Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta 9 saat arayla meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki deprem ağır yıkıma yol açtı. Aradan günler geçmesine karşın deprem bölgesindeki iletişim aksaklıkları devam ediyor.
İletişim altyapısı çöktüğü için enkaz altındaki yakınlarına yardım ulaştıramayan yurttaşların isyanı da sürüyor. Depremzedelerin, alamadıkları hizmetin faturasının kesilmesine ve yakınlarını kaybetmesine neden olan bu duruma karşı operatörlere dava açmaya hazırlandığı belirtiliyor.
Sözcü'nün haberine göre; depremin vurduğu 10 ilde 11 milyonu aşkın abonesi olan 3 operatör en kritik zamanda hizmet veremeyince yurttaşlar iletişim kuramadığı için yakınlarını kaybetmelerine neden olan yetkililere isyan etti.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan “GSM operatörlerinin ihmali ve sorunu çözmek yerine vatandaşlarımıza ‘telefonlarını daha az kullanmaları' yönünde tavsiyede bulunmaları kabul edilemez. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve GSM operatörlerinin ciddi kusur ve sorumlulukları var” dedi.
CEZAİ SORUMLULUKLARI VAR
Sağkan özetle şunları söyledi:
“Telekomünikasyon şirketlerinin, BTK'nın ve Bakanlığın Cezai ve Hukuki Sorumluluğu İletişim hizmeti ve özellikle elektronik haberleşme hizmeti bir kamu hizmetidir. 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca bu kamu hizmeti özel şirket tarafından yerine getirilmekte ancak şirket için de yükümlülükler söz konusu olmaktadır.
Kanun'un 6/1. maddesinin çeşitli bentlerinde yürütülecek haberleşme hizmetleriyle ilgili işlemleri yürütmek, denetimler gerçekleştirmek, bu alanda faaliyet gösterenlerin mevzuata uymalarını sağlamak ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak üzere tedbir almak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun sorumluluğu olarak düzenlenmiştir.
Kanun'un 12.maddesinde işletmeci şirketlerin hak ve yükümlülüğü düzenlenmiştir. Buna göre “Afet durumlarındaki haberleşmenin kesintisiz devam edebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması” şirketlerin yükümlülüğüdür (madde 12/2-ğ).
Deprem esnasında iletişimin aksaması ve bunun can ve mal kayıplarına sebep olması; kesinlikle bir ihmaldir. Kusurun yoğunluğuna göre cezai sorumlulukları söz konusudur. Ayrıca illiyet bağının kurulması halinde bunlar aynı zamanda bir haksız fiile sebebiyet verdiği için hukuki tazmin sorumlulukları gündeme gelecektir.
Keza aslında bir hizmet kusuru da söz konusu olup idari yargıda tam yargı davaları çerçevesinde tazminat başvuruları yapılabilir. Bakanlık ve BTK yetkilileri bakımından görevi ihmal şeklinde cezai ve idari sorumluluklar doğabilecektir.”
PROF. YAMAN AKDENİZ: ÖNCELİK BTK'NİN İZİN VERMESİ
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Yaman Akdeniz ise şu ifadeleri kullandı: “Bölgedeki baz istasyonları çöktü. Sonradan giden mobil baz istasyonları yeterli olmadı. Ordaki kopukluğun olmasının ana sebebi, bu baz istasyonlarının operatörler arasında kullanılamaması sorunu… BTK operatörlerin birbirlerinin baz istasyonlarını kullanmasına izin vermiyor. Bunu çözmeden ordaki iletişimin sağlıklı bir hale getirilebilmesi mümkün olmayacak. Yani bölgeyle iletişimin derhal sağlanması lazım. Ondan sonra operatörlere karşı vatandaşın hak kaybı mücadelesi mutlaka olacaktır.”
"BTK: CEZA KESMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YAPMIYOR"
İstanbul Barosu Bilişim Hukuku eski Üyesi Avukat Gökhan Ahi:
"BTK operatörlere para cezası kesmekten başka bir iş yapmıyor diyebiliriz. Oysa, deprem fay hatlarının geçtiği alanlarda operatörlere afet durumları için her sahada yedek bir sektör bulundurma zorunluluğu getirilebilir, Bakanlık tarafından işletilecek uydu transmisyonlu mobil baz istasyonları konumlandırılabilir, İnternet erişimi sağlayacak balonlar kullanılabilir, kritik altyapılara ve kritik kurumlara yedek frekanslar tanımlanabilir."
"TÜRKİYE BU KONUDA SINIFTA KALDI"
Türkiye Bilişim Derneği Hukuk Çalışma Grubu Üyesi Avukat Mehmet Ali Köksal:
“Türkiye bu konuda sınıfta kaldı. Türkiye'de altyapı doğru ve yeterli değildir. Bunun sorumlusu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ve bağlı olduğu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'dır. Türkiye'de haberleşme faturalarının üzerindeki yük devletin aldığı fahiş vergidir. O fahiş verginin sebebi depremden dolayı getirilen ÖTV'dir. Ama ÖTV ne depremle ilgili altyapıya, ne depremde hayat kurtaracak çalışmalara harcanmıştır. Yol ve köprü yapımına, havalimanı yatırımına harcanmıştır.”