Dilek İmamoğlu Odatv'den Ayşe Baykal’a konuştu.
İşte o röportajın bir kısmı:
Mazbatayı aldınız, tebrik ederim. “Mazbatayı aldığımızda ilk şunu yapacağım” gibi bir adağınız var mıydı?
Dilek İmamoğlu: Öyle bir adağım yok ama dua okutacağım. İnsanlar aylardır bizim için dua ediyorlar çünkü.
Dilek İmamoğlu, nasıl bir “başkan eşi” olacak?
Dilek İmamoğlu: Arka planda kalma gibi bir durum söz konusu olamaz. Benim yapıma uymaz zaten. Ekrem Bey’in Beylikdüzü Belediye Başkanlığı sürecinde çalışmalara birebir katkılarda bulundum. Bu durum Büyükşehir Belediye Başkanı eşi olarak devam edecek. Sorumluluğum çok fazla, bunun farkındayım. İstanbul 24 saat yaşayan bir şehir. Ve bu canlı şehirde kadınların, çocukların ve engelli insanlarımızın; rahat, güvenli bir şekilde yaşaması ve hayata aktif olarak katılmaları gerekiyor. Bunun için 2015’te kadınların ve çocukların belediye hizmetlerinden eşit derecede hizmet alabilmelerini sağlamak için “Yaşamda eşitlik şartı” sözleşmesi imzalandı.
Çocuklarımızın eğitimi için özellikle kız çocuklarını maddi – manevi destekledik. Çocukların güvende olması için kreşler açtık.
Çocukların hayallerini ve isteklerini yerine getirmelerine olanak sağladık. Çocuk meclisi kurduk. Küçük çocuğu veya evdeki sorumluluğu açısından aktif çalışma hayatına katılamayan kadınlarımız için “İş’te Destek” projesini hayata geçirdik. Engelli vatandaşlarımız için Omurilik Felçliler Derneği’ndeki arkadaşların teklifi üzerine bir günümü tekerlekli sandalyede geçirdim, düşme tehlikesi de geçirdim. Tespit ettiğim tüm eksiklikleri raporlayıp Ekrem Bey’e ilettim. Engelli, kadınlar ve çocuklarla ilgili her projede elimi taşın altına koyarım.
Peki, size iletilen bir sorunu veya projeyi Ekrem Bey’e ilettiniz. O da sıcak bakmadı, ısrar eder misiniz?
Dilek İmamoğlu: Bugüne kadar kestirip attığına hiç şahit olmadım. Ekrem Bey’in şöyle bir özelliği vardır; kendisine proje sunulduğunda artıları ve eksilerini raporlar; iyi faydalı bir şeyse muhakkak destek olur.
Sorunları sizin iletmeniz, çözümlerin hızlı olmasında etkili oluyor mu?
Dilek İmamoğlu: Yok, zannetmiyorum. Ben olmasam da sorunların çözümünde Ekrem Bey aynı hassasiyeti gösterir.
BABALARININ STATÜSÜNDEN DOLAYI ŞIMARIRLAR MI
Trip atar mısınız?
Dilek İmamoğlu: Zaman zaman. Bizim aramızda daha çok eleştiri hukuku vardır. Ama yapıcı eleştiri... Çocuklarımızı da öyle yetiştirdik.
Seçim süreci sizi ve çocuklarınızı nasıl etkiledi?
Dilek İmamoğlu: Yoğunluk açısından soruyorsanız eğer, alışmış bir aileyiz. Ekrem Bey; iş hayatında, ilçe başkanlığı ve belediye başkanlığı yaptığı dönemde de hep yoğunduk zaten. Güzel idare ediyoruz.
Çocuklar anneci mi, babacı mı?
Dilek İmamoğlu: Babaların yoğunluğundan dolayı benimle daha çok zaman geçiriyorlar. Erkekler anneci ama kız babacı. Kızımız toz kondurmaz babasına.
Kız çocukları babaya daha düşkün oluyor, sizde de öyle sanırım.
Dilek İmamoğlu: Biz on kardeşiz. Kız çocuğum olmasını çok isterdim. İki oğlumdan sonra başka çocuk düşünmüyorduk. Annem bir kızın olsun muhakkak, derdi bana. Üçüncü çocuğa öyle karar verdik. Ve Allah bize bir kız çocuğu nasip etti. Hiç unutmuyorum; kızım doğduğunda doktorumuz, Ekrem Bey’e dedi ki; “Bu kızı göğsünde büyüteceksin. Sevgiyi annesinden, güveni senden alacak.” Ekrem Bey’in gözleri dolmuştu. Çok başka bir duygu. Beren, hem beni hem babasını tamamladı. Babasının ve evimizin enerji kaynağı, Beren. Kendisi farkında olmasa da böyle bir rolü var. Çocuklarımızın sevgiyi benden, güveni babalarından aldığını söyleyebilirim.
Babalarının yoğun çalışma temposundan şikâyetçiler mi?
Dilek İmamoğlu: Bu hususta çok olgun davranıyorlar. “Babamız ülkemiz için güzel şeyler yapıyor, annemiz katkı sağlıyor” düşüncesiyle çok anlayışlı davranıyorlar. Haliyle benim de işimi kolaylaştırıyor bu durum.
Babalarının statüsünden dolayı şımarırlar, endişesi yaşıyor musunuz?
Dilek İmamoğlu: Hayır, yaşamıyorum. Büyük oğlum çok olgun karşıladı, küçük oğluma da örnek oluyor. Kızım da öyle. Mümkün olduğu kadar süreçten uzak tutmaya çalıştık ama, çok mümkün olmuyor. Bugüne kadar hiçbir taşkınlıkları olmadı. Çocuklarımızı yetiştirirken benim katkım çoktur ama, rol modelleri babaları. Ekrem Bey de birçok şeyi sindirmiş bir insan. Her zaman iyi bir örnek oldu çocukları için.
Ekrem Bey’in çocuklarla arası iyi anladığım kadarıyla…
Dilek İmamoğlu: Çok hem de. Sadece kendi çocuklarıyla değil tüm çocukları çok seviyor. Size bir şey anlatayım… Seçim çalışmalarında yoğun tabii; geç geliyor, erken çıkıyor. Bir gece keyifsiz gördüm kendisini. “Hayırdır neden keyifsizsin” diye sordum.
Sosyal medyada daha önce Yaşam Vadisi’nde çocuklarla birlikte olduğu videoyu izlediğini söyledi. “Sen çocukları özlemişsin, çocuklarla bir program yap da keyfin yerine gelsin” dedim. Ertesi günü Yaşam Vadisi’nde çocuklarla bir araya geldi. Keyfi de, enerjisi de yerine geldi. Ben İstanbul’daki çocukların Ekrem Bey gibi bir başkanları olacağı için çok şanslı olduklarını düşünüyorum. Hani şu “Her şey güzel olacak abi” diyen çocuk vardı. Aslında kocaman bir hikâyeyi bir cümleye sığdırdı.
KISKANÇLAR MI
Ekrem Bey, İstanbul gibi büyük bir şehrin belediye başkanı oldu. Bir kadın olarak bu durum sizi ürkütüyor mu?
Dilek İmamoğlu: Ekrem Bey’i tanıyorum, biliyorum. Ona olan inancım az olsaydı belki kaygılarım olurdu ama, inancım ve güvenim tam. Biz istediğimiz zaman kendimize özel zamanlar yaratacağımıza inanıyorum. Ülkemizin ve şehrimizin geleceği söz konusu. Ki bizim çocuklarımızın da geleceği bu ülkede. Şımarıklık yapma lüksümüz yok, sorumluluk duygusuyla hareket edeceğiz. Bir kişinin mutluluğu o kadar önemli ki; o bir kişi mutlu olursa herkes mutlu olur, herkes mutlu olursa biz de mutlu oluruz.
Sitem eder misiniz arada?
Dilek İmamoğlu: Sitemsiz olmaz.
Ekrem Bey, ailesine karşı nasıl bir insan?
Dilek İmamoğlu: Ekrem Bey, çok sabırlı biridir. Özverilidir. Ailesine karşı sorumluluk duygusu yüksek insan. Şefkatli ve merhametlidir de. Ekrem Bey çok iyi bir evlat aynı zamanda; şahsen -kayınvalide adayı olarak- oğullarımın da onun gibi olmasını çok isterim. Ekrem Bey; iyi bir insan ve iyi bir insan olan; iyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir yönetici ve iyi bir başkan olur.
Kıskanç bir eş misiniz?
Dilek İmamoğlu: Dozunda.
Peki, Ekrem Bey eş olarak kıskanç mıdır?
Dilek İmamoğlu: İkimizin de kıskançlığı birbirimizi boğmayacak kadardır. Bazı şeyleri korumak için az kıskançlık gerekiyor.
Evliliğiniz süresince Ekrem Bey ile karşılıklı olarak birbirinize ne kattınız diye sorsam?
Dilek İmamoğlu: Evlendiğimizde ben 21, Ekrem Bey 24 yaşındaydı. Biz, ergenliğimizi bile birlikte geçirdik. Benim çocukluğum biraz asi geçmişti, fevri yönlerim fazlaydı. Ekrem Bey’in sabrı ve sevgisi beni törpüledi ve olgunlaştırdı. Benim ona ne kattığıma gelince, bunun cevabını kendisinin vermesi daha sağlıklı olur. Ama milli ve dini değerlere sahip, ülkesini seven üç evlat verdim. Bu da az bir şey değil.
Beylikdüzü'nde mi oturacaksınız?
Dilek İmamoğlu: Şimdilik burada oturmayı düşünüyoruz. Burası çok huzurlu bir yer, çok da seviyoruz burada yaşamayı.
DİLEK’İN KAYBOLMASINA İZİN VERMEM
Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Hanım’la sizi kıyafet üzerinden karşılaştıran bir paylaşım olmuştu. Siz çok yerinde bir tepki verdiniz. Öncelikle başörtülü bir kadın olarak hassasiyetinizden dolayı tebrik ederim sizi.
Dilek İmamoğlu: Paylaşımı sosyal medyada görünce çok üzüldüm. İnsanları kıyafetine göre yargılamak ne benim, ne de başka birinin hakkı değil. Ekrem Bey de ben de insanları dış görünüşlerine göre değerlendirmeyiz. Kimsenin kıyafeti diğerini rahatsız etmemeli.
Semiha Hanım’la tanışma fırsatınız oldu mu?
Dilek İmamoğlu: Olmadı ama, bir gün kendisiyle kahve içmek ve sohbet etmek isterim.
Bir anne olarak nasıl bir İstanbul hayal ediyorsunuz?
Dilek İmamoğlu: Önce eğitim. Ben anneyim, kendi eğitimime de çocuklarımın eğitimine de önem veriyorum. Ülkemin çocuklarının eğitimi de önemli. İstanbul’un göbeğinde yaşayan bir çocukla kırsalda yaşayan bir çocuk eğitime erişmede eşit şartlara sahip olmalı. Her ilçede çocuk kütüphanesi olmasını arzu ediyorum. Çocukların eğitimi ve oyun alanlarının olduğu bir şehir hayal ediyorum.
Son olarak; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı eşi olarak değişmekten, kendinizden uzaklaşmaktan korkuyor musunuz?
Dilek İmamoğlu: Dilek’in kaybolmasına asla izin vermem.