CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak bugün MYK gündemiyle ilgili basın toplantısı yaptı. Öztrak, şunları söyledi:
'ARTIK YENİ BİR DÖNEMİN ŞAFAĞINDAYIZ'
Gelmekte olan yıl öyle sıradan bir yıl değil. Bu ülkenin yurttaşları için 2023 çok özel ve anlamlı bir yıl. 2023, Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıldönümü. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılını artık tamamlıyoruz. İkinci yüzyılına kapıyı aralıyoruz. Artık yeni bir dönemin şafağındayız. 2023, Cumhuriyet Halk Partisi için de ayrıca önemli bir yıl. 2023’te partimizin 100. yaşını kutlayacağız ve aziz milletimizin teveccühüyle 100’üncü yılımıza iktidar partisi olarak gireceğiz.
Bundan dört yıl önce ucube tek kişilik hükümet sistemi Olağanüstü Hal şartlarında millete dayatıldı. ‘Her derde deva’ diye getirilen sistem istişareyi bitirdi, Gazi Meclisimizi etkisiz hale getirdi. Devletin adalet direğini çökertti. Muktedir olma vasfını yitirmiş, metal yorgunu, kibir hastalığıyla malul, her şeyi kendi bildiğini sanan, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan, AK Parti Genel Başkanı ve şürekâsı, milletimize verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı. Ne demiş Ziya Paşa: ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı, eserinde.’
'AK PARTİ GENEL BAŞKANI 2021’DE KERAMETİ KENDİNDEN MENKUL EKONOMİ POLİTİKALARIYLA PARAMIZI PUL ETTİ'
AK Parti Genel Başkanı 2021’de kerameti kendinden menkul ekonomi politikalarıyla paramızı pul etti. Pahalılığı hortlattı. Sonra çıktı, ‘Kur da düşecek, faiz de düşecek… 2022 en parlak yılımız olacak’ diye söz verdi. Ama atadığı Hazine ve Maliye Bakanı; ‘2022, en kötü yıl olarak, tarihe geçti’ dedi. Yıl biterken sarayın beceriksizliğini ifşa etti. Paramız, dünyada en fazla değer kaybeden, para birimlerinden biri oldu. Buna rağmen 12 aylık dış ticaret açığı, 2022’ye girerken 46 milyar dolardı. Yıl biterken 107 milyar dolara sıçradı. Son 10 yılın rekorunu kırdı. Ülkenin döviz bilançosunu gösteren cari dengedeki açık 7 milyar dolardan 43 milyar dolara çıktı. Tek bir senede altıya katlandı. 2022’ye girerken Hazine’nin ödeyeceği toplam iç borç faizi 795 milyar liraydı. Bugün 2 trilyon 570 milyar liraya çıktı. Yüzde 223 arttı. 2022’ye girerken 200 lira gelen elektrik faturası sene biterken 402 liraya çıktı. Bin lira gelen doğal gaz faturası sene biterken 2 bin 611 liraya sıçradı.
Geçtiğimiz yılbaşında çiftçi, traktörünün deposunu bin 327 liraya dolduruyordu. Şimdi aynı depoyu doldurmak için 2 bin 556 lira ödüyor. Geçtiğimiz yılbaşında 680 liraya dolan araba deposu bugün bin 35 liraya doluyor. Ülkeyi yönetemeyen kifayetsiz hükümet ülkemizi üretici enflasyonunda dünya birincisi, gıda enflasyonunda dünya dördüncüsü, tüketici enflasyonunda dünyaya altıncısı yaptı. Milletimizi hayat pahalılığı altında ezdi bitirdi.
'2023’E DE ZAM YAĞMURLARIYLA GİRİYORUZ'
2023’e de zam yağmurlarıyla giriyoruz. 2022’ye fahiş elektrik ve doğal gaz zamlarıyla uyanmıştık. 2023’e de yüzde 84’lük fahiş ‘doğalgaz hizmet bedeli’ zammıyla giriyoruz. Ucube tek kişilik hükümet sistemi; 2022’de ekonomiyi yamayla, göz boyamayla götürmeye kalktı. Ama patlak şambrel yama, metal yorgunu gövde boya tutmaz oldu. Piyasa ekonomisi gitti, kumanda ekonomisi geldi.
2022’de sadece ekonomik kriz değil, devletteki yönetim krizi de zirve yaptı. 2022’de ‘Ucube Tek Kişilik Hükümet Sistemi’ tel tel döküldü. Organize Sanayi Bölgelerinin elektriğini 3 gün kestiler. Doğalgaz tedarikinde yüzde 40 tenkisata gittiler. İhracatçıların döviz gelirlerinin önce yüzde 25’ine sonra yüzde 40’ına el koydular.
'BUGÜNE KADAR YAŞAMADIĞIMIZ BİR SÜRÜ GARABETİ 2022’DE YAŞADIK'
Bakan Yardımcıları, Merkez Bankası Başkan Yardımcıları banka kredilerinin nerede kullanılacağını, telefon talimatlarıyla belirler oldu. Bugüne kadar yaşamadığımız bir sürü garabeti 2022’de yaşadık. İstanbul karlar altında kaldı. İstanbul Havalimanı’na inemeyen atama İçişleri ve Ulaştırma bakanları katlettikleri Atatürk Havalimanı’na indiler. Karda Atatürk Havalimanı’na sığınanlar kuzeyimizde savaş çıkınca bu sefer etmedik laf bırakmadıkları Montrö’ye sığındılar. Sıkışınca Montrö’ye sığınanlar, Montrö’yü savunan emekli amiralleri zindana atma girişiminden de geri kalmadılar. 21. Yüzyılda, 2022’nin hemen başında koskoca bir kentimizi Isparta’mızı karda kışta dört gün boyunca karanlığa gömdüler. Bir vatandaşımız soğukta donarak öldü.
Ocak ayında verdikleri asgari ücret, Şubat ayında açlık sınırının altına düştü. Tarım Bakanı görevinden affedildi. Yerine atanan Bakan Venezüella’da, ‘Biz hayvanlarımıza pizzacıdan pizza, Burgerciden burger ısmarlar gibi dışarıdan yem alıp, yediriyoruz’ dedi. Bu ülkede tarımı nasıl batırdıklarını dünya âleme itiraf etti. Erdoğan aç yatmak zorunda bıraktığı milletimize; ‘Manda yoğurdu hakikaten kalitedir. İçine şöyle Medine hurması doğrarım. Çay kaşığı kestane balı ve yulaf ezmesi atarım. Bunu yer yatarım’ diye, şifalı tarifler verdi. Umutlarını çaldığı gençlerimizin karşısına çıktı; ‘Aromalı kahve içme ve dünyayı gezme’ tavsiyesinde bulundu.
'2022’DE ÇOCUKLARIMIZ, GENÇLERİMİZ, BU UCUBE REJİM ELİNDE SAHİPSİZ KALDI'
2022’de çocuklarımız, gençlerimiz, bu ucube rejim elinde sahipsiz kaldı. Yılın başında, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan dolayı intihar etti. Yılın sonunda 6 yaşındaki bir kız çocuğunun evlilik kisvesi altında yıllarca sistemli tecavüze uğradığı ortaya çıktı. Çocuğu korumakla görevli bakanların iki yıl boyunca üç maymunu oynadığı anlaşıldı. 2022’de KPSS’yi iptal ettiler. ÖSYM Başkanını görevden aldılar. ‘Hızlı karar alacağız’ diyerek getirdikleri ucube sistemde, bir sınavı bile yapamadılar. Atamaları da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. En son Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi’ne atanacak rektör Sütçü İmam’a atandı. Sonra ‘pardon’ diyerek Resmî Gazete’de düzeltme yaptılar.
2022’de doların yeşili için önceden tükürdüklerini yalamak zorunda kaldılar. 15 Temmuz’un finansörü dedikleri Birleşik Arap Emirlikleri’nin ayağına koştular. ‘Birleşik Arap Emirlikleri önümüzde diz çöktü’ diyen AK Parti Grup Başkanvekiline diz çöktürdüler. Görevinden affettiler. Kaşıkçı dava dosyasını, Suudi Arabistan’a sattılar. ‘Katil Sisi’ dedikleri Mısır Devlet Başkanı’nın eline yapıştılar. Meydanlarda havaya kaldırdıkları dört parmaklarını birkaç dolar uğruna ceplerine soktular.
2022’de bu ucube rejim elinde acı ve gözyaşlarımız da eksik olmadı. Gaziantep ve Derik’te korkunç trafik kazalarında 35 canımızı kaybettik. Ekonomik kriz eski kamyon lastiklerine diş açtırdı. Yollarımızda trafik güvenliği kalmadı. Amasra’da maden faciasında 42 madencimizi göz göre göre şehit verdik. Sayıştay’ın faciadan önce uyardığı ama uyarılarına uyulmadığı anlaşıldı. Beyoğlu’nda bomba patladı. Hain terör, 6 yurttaşımızı aramızdan aldı. Atama İçişleri Bakanı ‘Amerika’nın taziyesini kabul etmem’ dedi. Onu oraya atayan Erdoğan, taziye için Amerika’ya teşekkür etti.
'2022’DE DEVLETİN ADALET DİREĞİNİ HEPTEN ÇÖKERTTİLER'
2022’de devletin adalet direğini hepten çökerttiler. ‘İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder’ diyenler İstanbul’un kaybını hiç hazmedemediler. Vesayet altına aldıkları yargıçlar vasıtasıyla önce İstanbul İl Başkanımıza haksız, hukuksuz siyasi yasak getirdiler. Sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çökmek için seyyar hâkimlerine Belediye Başkanımız hakkında haksız, hukuksuz karar verdirttiler. Bu da yetmeyince Atama İçişleri Bakanının eliyle yeni kumpasların düğmesine bastılar.
Bir ülke ya ilimle ya da zulümle yönetilir. Zulümle abat olmaya kalkanın da akıbeti berbat olur. Erdoğan’ın ülkemizi ilimle değil zulümle yönetmeye çalıştığı ama yönetemediği artık anlaşılmıştır. Erdoğan’da ilim olsaydı, 11 yıldır, ‘2023 hedefleri’ dediği diline pelesenk ettiği millete verdiği söz ve taahhütleri yerine getirirdi. Ama verdiği her sözün altında kaldı. 11 yıl önce millete söz verdi. ‘2023’te Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla büyüklüğü bakımından dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alacağız’ dedi. Bugün baktık bırakın ilk 10 ekonomi arasına girmeyi, 1990’dan beri içinde olduğumuz ilk 20 ekonomi arasından düşme noktasına geldik.
'ERDOĞAN VERDİĞİ SÖZÜN YARISINI BİLE TUTAMADI'
‘2023’te milletin toplam gelirini en az 2 trilyon dolara çıkaracağız’ diye söz verdi. Ama bu ay kabul ettikleri bütçede, ‘2023’ün milli geliri ancak 867 milyar dolar olur’ diyorlar. Hadi dünyada salgın oldu. Rusya, Ukrayna’yı işgal etti. Küresel arz zincirleri dağıldı. Tüm bunların sonucunda, milli gelirimiz 2 trilyon dolar olmasın da 1 trilyon 900 milyar dolar olsun. Hadi 1 trilyon 800 milyar dolar olsun. Ama 2 trilyon dolar nere, 867 milyar dolar nere? Erdoğan verdiği sözün yarısını bile tutamadı.
Erdoğan, 2023’te kişi başına gelirimizi 25 bin dolara yükselteceğine söz verdi. 2011’de bu sözü millete verdiğinde, Türkiye’de kişi başına gelir 11 bin 289 dolar idi. Şimdi imzaladığı Cumhurbaşkanlığı Programında, ‘2023’te kişi başına gelir, 10 bin 71 dolar olacak’ diyor. Milleti 2011’deki gelirinin bile gerisine götürdü. 2011’den bu yana milletin geliri yerine sadece Saray ve şürekâsının geliri arttı. Yine, ‘İşsizliği yüzde 5’e düşüreceğim’ dedi. Şimdi ‘yüzde 10’un altına düşmez’ diyor. İhracat, enflasyon için verdiği sözlerde de hep aynısı oldu. Millete verdiği hiçbir sözü tutmadı. Vadettiklerinin yarısına bile ulaşamadı. Bu tablo; beceriksizliğin, kifayetsizliğin ve siyasi iflasın ilamıdır.
'1993’TEN BERİ ULUSLARARASI UÇUŞLARIN YAPILDIĞI, ERZURUM HAVALİMANINI, ‘BEN YAPTIM’ DİYE SAHİPLENDİ'
Millete verdiği hiçbir sözü tutmayan Sarayın kibirlisi, hafta sonu Erzurum’da çıktı: ‘Biz, 20 yıldır her sözümüzü tutmuş, her vaadimizi yerine getirmiş, her vizyonumuzu hayata geçirmiş, her projemizi inşa etmiş bir kadroyuz’ diyebildi. Bir de ‘Bizde yalan yok’ diye ekledi. Herhalde ‘bizde yalansız söz yok’ demek istedi. 1993’ten beri uluslararası uçuşların yapıldığı, Erzurum Havalimanını, ‘Ben yaptım’ diye sahiplendi. Palavrada Erzurumlu Teyo Pehlivan’a rahmet okuttu. Biz Erdoğan’ın, ‘Bizde yalan yok’ sözünü en başta EYT’lilere havale ediyoruz. ‘Aralık başı, aralık sonu, İnşallah, maşallah’ derken TBMM’yi tatil ettiler. Şimdi de çıkmışlar, ‘EYT ’de yaş aralığı ihtimal dâhilinde’ diyorlar. Ne diyelim? Yalan söylemek, sözünde durmamak münafıklık alametidir. ‘Konuşunca yalan söyleyen, söz verince sözünü tutmayan, kendine itimat edilince ihanet eden’ münafıklık yapar.
Koltuğunu kaybetme korkusu içindeki Erdoğan yine Erzurum’da; ‘Amaç Erdoğan'ı ve Cumhur İttifakı'nı devirmek. Yerine ne koyacaklar, belli değil. Hadi bunu başardılar gelince ne yapacaklar; bizim yaptıklarımızı yıkacaklar’ deyivermiş. Erdoğan’ın artık sandıkta devrileceğini anlaması güzel. Milletin yerine neyi koyacağını da görmüş. Ama bu ‘yıkıp, yakma işi’ nedir onu anlamadık. Biz yıkmaya değil, yapmaya geliyoruz. Taş üstüne taş koymaya geliyoruz.
'MEMLEKETİMİZİ İLKİN FERAHA SONRA DA REFAHA KAVUŞTURMAYA GELİYORUZ'
Mademki gelince biz ne yapacağız merak etmiş. Bunu öğrenmek bir seçmen olarak da hakkıdır. Anlatalım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak memleketimizi ilkin feraha sonra da refaha kavuşturmaya geliyoruz. Kısa sürede ferahlamak için çökerttikleri devlet yönetimini yeniden ayağa kaldıracağız. Yepyeni kurumları inşa edeceğiz. Ekonomide ilkin sarayın sebep olduğu ‘Belirsizlik çarkını’ kıracağız. Bunu gerçekleştirmek için; Merkez Bankası’nın başına tüm dünyanın saygı duyduğu bir ismi atayacağız. Merkez Bankası’nın hedefi, ‘Enflasyonu kalıcı olarak, düşük tek haneye indirmek’ olacak. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını güvence altına alacağız.
Ekonomik öncelik ve ihtiyaçları gözeterek 2023 Bütçesini yeniden yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Sağlanacak tasarruflarla ekonomik krizin ezdiği kırılgan kesimleri destekleyeceğiz. Mali Kural uygulamasını başlatacağız. Bütçe birliğini bozan uygulamalara son vereceğiz. Kamu Özel İşbirliği Projeleri başta olmak üzere devletin sırtındaki tüm koşullu yükümlülükleri Durum ve Hasar Tespit Komitesi eliyle ortaya çıkaracağız. Hızla atacağımız bu adımlarla kısa sürede ekonomide öngörülebilirliği artıracağız, makroekonomik istikrarı sağlayacağız.
‘Feraha’ kavuşmak için iki önemli çapayı daha kullanacağız: Güçlü Türkiye, Güçlü Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği demokratik, kurallı dünyadadır. Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini canlandıracağız. Bu çerçevede öncelikle, ‘23. Yargı ve Temel Haklar Faslının’ gereklerini hızla tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın derhal kaldırılmasını da AB’den isteyeceğiz. İkinci çapamız ise hızla hayata geçireceğimiz ‘Yeni Nesil Kalkınma Stratejimiz’ olacak. Bu; hem ülkemizi ferahlatacak. Hem de ‘kalıcı refaha’ ulaşmamızın önünü açacak.
'BİZ STRATEJİMİZİ DÖRT SÜTUN ÜZERİNE İNŞA ETTİK'
Biz stratejimizi dört sütun üzerine inşa ettik: Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü Türkiye; Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye, Zenginliği Adil Paylaşan Türkiye, Temiz ve Yeşil Türkiye. ‘Bize kral değil, kural gerek.’ Kurumları ve Kuralları Güçlü Türkiye’de; ‘Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem’ olacak. Cumhurbaşkanı 85 milyonu kucaklayacak. Herkesin Cumhurbaşkanı olacak. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. ‘Üstünlerin hukuku’ değil, ‘Hukukun üstünlüğü’ olacak. Merkez Bankası başta olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların araç bağımsızlıklarını yasal güvence altına alacağız. Kamu İhale Kanunu’nu, uluslararası normlara uygun şekilde yenileyeceğiz. İhalelerde, şeffaflık ve rekabeti sağlayacağız. Devlette atamaları sadakate göre değil, liyakate göre yapacağız. Kayırmacılığa son vereceğiz. Siyasi Ahlak Yasası’nı çıkaracağız siyasetin itibarını koruyacağız. Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz. Türkiye’yi Mali Eylem Görev Gücü’nün Gri Listesinden çıkaracağız.
'STRATEJİMİZİN İKİNCİ SÜTUNUNDA; ÜRETEREK ZENGİNLEŞEN, REKABETÇİ TÜRKİYE VAR'
Stratejimizin ikinci sütununda; Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye var. İlk iş; Küresel, bölgesel ve yerel kalkınma dinamiklerini takip eden özel kesimle yeni işbirliği modellerine öncülük eden ekonomideki oyunculara ufuk veren, Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağız. Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye’de; Endüstri 4.0 dinamikleriyle Dijital Dönüşüm ve Yeşil Dönüşüm ışığında sanayimizin yüksek teknolojili, katma değerli bir yapıya dönüşmesini destekleyeceğiz. Bu çerçevede Üniversite-Sanayi-Sivil Toplum-Kamu İşbirliği Modellerini en etkin şekilde kullanacağız. Evlatlarımızı ekonominin ve çağın gerektirdiği yeteneklerle donatacağız. Eğitimde niceliğe değil, kaliteye odaklanacağız. Üniversitelerimizde bilimsel özgürlüğü ve özerkliği sağlayacağız. İnternete erişimi özgürleştireceğiz. Şehirlerimizin veri iletim alt yapısını güçlendireceğiz. Ar-Ge faaliyetlerini destekleyen, kurumsal yapıyı güçlendireceğiz. Girişimi destekleyen finansal araçları çeşitlendireceğiz. Yeşil yatırımların, sürdürülebilirlik projelerinin, finansmana erişimini kolaylaştıracağız. Fin-Tekleri ve dijital ödeme sistemlerini yaygınlaştıracağız.
'ZENGİNLİĞİ ADİL PAYLAŞAN TÜRKİYE'
Gelelim stratejimizin üçüncü sütununa: Zenginliği Adil Paylaşan Türkiye. Bizim iktidarımızda ülkemizde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Aile Destekleri Sigortasıyla her aileye asgari bir gelir sağlayacağız. Kayıt dışılığı azaltarak, vergi tabanını genişleteceğiz. Vergi yükünü adil dağıtacağız. Dolaysız vergileri esas alan dolaylı vergilerin ağırlığını azaltan vergi yapısını tesis edeceğiz. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız. Kadınların iş yaşamına katılımı önündeki engelleri kaldıracağız. Kadınların toplumsal hayattaki konumunu güçlendireceğiz. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans göstereceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız. Sınırlı kamu kaynaklarını, ‘Kanal İstanbul’ gibi rant projeleri için kullanmayacağız. GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere, Kaynaklarımızı bölgesel ekonomik gelişmişlik farklarını azaltacak, projelerde kullanacağız.
'STRATEJİMİZİN SON SÜTUNU; TEMİZ, YEŞİL TÜRKİYE'
Ve stratejimizin son sütunu; Temiz, Yeşil Türkiye. Karbonsuzlaşma Stratejisini ve Yeşil Mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhataplarıyla beraber toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız. Döngüsel ekonominin imkânlarından sonuna kadar yararlanacağız. Çevreci ürünler ve sürdürülebilir üretime yönelik özel finansman yöntemleri geliştireceğiz. Yeni Nesil Kalkınma Stratejimizle Türkiye’nin geleceğine, potansiyeline güvenen ucuz ve tertemiz fonlar ülkemize akacak. Kalkınmanın finansmanı ucuzlayıp, rahatlayacak. Türkiye hızla büyüyen yeşil fonlardan sürdürülebilirlik fonlarından hak ettiği payı alacak.
'2030’A GELDİĞİMİZDE; FERT BAŞINA GELİRİMİZİ 20 BİN DOLARIN ÜSTÜNE ÇIKARACAĞIZ'
2030’a geldiğimizde; Fert başına gelirimizi 20 bin doların üstüne çıkaracağız. Milli gelirimizi 2 trilyon doların üzerine taşıyacağız. İhracatımız 600 milyar doları aşacak. 7 yılda 8,5 milyon yurttaşımıza yeni iş yaratacağız. İşsizliği ve enflasyonu düşük tek haneli rakamlara indireceğiz. Ülkemizi ve insanımızı hak ettiği refaha kavuşturacağız. Nereye gideceğini bilmeyen kaptana hiçbir rüzgâr yardım edemez. Biz ülkemizi nereye götüreceğimizi nasıl bir kaptana sahip olacağımızı çok iyi biliyoruz. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; ‘Tarafsızlık yeminine ihanet eden değil, yeminine sadık’ bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Kral değil, kural’ diyen bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Yasakçı değil, özgürlüklere sahip çıkan’ bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Sadakate değil, liyakate değer veren’ bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Kalpleri; korkuyla ve yalanlarla bölüp parçalayan değil, sevgiyle ve hakikatle birleştiren’ bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Ben değil, biz diyen, istişareye inanan’ bir Cumhurbaşkanı olacak. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı devleti bilen, hırslarını, egosunu aşmış, milletin kendisine verdiği büyük yetkiyi Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak için kullanacak, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, yepyeni ve Güçlü Parlamenter Sistemi getirecek. Bilge bir insan olacak. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; Altılı Masa’nın belirleyeceği aday olacak.
‘Geçmiş geride kaldı. Gelecek bizi çağırıyor.’ 2023’te bu çürümüş, yozlaşmış, tükenmiş yönetimi geldiği yere hep birlikte göndereceğiz. Gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır. En uzun geceyi artık geride bıraktık. En kötü yılı da beraberce uğurlayacağız. Karanlığın aydınlığa kavuşacağı günleri hep birlikte kucaklayacağız.
'YENİ SEÇİM KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİHTEN SONRAKİ BİR ERKEN SEÇİME BİZ DESTEK OLMAYIZ'
Öztrak basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erken seçime ilişkin bir soruya Öztrak, “Nisan başına kadar yapılacak bir erken seçime bizde destek veririz. Ama Nisan’ın ilk haftasından sonra yapılacak bir erken seçime yani bir siyasi mühendislik eseri olan yeni seçim kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki bir erken seçime biz destek olmayız. Bu siyaset mühendisliğinin parçası olmayız. Zaten bunun bir erken seçim niteliği de yoktur. Seçime bir bir buçuk ay kalmışken neyin erken seçimi? Cumhurbaşkanının yetkisi vardır. Buyursunlar kendi göbeklerini kendileri kessinler” dedi.
(ANKA)