CHP Ekonomi Masası TV’de CHP 24.Dönem MV ve Ekonomi Masası Sekreteri Aşkın Türeli ile ekonomist Evren Devrim Zelyut son iktisadi gelişmeleri konuştu.
Zelyut Merkez Bankası’nın faizde pas geçmesi ya da düşürmesi durumunda kur ve ekonomide nelerin olacağı sorduğunda Türeli şu yanıtı verdi:
Öncelikle yaklaşımı değiştirmesi geriyor Hükümetin. Faiz sebeptir enflasyon sonuçtur tezi devam ediyor. Bu tezi savunmak için de biliyorsunuz farklı farklı argümanlar ortaya koyuyorlar. Önce biliyorsunuz bir çekirdek enflasyon oldu. Sonra işi cari işlemler açığıyla bağlantıladılar. Sonrasında yeni bir model deniyoruz dediler. Çin modeli dendi sonra başka modeller konuşuldu. Yani bu yaklaşım olduğu sürece bir biçimde piyasaların güveni istikrarını sağlamak mümkün gözükmüyor ve belirsizlikleri ortadan kaldırmak mümkün gözükmüyor. Şimdi yarın faizi ben biraz daha indireceklerini düşünüyorum. Sabit tutacaklarını değil bir miktar aşağı çekeceklerini düşünüyorum. Sabit kalırsa ne olur, sabit kalırsa bu seviyelerde devam eder. Bakın biraz önce baktım 14.60’ların üzerindeydi. 14.74’lere de çıktı 1 doların TL karşılığı. 15’leri zorluyor. 15lerin üzerine her an çıkabilir. Sabit kalsa dahi her an çıkabilir. Çünkü bu politika değişikliğini işaret etmeyecek. Aşağı indirirse daha da hızlı çıkar. Zaten 15’in eşiğinde. 15’i geçer. 16’ların üzerine çıkması kuvvetle muhtemel.
Zelyut ekonomide OHAL ilan edilmesine yönelik tartışmalar hakkında Türeli’ye düşündüklerini sordu. Türeli şöyle yanıt verdi:
Onun tartışılmasını bile son derece gayri ciddi buluyorum. Abesle iştigal olarak görüyorum. Bir taraftan önce şunu söyleyelim. Ekonomi tarafında hem bakanlar hem de ekonomiden sorumlu olan kurumların başındakiler Merkez Bankası başkanı, aslında bir anlamda ya açıkça ya da konuşmalarında aslında Türkiye’nin bir kriz içinde olmadığını bir anlamda yeni bir model denedekilerini, bununla Türkiye’nin sorunları çözeceklerini söylüyorlar. Enflasyonu aşağı indireceklerini söylüyorlar. Yani bir kriz ortamında olmadıklarını söyleyen bir hükümet var ortada, bunu söyleyeyim. İkincisi bir kriz ortamındadır Türkiye bize göre. Bunu açık ve net söylemek lazım. Bunun nedeni de Merkez Bankası’nın faiz indirimleridir. Enflasyon yükselirken Merkez Bankası’nın faiz indirimleri sonucu döviz kuru patladı. 1 Eylül’de, hatta eylül başında, hatta o zaman daha çekirdek enflasyona göre enflasyon hedeflemesi yapacağız düşünceleri ortaya atılmadan 8,30 TL idi bir doların TL karşılığı. Şu anki değeri 14.62 TL. Yaklaşık 6-6,5 TL artmış Artış %75. Son üç ayda %75’lik bir kurda artış var. Bunun nedeni tamamen Merkez Bankası’nın uyguladığı bu faiz politikası. Yani krizi siz yaratın. Oturun Ekonominin gerçekleriyle ilgili olmayan bir yaklaşım içinde ekonomi yönetmeye kalkın. Ondan sonra da oturup bir kriz var OHAL, bunun ciddiye alınacak bir tarafı yok. Ayrıca şunu da söyleyeyim, Türkiye geçmişte de krizler yaşadı. 1994 krizi 1999 krizi 2000li yıllar, sonra 2008 küresel krizi. Hiçbirinde böyle şeyler konuşulmadı. Normalde bir hükümetin yapması gereken ekonomiyi ekonominin kurallarına göre yönetmektir. Alınması gereken tedbirler bellidir. Baştan beri bunu söylüyoruz. Ekonomide yapılması gereken o günkü ortamda enflasyonun yükseldiği bir ortamda faizleri yükseltmek. En az enflasyon seviyesine çekmek hatta üstünde olmak, reel faiz vermektir. Bunun sonucunda eğer ekonomide uzun vadede tekrar yeniden dengeyi sağlarsınız sonrasında faiz indirimi elbette olur. Kim istemez faizin indirilmesini, ekonominin daha canlı olmasını. Böyle bir konjonktürde o kadar büyük sıkıntılar varken bir kur ve enflasyon sarmalının içine girmişken Türkiye böyle bir şey yapmak doğru değil. Ondan sonra da oturup o akademisyenin söylediği bir OHAL falan bunların ciddiye alınacak bir tarafı yok. Böyle bir şeyi açıkçası ekonomi açısından mümkün görmüyorum Türkiye geçmiş dönemlerde OHAL’ler içinde oldu. Hatta seçimleri OHAL koşulları içinde yaptı ancak daha çok siyasal alanda hükümetin getirdiği bir OHAL uygulamalarıydı. Buralarda da her zaman söylüyoruz. TR’nin OHAL’lere değil normalleşmeye ihtiyacı var.
Zelyut önümüzdeki dönemde artan kur ile enflasyonun toplumu ezerek yeni kur artışlarına neden olup olmayacağını sorduğunda ise Türeli şu yorumu yaptı:
Şimdi zaten bir kısım yapılmış bilimsel açıklamalarda, makalelerde dolar kurundaki %10’luk artışın enflasyonu 1,5 puan artırdığı söylenir. Ona ilişkin yazılmış makaleler vardır. Son dönemde yeni yazılan makalelerde, özellikle pandemi sonrası yazılanlarda 1,5 puan değil, 2,7 puan, 3 puan arasında enflasyonu arttırdığını görüyoruz. O kurdaki artış bir kere enflasyonu yukarı doğru çıkartacak. Enflasyondaki artış aynı şekilde kuru arttıracak. Kurun enflasyonu, enflasyonun kuru arttırdığı bir yapının içine doğru gidecek Türkiye. Şunu söylemek lazım, bakın şu anda TUİK’in enflasyon rakamları ÜFE’de %55 TÜFE’de %21,3. Zaten arada bir makas var. O makastan bir yansıma olacak fiyatlara. Kur artışından gelen bir yansıma olacak. Bir taraftan dünyada da emtia fiyatlarında da bir yükseliş var. Hepsi fiyatları yukarıya doğru götürecek. Bugünkü mevcut durumu devam ettirseniz bile 2022 yılında enflasyon %30’ların üzerinde gözüküyor. Ama bu yanlış politikalara devam edildiği takdirde, faiz indirimlerine, ekonominin gerçekleriyle uyumlu bir politika izlenmediği taktirde enflasyonun da kurun da daha yukarı çıkacağını göreceğiz. Yani bunları söylemek güzel şeyler değil ama ne yazık ki ortada böyle bir portre var. Bunun tabi toplum üzerinde yarattığı tahribat çok büyük. Bütün toplumsal kesimlerin, bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın yoksullaştığı, alım gücünün gittikçe azaldığı, enflasyon karşısında ezildiği bir yapının içerisindeyiz. Yani sadece ekonomideki kur artışı enflasyon artışı değil, bunun toplumsal kesimlere yansıması açısından baktığımızda da Türkiye ciddi bir sıkıntının, ciddi bir krizin içinde gözüküyor.