CHP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “6 şubatta büyük bir acı yaşadık. Partizanlık yaparak, vatandaşa gidecek yardımları da maalesef geciktirdiler. Yaşanan acının bu kadar büyük olmasının tek sorumlusu olan bir iktidardan ne yapmasını bekleriz? Bakın, bir görevden alma yok hâlâ. Hâlâ bir istifa yok, hâlâ bu sorumluluğu üzerine alan yok. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan, ‘CHP’li belediyeler deprem bölgesine uğramadı’ diyor. Şu ramazan gününde gerçekten bu kadar mı vicdanınız kurudu? Binlerce vatandaşı enkaz altında çaresiz bırakıp hâlâ ne yüzle belediyelerimizi suçluyorsunuz, anlamak mümkün değil” dedi.
Seyit Torun, bugün CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, CHP’li belediyelerin 4 yılda yaptığı hizmetlere ilişkin bilgi verdi. Torun, şunları söyledi:
“17 YILDIR İKTİDARDA OLAN, 25 YIL BOYUNCA YÖNETTİĞİ ŞEHİRLERİMİZE İHANET EDEN BİR ANLAYIŞI DEĞİŞTİRDİK”
"Bugün, 31 Mart 2023. Yakın siyasi tarihimizin en önemli dönüm noktalarından olan 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin 4’üncü yıldönümü. O gün, Millet İttifakı olarak, ülkemiz açısından çok önemli bir seçim zaferini hep birlikte başardık, hep birlikte elde ettik. 11’i büyükşehir olmak üzere 250 belediyeyi hep beraber kazandık. Bizim için bu zaferin en önemli kazanımı şudur; biz, bu seçimlerde, o dönem 17 yıldır iktidarda olan, 25 yıl boyunca yönettiği şehirlerimize ihanet eden bir anlayışı değiştirdik ve bu iktidarın demokratik yollarla sandıkta gidebileceğini tüm dünyaya ispat ettik. Belediye başkanlarımız, bu seçim zaferini içine sindiremeyen iktidarın ağır baskıları altında 4 yılını geçirdi. Hatta İstanbul’da halkın iradesini bile yok saydılar. Bir kere yenilmeyi kabul etmeyip iki kez kaybettiler. Maalesef akıllanmadılar, tehdit ettiler, ‘Topal ördek olacak’ dediler. Belediyelerimizin yetkilerini ellerinden aldılar. Gelirlerini kestiler. Ayrımcılık yaptılar. Devlet desteklerinin yüzde 90’ından fazlasını sadece kendi belediyelerine aktardılar. Haksız, hukuksuz soruşturmalarla başkanlarımızı iş yapamaz hale getirmeye çalıştılar. Adaleti ayaklar altına alıp partizanlığı baş tacı ettiler. Belediyelerimize karşı organize bir kötülük, politik bir terör uyguladılar. Ancak gururla söylüyorum ki bizim belediyelerimiz, otoriter bir rejimin tüm kumpaslarını halkımızla birlikte aştılar. İktidarın tüm karalama kampanyalarını, halkımızın desteğiyle boşa çıkardılar. Belediyelerimiz, pandemi sürecinde, doğal afetlerde ve ekonomik buhranda iktidarın desteğini görmeyen milyonlara yardım elini uzattılar, yardımcı oldular.
“SOSYAL YARDIMLARI 4-5 KATINA ÇIKARDIK”
Belediyelerimizin 4 yıllık hizmetlerini de ayrıca kısaca özetlemek isterim. Onlar, 2019’da ‘CHP gelirse sosyal yardımı kesecek’ dediler. Vatandaşı korkutmaya çalıştılar. Bir algı yaratmaya çalıştılar. Ancak biz, bırakın kesmeyi, sosyal yardımları 4-5 katına çıkardık. İktidarın kötü yönetimi, milyonlarca vatandaşımızı sosyal yardıma muhtaç hale getirdi. Belediyelerimiz, 4 yılda, ihtiyaç sahibi 4 milyon 800 bin haneye 38 milyar lira sosyal yardımlarda bulundu. Bu yardımların tümü insan onuruna yakışır şekilde yapıldı. Veren el, alan eli görmedi. Onlar, 20 yıllık iktidarlarının sonunda, öğrencilerimizi barınma krizine soktular. Binlerce veli, ‘acaba çocuğum yurtta nasıl kalacak, üniversiteyi kazandı ama acaba bir yurt bulabilecek mi’ endişesi içerisindeydi. Buna kulağını tıkayan iktidara karşın belediyelerimiz, birer birer yurtlar açtı ve 25 yıl boyunca belediyeleriyle bir tek öğrenci yurdu yapmayan anlayışa karşı yurt yaptılar ve öğrencilerimizi yurtla buluşturdular. Çocuklarımızı ne olduğu belli olmayan yapıların yurtlarına onlar mahkum bıraktı, ama biz; temiz, güvenli yurtları yaptık. Ancak biz, 2019’dan bu yana belediyelerdeki yurt sayısını 4 kat, kapasitelerini de 5 kat artırdık. Altını çiziyorum; belediyelerin asli görevi olmamasına rağmen öğrencilerimiz için 61 yeni yurt yaparak hizmete açtık ve onların bu sorununu çözdük.
“BU İKTİDAR MAALESEF YABANCI ÇİFTÇİYE ÇALIŞIYOR”
Evet, bu iktidar maalesef yabancı çiftçiye çalışıyor. Üreticiyi yok sayıyor. Onlar yabancı çiftçilere hizmet ettiler, ama bizim belediyelerimiz çiftçilerimize sahip çıktı. Onlar yurt dışında tarım arazisi aldılar, ama bizim belediyelerimiz yerli üreticilerimizi destekledi. Yurt dışından tarım ürünü almalarına son verdiler. 180 bin yerli üreticimize 16 milyar liraya ulaşan katkılar sağladık. Tohum verdik, gübre verdik, sözleşmeli üretimler yaptırdık ve çiftçimizin her zaman yanında olduk. Bu iktidar üreticimizin Anayasal hakkı olan o kaynağı, o desteği bile vermekten imtina etti, ama belediyelerimiz çiftçilerimizin yanında oldu. Onlar gizli kapaklı ihalelerle kendi çevrelerini zengin ettiler, ama bizim belediyelerimiz tüm ihaleleri de belediye meclis toplantılarında canlı yayınladılar. Onlar zeytinliklerimiz dahil yeşil alanlarımızı, deprem toplanma alanlarını imara açtılar, ama bizim belediyelerimiz 4 yılda 3 bin 905 yeni parkı şehirlerimize kazandırdılar. Bu parkların toplam büyüklüğü şu anda 3 bin 991 futbol sahasına ulaştı. Onlar çocuklarımızın güvenle kalacağı kreşler yapmadılar, ama biz yaptık. 162 olan kreş sayısını 414’e çıkardık.
“CUMHUR İTTİFAKI’NDAN DEVRALDIĞIMIZ BELEDİYELERDE YÖNETİCİ KADEMESİNDE GÖREV YAPAN KADIN SAYISINI YÜZDE 91 ORANINDA ARTIRDIK”
Onlar, ‘Kadın erkek eşitliği fıtrata ters’ dediler. Ancak biz, belediyelerimizde kadın istihdamını artırdık. Cumhur İttifakı’ndan devraldığımız belediyelerde, yönetici kademesinde görev yapan kadın sayısını yüzde 91 oranında artırdık. Bunların dışında, özetlemek gerekirse; günde 120 bin öğrencimize beslenme çantası veriyoruz. Toplamda 14 raylı sistem hattını tamamlayarak hizmete açtık. 20 raylı sistem çalışmamız da şu anda devam ediyor. Şunu açıkça söylemek isterim; iktidarın kötü yönetimine rağmen eğer vatandaşlarımız bir nebze de olsa rahat nefes aldıysa bu, bizim belediyelerimiz sayesindedir. Ben, buradan, yerel seçimlerin 4’üncü yılında tüm baskılara rağmen yerel yönetimlerde tarih yazan tüm belediye başkanlarımı yürekten kutluyor, her birine tek tek partimiz ve milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum.
“İLK GÜN, BELEDİYELERİMİZİN ARAMA-KURTARMA EKİPLERİNİ SAATLERCE HAVALİMANINDA BEKLETTİLER”
Değerli arkadaşlar; 6 Şubat’ta büyük bir acı yaşadık. Kahramanmaraş merkezli depremlerde 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Her birine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Yine altını çiziyorum; belediyelerimiz, asli görevi olmamasına rağmen depremin ilk anından itibaren tüm imkanlarını seferber etti. Sayın Genel Başkan’ımız da ikinci günden itibaren sürekli sahadaydı. Belediye başkanlarımız ile birlikte, milletvekillerimizle birlikte oradaki mağdur vatandaşlarımızın yaralarını sarmaya çalıştık ve destek olmaya çalıştık, bütün imkanlarımızı da seferber ettik. Buradan bazı rakamları da vermek isterim. Bugüne kadar belediyelerimiz, 9 bin 266 araç, 27 bin 135 personelini bölgeye gönderdi. Her türlü insani yardım malzemesi taşıyan 7 bin 55 TIR, depremzede vatandaşlarımıza ulaştırıldı. 154 mobil mutfak, 163 ikram aracı, 18 mobil fırın bölgede hizmet verdi, vermeye de devam ediyor. Bunların yanı sıra 2 milyon 925 battaniye, 48 bin çadır, bin 400 konteyner, 260 bin ısıtıcı ve soba, 4 milyon 500 bin hijyen paketi, 2 bin 204 jeneratör, bin 868 mobil tuvalet ve duş, halkımıza ve bölgedeki mağdur vatandaşımıza ulaştırıldı. Bunların yanında altyapı hizmetlerinden sağlık hizmetlerine kadar pek çok hizmet de yapıldı. Şu anda görevlendirdiğimiz 129 belediye, deprem illerinde yerleşik olarak hizmetlerine devam ediyor. Bakın, bu hizmetleri neye rağmen verdik, onu da tekrar hatırlatmak isterim. İlk gün, belediyelerimizin arama-kurtarma ekiplerini saatlerce havalimanında beklettiler, geciktirdiler. ‘Her şeyi biz yapacağız’ diye aletlerine, araç ve gereçlerine el koydular. Ekiplere nereye gideceklerini dahi söylemediler. O göçük alanlarına göndermediler, beklettiler.
“PARTİZANLIK YAPARAK, VATANDAŞA GİDECEK YARDIMLARI DA MAALESEF GECİKTİRDİLER”
Belediyelerimizin pek çok yardım TIR’ına, ‘ben dağıtacağım’ diye maalesef el koydular. Yine birçok yerde belediyelerimize çadır kuracakları alan bile göstermekten imtina ettiler. Kurmaya çalıştıkları yerleri de maalesef kaldırttırmaya çalıştılar. Partizanlık yaparak, vatandaşa gidecek yardımları da maalesef geciktirdiler. Buradan vatandaşlarıma sormak istiyorum; yaşanan acının bu kadar büyük olmasının tek sorumlusu olan bir iktidardan ne yapmasını bekleriz? Bakın, bir görevden alma yok hâlâ. Hâlâ bir istifa yok, hâlâ bu sorumluluğu üzerine alan yok. Peki ne var? Asli sorumluluğu olmamasına rağmen yardıma koşan belediyelerimizi suçlayan bir iktidar var, suçlayan bir anlayış var, suçlayan bir Erdoğan var. Gerçekten akıl alır gibi değil. Kendi suçlarını, kendi iş bilmezliklerini kapatmak için vatandaşa destek götüren belediyelerimize laf söylüyorlar, maalesef karalıyorlar. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan, ‘CHP’li belediyeler deprem bölgesine uğramadı’ diyor. Şu ramazan gününde gerçekten bu kadar mı vicdanınız kurudu? Bu kadar mı anlayışınız eksik? Bu kadar mı çaresiz kaldınız? Bu kadar mı acizsiniz? Binlerce vatandaşı enkaz altında çaresiz bırakıp hâlâ ne yüzle belediyelerimizi suçluyorsunuz, anlamak mümkün değil. Bu deprem felaketinde dahi vatandaşlarımızın acısını biraz olsun hafiflettiysek bu, bizim belediyelerimizin sayesindedir. Erdoğan, belediyelerimize hakaret edeceğine, yatsın kalksın bizim belediyelerimize dua etsin. Açık söylüyorum; iktidarın sayılı günleri kaldı. Kaybetme korkusuyla akıllarını yitirdiler. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bir cumhurbaşkanına yalanla siyaset yapmak yakışmaz. Ancak bir partinin genel başkanı olmayı seçen Erdoğan, bu kirli siyaseti kendine yakışır hale getirmiştir. Bizim, partizanlık derdimiz yok. Tek amacımız, o bölgedeki vatandaşlarımıza hizmet etmek. Bunun için belediyelerimiz, oradaki valiliklerle, kaymakamlıkla iş birliği yapmak için adeta çırpınıyor. Bunun için Beylikdüzü Belediyemiz, kurduğu çadırkenti bile devlete teslim ediyor. Birçok yaptığı hizmetleri onlarla birlikte organize şekilde yapıyor, ama maalesef birçok haksızlıkla da karşılaşmıyor değil. Bunun için Sayın Genel Başkan’ımız, Hatay’da AK Partili Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ni bile ziyaret etti. Hatta başarı diledi, tebrik etti. Ancak biz bunları yaparken, AKP’li belediyelere bile teşekkür ederken onlar bizim belediyelerimize maalesef iftiralar atıyor.
“ERDOĞAN, 44 GÜNÜN KALDI. 44 GÜN SONRA SEN, VATANDAŞI DEĞİL KENDİ ÇIKARLARINI DÜŞÜNEN BİR İSİM OLARAK TARİHTEKİ YERİNİ ALACAKSIN”
Erdoğan’a açık çağrı yapıyorum: Eğer sadece bir gün bir partinin genel başkanlığını değil, gerçekten devlete yakışır bir cumhurbaşkanlığı yapmak istiyorsan gelin birlikte deprem bölgesine gidelim, belediye başkanlarımız size yaptığı çalışmaları anlatsın, hizmet ettiği alanları gezdirsin, yaptığı işleri tek tek ifade etsin. Biz, buradan imtina etmeyiz. Binlerce korumayla deprem bölgesine turistik gezi yapma, sadece tarif edilmiş yerlere gitme, önceden hazırlanmış yerleri ziyaret etme. Cesaretin varsa, gerçeği gözlemek istiyorsan biz buradayız ve her an hazırız. Yeter ki bu yalan siyasetinden vazgeç. Ama kirli siyasete devam etmek istiyorsan Erdoğan, 44 günün kaldı. 44 gün sonra sen, bu milleti bölen, bu milleti ayrıştıran, vatandaşı değil kendi çıkarlarını düşünen bir isim olarak tarihteki yerini alacaksın.
“TÜM BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ SEÇİM KAMPANYASINDA AKTİF ROL ALACAK”
25 Mart’ta tüm belediye başkanlarımızı Ankara’da toplayarak bir start vermiş olduk. Sayın cumhurbaşkanı adayımızın başkanlığında ve cumhurbaşkanı yardımcı adaylarımızın da katıldığı bir toplantıda start vermiş olduk. Tüm belediye başkanlarımız seçim kampanyasında aktif rol alacak. Hem kendi bölgelerinde hem de diğer illerimizde sahaya çıkarak vatandaşlarımızla bir araya gelecekler. Belediye başkanlıklarımızın görevlendirmeleri için ilk planlamaları yaptık. İlk etapta, hemşerilik ve özel bağlarının olduğu, özel diyaloglarının olduğu 63 ilde 219 belediye başkanımızı görevlendirdik. Önümüzdeki günlerde, ihtiyaç halinde yeni görevlendirmeler, yeni planlamalar da yapacağız. 2019’da ülkemizde büyük bir değişimi hep beraber başardık. İnanıyoruz ki o gün nasıl bir kışı bahara çevirdiysek bugün yine başaracağız. Bahar, yeniden doğuştur, yeniden diriliştir, yeniden hayat buluştur. Yine el ele vereceğiz, ülkemize yeni bir doğuşu, yeniden hayata dönüşü sağlayacağız. Türkiye’de yaratılan umutsuzluk ortamını hep birlikte umutla yeneceğiz ve ülkemizde kalıcı bir bahar iklimini hep beraber hâkim kılacağız.”