Dolar kurundaki yükseliş AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "faiz sebep, enflasyon sonuç" ekonomi modeli ile ivmesini artırdı.
Eylül ayında 8 liranın altında olan dolar 4 ayda 5000 baz politika faizi puanı indirilmesi nedeniyle Aralık ayında 18 lira seviyesine kadar yükseldi. Tüm müdahaleler doların ancak 13-14 lira arasında sabitlenmesi için yeterli olabildi.
"KEŞKE SARI BÖLGEDE KALSAYDI"
Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş ekonomide yaşananları ve dolar kurundaki yükseliş ile dalgalanmaları köşesine taşıdı.
Alaattin Aktaş, "Dövizin o ılımlı seyri 2011 yılından itibaren değişti ve artış başladı. Doların ve TÜFE’nin 2002 düzeyini 100 kabul ederek bir endeks oluşturduk. 2002’de 100 olan dolar endeksi, 2010’da 95’e inmiş; artmak bir yana yüzde 5 düşüş var. Dolar böyle bir gerileme gösterirken aynı dönemde TÜFE yüzde 107 artarak 100’den 207’ye çıkmış. Bu ayrışmanın en büyük nedenini biraz önce yazdık; petrol fiyatlarındaki artış. Dolarda güzel günler 2011 yılıyla birlikte sona erdi. 2010’u 1.55 düzeyinde kapatan dolar, bir yıl sonra 1.91’e tırmandı. Her ne kadar bir sonraki yıl bir miktar gerileme yaşanmışsa da dolar artık bir daha hiç gerilemedi ve yıl sonları itibarıyla hep yükselen bir grafik çizdi. Dolar, tehlike işareti olan sarı bölgeye girmişti bir kere... Ama keşke sarı bölgede kalsaydı!" ifadeleriyle doların yükseliş sürecini değerlendirdi.
Alaattin Aktaş, "Kim tutar fiyatları, öyle görünüyor ki şubat sonunda yüzde 50 düzeyini de aşarız. 2002 sonunda 100 olarak yola birlikte çıkan dolar ve TÜFE, uzun süre TÜFE lehine seyreden bir eğilimden sonra bu yılın ocak ayında yeniden birbirine kavuştu." ifadeleriyle Şubat ayı enflasyonu hakkında beklentisini de yazdı.