Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün TBMM'de Saadet-Gelecek Partisi Grup Toplantısında konuştu. Davutoğlu, dün Erzincan İliç'te meydana gelen ve 9 işçinin göçük altında kaldığı maden faciasına ve Antalya'daki sağanak yağış sonrası oluşan sel nedeniyle 1 yurttaşın hayatını kaybetmesine değinerek üzüntülerini dile getirdi.
Davutoğlu, özetle şunları ifade etti:
"SİZ ALTINLARA SARILMAYA ALIŞTINIZ, İNSANLARA DEĞİL, SİZ RANTA SARILMAYA ALIŞTINIZ, TABİATA DEĞİL"
"Sizler tabiata işkence ederek, suya, toprağa, ateşe, havaya ihanet ederek modernitenin yol açtığı çevre felaketinin Türkiye'deki temsilcilerisiniz. Küçük bir evde dahi bir ev diğer evin güneşini engellemezken, siz şehirleri diktiğiniz gökdelenlerle güneşle rekabet ettiniz neredeyse. Dere yataklarını değiştirmek sizin rant hesaplarınızın bir parçası oldu. Erzincan İliç'te olan asla bir kader olarak düşünülemez. Toprağa meydan okuyan, Fırat suyuna ihanet edenler, Fırat suyunun ve toprağın isyanıyla karşı karşıyalar bugün. Çok sayıda dava var, ÇED raporları dinlenmemiş. Zaten ÇED raporları sadece meşrulaştırmak için çıkarılır. Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanıyken o zaman ki merkezi otoritenin yetkilerini üzerinde kullanmasından şikayet ederdi ama geldiğinde yaptığı ilk eylemlerden birisi Çevre Şehircilik Bakanlığı bünyesindeki kurulları tamamıyla merkezileştirmek, bilimden, akıldan uzak halde bir araç haline getirmek oldu. Şimdi kim kimden hesap soracak. Bereketli Fırat'ın aktığı yerlerin 350 metre ötesine siyanür, sülfürik asit, 38 farklı kimyasal artığı yığacaksınız, tedbir almayacaksınız, işçiler burada çatlak var dediğinde dikkat etmeyeceksiniz, sonra kader diyeceksiniz, işçilerin yakınlarına sarılacaksınız. Siz altınlara sarılmaya alıştınız, insanlara değil, siz ranta sarılmaya alıştınız, tabiata değil.
"BİR AVUÇ ALTIN İÇİN MEZOPOTAMYA TOPRAKLARININ TARIMINI YOK ETMEYİ GÖZE ALIYORSUNUZ, YAZILAR OLSUN"
Sizin için yeşil dolardır, sizin için tabiat aynen Batı'nın tahakkümcü zihniyetinin parçası olarak işkence edilerek altın sökülmesi gereken bir metadır. Bizim için Anadolu toprakları, havası, suyu azizdir. Aramızdaki siyaset farkı bu. Türkiye'de ne kadar felaket varsa 5 baronun elinde gerçekleşiyor; ihale baronları. Bu şirketin ihalelerini takip edin bakalım ne çıkacak arkalarından. Bu Kanadalı şirketin ne kadar vergi borcu silinmiş biliyor musunuz; 7.2 milyon dolar vergi borcu silinmiş. kimin hakkını kimden siliyorsunuz. Bir esnafın vergisi için tepesine memur dikenler, Kanadalı altın tacirlerinin vergisini nasıl silersiniz? Allahtan korkmaz kuldan utanmaz mısınız siz? Bizim topraklar müstemleke mi? Madencilik geliştirilmeli, yer altı zenginlikler yer üstüne çıkarılmalı ama siz Türkiye'deki maden sahalarının her birini farklı siyasilerin yakınlarına verirseniz, uluslararası tacirlerin eline açıp onların vergilerini silerseniz toprağa saygı duymuş olur musunuz? Bir avuç altın için Mezopotamya topraklarının tarımını yok etmeyi göze alıyorsunuz, yazılar olsun size.
"İKTİDARDA OLSAYDIK GEÇMİŞTE ORAYA ÇED RAPORU VEREN BÜTÜN İSİMLERİ HAYAT BOYU RAPOR YAZMAKTAN MEN EDERDİM"
Eğer şu anda iktidarda olsaydık geçmişte oraya ÇED raporu veren bütün isimleri hayat boyu rapor yazmaktan men ederdim. Toprağa saygısı olmayanın milletin hukukuna saygısı olmaz derdim. O raporları verelerin tümünü kamu hizmetinden men ederdim. Sonra bu altın madenin arkasındaki sırlara birer birer çıkartır, buralardaki kimlere ne imtiyazlar tanınmışsa onu araştırtırdım. Hiç kimse vatan topraklarından daha muktedir, hiç kimse vatanın suyundan daha aziz değildir. İşte isyanımız bu zihniyete arkadaşlar, karşı çıktığımız şey bu.
"KANAL İSTANBUL, İSTANBUL’UN HAVASINA, SUYUNA, TOPRAĞINA, ATEŞİNE HÜRMETSİZLİĞİN, NOBRANLIĞIN, İHANETİN ADIDIR"
Kanal İstanbul, İstanbul’a saygısızlığın, İstanbul’un havasına, suyuna, toprağına, ateşine hürmetsizliğin, nobranlığın, ihanetin adıdır, çok net ifade ediyorum. Kanal İstanbul gibi suni yapılar, suyun yapısını değiştirecek. İstanbul’un toprağını, milyonlarca ton toprağı kaldıracaksınız, kaldırıp bir yere koyacaksınız, siz kimsiniz ya? Tabiata şekil verme, tabiata işkence etme hakkına sahip değilsiniz. İliç’teki madeni Kanadalıya satıp sonra da Kanadalıyı vergiden azat etmek gibi, İstanbul’un çevresinde büyük arazi rantları oluşturup, yabancılara satıp onları da rant vergisinden azade kılmak, işte imar baronlarının işi budur arkadaşlar. Elde ettiğiniz kaynakları faiz üzerinden milletin kaynaklarını tükettiniz, faiz baronları.
"SİYASET BARONLARININ KAYNAKLARINI KURUTMAYA GELİYORUZ, SÖZÜMÜZ SÖZ"
Bu baronların hepsinin siyaset baronlarıyla işi var, bu siyaset baronları bazen iktidarın bürokratlarıdır, bazen bakanlarıdır, bazen iktidarla birlikte çalışan siyasilerdir, bazen milletvekilleridir, bazen bürokratlardır, ama mutlaka vardır. Biz o siyaset baronlarının kaynaklarını kurutmaya geliyoruz, sözümüz söz. Bu memleketi faiz baronlarından, uyuşturucu baronlarından, imar baronlarından, ihale baronlarından, en önemlisi siyaset baronlarından kurtaracağız. Siyaseti rant ve kar alanı olmaktan çıkaracağız. Hiçbir siyaset, devlet bunun sermaye sahipleriyle, ihale sahipleriyle iş kurmasına asla izin vermeyeceğiz. Devletin, memleketin yeniden imara ihtiyacı var, kaynağı da bol bu memleketin, ama o kaynağı doğru kullanacak siyasetçiler lazım.
"ANAYASA MAHKEMESİ BUYRUK DİNLEMİYOR"
Buyruk ile Merkez Bankası arka kapı operasyonlarıyla Merkez Bankasının içi boşaltıldı. Buyruklarla servet transferi yapıldı. Şirketlere hangi şirketlere kredi verileceği, hangi şirketlere kredi verilmeyeceği buyruklarla oluşturuldu. Buyruklarla KHK mağdurları ortaya çıktı. Darbenin baş organizatörünün kardeşi bir buyrukla büyükelçi tayin edilirken, fakir-fukara çocuğunu okula gönderemeyenlerin aileleri buyrukla yedi sülalesi hapse atıldı. Buyrukla FETÖ borsası oluşturuldu kimi gerçek FETÖ’cüler para verip kurtuldu, parası olmayanlar da buyrukla hadleri bildirildi işte bu. Buyruğun olduğu yerde anayasa olmaz. Şimdi de buyrukla ne yapmak istiyorlar biliyor musunuz? Anayasa Mahkemesini, önlerindeki son engeli budamak istiyorlar çünkü Anayasa Mahkemesi buyruk dinlemiyor. Dinleyin Zühtü Arslan’ın son konuşması, ferman padişahınsa hukuk bizimdir dedi."
Davutoğlu'nun konuşmasının ardında Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurdunda kalan bir öğrenci grup kürsüsüne çıkarak KYK yurtlarında kalan öğrencilerin yaşadığı sorunları dile getirdi.
Ardından Saadet-Gelecek Partisi Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan ilan edildi.