BIST 100 9.968 DOLAR 35,59 EURO 36,78 ALTIN 3.095,83
10° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Doğu Perinçek'ten Ahmet Davutoğlu'na yanıt

Doğu Perinçek'ten Ahmet Davutoğlu'na yanıt

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun kendisine '28 Şubat artığı' demesine yanıt verdi. Vatan Partisi'nden yazılı olarak yapılan açıklamada Davutoğlu'nun AKP ile Vatan Partisi arasına nifak sokmaya çalıştığı belirtildi.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun kendisine '28 Şubat artığı' demesine yanıt verdi.

Vatan Partisi'nden yapılan açıklamada, "Davutoğlu’nun bozuk plak gibi “AK Parti - 28 Şubatçılarla birlikte” çığırtkanlığını yapması, AK Parti ve Vatan Partisi arasına nifak sokma niyeti ve eski partisinden parça koparma planına bağlıdır. Bu planın elbette bir stratejisi var" denildi.

Açıklama şöyle devam etti:

Davutoğlu, Türkiye’nin PKK ve FETÖ’ye karşı en önemli atılımlarını, hesaplaşmalarını yaptığı dönemde, 2016’nın başında Erdoğan tarafından Başbakanlıktan gönderilmiştir. Şöyle özetlemek daha doğru PKK açılımı için Dışişleri Bakanı yapılan Ahmet Davutoğlu, açılımın bitip, PKK-FETÖ ve onun arkasındaki Amerikan emperyalizmi ile mücadele dönemine girildiğinde tasfiye edilmiştir.

Bu tasfiyeden sonra ABD derin devletinin görüşlerini temsil eden Foreign Policy, Davutoğlu azledilince yas ilan etti ve “ABD Ankara’daki adamını kaybetti” başlığını attı.

"İşte ABD’nin gözündeki Davutoğlu" denilerek şu ifadelere yer verildi:

Rand Corporation’un Ocak 2020 tarihli raporunda yazdığı gibi Türkiye Milliyetçi bir rotaya girmiştir. İşte bu rotadan saptırılması için yine aynı rapordan anlaşıldığı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türk ordusu arasına, Ak Parti ile Vatan Partisi arasına nifakların sokulması gerekiyor.

İşte Ahmet Davutoğlu’nun şu an sürekli 28 Şubat’dan bahsederek 23 yıl öncesinin kutuplaşmalarını gündeme getirmesinin nedeni budur! Türkiye cephesinde içerisinde özellikle muhafazakar kesimleri kışkırtmak görevi Ahmet Davutoğlu ve partisindedir.

ABD nam ve hesabına istedikleri kadar çabalasınlar.

Atlantik’in Türkiye’ye biçtiği Ilımlı İslam projesi 2016’dan sonra ve özellikle 15 Temmuzdan sonra çöpe atılmıştır. Bu andan itibaren Davutoğlu’nun bütün ideolojisi, stratejileri ve siyasetleri tamamen çökmüş ve iflas etmiştir.

Bu siyasetler iflas ederken Türkiye Vatan Partisi’nin 50 yıldır savunduğu programındaki rotaya girmiştir. O rota özetle şudur:

ABD, Türkiye’ye müttefiklik değil stratejik düşmanlık yapmaktadır!
FETÖ, Cemaat değil, hizmet hareketi değil Amerikan Gladyosudur!
Fethullah Gülen Hocaefendi değil, CIA ajanı ve haindir!
PKK başka ülkelerin değil ABD’nin ve İsrail’in piyonudur!
Suriye, İran, Irak, Rusya bizim düşmanımız değil kader birliğimizin olduğu komşularımızdır!
Türkiye Atlantik’te boğuluyor, Avrasya’da nefes alıyor, öncü konumuna yerleşiyor.
Sıcak para-Borçlanma ekonomisi Türkiye için yıkımdır, Üretim Ekonomisi tek kurtuluştur.

Türkiye şimdi siyasi, ekonomik, güvenlik açısından bu noktaya geldi. Yani Atatürk’ün değerleri ve programının yükseldiği Vatan Partisi programına.

Ahmet Davutoğlu’nun özlemini çektiği Küçük Amerika sistemi, Türkiye’de bir daha asla kurulamayacaktır. Türkiye bağımsız bir ülke olarak Avrasya’daki öncü, başı dik konumuna yerleşmektedir.

DAVUTOĞLU NE DEMİŞTİ?

Ahmet Davutoğlu ise sosyal medya hesaplarından yapıtığı açıklamada şu açıklamayı yapmıştı:

AK Parti’yi AK Parti yapan ne kadar reform varsa, hepsine amansız bir düşmanlık yapmış olanlarla kol kola girmiş bir iktidarın en son hatırlayacağı şey reform, demokratikleşme ve milletin refahının artması olur. Ne kadar demokrasi düşmanı ve milletin değerleriyle sorun yaşayan varsa, kanal kanal dolaşıp koalisyon hükümetini cansiparane savunuyor. Vesayet savunucuları mı dersiniz, darbe çağrıcıları mı, 28 Şubat artıkları mı dersiniz, bir gün Moskova öbür gün Pekin ya da Şam veya başka mahfiller adına yerli muhbirlik yapanı mı dersiniz hepsi koalisyon hükümetiyle kol kola girmiş durumda. Soruyorum size: hangi ortak değer, hangi Türkiye hayali sizi ortak bir noktada birleştiriyor? Bu küçük ortaklar bugüne kadar milletimizin, ülkemizin ve devletimizin hayrına ne varsa düşmanlık yapmışlardır. Bunların arzuladığı ülke büyük bir askeri garnizon veya polis karakolundan ibarettir. Milleti de ne denilirse yapan bir sessiz yığınlar olarak görmek istiyorlar. Bu iktidarın akıl hocaları 28 Şubat artıkları olduğu için yıllar sonra yeniden 28 Şubat sahnelerini görmeye başladık. Bakın işte geçen hafta bir polis baskını sonrası bu ülkede hemen her vatandaşın evinde bulunan kutsal kitabımız Kuran, tefsir, hadis ve fıkıh kitaplarımız birer suç delili olarak sergilendi. Bir Batı ülkesinde bu sahne yaşansa ortalığı birbirine katacak olanlar resmen sus pus oldular. Daha düne kadar mitinglerde gösterilen Kur’an-ı Kerim’in bu kez tefsirinin polis standında suç delili olarak sergilenmesine iktidar cenahından bir tek ses çıkmadı. Haftalardır sizlere hitap ederken polisin denetimsizliği ve bu iktidarın vurdumduymazlığı neticesinde ülkenin her bir tarafında yaşanan hukuksuzluk ve mağduriyetlerde yaşanan artışa dikkat çekiyordum. Bakınız bu açık bir şekilde iktidarın keyfi yönetiminin polisteki tezahürüdür. Bu açık bir şekilde, tıpkı 1990’lardaki gibi, terörle mücadele kılıfı altında hukukun ve adaletin lime lime edilmesidir. Hukuk Devletinde bir yetkili, bir memur veya bir bakanın, suç işlemiş veya işlememiş vatandaşlara karşı kullanacağı dilin sınırlarını kanunlar çizer. Ama siz açık bir şekilde kanun tanımayacağınızı ilan ediyorsanız hukuk devleti kuralları dışında bir yönetime geçtiğinizi de ilan ediyorsunuz demektir. Yakın bölgelerimizdeki gelişmelerden otoriter devlet anlayışlarının nasıl toplumsal travmalara yol açtıklarını hepimiz biliyoruz. Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin adım adım otoriter bir devlet yapısına dönüşmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Gelecek Partisi olarak bunun tam karşısında duracağız.