BIST 100 9.368 DOLAR 34,51 EURO 36,16 ALTIN 2.983,99
7° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Demirtaş: Hendek meselesini anlatacağım, suçlu olan biz değiliz

Demirtaş: Hendek meselesini anlatacağım, suçlu olan biz değiliz

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kobane Davası'nda devam ettiği savunmasında Hendek operasyonlarının yaşandığı dönem hakkında konuştu. Demirtaş, "Hendek meselesini anlatacağım. Suçlu olan biz değiliz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobane Davası, görülmeye devam ediliyor.

Gazete Duvar'dan Ferhat Yaşar'ın aktardığına göre, Demirtaş, SEGBİS'le bağlandığı duruşmada, savunmasının dördüncü gününde iddianameye girmeyen gerçekleri paylaşmak istediğini söyledi.

"ÖZERKLİK YUMURTADAN MI ÇIKTI?"

"Hendek meselesini anlatacağım" diyen Demirtaş, "Suçlu olan biz değiliz. Başka suçlular var. Özerklik yumurtadan mı çıktı?" ifadelerini kullandı. Partilerinin tamamının programında 'özerklik' olduğunu söyleyen Demirtaş, bunun hiçbir zaman parti kapatmada gerekçe sayılmadığına vurgu yaptı.

Demokratik özerklik modelini savunmanın bir "terör ve bölücülük" faaliyeti olamayacağını kaydeden Demirtaş, Hendek operasyonu ile ilgili de konuştu.

Demirtaş, savunmasında şunları söyledi:

"Heyet iddianameyle bağlıdır. İddianameye girmeyen gerçekleri paylaşmak istiyorum. Yaşanan tam olarak nedir not düşmek istiyorum. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Hendek meselesini anlatacağım. Suçlu olan biz değiliz. Başka suçlular var. Özerklik yumurtadan mı çıktı? Seçim beyannamesini ve parti beyannamesini hatırlatmak istiyorum. DTP 2010’da yayınladığı bildiride yer veriyordu. Kültürel farklılıkların yer aldığı yerel bir modeli esas alır. BDP de demokratik özerklik broşürlerini basarak çoğalttı. Partilerimin hepsinin programında özerklik var. Parti kapanmasında bu hiçbir zaman gerekçe sayılmadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul görmüş bir madde. HDP’nin 2014 seçim beyannamesi bir başlığı da demokratik özerklik ile özgür kentler başlığı vardı. HDP'nin 7 Haziran seçim beyannamesinde demokratik özerklik maddesi vardı.

"DEMOKRATİK ÖZERKLİĞİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

2008 yılından partimize yönelik siyasi operasyonların yapıldığı 2016 yılına kadar demokratik özerkliği savunmuşuz. Burada yargı konusu edilen kadın çalışmalarını da tüm aşamalarda siyasi faaliyetlerde bulunmuşuz. Demokratik özerklik çalıştayını anlatmışız. Dünyanın farklı yerlerinde akademisyen gelmiş anlatmış. Şu anda DEM Parti programında vardır. Savunmaya da devam edeceğiz.

Demokratik özerklik modelini savunmak bir terör ve bölücülük faaliyeti olamaz. Bir öneridir. Bir siyasi parti bunu yapabilir. Başka bir parti de başkanlık modelini önerir. Bunlar halka sorulur. Faşizmi, ırkçılığını halk oylamasına sunamazsınız ama devlet mimarisi modelini sunabilirsiniz. Başkanlık sistemini savunmak, Anayasa değişikliği savunmak suç değil, demokratik özerklik modelini savunma terör faaliyeti.

"YÜZ YILDIR ORTAK NOKTAYI BULAMIYORUZ"

Nasıl bir arada yaşayacağız? Anayasa'ya göre herkes Türk’tür. Kürtçe diye bir dil yoktur. Hepimiz orta Asya’dan geldik. Ortak milli duygularımız, kahramanlık hikayelerimiz vardır. Bunların hepsine riayet ettiğimiz halde Nihat Atsız’ı anmalıyız. Tek devlet, tek dil tek milleti savunsak sorun olmaz. Dünyada da çatışma olmaz. Ama gerçeklik böyle değil. Yüz yıldır ortak noktayı bulunamıyoruz. İtiyorlar. ‘Ben Türküm’ diyenlere de dönek demeyiz. Problem ‘Türk değilim’ diyenler için devletim çıkardığı problemdir. ‘Ben Kürdüm’ dediğimde benim hakkım hukukum ne olacak? Devlet infaz, işkence, faili meçhul, bölücülük temeline oturtuyor. Demokratik özerklik bunlara bir çözümdür.

Kürdistan’ın bağımsızlığından demokratik özerklik Kürdistan modeline kadar gelen bir süreç yaşadı Kürtler. Bu PKK ile bağlantılı değil. Osmanlı’dan beri geliyor. ‘Birlikte yaşayalım’ diyoruz. Bunu egemenlere biz sunuyoruz, muhatabımız savcılar ve yargıçlar oluyor. Belediyelerimiz vardı, zorbalıkla kayyum atamıyor. Muhtarların yerine, derneklere kayyum atandı. Basına kayyum atandı. Irak’taki gibi Kürdistan Bölgesi olsun. Bu siyaseten doğrudur. Bunu en çok ahlaken mecbursunuz. Biz Kürtler buradan bakıyoruz. Yüz yıllık trajedi bitsin diyoruz. Kiminle savaşıyorsan onunla barışırsın. Tarih boyunca böyledir. PKK ile savaşıyorsan gidip de ETA ile mi müzakere edeceksin?

HENDEK OPERASYONU

Özerklik Hendek barikatla olmaz. Bağımsız Kürdistan’ı kurabilirsin. Demokratik özerklik silah zoruyla olmaz. Silahla olmaz. Kim yaptıysa izah etmedi. Benim nazarımda yoktur. Yanlış olduğunu söyledik. O zaman Devlet Bahçeli ve Erdoğan’ı açıklamalarına karşı verdiğimiz yanıtlar yargılama konusu yapıldı. Devletin yaptığı vahşeti teşhir edelim dedik. Önce birkaç ilçede hendek kazıldı. Cizre’de çukur kazmışlar gençler, araçlar gelip siyasetçileri gözaltına almasınlar diye. Heyet gönderdik buralara. Bu arkamızda atıp tutan Altan Tan'ı da bazı yerlere gitmesi için görevlendirdik. Hendek olayların bitmesini istedik. Bazı yerlerde bitmiş bazı yerlerde devam etmiş. Diyarbakır valisine gitti bir heyet. Silvan için Diyarbakır Valisi ile görüşmeler yaptık. Uzlaşma sağlandı. Sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Silahlı olanlar da ayrıldı. Halk bizden bunu istiyor. Pervin Buldan da Yüksekova’da görüşmeler yaptı. Askeri yetkililer izin vermedi. Anlaşma sağlanamadı. Bu dönemde bir korucubaşı Kandil’de üst düzey yetkililerle görüşmek istedi. En nihayetinde ordunun belli kademelerinde ve PKK'nin belli kademelerinde süreç tıkandı. Sur için çok uğraştık. Kandil’e gittim görüşemedim. Süleymaniye’de sizden çözüm için söz almadan gitmem diye mesaj gönderdim.

"AÇIKLAMALAR İDDİANAMEDE YOK"

Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala çıkıp konuşsun. Ne kadar görüşmeler olduğunu anlatsın. İçişleri Bakanı, Diyarbakır Valisi ve Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşelim, açıklama yapalım istedik. Görüştüğümüz komutanlar sonra tutuklandı. Biz sonradan anladık. Kaosu yaratıp darbe yapmak için hazırlık yaptıklarını anladık. Paletli tankı Sur’a soktular. Sen nasıl paletli tankı sokarsın. Şehri niye yıkıyorsun o zaman. Bir devlet 15 kişilik bir gruba karşı paletli tanklarla müdahale eder mi? Neden bunu yapar? Nedeni işte sonra ortaya çıktı. Darbeye hazırlık olduğunu Erdoğan ve Bahçeli biliyordu. FETÖ darbe sürecini başlatmak için Kürtlerin evlerini başlarına yıktı. Devlet de ‘Kürtlerin burnunu sürtmenin fırsatını yakaladık’ diyor. Terör Nusaybin’de yapılanlardır. Silahlı güçlerle yapılanlardır. F 16 kullanmayı düşündüler. Savcı Bahçeli ve Davutoğlu’nun açıklamalarını niye iddianameye koymadı?

Bazen herkes Türk'tür. Bazen sadece Türkler Türk'tür. Bazen Kürtler Türk'tür. Bazen Kürtler Kürt'tür. Bazen Kürtler yoktur. Bazen de bütün dünya Türk'tür. Duruma ve ihtiyaca göre değişen pragmatist bir Türklük tanımı yaratıldı."