BIST 100 9.550 DOLAR 34,54 EURO 35,98 ALTIN 3.005,08
17° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

DEFTER DOLUYOR…

Yıl 2017

Eylül ayının 29’ncu günü.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da kendi adının verildiği bir imam hatip lisesinin açılışında, bu mekteplerin (kendince) “Türkiye için ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu” anlatırken şu ifadeleri kullanmıştı.

“Tek parti CHP'sinin derdi bizim bildiğimiz anlamda imam hatipler açmak değil, cenaze namazı kıldırmayı bilecek kadar dini bilgiye sahip kişilerin yetiştirilmesiydi. Cenaze yıkayacak imam yoktu. Türkiye o hale gelmişti. Cenazelerimiz ortada kalıyordu…”

İnsanlara, müstehzi bir tavırla, “Evet yahu, ölülerimizi biriktirip topluca gömüyorduk, imam yetersizliğinden. Gassal bile yoktu yıkatacak. Ya da poşete koyup en yakın konteynere atıyorduk. Ateist olanlarımız da yakıp kurtuluyordu” dedirtecek bu ifadeler, hâlâ kulaklarımızda çınlar durur.

Bir taraftan kendi görüşleri ile çelişen bu konuşmayı yapan bu şahıs, Türkiye’nin “Ölü yıkayıcı ve dua okuyucu kadrolarının yetersizliği için imam hatipleri çoğalttıklarını” savunan bu şahıs, bir yandan da, “İmam Hatiplileri neden Tıp, Mühendislik, Hukuk vb. fakültelere almıyorlardı. Onların hakkı değil mi doktor, mühendis avukat olmak?” gibilerden yukarıda savunduğu amacı ile 180 derece zıt şeyleri de söyleyebiliyordu.

Ama, bütün bunlardan ayrı olarak, 2023 yılının bir Şubat günü Kahramanmaraş’ın bir köyünden gelen ve KRT TV ekranına yansıyan özel ve dehşet verici görüntüler, “Cenazelerimiz ortada kalıyordu” sözlerini bir kez daha anımsattı.

Ağır bir ihmaller zinciri içinde, adeta “geliyorum” diye bas bas bağıran 6 Şubat depreminin kurbanları, Şekeroba Köyü’nde, o “Şahsın İktidarı”nın kefen bile götürememesi nedeniyle yem torbaları içinde defnediliyordu.

Depremin, bu büyük afetin üzerinden tam 16 gün geçmiş, o köye sadece bir TV ekibi gidebilmişti, gide gide. Onlar da, alelacele kazılmış derme çatma mezarlarda yatan ölülerin tahta “isim tabelalarını” görüntülemek zorunda kalıyordu.

“Cenalerimizi kaldıracak imam yoktu…” ha? CHP tek parti iktidarında, imam yetiştirmeyi “ihmal etmişlerdi” ha?

AKP Türkiyesi, imam ve hatip sayısında (hamd olsun) patlama yapmış, milyonlarca kadın imam, adeta “Minberleri” paylaşamıyorlar, cemaatin önünde namaz kıldırabilmek için birbirleri ile yarışıyorlar, gassallar, kuyruğa girmiş cenaze yıkamak için yoğun bir rekabet içindeydiler.

Ama Türkiye’nin Kahramanmaraş vilayetinin Şekeroba Köyü’nde “Yem torbası ile” gömülüyordu bu ülkenin vergi ödeyen, evladını askere gönderen, milli hasılaya katkıda bulunan gariban vatandaşları. Kefen bile götüremeyen devlete “dua” okuyarak. Kelime-i şehadet getirmeye bile vakitleri olamadan belki de.

Neden?

Bu ülkenin, belki de gezegenin pek çok ülkesini imrendirecek koca koca gökdelenler dikmesi, “Zafer Abidesi” gereksiz havalimanları yapması, kimsenin uçmadığı kentlere havalimanları, geçilmeyen ama geçilmese de parasını vatandaşın ödediği köprüler viyadükler inşa etmesi, ama yandaş bir avuç hırsızı semirtmek uğruna, vatandaşının zor gününde yardımına koşabilecek bir kamyon malzeme bile yollayamaması yüzünden.

Kendileri trilyon TL değerinde makam araçları ve konvoyları ile dolaşırken, ülkenin diyanet başkanı, ailesine İstanbul’da özel lojman tahsis ettirirken, pek çok bakanlığın bütçesinden bile daha fazla bütçe tahsisine rağmen, Şekeroba köyündeki vatandaşına, Emr-i Hakk vaki olduğunda Şekeroba köyüne bir damla su yollayamadığı için.

O köyün mezarlığında, şimdi kuru birer tahta parçasının üzerine kalemle isimleri yazılı Hüsne, Asena ve Nurgün’ün mezarlarının üzerine bile su dökecek kaldığı kuşkulu iken, katrilyon lira değerinde makam uçaklarından oluşan filosuna uçakların deposunu yüzbinlerce dolarlık yakıtla doldurup, binip dolaşabilsin diye, devletlu!..

Yüzbinlerce insanın daha enkaz altında kaldığı kuşkusu yaygın iken, Şekeroba gibi daha ulaşılamamış yüzlerce köyün olduğu bilinirken, başlarının üzerine koyacağı bir çadırı bile kent merkezlerindeki insanlara dahi ulaştıramamış iken, çıkıp da eleştirenlere “Parmak ve sopa sallayan” devletin yüzünden. Onları, “Not alıyoruz. Deftere yazıyoruz. Zamanı gelecek…” diye tehdit edenler yüzünden.

Devletin askerini kışlada tutup, ilkel kaygılarla ve sefil bir “üniforma korkusu ile” afetzedelerin yardımına koşmasını engelleyen irade yüzünden.

Peş peşe depremlerle sarsılan devasa bir alana sağlık hizmetini hâlâ pek çok noktada ulaştıramadığı halde, çürük çarık binalardan oluşan kamu sağlık tesislerinin kağıt gibi yıkılmasına gücü yetemediği halde, başkalarının gönüllü imkanları ile orada sahra hastaneleri kurmasına bile engel olacak vicdansızlığı gösteren irade yüzünden.

Şekeroba Köyü’nden, KRT TV ekranlarına bu sabah yansıyan manzaralar ve yöre insanının hayal kırıklığını daha kaç milyon imam hatipli yetiştirerek gidermeyi düşünüyorsunuz şimdi?

Milyonlarca gassal var. İmam da var.

Ama cenazeler ortalık yerde kokuyor.

Belki de enkazın altında buldozerlerle “moloz ve hafriyat” muamelesi görmeyi bekliyor. Hırsız, aç gözlü müteahhitleriniz oraya bir an önce dalıversin de, yeni TOKİ ucubeleri yapıp paraları götürebilsin diye.. Öyle mi?

Defter öyle bir kabarıyor ki.

Notlarımız öyle bir üst üste yığılıyor ki…

Gerisini siz düşünün.

“Adisyon” kabarıyor hanımlar beyler.

Adisyon kabarıyor.