Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

CHP'li Öztrak: Emeklinin 400 lirası nerede?

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ekonomi, işsizlik, salgın Öztrak'ın gündeminydi. Emniyet'in gazetecilerin görüntü almasını engelleyen genelgesi için Öztrak, "otoriterlileşmenin daniskasıdır" dedi. Öztrak, emeklilerin bayram ikramiyesine 100 lirayı eleştirdi, "emeklilerin 400 lirası nerede?" diye sordu.

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, MYK gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ruhsar Pekcan için, Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün çalışanlarına 2016 yılında “hakkında müteyakkız olunması” uyarısında bulunduğu bir mail attığı ortaya çıkmıştı.

Öztrak, "Ruhsar Pekcan'ın Emine Erdoğan'ın adını kullanarak vergi ödemeksizin eşya ithali yapmaya çalıştığı" iddialarına yönelik soruya şöyle yanıt verdi:

"Devleti özel sektör gibi yöneteceğiz diye iş başına gelenlerin yaptıklarını görüyoruz. Bu bana şu fıkrayı hatırlatıyor; "kümese bekçi arıyorlarmış, en sonunda tilkiyi beğenmişler. Ne kadar maaş istersin demişler. Tilki gülmekten cevap verememiş.

Kediye ciğer emanet etmek gibi bir şey. Özel sektör mantığıyla ülkeyi yönetmekten anladıkları bu. Kendilerine çalışan bakanlar."

Öztrak, "Erdoğan, emekliye verilecek bayram ikramiyesini, 1.000 liradan 1.100 liraya çıkarmak için, kararname yayımlayacağını söyledi. Kanunla çıkarılmış bir düzenleme, kararnameyle düzenlenemez" dedi.

Öztrak konu ile ilgili şunları söyledi:

İş bilmezliğin bir başka örneği, Erdoğan, emekliye verilecek bayram ikramiyesini, 1.000 liradan 1.100 liraya çıkarmak için, kararname yayımlayacağını söyledi. Kanunla çıkarılmış bir düzenleme, kararnameyle düzenlenemez.

Herhalde bu kendilerine söylenince, emekli ikramiyesine ilişkin düzenlemeyi, akaryakıt kaçakçılığını engellemek için yapılan düzenlemenin, arkasına iliştirdiler. Allah Aşkına! Devlet böyle mi yönetilir? Kanun nasıl çıkarılır, nasıl yazılır? Ne için kararname çıkarılır? Bunları bile bilmiyorlar.

Biz dün TBMM’ye kanun teklifi verdik. Çünkü bu işin kanunla yapıldığını biz biliriz. Bayramda emeklilerimize 1.500 lira ikramiye verilmesine yönelik kanun teklifimiz AK Parti ve MHP milletvekilleri oylarıyla dün akşam reddedildi. 1.500 lira bayram ikramiyesi lütuf değil, emeklinin hakkıdır.

2018’in Mayıs ayından bu yana gerçekleşen enflasyon yüzde 50. O gün bu gündür Bayram ikramiyesi olarak verilen 1.000 liraya Enflasyon telafisi uygulanmadı. Şimdi ikramiyeye vere vere 100 lira yani yüzde 10 zam verdiler. O da bizim zorlamamızla.

Peki, geriye kalan 400 lira nerede? “128 Milyar Dolara nerede?” diye sorduk. Cevap veremediniz. Bari “Emeklinin 400 lirası nerede?” onu söyleyin. Cevap verirler mi? Hiç sanmıyorum. Onlar cevap vermezse, milletimiz de bunlara cevabını sandıkta verir.

Öztrak'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Yarın 1 Mayıs… Sözlerime başlarken, İşçinin, emekçinin bayramı, 1 Mayıs’ı kutluyoruz. Bu yıl da, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Salgının gölgesinde kutlanıyor.

Salgın döneminde tüm kesimler gibi, emekçilerimiz de can ve mal kaybına uğradı Ağır bedeller ödedi. Önümüzdeki yıllarda, bu salgından kurtulduktan sonra, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü meydanlarda, hep beraber büyük bir coşkuyla kutlayacağız.

SALGINDA 3. ZİRVE BAŞLADI

Mart başında, salgın büyük ölçüde kontrol altına alınmıştı. Vaka sayıları günlük 10 binlerin altındaydı. Ekonomide açılma süreci başlamıştı. Ancak devleti yönetmeyi bilmeyen Erdoğan’ın lebalep parti kongrelerinden 1 ay sonra Türkiye’miz, salgında üçüncü zirveyi yaşamaya başladı. Son zirve, Öncekilerin çok ötesinde bir yıkıma sebep oldu. Erdoğan’ın lebalep kongrelerini tamamladığı, 24 Mart’tan bu yana, 9 bin 275 insanımız, Aşısı, yani çaresi olan bir virüs nedeniyle yaşamını yitirdi.

Sevdiklerimizi kaybettik, büyük acılar yaşadık. Türkiye’de, popülist, gerçekleri çarpıtarak yalanı hakikat gibi sunan, kendi siyasi çıkarlarını her şeyin önüne koyan yöneticiler, halkımıza büyük bedeller ödetti.

Dünya açılmaya başlarken, biz kapanmak zorunda kaldık. Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin, sorumsuzluğu ve beceriksizliği sonucunda, dün akşam 17 günlük bir kapanma süreci başladı.

Bu kapanmanın, tam bir kapanma olup olmadığı elbette tartışılır. Ancak geldiğimiz noktada, tedbirlerin sıkılaştırılması ve kapanma kaçınılmaz. Bu tedbirlere, başta ülkeyi yönetenler olmak üzere, herkes uymak zorunda…

Kuralı koyan, kurala uymadığında, tüm fedakârlıkların boşa gittiğini yakın zamanda gördük. Aşı sürecinde de ciddi fiyaskolar yaşadık. Ülkeyi yönettiğini iddia edenleri, “Aşı çeşitlendirmesine gidin” diye defalarca uyardık, kulaklarını tıkadılar… Şimdi bunu yapmamanın bedelini, aşı tedarikinde sıkıntı yaşayarak ödüyoruz. Bu kapanma döneminde yaygın bir aşılama için, elimizde yeterli aşı olmadığını artık biliyoruz.

Diğer taraftan tedbir ve destek dengesini kurmak, insanımızı canıyla cüzdanı arasında sıkıştırmamak, elbette devletin ve devleti yönettiğini iddia eden, Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin görevidir.

Anayasamıza göre; “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” Yine Anayasamıza göre, “Devlet; kişilerin ve toplumun Refah, huzur ve mutluluğunu sağlamakla” görevlidir. Ve yine Anayasamıza göre; “Devlet; esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.” Yani, kapanma kararıyla birlikte, yurttaşlarımızın ihtiyaç duyduğu destekleri sağlamak, hükümetin Anayasal görevdir.

Ancak Erdoğan Şahsım Hükümeti, kapanma kararını açıklarken, Mağdur olacak kesimlere, Ve asgari yaşam şartlarını sağlamakta güçlük çeken yurttaşlarımıza nasıl destek sağlayacağını açıklamamıştır. Dün ise son derece yetersiz, Göstermelik, yalan yanlış bir takım kararları, müjde diye parlatmaya çalışmıştır. Salgının ilk gününden bu yana, akran ekonomiler içinde Meksika ve Mısır’ın ardından, Yurttaşlarına bütçesinden en az destek veren Hükümet, Erdoğan Şahsım Hükümeti’dir.

Bize benzeyen ekonomiler vatandaşlarına, milli gelirlerinin ortalama yüzde 4’ü kadar doğrudan destek verirken, Erdoğan Şahsım Hükümeti, bunun yarısı kadar bile destek vermemiştir. Türkiye bu süreçte yurttaşlarına, kendi akranlarının ortalaması kadar destek verseydi, 202 milyar lira destek verecekti.

Oysa hükümetin kendi rakamlarına göre, 15 Nisan itibariyle verilen destek, sadece 60 milyar lira civarında kalmıştır. Bunun da yalnızca 6,5 milyar lirası bütçeden verilmiştir. Geriye kalan, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ve yurttaşlarımızın bağışlarından karşılanmıştır.

Türkiye G-20 üyesidir. Güçlü bir ekonomidir. Yurttaşlarımıza en az akran ekonomiler kadar, Bütçeden destek vermeliydi. İnsanlarımızı borca batırarak zora düşürmemeliydi. Ama bu yapılmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidarda olsaydık, biz bunu yapardık. Milletimiz borca batacağına, Sıkıntıları hafiflerdi.

Ülkemiz pandemi sonrasında, Küresel ekonominin sunacağı yeni fırsatları, çok daha güçlü bir biçimde değerlendirebilirdi.

“SEN SAĞLIĞINI KORU, BEN DESTEK OLURUM TÜRKİYE’M” PAKETİ

Cumhuriyet Halk Partisi Ekonomi Masası olarak, kendi alanında uzman, değerli milletvekili arkadaşlarımızla, bu kapanma döneminde ve ardından gelecek günlerle ilgili olarak, alınmasını gerekli gördüğümüz tedbirleri bir paket haline getirdik. Bu paketin ismini de, “SEN SAĞLIĞINI KORU, BEN DESTEK OLURUM TÜRKİYE’M” olarak belirledik.

Hükümete yol göstermek ve Türkiye’nin önümüzdeki günlerde halkçı bir iktidar elinde, nasıl yönetileceğinin ipuçlarını vermek üzere, görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Her şeyden önce Türkiye böyle bir paketi uygulayacak, imkân ve kaynaklara sahiptir. Bu yılın ilk üç ayında bütçe 23 milyar lira fazla vermiştir. Faiz dışı fazla ise 72 milyar liradır. Bütçede yandaşı değil, halkı önceleyen bir tahsisat mümkündür. Bütçe imkânları sonuna kadar halkımız için kullanılmalıdır. Bunu belirttikten sonra, alınması gereken önlemleri sıralayalım.

- Bu kapanma döneminde; pandemiden etkilenen esnaf ve ticaret erbabına, gerçek veya götürü usule tabi olup olmadığına bakılmaksızın, Nisan-Mayıs-Haziran aylarını kapsayacak şekilde; üç ay için aylık 4 bin liradan, Toplam 12 bin lira gelir desteği bütçeden ödenmelidir. Üç ay için; Büyükşehirlerde aylık 3 bin TL’den toplam 9 bin TL, büyükşehir olmayan illerde ise aylık 2 bin TL’den toplam 6 bin TL kira desteği, Esnaf ve ticaret erbabına sağlanmalıdır.

- İşyeri kira bedelinin, kira desteği tutarının altında olması halinde, kira desteği işyeri kira tutarı kadar ödenmelidir.

- Yeme-içme sektöründe faaliyet gösteren firmalara, 2019 yılında bildirdikleri yıllık net hasılatlarının yüzde 8’i kadar, 10 bin TL’den düşük, 50 bin TL’den fazla olmamak kaydıyla, bir ciro desteği derhal bütçeden ödenmelidir.

- Günlük ücret (yevmiye) ile çalışan ve kapanma sürecinde evde kalmak zorunda olanlar, sosyal koruma kapsamına alınmalıdır.

- Sosyal koruma sistemine kayıtlı ihtiyaç sahibi tüm ailelere mayıs ayında, net asgari ücret kadar, yani 2 bin 826 lira, Gelir desteği sağlanmalıdır. Aylık geliri asgari ücret ve altında olan hane halklarının kredi kartı borçlarının hesap kesim tarihleri, tam kapanma dönemi olan mayıs ayından bir ay sonrasına ertelenmelidir.

- Kapanma döneminde, herhangi bir geliri olmayan vatandaşlarımızın, doğalgaz, elektrik, su ve internet borçları devlet tarafından karşılanmalıdır.

- Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşulu olan Son 3 yıl 450 gün prim ödeme ve son 60 gün kesintisiz hizmet şartı bu dönemde kaldırılmalıdır.

- Ücretsiz izinle çalışanlar, kısa çalışma ödeneği kapsamına alınmalı, kısa çalışma ödeneğinin alt limiti Mayıs ayı için net asgari ücret (2 bin 826 lira) olarak belirlenmelidir.

- Turizm sektöründe askıda çalışanların, kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılması sağlanmalıdır. İşten çıkarma yasaklarında tüm istisnalar ortadan kaldırılmalı, KOD-29’dan işçi çıkarmalar yasaklanmalıdır.

- Tam kapanma sürecinden muaf tutulan, zorunlu hizmet ve üretimin devam ettiği tüm iş yerlerinde çalışanlara öncelikli aşı hakkı tanınmalıdır.

- 11 Kasım 2020 tarihli 7256 sayılı Kanun ile 31 Ağustos 2020 tarihine kadar olan Vergiler, vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, prim borçları ile belediye ve özel idarelerinin alacaklarının yapılandırma kapsamı, 30 Nisan 2021 tarihine kadar olan Tüm bu borçlar için genişletilmelidir.

- Kapsama giren yeni borçlar 2 ay arayla, 18 eşit taksitte ödenecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Kanun kapsamında borçlarını yapılandırmış fakat taksitlerini zamanında ödeyemediği için yapılandırma hakkını kaybetmiş olan mükelleflere, ödeyemediği taksitler için yeni bir fırsat/ödeme zamanı tanınarak yapılandırmanın devamı sağlanmalıdır.

- Pandemi nedeniyle kapanan işletmelerin 2021 yılı Mayıs ayında verilmesi ve ödenmesi gereken KDV, Muhtasar, SGK primleri ve diğer vergilerle ilgili beyanname verme ve ödeme süreleri Faiz ve gecikme zammı alınmaksızın bir ay uzatılmalıdır.

- Tam kapatma döneminde, İşletmelerin doğalgaz, elektrik, su ve internet borçlarının bir ay ertelenmesi sağlanmalıdır.

- Pandemi önlemleri kapsamında kapanan işletmelerden, 2021 yılı Nisan ve Mayıs ayları için belediyeler tarafından alınan katı atık bedeli alınmamalıdır.

- Zincir marketlerin hızlı tüketim malları dışında ürün satışı yapmaları tam kapanma döneminde sınırlandırılmalı ya da diğer esnafların da belirli sürelerde satış yapmaları sağlanmalıdır.

- Zincir marketlerin bu dönemde, zorunlu ürünler dışında mal satmasını engellemek için diğer reyonlara koruyucu bantlar çekilmelidir.

- Esnafın vergi borçları ve SGK prim borçları faizsiz olarak ertelenmelidir. Esnaftan, SGK primlerini ödeyemeyenlerin hastanelerden almakta oldukları, sağlık hizmetlerinden eksiksiz yararlanmaları sağlanmalıdır.

- Esnafın bankalara olan ve Mayıs ayına denk gelen kredi borçlarının ve kredi kartlarının ödemesi faizsiz olarak 1 ay ötelenmelidir.

- Kira stopajları kaldırılmalıdır.

- Nakliyeci esnafı pandemi sonuna kadar Motorlu Taşıtlar Vergisi’nden muaf tutulmalıdır.

- Kapanma süreci boyunca çalışmayan nakliyeci esnafı, zorunlu araç trafik muayenesinden (TÜVTÜRK) muaf tutulmalıdır.

- Özellikle okul servis araçları kullanılmadığı için, Zorunlu Trafik Sigortaları pandemi sürecinde dondurulmalıdır.

- Servis araçları, Salgın tedbirleri nedeniyle 1,5 yıldır çalışmamaktadır. Bu araçlar için 1 Temmuz'da dolacak 12 yaş sınırı kuralı, salgın bitinceye kadar ertelenmelidir.

- Yazlıklarda, yaz sezonuna yetişmesi gereken inşaatların yapımı için verilen son tarih 15 Haziran’dır. İnşaatların malzeme tedarikinde yaşanacak sıkıntılar da göz önüne alınarak, Bu yasak 30 Haziran’a kadar uzatılmalıdır.

- Tam kapanma döneminde kullanılmayacak otoyol, köprü ve yolcu gelir garantisi verilen havalimanlarında Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için ödenecek garantiler, mücbir sebep gerekçesiyle, sözleşme döneminin sonuna ertelenmelidir. Buradan sağlanacak kaynak, tam kapanma döneminde verilecek desteklerin finansmanında kullanılmalıdır.

Devlet kimsesizlerin kimsesidir ve devlet bugünler için vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm bu tedbirleri alacak imkâna da kaynağa da sahiptir. Yeter ki hükümette bunları yapma iradesi ve kaynakları halk için kullanma tercihi olsun.

"KOSKOCA BİR ÖDEME ZİNCİRİ ALTÜST OLMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALDI"

Bu arada dün akşam apar topar, hiçbir istişare yapılmadan, bazı kararlar, bir önergeyle torba yasaya eklenerek TBMM’den çıkarıldı. Biz, bu hafta Salı günü, 30 Nisan ve 31 Mayıs tarihleri arasında, icra takiplerinin durdurulması için bir yasa teklifi vermiştik.

Dün, gece yarısı gelen önergeyle icra takibini durduran bir düzenleme yapıldı. Bu, doğru bir karar. Ancak, önergeye eklenen çeklerle ilgili düzenlemenin önünün, arkasının iyi düşünülmediği daha sabahında görüldü. Çeklerin yazılmasını engellemek için, çeklerin bankalara ibrazı 1 Haziran sonrasına ertelendi.

İyi de bu çekleri tahsil edemeyen işletmeler, çalışanlarının maaşını nasıl ödeyecek? Kredi anapara ve faizlerini nasıl ödeyecek? Kirasını nasıl ödeyecek? Koskoca bir ödeme zinciri ve ekonomi, alt-üst olma riskiyle sabah karşı karşıya geldi. Bankada karşılığı olan çeklerin ibrazını engellemenin mantığı ne? Hem çeklerin yazılmasını, hemde ödeme zincirinin dağılmasını engellemek için, kamu bankaları üzerinden bir reeskont sistemi oluşturulabilirdi. Bunlar hiç düşünülmemiş. Niye düşünülmemiş? Çünkü koskoca Türkiye Cumhuriyeti; devlet aklıyla değil, trol aklıyla yönetiliyor. İstişareyle değil, tek bir kişinin aklıyla yönetiliyor. O akılda ne ülkenin ne de piyasanın gerçeklerini biliyor. Yani yönetilmiyor. Şimdi tepkiler yükselince, Ticaret Bakanlığı bir açıklama yaparak durumu toparlamaya çalışıyor. İşte bu beceriksizler yüzünden, son yıllarda tüm ülke çok hırpalandı. Küresel salgın da milletimizin ıstırabını katladı.

Son iki yılda iki milyona yakın yurttaşımız çalıştığı işini kaybetti. İşsizlerimizin sayısı 10 milyonu aştı. Yine son iki yılda, mutlak yoksulluk sınırının altında yaşayan yurttaşlarımızın sayısı 3 milyon 232 bin kişi artarak 10 milyon 171 bine çıktı.

İşsizlik ve yoksulluk giderek katılaşıyor. Türkiye giderek kan kaybediyor. Bu kan kaybını durdurmamız şart. Bunun için devletin tüm imkânları, en etkin şekilde milletimiz için kullanılmak zorundadır. Esnafımızı, işsizimizi, işçimizi, işletmelerimizi ayakta tutamazsak, salgından sonra dünyada açılacak yeni fırsat pencerelerini, hakkıyla kullanamayız.

Bu nedenle gelin, önerdiğimiz bu tedbirleri uygulamaya koyun. Bunu uygulamaya koyamıyorsanız da, Milletimizin ufkunu daha fazla karartmayın. Sandığı milletin önüne koyun, emaneti sahibine verin.

"İKİZDERELİLERİN YANINDAYIZ"

Son olarak Rize İkizdere’de bir doğa katliamı yaşanıyor. Köylü dağına, taşına sahip çıkmaya çalışıyor. Milletvekillerimiz orada halkla beraber, nöbet tutmaya devam ediyor. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Rize İkizderelilerin yanındayız. Milletimiz herkesin ne yaptığını görüyor. Notunu veriyor. Sandık önüne geldiğinde de, Elini korkak alıştırmayacak, Vereceği oylarla, Okkalı bir tokadı, Bu hayırsız hükümetin suratına nakşedecek. Bu iş bilmezleri evine gönderecek.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER