Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan aynı zaman Ankara Enstitüsü Araştırma Direktörü olan Osman Sert, TV5'te "Düşünme Vakti" programında Davutoğlu'nun kuracağı yeni partiye ilişkin açıklamalar yaptı.
Sert katıldığı TV programında Abdullah Gül cephesine ise "Bir partiyi kim kuruyor, arkasında kim var?" diye sordu:
Bu saat itibariyle her ne olacaksa siyasetin her şeyden önce şeffaf olması lazım. Bir partiyi kim kuruyor, arkasında kim var? O partinin gerçek karar vericileri kim, öndekileri isimleri kim? Bunu herkesin bilmesi gerekir. Karar verme süreçlerinde arkada birileri var önde başkaları varsa bu Türkiye’ye fayda getirmez. Bu soruların yola yeni çıkacak bütün hareketlere sorulması lazım. Bundan sonra siyasetin, ekonominin ve medyanın şeffaf olması gerekiyor.
Sert, iki yeni siyasi hareketin gelecekte bir ittifak olasılığının olup olmadığı ile ilgili ise şunları söyledi:
Yeni partiler yüzde 10’luk pay alacak. Bunu göz ardı ederek Türkiye’de ittifak konuşmak anlamsız. Üçüncü ittifak olmak üzere her türlü opsiyona açık olmak lazım. Abdullah Gül’ün öncülük yaptığı Ali Babacan hareketinin kime hitap edeceğini şu anda bilmiyoruz.
DAVUTOĞLU'NUN PARTİSİ KİME SESLENECEK?
Sert, "Davutoğlu hangi blokla işbirliği yapabilir?" sorusuna temelde milliyetçi-muhafazakar bir kitleye yaslanılacağını ancak toplumun diğer kesimlerine de açık olunacağı yanıtını verdi:
Davutoğlu’nun değerleri, ilkeleri belli. Özellikle dış politikada birçok farklı kesimle bir araya gelebildiği için Türk toplumunda da farklı kesimlerle aynı masaya oturabileceği belli. Araştırmalardan görebildiğim Sayın Davutoğlu’nun AK Parti-MHP ve İYİ Parti tabanına yaslanacağını düşünüyorum. Özellikle milliyetçi duruşuyla kimi zaman Neo Osmanlıcı olarak eleştirilmesine rağmen 'Serok Ahmet' denilmesinden de rahatsız olmayan, Kürtlerle birlikte bir şey yapmak konusunda rezervi olmayan biri. Bir dönem belki büyük bir riskti kendisi için, Selahattin Demirtaş’ı Başbakanlık’ta kabul etmişti. Kürt siyasetine ve Türk siyasetine yol açabilmek için… Ama aynı şekilde başta Sur, Nusaybin olmak üzere o harekatlarda PKK’ya karşı talimatı veren de aynı Ahmet Davutoğlu’ydu. Çünkü o gün gerekiyordu. Ufuk Uras ile de oturup konuşabiliyor. Türkiye’deki çok farklı kesimlerle oturup konuşabilecek, onları dinleyebilecek bir geçmişi var. Azerbaycan’da ne kadar destek bulduğunu, kendisine ne kadar güvenildiğini biliyorum. Beraberinde Ermenilerle protokolü yapan dışişleri bakanı da oydu. Burada mesele ülkenin çıkarlarının gerektirdiği şekilde ne kadar pragmatik ve insanlara açık olduğunuz meselesidir. Bunu göstermeniz gerekiyor. Burada son sözü söyleyecek olan tabii ki Türk milletidir.