CHP Milletvekili Abdüllatif Şener, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Ticaret Bakanlığı'nın 2022 yılı bütçe kanun teklifi üzerinde konuştu.
Bir ülkede ekonomi politikası uygulayacak tek gücün devlet olduğunun altını çizen Abdüllatif Şener, şunları söyledi:
"Devletin elinde ekonomi politikası araçları vardır. Bunları kullanacak olan da siyasi iktidardır. Bağımsız kurumlarla hedefler belirler ve o araçlar kullanılır. Onun için ortaya çıkan her olumsuzluklar, her olumlu sonuçlar bu işin arkasında hükümet vardır diye düşünülür. Türkiye'nin içinde bulunduğu bir ekonomik tablo var. Bu ekonomik tablodan kim sorumludur? Hükümet. Peki hükümetin bir ekonomi politikası var mı diye düşündüğümde maalesef politika oluşturma kabiliyetini kaybetmiş bir hükümetle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Şu anda ekonomik göstergeler içerisinde mutlu edecek, geleceğe umutla bakabileceğimiz hiçbir gösterge yok."
"MİLLİ PARAMIZ SÜREKLİ DEĞER KAYBEDİYOR"
Döviz kurundaki dalgalanmaya dikkat çeken Şener, “Bir kere mili paramız sürekli değer kaybediyor. Türk lirası, bugün dünyada en fazla değer kaybeden paradır. Somali’nin, Etiyopya’nın parasından da daha fazla değer kaybeden bir paradır. Bunun dışında enflasyon dünyada en fazla enflasyonlardan biridir. Ortalama enflasyon rakamlarını burada hükümetin sunuşlarında dinledik. Ama Türkiye’deki gibi yüzde 20’lik hatta ÜFE’den bahsedersek yüzde 46’lık enflasyon dünyanın başka ülkelerinde hiç yok” dedi.
"MERKEZ BANKASI'NIN ELİNDE FAİZDEN BAŞKA BİR POLİTİKA KALMAMIŞTIR"
Her 6 saatte bir kurun yeni bir rekor kırdığını söyleyen Şener, “Borçlar artıyor, Merkez Bankası rezervi kalmamış, eksiye düşmüş ve Merkez Bankası’nın elinde faizden başka bir politika aracı kalmamış. Böyle bir ortamda hükümetin şu politikası vardır, bu hedefi vardır demeyi ben imkan dahilinde görmüyorum” diye konuştu.
"KUR 9 KAT ARTMIŞ"
Şener, iktidarın ekonomideki olumsuz durumu Koronavirüs salgını ile açıklamaya çalıştığını anımsatarak şunları söyledi:
“Pandemiyle ilgisi yok kardeşim. Pandemi başlamadan önce 2018 Ağustos’unda bu ülke krize girdi. 2018 Ağustos’undan önce de ekonomi sürekli kötü yönetildiği için felakete doğru gidiyordu. Böyle bir kriz, felaket ortamında, pandemiyi bahane etmenin anlamı yok. Zaten tedbirler kalktı. Geçen yıla göre bu yıl verilerin iyi gözükmesi lazım hala ortada böyle bir şey yoktur. Ekonomideki rekabet. Türk lirasının değeri düşürmekle, kuru yükseltmekle. Emeğin maliyeti düşürülecek. Bir taraftan Afgan, Suriye göçleriyle düşük ücret kullanacak ve onların baskısıyla bu ülkenin vatandaşları daha geride kalacak. Nitekim bugün birçok insan asgari ücretin altında çalışıyor. Düşük ücret ve yüksek kurla rekabet sağlayacak. Bu mümkün değil. Rekabetin olması için ileri, öncü teknoloji üretmeniz lazım. Bu yoksa yapamazsınız. Nitekim 2008’in ikinci yarısından bugüne kadar kur 9 kattan fazla artmış. Yüzde 900’den fazla artmıştır.”