CHP Ordu Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Dr. Mustafa Adıgüzel Milli Eğitim Bakanlığı’nı, okulların açılması kararını gözden geçirmeye davet etti.
“Bu koşullarda okulların açılması 'cinayete teşebbüs' ile eşdeğerdir.” diyen Adıgüzel’in açıklamaları şu şekilde:
Covid-19 Salgınının gölgesinde yeni eğitim öğretim sezonunu planlıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı 31 Ağustos tarihli bir plan açıkladı. Özel okulların daha da önceden açılması planı da özel okul ücretlerinin tahsilatını kolaylamaya yönelik tartışma yaratmıştır. Ülkemizde henüz salgın kontrol altına alınamadığı gibi son günlerde artma eğilimindedir. Salgının başından beri söylediğimiz bir husus vardı. Bu yaz aylarını iyi kullanıp Eylül ayına vakasız girmek. Bunu sağlamayı bırakın yaz aylarında daha ilk dalgada boğulmamak için çabalıyoruz. Salgın süreci hükümet tarafından çok kötü yönetilmektedir. Açıklanan vaka ve ölüm sayıları gerçeklikten uzaktır. Saha verileri çok daha ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Türkiye’nin günlük vaka sayısı diye açıklanan rakamlar sadece bir kaç büyükşehirin rakamından bile azdır. TBMM'de bile her 50 vekilden biri Covid-19 olmuştur. Türkiye’de vaka sayısı bu bağlamda milyonun üzerindedir. Türkiye’deki toplam vaka sayısını hala daha 200 bin civarında ifade etmeye ne kadar devam edecekler? Vaka sayısını düşük tutmak için pozitif çıkan hastanın ayni evde oturan yakınlarına bile test yapmıyorlar. Belirli tarihlerde bir il için bakanın açıkladığı rakam ile o ildeki defnedilen cenaze sayısı 3 kat farklılık göstermektedir. Sağlık bakanının her akşam aynı saatte kameralar önünde neredeyse aynı sayılarla yaptığı açıklamalar günlük hava durumu raporu sunan spiker görüntüsü oluşturmaktadır.
Bu rutin görüntünün bile vatandaşın salgına karşı tavrında gevşemeye katkısı vardır. Ülkeyi yöneten irade olayı bir sağlık sorunu değil bir varlık sorunu olarak görmekte, maddi zararını gözetmektedir. Havalar nasıl olursa olsun bizim havamız iyi olsun tavrı Sağlık Bakanı’nın değil onun üstündeki iradenin tavrıdır.
Bu nedenle Bilim Kurulu da Sağlık Bakanı da, önümüzdeki süreçte kritik bir karar alacak Milli Eğitim Bakanı da bilimsel davranamamaktadır. Salgının başında 15 günlük tam bir tecrit uygulamayı ekonomik gerekçeler ile yapmayan hükümet şimdi de turizm ve ekonomik kaygılar ile sorunun boyutlarını gizlemek ve süreci yaz ayları ötesine itelemek için risk almaktadır. Halbuki dediğimiz önlemler zamanında alınsaydı, yabancı turist gelmese bile, ki zaten yeterince gelmedi, en azından düşük hastalık oranları ile turizm de yerli turist ile dönebilirdi. Eğitim öğretim sezonu gelen bu günlerde de düşük ya da tamamen sıfırlanmış hasta sayıları ile rahatça eğitime başlayabilirdik.
Hal böyleyken bu koşullarda eğitime başlamak “cinayete teşebbüs” ile eşdeğerdir. Bu sadece sevgili yavrularımız için değil, onların sağlayacağı geçişkenlik ve taşıyıcılık ile ebeveynler ve evdeki diğer yaşlılar için de büyük bir risk oluşturmaktadır. Sokakta bile fiziksel mesafe önerdiğimiz salgında nüfusun üçte birini tam 26 milyon yavrumuzu kapalı ortama tabi tutmak ne kadar mantıklıdır. Üstelik ilköğretim çağındaki küçük çocuklarımız hijyen, temas, eli ağıza göze götürmeme, lavabo ve tuvalet alışkanlıkları, yemek eğitimi konusunda salgın hastalıkta kontrol edilebilir durumda değildir.
Öte yandan, salgın koşullarının ne kadar süreceği de bilinmemektedir. Çocuklarımız da eğitim almak durumunda. O zaman ne yapmalıdır.
1- Derhal sağlık öncelikli salgın öncelikli önlemler sıkı bir şekilde alınmalı, kalan sıcak mevsimde henüz sonbahar gelmeden ve hastaneler tıkanma noktasına gelmeden bu kalan sürede bu salgını neye mal olursa olsun kontrol altına almalıyız
2- Sınıfların yarı kapasiteye indirilebilmesi için daha önce kapatılan köy okullarından uygun durumda olanlar hemen hazırlanmalı, gereken öğretmen atamaları da yapılmalıdır
3- Sınıflarda düşük sayı sağlamak için ilave sınıf ve okul açmanın yetmediği yerlerde dönüşümlü günler ile online ve yüz yüze eğitim sistemi karma olarak planlama yapılmalı
4- Hem yeni açılacak köy okulları ve sınıflar için öğretmene ihtiyaç olacak, hem de riskli grupta olan öğretmenlerimizi korumak için onlara salgın süresince izinli saymak ya da pasif göreve vermek gerekeceğinden, yerlerine de yeterli öğretmen ataması yapmak gerekecektir.
5-Okullarda yemek ya tek kişilik el değmeden hazırlanmış yemek ve servis usulü ile verilmeli, ya evden hazırlanıp gönderilmeli, ya da eğitim süreleri ve periyodları öğünler evde yenebilecek şekilde gözetilerek planlanmalıdır.
6- Okulların diğer hijyen ve temizlik koşullarını sağlamak üzere yeterli personel sağlanmalı, ortak kullanım alanlarının kalabalık kullanım olmayacak şekilde düzenlenmesi, teneffüs saatlerinde farklı saat uygulamaları, ders saatlerinin kısaltılıp teneffüs saatlerinin uzatılması, sınıflarda yeterli havalandırma ve dezenfeksiyon için boş gün uygulaması gibi yaklaşımlar düzenlenmelidir.
7- Okul servislerinin de planlamaya dahil edilerek gerekirse sefer sayısı arttırılarak yolcu sayısı pandemi koşullarına uygun hale getirilmelidir
8- Gerek hasta öğrencilerin erkenden tespiti gerekse hemen tedaviye alınabilmesi için her okulda bir sağlık görevlisi temini zorunlu olmalıdır
9- Her ilin ve ilçenin koşullarına göre farklı uygulamalar olabilmekle birlikte, eğitimde fırsat eşitliği de gözetilmelidir
10-Girişte ayakkabı temizliği, el temizliği, ateş ölçümü, derslikte sabit yer ve kişisel malzemeler, imkanlar ölçüsünde okul kıyafetlerinin okulda bırakılıp ev kıyafetlerinin okulda kullanılmaması gibi ilave önlemler çalışılmalıdır.