BIST 100 9.652 DOLAR 34,69 EURO 36,75 ALTIN 2.961,83
9° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Diyarbakır Genelevi’nde grev!

Diyarbakır Genelevi’nde grev!

Diyarbakır’da Osmanlı döneminden kalma tüzük ile yönetilen genelevde ‘pencere’ krizi sürüyor. Ahlak Büro ekipleri D.P’e ait 4 evle ilgili tutanak tuttu. Uygulamayı protesto etmek için genelev işletmecisi ve çalışanları bir gün çalışmama kararı aldı

Independent Türkçe'de yer alan habere göre; Diyarbakır’da Osmanlı döneminden kalma tüzük ile yönetilen genelevde ‘pencere’ krizi sürüyor.

Türkiye’de ilk genelevin İstanbul Beyoğlu’nda Sultan Abdülaziz (1830-1876) döneminde kurulmasından bu yana 189 yıl geçmesine rağmen birçok genelev, halen bu dönemden kalma tüzükle yönetiliyor.

Bazı genelevlerin yüzyıldan fazla önce çarşı içerisinde kalması nedeniyle kapı ve pencerelerin kapalı tutulmasını şart koşan tüzük, günümüze uyarlanmayınca ilginç uygulamalarla karşı karşıya kalınıyor.

5 ay önce, bu durumun yaşandığı örneklerden biri olan Diyarbakır Genelevi'nde yaşanan "pencere" krizini dile getirmişti.

1991 yılında açılan Diyarbakır Genelevi (Beyaz Evler) kentin 5 kilometre dışında.

Tesisin etrafına 3-4 metrelik duvarlar örülmüş. İçeriden dışarıyı görmek pek mümkün değil. Burada çalışan hayat kadınları, demir parmaklıkların ardında müşteri bekliyor.

Kadınlar gelen müşterilerle ilk görüşmeyi pencereden yapıyor ve pazarlığın ardından içeri geçiliyor.

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne bağlı Ahlak Polisleri yaklaşık 5 ay önce, Osmanlı döneminden kalan tüzük maddelerini dikkate alarak, hayat kadınlarının pencereden görüşmesini yasakladı, ağır cezalar getirdi.

Tüzüğü gerekçe gösteren polisler, bazı evleri mühürlerken, genelev işletmecisi D.P. ve kimi hayat kadınları bu duruma tepki gösteriyor.

Aradan 5 ay geçmesine rağmen polis aynı gerekçelerle D.P’ye ait 4 evle ilgili daha işlem yaptı.

Ahlak Büro ekipleri D.P’e ait 4 evle ilgili tutanak tuttu. Uygulamayı protesto etmek için genelev işletmecisi ve çalışanları bir gün çalışmama kararı aldı.

Kadınlar adına açıklama yapan D.P, “Burası devletin izniyle kurulun bir işletme ve ben yıllık 2 milyon vergi ödüyorum. Ancak Ahlak bürü ekipleri kapı pencereyi bahane edip sürekli tutanak tutuyorlar. Devlet büyüklerimize sesleniyorum, sesimizi duyun” şeklinde konuştu.

YILLIK 2 MİLYON VERGİ ÖDÜYORUM

Genelevinde yaşanan sorunlar üzerine genelev işletmecisi ve çalışanları uygulamayı protesto etti.

Diyarbakır Genelevi'nde bünyesinde 60 kişi çalıştıran işletmeci D.P, 20 yıldır sektörün içinde.

Yaşadıkları sorunlara dair Independent Türkçe’ye konuşan D.P şunları söyledi:

Birkaç ay önce de benzeri sorunlar yaşadık. Ama yetkililer sesimizi duymak istemiyor. Bahanelerle üzerimize geliniyor, tutanaklar tutup evlerimizi kapatıyorlar. Burada baskı altında çalışıyoruz. Oysa biz sadece hakkımızı arıyoruz. Buradaki insanların tümü ekmeğini buradan kazanıyor ve çocuklarına bakıyor. Biz devletimize vergimizi ve sigortamızı veren resmi bir işletmeyiz. Devlete yıllık 2 milyon vergi, 80 kişinin de sigortasını ödüyorum. Burası devletin bize sağlamış olduğu yasal bir yer. Ama sanki dışarıda fuhuş operasyonu yapılıyormuş gibi Ahlak Büro ekipleri gelerek keyfi bir şekilde kapı pencereyi bahane edip sürekli tutanak tutuyorlar. Biz daha öncede bu insanlardan şikayetçi olmuştuk. Savcılığın başlatmış olduğu soruşturma sürüyor. Bizim kurumlarla bir sorunumuz yok, kurumlarda çalışan birkaç memur kurumların adını da lekeliyor. Buradan İl Emniyet müdürümüze ve Valimize sesimizi duyurmak istiyorum, bize sahip çıkın. Şikayet dilekçelerimizi okursanız bu insanların bize neden bu şekilde baskı yaptığını görürsünüz.

HERKES YENİ YILA UMUTLA GİRİYOR, BİZ ACIYLA GİRİYORUZ

Polisin bir süre önce 4 evle ilgili tutanak tuttuğunu hatırlatan D.P, “Gerekçe yine camda görüldü, camda müşteri ile konuştu. Ben sormak istiyorum burası neresi, burada yapılan iş belli. Buraya gelen insanların amacı, kadınların da yaptığı iş belli. Bunların hepsi bahane. Herkes yeni yıla umutla girerken biz yine acıyla zulümle giriyoruz. Yeter artık, buna biri dur desin. Lütfen şikayet dilekçelerimizi inceleyin” şeklinde konuştu.

BURAYI KAPATIP ANAHTARLARI AHLAK BÜRONUN ÖNÜNE KOYACAĞIM

“Türkiye’nin en çok fuhuş yapılan kenti Diyarbakır’dır” diyen D.P, “Gidin şehir merkezindeki randevu evlerine kafelere bakın, her tarafta fuhuş var. Resmi kayıtlara göre 19 AIDS’li kadın var. Bunların görevi bu tür vakaları engellemek iken bizimle neden uğraşırlar” ifadelerini kullandı.

Vergi ve sigortalarını düzenli ödediklerini belirten D.P "Bu iş yasal değilse kapıya kilidi ben vururum" dedi.

D.P sözlerini şöyle sürdürdü:

Biz zaten şehir dışındayız, bizi gören kimse yok, burası bir komplekstir ve tek bir giriş kapısı vardır. Ama dediğim gibi keyfi muameleler yapılıyor. Sorunların çözümü için bugün bu protestoyu yaptık, bugün çalışmayacağız. Burayı kapatıp anahtarları da alıp Ahlak büronun önüne koyacağım. Devlet büyüklerinden tek istediğimiz lütfen sesimizi duyun. Bize yapılan zulümle artık son verilsin

ZATEN KADER VURMUŞ, DEVLET SAHİP ÇIKSIN

Yaklaşık 30 yıldır Türkiye’nin farklı kentlerindeki genelevlerde çalıştığını belirten L. K adlı çalışan ise, “Çalışma özgürlüğümüz alınıyor, rahat çalışamıyoruz. Burası İmam Hatip okulu değil. Kısıtlama yapılacaksa devlet bize bu çalışma iznini neden verdi. Rahat çalışamıyoruz, bunu dile getiremiyoruz. Kimlerle nasıl konuşacağız, buna çözüm bulunsun" diye konuştu.

L.K. yaşadıkları süreci ise şu sözlerle anlattı:

Bir torunum var, hastanede yatıyor ve hayati riski var. Beyinde epilepsi var. Bu torunuma bakmakla mükellefim. 55 yaşındayım ve ben çalışmak zorundayım. Ben çalışamasam torunuma bakacak kimse yok. Burada terbiyesizlik mi yapıyoruz?. Zaten kader vurmuş, devletimize sığınmışız ama neden üzerimize geliniyor. Sizin de çocuklarınız var, burada kimse mecburiyetten çalışmıyor. Lütfen bu soruna çözüm bulsunlar.

BİR GÜN BİLE ÇALIŞMAZSAK AİLEMİZ MAĞDUR OLUR

S.H adlı çalışan ise, “5 yıldır bu işi yapıyorum. Ancak bugüne kadar pencere nedeniyle tutanak tutulduğunu duymadım. Buranın kuruluş amacı belli ama öyle bir yapıldı ki insanlarla konuşmamız suç oldu. Pencereden konuşuldu diye evler kapanıyor. Bir gün bile çalışamasak ailemiz mağdur olur. Yetkililer bu soruna bir çare bulsun” şeklinde konuştu.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDULAR

12 evi bulunan D.P ile hayat kadınları N.P, Ö.S, M.K, S.Y, S.S ve S.Ç, 5 ay önce, Ahlak Şube Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü Zührevi Hastalıklarla Mücadele Komisyonunun bazı üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundular.

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü kaynakları ise, sürecin yargıya intikal etttiğini ve soruşturmanın sürdüğünü belirterek, konuyla ilgili açıklama yapmak istemediklerini söyledi.