları onun döneminde başladı. Dövizi baskılamak için 2019 yerel seçimlerinden önce yaklaşık 128 milyar dolar satıldığı hesaplandı. Bir gün Albayrak, Instagram’dan istifa eden bakan olarak tarihe geçti. İstifasından bir gün önce Merkez Bankası’nın başına Naci Ağbal getirilmişti.

Albayrak’ın istifasından sonra da Lütfi Elvan Hazine ve Maliye Bakanı oldu. Düşük faiz politikası yerini bu kez parasal sıkılaşmaya bıraktı. Politika faizi yüzde 19’a kadar çıktı. Ve, ertesi gün iktidara yakın Yeni Şafak gazetesi Ağbal’ı hedef aldı. Gazetenin manşeti “Bu operasyonu kim adına çektiniz?” idi. Bir gün sonra Ağbal görevden alındı. Yerine Yeni Şafak yazarı Şahap Kavcıoğlu getirildi.

Kavcıoğlu 5 ay bekledi, ardından faizde bugüne kadar süren bir indirim serisi başladı. Kavcıoğlu yönetimindeki Merkez Bankası faizde son indirimi depremlerin ardından yaptı. Kasım 2021’de faiz yüzde 19’dan yüzde yüzde 15’e kadar indirildi. Bu sırada enflasyon ve döviz yükselmeye başladı.

Elvan neden gitti, Şimşek neden geldi?

Dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, aynı ay Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nde rutin bir konuşma yaptı. Ama satır aralarında net olarak Merkez Bankası’na görevini yapması gerektiğini ve kurumun amacının enflasyonu kontrol altına almak olduğunu söyledi. Kısacası sisteme bayrak açtı. Bu konuşması medyanın o gün çok ilgisini çekmedi. Ta ki Erdoğan’ın ertesi gün Elvan’ı hedef aldığı grup toplantısına kadar.

Konuşmadan sadece bir gün sonra Erdoğan haberlere çokça konu olan “Beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusur bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam. Nas ortada olduğuna göre sana bana ne oluyor.” sözlerini sarfetti. Konuşmasını bir tek Elvan alkışlamadı.

Tüm bu hikaye Mehmet Şimşek’in devir teslim töreninde sarfettiği sözler nedeniyle önemli. Hayır, kastettiğim Nebati’nin gözlerinin içine bakarak yaptığı “rasyonel zemin” ve “kurala dayalı ekonomi” vurgusu değil, arada kaynayan “Uygulanacak maliye politikası ve yapısal reformlarla Merkez Banka'mıza enflasyonla mücadelede destek olmak temel politikamız olacaktır” sözleri. Çünkü bu, tam da Lütfi Elvan’ın görevden alınmasına yol açan konuşmasıyla aynı mesajı taşıyordu.

Ne oldu da bu mesaj Elvan’ın görevden alınmasına yol açarken, Şimşek’in göreve başlama nedeni oldu?

Medyada “Mehmet Şimşek” Savaşları

Şimşek’in göreve gelmesinden sonra ilginç şeyler oldu. Öncelikle ekibini tam olarak kurmadığı ortaya çıktı ya da kurduğu ekip daha Erdoğan tarafından onaylanmamıştı. Kendisi dışında ekonomi yönetiminde birkaç hafta değişiklik olmadı. Tek yaşanan, dövizin kontrollü serbest bırakılmasıydı. O da şimdilik durmuş gibi gözüküyor.

Bir diğer ilginçlik de iktidara yakın medyada oldu. Medyadan iki örnek vereceğim. İktidara ve Pelikan Grubu’na yakın olan Fuat Uğur, Şimşek hakkında 4 günde 2 yazı yazdı. İkisinde de Şimşek’i hedef aldı. Aynı dönemde Ağbal’ı faiz yükselttiği için hedef alan ve Kavcıoğlu’nun o dönem yazarı olduğu Yeni Şafak’ta da Erdoğan’ın eski metin yazarı Aydın Ünal, “Ya Kazansaydı?” başlığıyla bir yazı yayımladı.

Yazının ilk bölümünün hedefi Kılıçdaroğlu’ydu. Ancak asıl ilginç bölümü ikinci kısmıydı. Çünkü Ünal, doğrudan 2018 sonrası Ekonomi yönetimini eline alan Berat Albayrak’ı sertçe eleştirmişti. “Türkiye’yi soktukları maceranın faturası çok ağır. Türkiye belki de hasarı 10 yıl ödenmeyecek bir bedelin altına girdi. Türkiye’ye çok ama çok büyük kötülük yapıldı” dedi. Ünal aynı zamanda Pelikan Grubu’nu zamanında eleştirmiş ve bir süre iktidara mesafeli durmuş birisiydi.

Ünal’a cevap Pelikan Grubu’nun kümelendiği, Berat Albayrak’ın ağabeyinin yönetimindeki Sabah’ta yazan Salih Tuna’dan geldi. Ünal’ın asıl derdinin Erdoğan ile olduğunu yazdı. Neden Yeni Şafak’ta yazdığına anlam veremediğin söyledi. Bu arada Ünal’ın yazısı Yeni Şafak’ın internet sitesinden kaldırıldı. Ama internet lanet bir şey. Bir şey silinse de izleri bir yerlerde kalıyor (Yazıyı görmemiş olanlar buraya tıklayabilir: https://web.archive.org/web/20230609063038/https://www.yenisafak.com/yazarlar/aydin-unal/ya-kazansaydi-4537068).

Beştepe’de Mehmet Şimşek’e İtiraz mı var?

Başka bir örnek de Yiğit Bulut... Erdoğan’ın danışmanı olan Bulut, Mart ayında Reuters Şimşek’in ismini verip “Erdoğan ekonomide ortodoks politikalara dönecek” dediğinde, aynı gün bunu yalanladı. Habere “manipülatif” dedi. Şimşek’in istediği Hafize Gaye Erkan, Merkez Bankası başkanlığına atandığında görmezden geldi. Ancak Kavcıoğlu’nu BDDK başkanlığına atandığı için tebrik etti. Bunlar belli ki bir memnuniyetsizliğin göstergesiydi.

Tüm bunlarla dikkat çekmek istediğim iki alan var. Önceden yazdığım cümleyi hatırlatayım: Yeni Ekonomi Model’ini Berat Albayrak’tan bağımsız düşünmemek gerekiyor. Ünal da silinen yazısında buna dikkat çekmişti. Dolayısıyla ekonomi yönetimi üzerine şimdi Beştepe-Pelikan-Şimşek çatışması var gibi gözüküyor. Eski modeli tamamen reddetmek demek Berat Albayrak’ı reddetmek demek. Bu çekişme doğrudan Sabah üzerinden yürümese de ileride Sabah gazetesi dümenini çok rahat Şimşek’in üzerine kırabilir.

Heterodoks, Ortodoks, Paradoks...

Bir diğer çekişme de anlaşılan doğrudan ekonomi yönetiminde. Şimşek, “heteredoksi”den “ortodoksi”ye dönmek isterken Yeni Ekonomi Modeli’nin hayaleti hala üzerinde dolaşıyor. Çünkü bu modelde bankalara kurulan baskının önemli bir parçası olan kurumun başına o hayaletin kendisi getirildi. Yani Erdoğan da “heterodoks” sistemden tamamen vazgeçmedi. Bu da kendi içerisinde bir paradoksa yol açıyor. Kısacası Berat Albayrak “ekolü” ekonomi yönetimini tamamen terk etmedi.

Gelişmeler Erdoğan’ın şimdilik yerel seçimlere kadar ekonomide “normalleşme” adımları atacağını gösteriyor. Ancak ne kadar devam eder, ne zaman bu normalleşme Erdoğan’ın işine gelmemeye başlar, bu başka bir konu. Örneğin iktidarın önem verdiği istihdam yeni modelde darbe alabilir. Erdoğan son seçimi “heterodoks” modelle kazanmışken bir sonraki seçime kadar “ortodoks” sisteme dayanır mı, bilinmez.