TBMM Genel Kurulu’nda, bugün İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın bütçesi üzerinde söz alan CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer; çocuk istismarını gündeme getirdi. Yüceer'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
'KİM GÖZ YUMDUYSA, ÖRTBAS ETTİYSE LANET OLSUN, LANET OLSUN'
Geçtiğimiz hafta hepimiz, aklımızın almadığı, yüreğimizin kaldırmadığı korkunç bir istismar, cinsel istismar, çocuk istismarı haberini gerçekten sarsılarak izledik; utanç içinde, büyük bir acıyla okuduk bu vahşeti. Öncelikle, kim yaptıysa, kim görmezden geldiyse, kim göz yumduysa, örtbas ettiyse lanet olsun, lanet olsun gerçekten.
'AMAN VAKFIMIZ, HOCA EFENDİMİZ ZARAR GÖRMESİN’ REFLEKSİYLE HAREKET EDİYORSA ELBETTE KONUŞACAĞIZ SAYIN BAKAN'
El kadar çocuk, el kadar çocuk 6 yaşından itibaren evlilik adı altında tüm ailesinin, çevresinin gözü önünde tecavüze uğruyorsa yıllarca, on yıl önce gittiği doktor istismarı fark edip itiraz ediyor, bu itiraz örtbas ediliyorsa ve birileri çocuğu korumak yerine ‘Aman vakfımız, hoca efendimiz zarar görmesin’ refleksiyle hareket ediyorsa, örtbas ediyorsa kusura bakmayın, elbette konuşacağız sayın Bakan, biz konuşacağız çünkü çocuk susar ama bizler konuşmak zorundayız. Bunun için siyasetçi olmaya da gerek yok, bunun için insan olmak yeterli bir şey; biz bu sorumluluğu taşıyoruz.
'KİMSE ÇIKIP ‘MÜNFERİT’ DEMESİN'
El kadar savunmasız, korunmasız bir çocuk incitilmiş. Kimse çıkıp ‘Münferit’ demesin, kimse çıkıp ‘Bir kere rastlanmış olması bir vakfı karalamak için gerekçe olamaz’ demesin. O konuşmasın, bu konuşmasın, kimse ‘Kendi bakış açılarıyla değerlendiriyorlar’ demesin. Allah aşkına, böylesi bir vahşetin bakış açısı mı olur? Sendeni bendeni mi olur? Ocusu, bucusu, şucusu mu olur?
'KİMSE BİZDEN SEYİRCİ OLMAMIZI, BU İNSANLIK SUÇUNA ORTAK OLMAMIZI BEKLEMESİN'
İstismarın dini, Diyanet'i, siyaseti olmaz. Bahsettiğimiz, 6 yaşında bir çocuk; sokakta oynaması gereken, okula gitmesi gereken, hayaller kurması gereken bir çocuk. Yıllarca süren bir istismardan bahsediyoruz. Eğer istismarı yüreklendiren, görmezden gelen, üstünü örten, önünü açan, yanlış politikalar, kararlar, uygulamalar, söylemler varsa, birileri hâlâ kendine yakın diye birilerini korumaya, savunmaya kendini zorunlu hissediyorsa, kendi sorumluluklarını gizlemeye çalışıyorsa kimse bizden seyirci olmamızı, bu insanlık suçuna ortak olmamızı beklemesin.
'BU SORUNUN ÜSTÜNÜ ÖRTMEK DEĞİL, APAÇIK BİR ŞEKİLDE KONUŞMAK LAZIM'
Siz, bakanlıklarınız 2017'den beri verileri açıklamıyorsunuz, cinsiyet ayrımını, yaş ayrımını açıklamıyorsunuz. Oysaki bu sorunun üstünü örtmek değil, apaçık bir şekilde konuşmak lazım. Kaç olay olursa olsun burada bahsettiğimizin sadece istatistikler olmadığını, kapanmayan yaralar olduğunu, devletin sorumluluğunda olan, onun koruması gereken çocukların korunamadığı gerçeğinin de altını çizmek istiyorum.
'TBMM’YE ‘ÇOCUK, TECAVÜZCÜSÜYLE EVLENEBİLİR’ DİYEN ÖNERGEYİ GETİREN SİZLER DEĞİL MİSİNİZ?'
Aslında tüm bunlar daha önce de defalarca ifade ettiğiniz bir zihniyetin yansıması. ‘Karaman’ örneğinde olduğu gibi kendi zihnî ikliminize yakın diye birbirinizi ezerek sorumluları aklama yarışına giren sizler değil miydiniz? ‘Geleneğimizde var’ diyerek çocuk evliliklerini savunmaya çalışan sizler değil misiniz? ‘Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar. Ölecekse ana ölsün, çocuk niye ölsün?’ diyen siz değil misiniz? Küçüğün rızası gerekçesiyle TBMM’ye ‘Çocuk, tecavüzcüsüyle evlenebilir’ diyen önergeyi getiren sizler değil misiniz?
(ANKA)