CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM'de basın toplantısı yaparak gündemi değerlendirdi.
Özkoç, TBMM Genel Kurul'da bütçe görüşmeleri sırasında AKP Bursa Milletvekili Zafer Işık'ın İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs'e yumruk atması ve Örs'ün daha sonrasında hastaneye kaldırılmasına ilişkin, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’u; “Şentop, TBMM’nin başkanı. Siyaset üstü bir makamda oturuyor. Hepimizi koruyup kollaması gereken bir kişi. Peki, bir anayasa uzmanı gibi saraya giderek AKP’nin anayasa uzmanlığını yapmak bir Meclis Başkanına yakışıyor mu? Ya sen ilk önce kendi görevini yapsana. TBMM’de bir milletvekili darp edildi. Kalp pili vardı, uyutulmak zorunda kaldı. Bununla ilgili tek bir söz söyledi mi ya. Sen nasıl Meclis Başkanısın. Bununla ilgili bir açıklama yaptın mı ya" sözleriyle eleştirdi.
Özkoç’un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
'SON GÜNLERDE KONUŞULAN ŞEYDEN DOLAYI UTANÇ DUYUYORUM'
Ben Sakarya Milletvekiliyim. Oturduğum, ikamet ettiğim yer Sapanca. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Sakarya’nın bir milletvekili olarak son günlerde konuşulan şeyden dolayı utanç duyuyorum. Benim güzel ülkemde, hayatımı ve çocukluğumu geçirdiğim güzel kentte 6 yaşında bir kız çocuğuna gelinlik giydirip daha sonra da bu kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı; bugünlerde konuşuluyor. Bununla ilgili iddianame düzenlendi. Bununla ilgili ses kayıtları var.
'ADALET, HEPİMİZİN ORTAK VİCDANI DEĞİL Mİ'
Anlatılanları ve iddianameyi okuyunca bir insanın kendi insanlığından utanmaması mümkün değil. 6 yaşındaki bir çocuk, nasıl kurban edilir? Şikayetler, doktor tespiti, çocuğun anlattıkları… Gerçekten bunlar duyulduğu halde üstü nasıl örtbas edilir, nasıl kapatılır? Adalet, hepimizin ortak vicdanı değil mi? Peki bunu nasıl kararttılar? Ortak olan, şahit olan, göz yuman, hukuk önünde elbette hesap vermeli. Ağır bir şekilde cezalandırılmalı.
'AİLE BAKANLIĞI, ADALET BAKANLIĞI NEDEN VAR BU ÜLKEDE'
Bu yeter mi? Çocukları cemaatlerden, ailelerden, istismardan koruyacak olan kim? Çocuklar, ailenin malı değil. Toplumun aileye emanetidir. Onları aileleri kadar devletin de koruyup kollaması gerekir. Aile Bakanlığı niye var bu ülkede? Adalet Bakanlığı neden var bu ülkede? Pazartesi haberleri çıktı. Aile Bakanlığı’ndan tek ses yok. Dün fotoğraflar ortaya çıktı, akşam saatlerine yine tık yok. Tepkiler büyüyünce davaya müdahil olacağız dediler. Aile Bakanlığı’nın görevi bu davalara müdahil olmak değil, bu olaylarının olmasına neden olan faktörleri ortadan kaldıracak çalışmaları yapmaktır.
'ERDOĞAN’IN TALİMATIYLA KOMİSYON OLUŞTURDU'
Türkiye’de çocuk istismarı gözle görülür şekilde artıyor. Hem dinimiz hem ahlakımız, örfümüz, geleneklerimiz hem topluma bakış açımız gereği 21’inci yüzyılda nasıl çocuk istismarından bahsedebiliriz. Yıllardır AKP iktidarı, sorunu çözecek tek bir adım atmıyor. En son benim hatırladığım 2018’in başlarıydı. Dönemin başbakan yardımcısı Recep Akdağ başkanlığında 6 bakan görevlendirildi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, çocuk istismarını çözmek için Erdoğan’ın talimatıyla komisyon oluşturdu.
'ÖNEMLİ OLAN ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ VE YAŞAM KALİTESİ'
Dedik ki biz evet, burada saray böyle bir bakış açısıyla yaklaşmış, bakanlarını da görevlendirmiş, bununla ilgili ciddi tedbirler alınacak… Meclis’teki tüm siyasi parti gruplarını gezdiler. Hem biz hem diğer siyasi parti grupları buna sonuna kadar destek verdik. Neden? Önemli olan çocuklarımızın geleceği ve yaşam kalitesi. Parti içinde iç komisyon oluşturduk, ön açıcı raporlar sunduk. Benim makamımda gerçekleştirilen görüşmede Recep Akdağ, 10 gün gibi kısa bir sürede bununla ilgili bir eylem planı ve kapsamlı bir çalışma yapıp raporu size sunacağız dedi.
'BAKAN ‘BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ’ DEDİ'
Aradan yıllar geçti. Kaç defa sorduk, araştırma önergesi, soru önergesi verdik. Bütün bu bakanlardan ve saraydan tek bir laf çıktı mı? Hayır. Bununla ilgili bir rapor yayınlandı mı? Hayır. AKP’nin tutumu, aileden sorumlu bakan, Derya Yanık, Ensar Vakfı’nda 45 çocuğumuza tecavüz ile ilgili olaylar ortaya çıktığı ve mahkemeye intikal edildiği bir anda bakan ‘Bir kereden bir şey olmaz’ dedi. Yani çocuğa cinsel istismara kalkışan o alçak insanların sadece o insanların üzerine gitmek yetmiyor. Bu bakanın kafasındaki siyasi anlayışa ve bakış açısının üzerine gitmek gerekiyor.
'BİR BAKAN ‘BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ’ DİYEBİLİYOR. O ZAMAN BU HERKESE HAK OLUYOR BU ÜLKEDE'
Bir bakan, aileden sorumlu bir bakan… 45 çocuk, bu konuda bir tecavüze uğramışsa kalkıp da nasıl oluyor da ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyebiliyor. O zaman bu herkese hak oluyor bu ülkede. Bu alçakça bir yaklaşımdır. O Ensar Vakfı’na ne oldu? Özel bir yurtta 45 çocukla ilgili böyle bir şey yaşansaydı ne olurdu yurt? Ensar Vakfı, bakanın ‘Bir kereden bir şey olmaz’ yorumundan sonra hiçbir şey yapılmadı. Korunup kollandı.
'ÖĞRETMENLERİ BİR ARAYA TOPLAYIP, ENSAR VAKFI’NDA BİR ARAYA GELMELERİNİ…'
Elimde bir belge var. Bu belge 3 Aralık 2022 tarihine ait. Sultanbeyli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, ilçe zümre başkanlığı toplantısı için din kültür ve ahlak, imam hatip lisesi ortaokul öğretmenlerini bir araya toplayıp; bu derslerle ilgili koordineyi sağlamak, iletişimi sağlamak için Ensar Vakfı’nda bir araya gelmelerini valilik onaylı bir yazı yayınlamış. Yani Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı ve illerdeki il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin onlarca binası varken bunu kendi içlerinde halletmeleri mümkünken valilik emri ile Ensar Vakfı’nda bu öğretmenler bir araya gelip derslerdeki din kültürü ve ahlak, meslek derslerini, imam hatip ortaokul ve meslek derslerini nasıl bir koordinasyon ile yürütecekleri toplantısını burada yapıyorlar.
'AKP İKTİDARI, ÇOCUK İSTİSMARININ ÖNÜNE GEÇMEK YERİNE BUNU MEŞRULAŞTIRMAK İÇİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPIYOR'
Bu yaklaşım her türlü şeyin önünü açıyor. Bu nedir? 45 öğrencinin tecavüze uğradığı bir vakfa, vilayet ve Millî Eğitim Bakanlığı, itibar kazandırıyor. Merak etmeyin, böyle şeyler olur, geçer ama siz bizim korumamız altındasınız diyor. AKP iktidarı, çocuk istismarının önüne geçmek yerine bunu meşrulaştırmak ve bu kurumları itibarlılaştırmak için elinden ne geliyorsa yapıyor. İşte bu çocuklara istismarda bulunanlar kadar buna katkı sağlayan, bunları yapanları itibarlı hale getiren anlayış da suçludur. Ortadan tamamen kalkması gereken de işte bu bakış açısıdır. Onun için Türkiye’de çocuklarımızın başına bu geliyor.
'O YASA GEÇMİŞ OLSAYDI 6 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARA TECAVÜZ EDEN İNSANLAR BUGÜN ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYARAK DOLAŞIYOR OLACAKTI'
AKP iktidarı, çocuk evliliklerine affı Meclis’e getirdi. Girişimleri başta kadın örgütleri olmak üzere halkın tepsini, CHP’nin tepsine maruz kaldı. 2016’da o dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM kürsüsünün arkasındaki odada ‘ben bunu bu akşam geçiremezsem bir daha hiç geçiremem’ diye çırpınıyordu. Eğer o yasa geçmiş olsaydı 6 yaşındaki çocuğa cinsel tacizde bulunan, çocuklara tecavüz eden insanlar bugün ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor olacaktı. Bu mudur Adalet Bakanı? Böyle bir Aile Bakanı ile mi Türkiye yönetilmeli? Aileye bakış açısı bu mudur, gerçekten?
'YÜZÜ KIZARIYOR MUDUR BEKİR BOZDAĞ’IN ÇOK MERAK EDİYORUM'
Biz başörtüsü ile ilgili bunu kanunlaştıralım, bu kadının giyinme özgürlüğü; ister başörtülü ister açık olur istediği gibi giyinip buna kimse müdahale etmesin diye bir kanun teklifi sunduğumuzda aile birliğinden bahsettiler. Aile birliğinin düşmanı bu iktidardır. Tecavüzcüleri, bulundukları vakıfları itibarlı hale getiren, onlar için af çıkartmaya kalkan suçlu anlayış, bu anlayıştır. Bakanın savunduğu düzenlemeyi bugün acaba bir kez daha oturup kendisi; ya ben böyle bir şeye nasıl kalkıştım diye yüzü kızarıyor mudur Bekir Bozdağ’ın çok merak ediyorum.
'ÇOCUKLARA KARŞI İŞLENEN CİNSEL SUÇLARIN AF GETİRİLMESİ İLE İLGİLİ UĞRAŞAN BİR BAKAN OLARAK NASIL HALA O KOLTUKTA OTURURSUN'
Adalet Bakanı’na kesinlikle güvenmiyorum. Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili dört tane mahkeme kararı var. Yurtdışına çıkamaz, mal varlıklarına el konulmuştur. Kara para aklayıcısı… Bu kararları Adalet Bakanlığı nasıl kaldırdı, nasıl kaçırdınız, siz de müdahil oldunuz mu diye sordum; ‘vallahi ben böyle şeylere karışamam’ dedi. Ya Adalet Bakanısın. İçişleri Bakanı diyor ki Adalet Bakanlığı da bu işin içerisinde. Verilecek cevabın, ‘ben bu işlere karışmam, bu işleri bilmiyorum…’ Bilmiyorsan o makamda niye oturuyorsun? Niye o makamı işgal ediyorsun? Saraya yağcılık yapmak ve sarayın emirlerini almak adalet mekanizması içerisinde işletmek için o makamı nasıl işgal edersin? Çocuklara karşı işlenen cinsel suçların af getirilmesi ile ilgili uğraşan bir bakan olarak nasıl hala o koltukta oturursun?
'BASIN TOPLANTISINI İPTAL EDEREK SARAYA GİTTİLER'
Dün anayasa paketi için son dakikada basın toplantısı yapacak olan AKP iktidarı, basın toplantısını iptal etti. Kimler katıldı? Ne yaptılar? Neden iptal ettiler? Saraya gittiler, akıl sormaya; ya da saray onları çağırdı. Başka bir şeyleri dikte ettirmeye. Meclis Başkanı Şentop, Adalet Bakanı Bozdağ, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Grup Başkanvekili Özlem Zengin. Son dakika basın toplantısını iptal ederek saraya gittiler.
'SEN NASIL MECLİS BAŞKANISIN'
Şentop toplantıda ne yapıyor arkadaşlar? Şentop, TBMM’nin başkanı. Siyaset üstü bir makamda oturuyor. Hepimizi koruyup kollaması gereken bir kişi. Peki, bir anayasa uzmanı gibi saraya giderek AKP’nin anayasa uzmanlığını yapmak bir Meclis Başkanına yakışıyor mu? Ya sen ilk önce kendi görevini yapsana. TBMM’de bir milletvekili darp edildi. Kalp pili vardı, uyutulmak zorunda kaldı. Bununla ilgili tek bir söz söyledi mi ya. Sen nasıl Meclis Başkanısın. Bununla ilgili bir açıklama yaptın mı ya. Bu nasıl bir Meclis Başkanlığıdır. Sistem böyle olunca, işler de böyle yürüyor.
'TÜRKİYE’DE HUKUK, UYUŞTURUCUDAN CEZA ALAN ZİNDAŞTİ GİBİ ADAMLARIN MAHKEMEDEN ÇIKARTILIP BU ÜLKEDEN ELİNİ KOLUNU SAĞLAYARAK GİTMESİNİ SAĞLIYOR'
O yüzden Türkiye’de olmaz diye bir şey yok. Her şey olabilir. Çocuklarımıza, gençlerimize, kadınlarımıza olabilir, kadınlarımıza her türlü şiddet uygulanabilir, giderler öldürürler, katlederler ama devlet çıkar der ki ‘böyle münferit olaylar oluyor, dünyada da oluyor, hukuk bunun için gereğini yapar…’ Hukukun ne yaptığını ben Sezgin Baran Korkmaz davasında Adalet Bakanı’na sordum. Hukuk, sarayın çarklarını ve aldığı kararları istediği gibi uygulayabilmesi için bir araç haline getirilmiştir Türkiye’de. Uyuşturucu baronlarının, kara para aklayıcılarının yurt dışına elini kolunu sallayarak çıkmasını sağlıyor. Türkiye’de hukuk, uyuşturucudan ceza alan Zindaşti gibi adamların mahkemeden çıkartılıp bu ülkeden elini kolunu sağlayarak gitmesini sağlıyor. Onun için bu sistem değişmeli. Çocuklarımız, kadınlarımız, toplumumuz ahlakı için, dinimiz için, milletimizin geleceği için bu ucube Cumhurbaşkanlığı gitmeli.
'EMEĞİNİN KARŞILIĞINI ALMAYI HAK EDEN HERKES TÜRKİYE’DE ONURLU YAŞAYACAĞI GİBİ BİR ÜCRET ALMALIDIR'
Bakanlık bir anket yapmış, demişler ki ‘İşveren 7 bin 50 TL olsun demiş, çalışanlar da 7 bin 500 TL olsun demiş.’ Allah’tan korkun ya, nerede yaptınız bu anketi? Kiminle yaptınız, hangi şirket yaptı? Hangi işçi benim maaşım 7 bin 500 TL olsun, bana yeter dedi. Kim dedi? TÜRK-İş de asgari olarak 7 bin 785 TL’den başlaması gerekir pazarlığın dedi. Bütün sendikalar, işverenler de şunu görmeli, çalışan, alının teriyle emeğinin karşılığını almayı hak eden herkes Türkiye’de onurlu yaşayacağı gibi bir ücret almalıdır. Kimseye muhtaç olmadan, bütün sosyal olanaklardan yararlanarak; sağlıktan, eğitimden, barınma imkanlarından adilce yararlanacak bir ücret almalıdır.
'CHP 10 BİN TL’NİN ALTINDA OLMASIN, ÜSTÜNDE OLSUN DİYOR'
Biz bununla ilgili bugün 10 bin TL olsun desek, CHP 10 bin TL’nin altında olmasın, üstünde olsun diyor. Bu enflasyon karşısında bu paralar yeterli olacak mı? İki, üç ay içerisinde tekrar o rakamlar inecek yok olacak gidecek. Asgari ücret sadece karın doyurmak için yoktur. Bunun gerçekten konut giderleri, ısınma, ulaşım, eğitim giderleri var. İnsanca giyinme giderleri var. Toplum içince yaşayabilmek için asgari harcamalar var. Onun için bizim asgari ücreti düşünürken aynı zamanda enflasyon belasını bizim başımıza saran 2023’te enflasyon tek haneli rakamlara inecektir diyen Recep Tayyip Erdoğan ve onun Cumhurbaşkanlığı sisteminin yarattığı bu enflasyon belasını ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bunun için ne gerekiyor, bunun için muhakkak bu sistemin değişmesi gerekiyor.
'ENFLASYONUN BOYNUNU KIRIP KIRAMAYACAKLARINI BİLMİYORUM AMA MİLLETİN BELİNİ KIRDILAR'
Özkoç, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Enflasyona ilişkin iktidarın söylemleri üzerine yönetilen soruya Özkoç, “Enflasyonun boynunu kırıp kıramayacaklarını bilmiyorum ama milletin belini kırdılar. Millet, gerçekten yoksulluk içerisinde kıvranıyor. Yine kendilerini suçlamamak için marketleri suçlamak gibi böyle tevessül edilmeyecek bir davranış içinde olan AKP iktidarı suçluyu hep dışarıda arıyor. Bu milletin neden bu yoksulluğu çektiğini anlayabilmesi için bu enflasyonun hangi politikalarla bu noktaya geldiğini görebilmesi için Recep Tayyip Erdoğan’ın aynanın karşısına geçip kendi yüzüne bir kere bakması gerekiyor. Ben bu millete ne söz verdim ne noktaya getirdim, bunu görebilmesi için. Verdiği sözlerin hiçbir tanesini yerine getirememiştir. Bu insanlar; uslanmaz, arlanmaz, yüzü kızarmaz. Değişmesi gereken bu sistemdir, gitmesi gereken bunlardır” dedi.
(ANKA)