"Geçen sene kuraklık yüzünden 500 bin lira zarar ettim. Bu sene de böyle olursa borçları ödemek için mecburen tarlayı satacağız. "Çiftçi ekonominin bel kemiğidir" diyorlar. Hâlbuki çiftçinin belkemiği kırıldı. Hiç birşeyimiz kalmadı"
Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Köprübaşı Köyü’nde yaşayan 48 yaşındaki Gıyasettin Bakır, çiftçinin son yıllardaki durumunu bu sözlerle anlatıyor. "Bereketli hilal" olarak bilinen Mezopotamya ovasında, bin 200 dönümlük arazisinde mercimek eken Bakır, kuraklık, artan maliyetler ve banka borçları nedeniyle zor günler yaşıyor. Geçen yıl kuraklıktan ağır darbe yiyen ve susuz tarım yaptığı ürünlerin çoğu yanan Bakır’ın umudu bu seneki ekimdeydi. Bu yıl tarlasını yeniden ekecek, iyi verim alınca da tüm borçlarını ödeyecekti. Ancak ülkede yaşanan ekonomik gelişmeler bir kez daha onu umutsuz bıraktı.
Gübreye zam üstüne zam
Türkiye’nin tahıl ambarı olan Güneydoğu’da çiftçilerin çoğunun durumu Gıyasettin Bakır’dan farklı değil. Kuraklık nedeniyle geçen sezon hasat yapamayan ve milyonlarca lira zarara uğrayan çiftçiler, bu yıl da ciddi bir krizle karşı karşıya. Krizin nedeni gübre fiyatına gelen fahiş zamlar. 2020 yılının hasat sezonundan bugüne kadar geçen 16 aylık sürede gübreye 37 kez zam yapıldı. Üstelik son zam, tam da çiftçilerin ekim yaptığı dönemde geldi. Yeni zamlarla birlikte, taban gübresi denilen ve ekim sırasında kullanılan Dap gübrenin ton fiyatı 16 ayda iki bin 200 liradan 11 bin liraya yükseldi. Bahar aylarında kullanılan üre gübrenin ton fiyatı 16 ayda bin 800 liradan 13 bin liraya, yine baharda kullanılan can gübrenin fiyatı ise bin liradan 8 bin liraya yükseldi.
Bahar aylarında daha fazla zam endişesi
Uzmanlar, henüz kullanım zamanı gelmeyen üst gübre fiyatlarına daha fazla zam geleceğinden de endişeli. Ziraat Mühendisi ve Tarım Yazarı Faik Toy, gübrenin bugünkü durumu için geçmişte çok uyarı yaptıklarını, ancak dikkate alınmadığını söylüyor. Tarım Bakanlığı’nın gübre fiyatına müdahale etmesi veya ithal ederek çiftçiye ucuz bir şekilde temin etmesi gerektiğine dikkat çeken Toy, bakanlığın ise sadece yaşananları izlemekle yetindiğini düşünüyor.
"Çiftçiler bu sene buğday ve arpa üretimlerini kısarak kırmızı mercimek ve nohut alanlarını arttırma yoluna gittiler. Çiftçi zaten kuraklıktan çıkmış. 62 ilimizde kuraklık meydana gelmiş. Hangi parayla bu gübreyi alıp tarlasına atacak? Bakanlık, yılda yaklaşık 15 milyon ton hububat ve baktiyat ithal ediyor. Sanayiciye bunu yüzde 40 zararla satıyor. Bir milyon veya 500 bin ton gübreyi ithal edip, düşük fiyata çiftçiye satabilirdi. Bunu yapmadı ve hala izlemeye devam ediyor. Eğer siz çiftçinizin yanındaysanız çiftçi neden gübresiz ekim yapıyor, neden gübre alamıyor? Çiftçinin yanında olmak bu değil."
Güneydoğu’da gübresiz ekim
Merkez Bankası’nın faiz kararının ardından dövizde yaşanan hızlı yükseliş gübreye gelen zamların ana sebebi olarak görülüyor. Gübre fiyatlarının artması ise çiftçilerin çoğunu bu yıl gübresiz ekim yapmak zorunda bıraktı. Gübresiz ekim üretimin neredeyse yarı yarıya düşmesi anlamına geliyor. Ancak, ağır maliyetlerle boğuşan çiftçilerin başka çaresi de yok. 72 yaşında olan ve 50 yıldan fazla süredir tarımla uğraşan Abdurrahman Durgun o çiftçilerden biri. Her yıl 3 bin dönüm arazi eken Durgun, atalarından kalan çiftçiliği tüm zorluklara rağmen bırakmak istemiyor. Geçen yıl kuraklık nedeniyle 1,5 milyon lira zarar eden Durgun maliyetlerle nasıl başa çıkacağını bilmiyor.
"Ben iki bin dönümden fazla buğday ektim. En az 50-60 ton bahar gübresi lazım. Gübre bu kadar pahalı olmuş ki, bu para nereden gelecek? Zaten bu yıl da yağmur yağmazsa biz yanmışız. Çiftçinin durumu şu an çok kötüdür. Çiftçinin durumu kötüyse milletin de durumu kötü olur. Çünkü gelecek sene eğer kötü bir durum olursa ben mecburen bunun yarısını ekerim. O zaman fiyatlar daha artar. Eğer biz gübre vermezsek verim yüzde 50 düşüyor"
"Şu an iyi günlerimizi yaşıyoruz"
Gübre fiyatlarındaki fahiş zamların ekim yapamaz duruma getirdiği çiftçiler ya hiç gübre kullanmıyor, ya da daha az kullanıyor. Ancak uzmanlar, gübresiz ekimin önümüzdeki hasat sezonunda rekolteyi ciddi oranda etkileyeceği, bunun da piyasaya ve sofralara zam olarak geleceği görüşünde. Faik Toy, gübresiz ekilen buğdayın veriminde dekar başına 200, kırmızı mercimekte 100 kilogram verim kaybı olacağını belirtiyor. Gelecek yıl gübre kuraklığı yaşanacağına dikkat çeken Toy, hem daha az ürünün piyasaya çıkacağını, hem de gübre fiyatleri arttığı için direkt ürün fiyatlarının da artacağını belirtiyor.
"Ürün fiyatları çok yükselecek. Yani biz şu an iyi günlerimizi yaşıyoruz. Önümüzdeki yıl zam üstüne zamlar görecez. Yani tüketici pazara gittiğinde eli boş çıkacak. Ekmek fiyatı benim tahminlerime göre minimum 5 TL’yi görecek. Zaten tüketicinin alım gücü yok. Alım gücünü yükseltme yönünde bir adım atılmıyor. Çiftçi zaten bitti. Önümüzdeki sene tüketici feryat figan edecek.
"Mecburen tarlayı satacağız"
Önümüzdeki yıl gübresiz ekim nedeniyle buğday rekoltesinde 3,5 milyon ton düşüş bekleniyor. Bu düşüşün sebeplerinden biri de zamlarla başedemeyen çiftçilerin daha fazla gübre isteyen buğday yerine mercimek ekimine yönelmesi. Ancak, bölgede kırmızı mercimeğin de önemli bir kısmı gübre dökülmeden ekiliyor. Geçen yıl buğday ve arpa eken Gıyasettin Bakır da bu yıl mercimeğe yönelen çiftçilerden. Bakır, artık zamlara yetişemediği için gübresiz ekim yaptığını söylüyor.
"Gübre olmazsa verim alamayız. Gübre olursa yüzde yüz fark eder. Mesela dönüm başına 17-18 kilo mercimek atıyoruz. Gübre atsaydık yazın dönümde 200 kilo kaldırırdık. Şimde gübresiz olduğu için 100 kilo alabiliriz. Tabii o da Allah'tandır. Herkes perişan, herkes borç altında. Şimdi ben ekiyorum, zarardayım. Mecburen çekeceğiz. Bu sene de Allah vermezse, borçları vermek için mecburen tarlayı satacaz."
Gübre firmaları, fiyatlardaki artışın döviz kurundaki yükselme ve uluslararası piyasalardaki sıkıntıdan kaynaklandığını söylüyor.
Felat Bozarslan/Diyarbakır
© Deutsche Welle Türkçe