Cumhuriyet'ten Mahmut Ilıcalı'nın haberine göre; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Kanal İstanbul projesi için başlattığı ÇED sürecinde Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin (DHMİ) projenin İstanbul Havalimanı’nı kullanılmaz hale getireceği yönündeki görüşünün iki hafta içerisinde değiştirildiği ortaya çıktı. Kanal İstanbul projesi nedeniyle havalimanının uçuşa imkânsız hale geleceği ve projenin en batıdaki pistin üzerinden geçtiği görüşünün sehven yazıldığı gerekçesiyle değiştirilmesi bürokrasideki baskıyı da gözler önüne sererken CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Ahbap-çavuş ilişkisi, cemaat üyeliği ve biat bürokraside yer bulma ve yükselmenin anahtarı olmuş. Peki, bu durumda liyakat sahibi kamu görevlisine ne oluyor? Doğru olanı söylediği için baskı görüyor, geri çekiliyor” diye konuştu.
İstanbul’da geçen hafta yaşanan 5.8 şiddetindeki deprem; plansız kentleşme tartışmalarını tekrar gündeme getirirken, Kanal İstanbul projesine ilişkin başlatılan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu sürecinde büyük bir plansızlık skandalı yaşandığı ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan ÇED süreci kapsamında Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne (DHMİ) 27 Şubat 2018 tarihinde Kanal İstanbul projesiyle ilgili görüşü soruldu. DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından 15 Mart 2018 tarihinde gönderilen ÇED görüşünde, 29 Ekim 2018 tarihinde tartışmalı bir şekilde hizmete açılan havalimanını olumsuz etkileyeceğine işaret edildi.
İstanbul Havalimanı henüz açılmadan hazırlanan yazıda, “Dünyanın açılmasını merakla beklediği, asrın projelerinden biri olan İstanbul Yeni Havalimanı’nın mânia planı içinde kalan Kanal İstanbul proje alanının bir kısmı mevcutta inşaatı tamamlanan en batıdaki pistin üzerinden geçmekte, diğer alanlar ise yaklaşma-kalkış yüzeyi, iç yatay yüzey ve konik yüzeyde kalmaktadır. Bu proje ile İstanbul Yeni Havalimanı’nın uçuşa açılması imkânsız olacaktır. Kanal İstanbul ve İstanbul Yeni Havalimanı projeleri birbirine zarar verici değil, tamamlayıcı olmalıdır” görüşü belirtildi. Yazıda, tüm pistlerin kullanıma açıldığında günde 3 bin 500 uçak trafiğinin olacağı öngörülen havalimanına gölge düşürmemesi açısından Kanal İstanbul projesinin uygun görülmediği belirtildi.
DHMİ’DEN ÇARK
ÇED kapsamında olumsuz görüş bildirilen yazıdan tam bir hafta sonra 22 Mart 2018 tarihinde DHMİ Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ikinci bir yazı göndererek ilk yazıda yer alan görüşlerin sehven yazıldığını ifade etti.
DHMİ’nin ikinci yazısında, “ÇED başvuru dosyası hakkındaki Genel Müdürlüğümüz görüşlerinin talep edildiği ilgi (27 Şubat 2018 tarihli) yazınıza cevaben yazılmış olan ilgi (15 Mart 2018 tarihli) yazımız sehven yazılmış olup, söz konusu proje ve projeye ait ÇED başvuru dosyasına ilişkin çalışmalarımız devam etmektedir. Bu sebeple Kanal İstanbul Projesi ÇED başvuru dosyası hakkındaki nihai görüşlerimiz, yapılacak olan detaylı inceleme ve değerlendirmeden sonra Bakanlığınıza gönderilecek” ifadeleri yer aldı.
DHMİ’nin sehven yazıldığını belirterek çark ettiği görüşün yerine yazılan 27 Mart 2018 tarihli yeni ÇED görüşünde söz konusu bölüm değiştirildi. DHMİ’nin yeni görüş yazısında söz konusu bölüm, “Kanal İstanbul projesinin, proje alanlarının bir kısmının işletme envanterimizde bulunan Atatürk Havalimanı Mania Planı dahilinde, bir kısmının ise İGA işletmesinde bulunan İstanbul Yeni Havalimanı Mania Planı dahilinde kaldığı tespit edilmiş olup, yapılaşma planlarında Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü onaylı güncel Atatürk Havalimanı Mânia Planı ve İstanbul Yeni Havalimanı Mania Planı kriterlerine uyulması, kanal aydınlatmasında uçakları yanılgıya düşürecek herhangi bir sistemin kullanılmaması gerektiği Genel Müdürlüğümüzün görüşüdür” ifadelerine yer verildi.
‘DOĞRU SÖYLEYEN BASKI GÖRÜYOR’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Kanal İstanbul projesi kapsamındaki ÇED sürecinde yaşanan söz konusu skandalın iktidarın Türkiye’yi yönetemediğini gösterdiğine işaret etti. Her alanda bunun gibi örneklerin yaşandığına dikkat çeken CHP’li Erkek, “Ahbap-çavuş ilişkisi, cemaat üyeliği ve biat bürokraside yer bulma ve yükselmenin anahtarı olmuş. Peki, bu durumda liyakat sahibi kamu görevlisine ne oluyor? Doğru olanı söylediği için baskı görüyor, geri çekiliyor. Onlar geri çekildikçe gelinen sonuç ortada. İhmal ve beceriksizlik nedeniyle tren kazaları, facialar, katliamlar yaşanıyor” diye konuştu.
İktidarın yüzlerce yılda yerleşen devlet geleneklerini yok ettiğini söyleyen Erkek, şunları dile getirdi: “Devlet çürüdü. Atanan büyükelçilere bakın. Devlet geleneğinde bu denli yolsuzluk ve rüşvet ağına bulaşmış hem de dış politika kökenli olmayan biri büyükelçi atanır mı? Dünyanın en büyüğü, Türkiye’nin tarihi yatırımı diye havalimanı yaptılar. Bir yandan da çılgın proje yapacağız diyorlar. Düşünün, ne kadar plansız iş yapılıyor. Bir proje diğeriyle çakışıp onu kullanamaz hale getiriyor. Daha da ötesi doğruyu yazan, uyarı yapan, bilimsel ve teknik görüş hazırlayan bürokratlar baskı görüyor ve görüşü değiştiriliyor, yerlerinden ediliyor. Kanal İstanbul doğaya, çevreye, insana, daha önceki yatırımlara zarar verecekse siz bunu bürokrata baskıyla engelleyemezsiniz ki. Devleti biat kültürüyle yönetirseniz çürütürsünüz. Temeliniz liyakat ve adalet olmalı. İstanbul’a ihanete devam ediyorlar.”