BIST 100 9.628 DOLAR 34,59 EURO 36,27 ALTIN 2.985,56
8° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Diyanet'ten yine Atatürk'e skandal ayıp!

Diyanet'ten yine Atatürk'e skandal ayıp!

Diyanet İşleri Başkanlığı 10 Kasım öncesi son Cuma hutbesinde de Mustafa Kemal Atatürk'ü anmadı. Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk'ün talimatıyla kurulmuştu. Diyanet 2015'ten bu tarafa Atatürk'ün adını anmıyor.  Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu Diyanet için dikkat çeken bir yazı kaleme almış, Atatürk'ün adının anılmamasını ihanet olarak yorumlamıştı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansu Yavaş ise Dİyanet'in yapmadığını yaparak 10 Kasım'da Atatürk için mevlit okutacak.

Milli bayramlarda Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü görmezden gelen Diyanet İşleri Başkanlığı 10 Kasım'da da tepkilere neden olan geleneğinde ısrarcı oldu.

Vatandaşların sosyal medyada yayılan tepkilerine, CHP ve İYİ Partili milletvekillerinin çağrılarına rağmen inadını sürdüren kurum, 8 Kasım 2019 tarihli Cuma hutbesinde de Atatürk'e yer vermedi.

Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu 'Eyyy Diyanet Etme İhanet' diye çağrıda bulundu. Ancak Diyanet onu da dinlemedi. Uğuoğlu yazısında Atatürk'ün İslamla ilgili sözlerine yer verdi. Diyanete Diyanetin kuruluşunu hatırlattı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş için sert sözler sarf etti.

İşte Uğuroğlu'nun o yazısı:

Bugün mübarek cuma, pazar günü ise 10 Kasım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 81. yılı.

Diyanet İşleri Başkanlığı, AKP hükümeti döneminde ne yazık ki ne milli bayramlarımızda ne 10 Kasım'larda Atatürk'ü de silah arkadaşlarını da cuma hutbelerinde anmıyor…

Şimdi buradan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a çağrı yapıyorum.

Bugün cuma hutbenizde 10 Kasım 1938 tarihinde ebediyete intikal eden büyük önder, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve kahraman silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle anmayı asla unutmayın.

Başkan Erbaş'a, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi web sitesindeki şu bölümleri de bu vesile ile özetleyerek hatırlatmak isterim:

-23 Nisan 1920'de Mustafa Kemal tarafından kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nde din hizmetleri ihmal edilmemiş,

-3 Mayıs 1920 tarihinde oluşturulan hükümette Osmanlı devletindeki Şeyhülislamlık karşılığı olmak üzere Şer'iye ve Evkaf Vekâleti adı altında bir Bakanlık kurulmuş,

-3 Mart 1924'te kurulan Diyanet İşleri Reisliği'ne dönüşmüş…

-Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi, kuruluş kanunu olan 429 sayılı Kanun'da "İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek" şeklinde ifade edilmiştir.

-Ülkedeki tüm cami ve mescitlerle bunların görevlilerinin idaresi başkanlığa verilmiş.

-1924-1926 yılları bütçe kanunlarında kadro dereceleri ve sayıları belirtilmeksizin merkez teşkilatında Reis ile çeşitli kadrolar maaş yekûnu olarak yer almıştır.

-1927 yılı Bütçe Kanunu'nda, 71'i merkezde olmak üzere toplam 7.172 adet kadro ile Diyanet İşleri Reisliği'nin merkez ve taşra teşkilatlarının idarî yapısı da ilk defa belirtilmiştir.

-22 Haziran 1935 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2800 sayılı "Diyanet İşleri Reisliği Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun", Başkanlığımızın ilk teşkilat kanunudur. Bu kanunda, teşkilatın yapısı, kadro durumu tayin usulleri, her vilayet ve kazada bir müftü bulunacağı hükme bağlanmış, müftü seçimi usulü belirlenmiştir.

Ey Diyanet Başkanı Ali Erbaş,

Ey Diyanet İşleri Başkanlığı personeli,

Bu tarihinizi bir kez değil, defalarca okuyun ve görün ki Türkiye'nin de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da kurucusu büyük önder Atatürk'tür.

Sizler şahsi olarak ne düşünürseniz düşünün bizi ilgilendirmez…

Ancak bizi ilgilendiren sizlerin kamu görevlisi olarak Atatürk'e vefa duyma zorunluluğunuzdur.

Ya bu vefayı göstereceksiniz ya da o makamlardan ayrılıp gideceksiniz…

Bugün vatanımızda camiler yapılıyorsa, ezanlar okunuyorsa, Müslümanlar serbestçe ibadet ediyorlarsa, gayrı müslimler bile huzur içindelerse bilin ki Atatürk sayesindedir.

Ey Diyanet, bu 10 Kasım öncesinde de sonrasında da cuma hutbelerinde etme ihanet…

Atatürk'ün adını hutbelerde anmamak;

-Günahtır,

-Ata'mıza ihanettir,

-Müslümanlığımıza leke düşürmektir,

-Ecdadımıza saygısızlık etmektir,

-Ve bu millete saygısızlıktır…

O Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;

-İlk olarak Kur'anın dilimize çevrilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçe'ye çevriliyor.

-Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

-Sarık ve cüppeyle artık dünyada muvaffak olmanın imkânı yoktur. Yaptığımız muazzam inkılaplarla medeni bir millet olduğumuzu cihana ispat ettik.

-Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir kütleye, medeni bir millet nazariyle bakılabilir mi?

-Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların kinine hedef oldu.

-Fakat gerçekte alim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız bir takım hocalar da vardır.

Değerli okurlarım,

CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, konuyu Meclis gündemine taşıyarak, "Diyanet milli bayramlar ve 10 Kasım'larda Atatürk'e yer vermemeyi adeta gelenek haline getirdi. Mursi, için gıyabi cenaze namazı kılıyoruz, Suudi Kralın ölümü için yas tutuyoruz ama Diyanet, bu topraklarda İslam dininin yaşamasını sağlayan, cumhuriyetimizin ve ülkemizin kurucusu Atatürk'ün adını anmıyor. 8 Kasım Cuma günü Diyanet'in hutbesini millet adına takip edeceğim. Diyanet artık bu inadından vazgeçsin" dedi.

ANKARA BELEDİYESİ ATATÜRK İÇİN MEVLİT OKUTACAK

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 81. yılında, Hacı Bayram Camii’nde Atatürk ve silah arkadaşları için Kur’an-ı Kerim ve Mevlid’i Şerif okutacak.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya hesabından şu şekilde duyuruldu:

“Büyükşehir Belediyemiz, vefatının 81. yıl dönümünde Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimiz için ikindi namazı öncesinde Kur’an-ı Kerim ve Mevlid-i Şerif okutacaktır.

▪10 Kasım 2019 (Pazar)
▪14.15
▪Hacı Bayram Camii”

İşte Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Türkiye'nin 81 ilindeki tüm camilere gönderdiği Cuma hutbesinin metni:

MEVLİD-İ NEBİ

“Muhterem Müslümanlar! Bugün Cuma; müminlerin bayramı. Bu gece Mevlid-i Nebi gecesi; insanlığa İslam'ı tebliğ eden, hakkı ve hakikati öğreten, cennete giden yolda rehberlik edip her haliyle en güzel örneğimiz olan Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)'in dünyayı teşriflerinin yıldönümü. Bizleri özü güzel, sözü güzel son Peygambere ümmet olmakla şereflendiren Yüce Rabbimize hamd ü senalar olsun. O'nun âlemlere huzur, rahmet ve güven elçisi olarak gönderdiği Resûl-i Zîşân Efendimize, âline ve ashabına salât ve selâm olsun. Aziz Müminler! Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), insanlığı huzura ve kurtuluşa çağıran bir davetçi, hatadan ve isyandan uzaklaştıran bir uyarıcıydı. “Bir mümin neye inanır? Bir Müslüman nasıl yaşar?” sorusunun en mükemmel ve canlı cevabıydı. Muhabbet, şefkat, vefa, cesaret ve feraset gibi erdemler onun şahsında adeta ete kemiğe bürünmüştü. Zayıflar, güçsüzler, mağdur edilenler onunla yeniden insan olmanın saygınlığını kazanmıştı. O, öyle merhamet sahibiydi ki onu yok etmek isteyenler bile hidayete ererek onda hayat bulmuştu. Nitekim cehaletin ve zulmün esir aldığı, merhametin, erdemin, hikmetin kaybolduğu karanlık bir dönem, Peygamber Efendimizin gelişi ve kutlu mücadelesiyle, ilmin, adaletin, merhametin aydınlığında asr-ı saadete dönüşmüştür. Cahiliye girdabında yolunu ve değerlerini kaybeden insanlar, onun yolundan giderek, kardeşliğin, erdemin, ahde vefanın, güzel ahlakın ve bütün iyi davranışların en güzel örnekleri olmuşlardır.

Kıymetli Müslümanlar! Allah Resûlü (s.a.s) “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” buyurmuştur. Peygamberimizin hayatı, nice güzel söz ve davranışa sahne olmuştur. “İnsanlar Âdem'in çocuklarıdır, Âdem ise topraktandır.” hadis-i şerifiyle, bütün insanların Allah katında eşit olduğunu beyan eden ve üstünlük ölçüsü olarak takvaya işaret eden odur. Kendisiyle konuşurken heyecanlanıp titreyen birine, “Korkma! Ben de senin gibi kuru et yiyen bir kadının oğluyum.” buyurarak ümmetine mütevazı olmayı öğreten odur. “Allah'ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.” yakarışıyla dünyanın geçici nimetlerinden ziyade, Rabbimizin rızasını amaç edinmeyi bizlere öğütleyen yine odur. Değerli Müminler! Yüce Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: “İçinizden Allah'ın lütfuna ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar, Allah'ı çokça zikredenler için hiç şüphe yok ki, Allah'ın Resûlünde güzel bir örneklik vardır.” O halde, Sevgili Peygamberimizi daha iyi tanıyalım, anlayalım ve onun aziz sünnet-i seniyyesinin hayatımızda belirleyici bir rol üstlenmesini sağlayalım. Düşünce dünyamıza onun zihniyeti ile yön verelim ve gönüllerimizi onun ahlakıyla arındıralım.

Peygamberimizin asla taviz vermediği ilkeleri biz de hayatımızın her alanında koruyalım. Unutmayalım ki Resûl-i Ekrem'i örnek aldığımız ölçüde imanımız, insanlığımız ve toplumumuz özlediği güzel günlere kavuşacaktır. İşte o zaman Peygamber Efendimizin mevlidi, hepimizin dünyasında gerçek anlamda yeniden doğuş olacaktır. Muhterem Müslümanlar! Her yıl olduğu gibi bu yıl da Mevlid gecesini takip eden hafta Mevlid-i Nebi Haftası olarak idrak edilecektir.

Başkanlığımız bu yıl, Mevlid-i Nebi Haftası temasını “Peygamberimiz ve Aile” olarak belirlemiştir. Zira bencilliğin ve çıkar ilişkilerinin girdabında huzurun kaybedildiği, sevginin maddi kaygılar içerisinde hapsedildiği dünyamızda en çok aile değerlerimiz zarar görmektedir. Dolayısıyla ailenin kurulması, korunması ve sağlıklı bir şekilde geleceğe taşınması hepimizin sorumluluğudur. Her konuda olduğu gibi aile konusunda da en güzel örneğimiz Allah Resûlü (s.a.s)'dir.

Mevlid-i Nebi Haftası boyunca gerçekleştirilecek etkinliklerle Sevgili Peygamberimizin hâne-i saadetindeki sevgi, şefkat, güven, huzur ve istişare ortamı toplumumuzla paylaşılacak, günümüzde aile kurumunun yaşadığı sorunlara Kur'an ve sünnet ışığında çözümler getirilmeye çalışılacaktır. Bu vesile ile Mevlid-i Nebi gecemizi tebrik ediyor, haftamızın aziz milletimize ve bütün İslam âlemine hayırlar getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.”