Anayasa ve yasaların emredici hükümlerine rağmen Orta Vadeli Plan (OVP) ve Orta Vadeli Mali Program (OVMP) yasanın öngördüğü sürede yayınlanmadı.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'ın açıklaması şöyle:
“İKTİDAR YASA VE ANAYASA HÜKÜMLERİNİ İSE YOK SAYMAKTA”
İşine gelen AB tavsiyelerine uyarak hesaplarda, istatistiklerde, endekslerde rakam oyunları ve makyajları gerçekleştiren iktidar, yürürlükteki ekonomik ve mali mevzuatı düzenleyen yasa ve anayasa hükümlerini ise yok saymakta, hukuk devletinden tümüyle uzaklaşmaktadır. Ekonomi ve maliye yönetiminin ‘anayasası’ niteliğindeki 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu, bütçenin hazırlanması ve uygulanması ile ilgili hükümetin ve bürokrasinin uymak zorunda olduğu hükümleri ve ilkeleri içeriyor. Yasanın 16. Maddesi bütçe yasasının altyapısını oluşturan üç Yıllık Orta Vadeli Plan (OVP) ile Orta Vadeli Mali Program’ın (OVMP) hazırlanma ilkelerini, resmi gazete yayınlanma takvimini kurallara bağlıyor. Cumhurbaşkanının merkezi yönetim bütçe kanunu teklifini hazırlamasını, bu amaçla ilgili kamu idareleri arasında koordinasyonu sağlamasını emrediyor.
RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANMASI YASA HÜKMÜ
Bu yasa hükümlerine göre, üç yıllık OVP’nin her yıl eylül ayının ilk hafta sonuna kadar resmi gazetede yayınlanması zorunlu. OVP ile uyumlu şekilde, gelecek üç yıla ilişkin gelir ve gider tahminleri, bütçe açığı hedefi, borçlanma ve kamu idarelerinin harcayabilecekleri ödenek tavanlarını içeren OVMP’nin de Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak en geç eylül ayının 15’ine kadar Resmi Gazete’de yayımlanması yasa hükmü.
Yani gelecek üç yıla ilişkin ekonomik önlemlerin, hedeflerin, bunu gerçekleştirecek mali kaynakların şeffaf ve tutarlı şekilde ortaya konulması, resmi gazetede yayınlanması gerekiyor. Bu çerçevede de bütçe yasasının yılsonundan 75 gün önce, en geç 17 Ekim’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulması anayasamızda yer alıyor.
Ancak neredeyse eylül ayının sonuna gelindiği halde, ne adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne (CHS) geçişle birlikte adı Yeni Ekonomik Program (YEP) olarak değiştirilen OVP ne de OVMP var.
ANAYASANIN ‘TAVSİYE DEĞİL EMREDİCİ’ HÜKÜMLERİNE BİLE UYMUYOR
İktidara bağlı TÜİK, güya AB tavsiyesine uyup güven endekslerini yeni yöntemle hesaplamaya başladığını ilan ederken, iktidarın kendisi ne AB’nin demokratikleşme tavsiyelerine ne de yasalar ve anayasanın ‘tavsiye değil emredici’ hükümlerine bile uymuyor.
İKİ ÜÇ AY SONRA TÜM HEDEF VE ÖNGÖRÜLER İFLAS ETTİ
CHS’ye geçildikten sonra ilki 2018 yılında, ikincisi 2019 yılında açıklanan YEP’lerde (OVP) yer alan hedeflerin hemen hiç birisi tutmadı. Öyle ki daha açıklandıktan iki üç ay sonra tüm hedef ve öngörüler iflas etti.
Bir ölçüde 2019 OVP’sinde 2020 yılı için öngörülen hedeflerdeki sapmada hesapta olmayan COVİD 19 gerekçesi öne sürülebilir. Ancak 2018’de hazırlanan ve 2019-2021 dönemini içeren OVP’de de ne dolar kuru ne büyüme ne enflasyon ne bütçe açığı ne de diğer hedeflerin hiç birisi tutmadığı gibi çok ciddi sapmalar ortaya çıktı.
GEÇMİŞ YILLARI ARATACAĞI ANLAŞILIYOR
CHS’de artık üçüncü yıla gidilirken, 2021-2023 dönemi OVP/YEP hedeflerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıklıkla yinelediği ‘2023, 2053, 2071 Vizyonu’nun çok uzağında kalacağı, geçmiş yılları aratacağı anlaşılıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı tarafından bu hafta açıklanacağı belirtilen ekonomik ve mali programların hangi hedefleri içereceği bilinmiyor. Oysa yasa ve anayasanın bu konuda öngördüğü hazırlanma takvimi ve resmi gazetede yayınlanma zorunluluğuna dönük hükümlerin amacı piyasaların, iş insanlarının, çalışanların, KOBİ’lerin, çiftçinin, üreticinin gelecek yıl ve sonrasında kendilerini nasıl bir ekonomik tablonun beklediğini görerek, hükümetin hedeflerini ve alacağı önlemleri bilerek kendi hedeflerini belirlemelerine zemin yaratmak.
GİDEREK KENDİ İÇİNDE SORUN HALİNE GELİYOR
Yeni bir yatırım planlayan işletme sahipleri dövizin, faizin, vergisinin ne olacağını bilerek bir planlama yapacak. Çalışanlar ücretlerine gelecek zam ve iktidarın enflasyon öngörüsüne göre yaşamını, çocuklarının geleceğini, harcamalarını planlayacak.
CHS’nin Türkiye’yi her alanda geriye götürdüğü ülke ekonomisini yönetmek ve ileriye taşımakta, toplum refahını yükseltecek plan ve ekonomik programlar ortaya koymakta yetersiz kaldığı, ülkenin ve toplumun sorunlarına çözüm üretemediği ve giderek kendi içinde sorun haline geldiği açığa çıkıyor.