Engin Özkoç, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özkoç’un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
'TOMBALADAN SEÇİM YAPILMAZ'
Seçim Kanunu ile ilgili bizden çok iktidar konuşuyor. Bizim için ‘Bir avuç suda fırtına koparıyorlar’ diyorlar. Oysaki biz öyle yapmıyoruz. Bizim için Millet İttifakı’nın önünü kesecek hiçbir olay yoktur. Millet İttifakı yoluna devam ediyor. Ancak söylenmesi gereken şeyleri de söylüyoruz. Diyoruz ki ‘Baraj yüzde 7 değil 3 olmalıdır’. Bütün siyasi partilerin kendini eşit şekilde ifade etmeleri için bu gerekli. ‘Kıdemli hakimleri devre dışı bırakmak onları itibarsızlaştırmaktır’ diyoruz. Kıdemli hakimler bugün neden güvensiz oldular? Neden itibarsızlaştırıyorlar? Diyoruz ki ‘Böyle yerlerde tombaladan seçerek seçim yapılmaz’. Seçim güvenliği böyle sağlanmaz. Bunun için liyakat ve kurumsallık gerekiyor. Bir de yurt dışında vatandaşlarımız oy kullanıyorlar. Vatandaşlarımız neden seçilme hakkına sahip değil? Bu, yasalara eklenebilir. Oy kullanabilen herkesin seçilme hakkına sahip olmasını talep ediyorum.
'ACINACAK BİRİ VARSA BİNALİ BEY’İN İSTANBUL’DAKİ HALİYDİ'
Muhtarlarla ilgili düzenleme geldi. Dediler ki ‘Seçime girsin, sonra kurullar inceleme yaparlar, seçildikten sonra mazbatalarını alıp almayacaklarına karar verirler’. Ne oldu demokrasi, ne oldu seçim? Senin seçimden önce yeterliliğini istemen gerekiyor. İktidar mensupları ile konuştuk. Bizim istediğimiz kavga değil. Biz, huzur içinde doğru şeyler olsun istiyoruz. İktidar, görme engelli vatandaşlarımızın da yanında refakatçi ile değil şablon üzerinden oy kullanmalarını uygun gördü. Doğru değil mi? Demek ki biz söylediğimiz zaman yanlış olmuyor. Doğru olanı söylediğimiz zaman iktidarın bunu düzeltmesi gerekiyor. Binali Yıldırım bir açıklama yapmış. ‘Bunlar kendilerini acındırmaya geliyorlar’ demiş. ‘Bu ülkede acınacak biri varsa Binali Bey’in İstanbul’daki haliydi’ derler.
'SENİN YAPTIĞIN UYGULAMA TÜRKİYE’Yİ FELAKETE SÜRÜKLÜYOR'
Türkiye’de bugün fiyatlar üçe katladı. Peki Türkiye bu noktaya gerçekten nasıl geldi? Deprem mi var, büyük bir afet mi oldu, savaş mı çıktı, kuraklık mı var? 45 milyon insanımız açlık sınırı noktasına neden geldi? Bir tek nedeni var, Recep Tayyip Erdoğan’dır. Çünkü o, dünyada hiç uygulanmayan bir modeli, Tayyip ekonomisini uygulamaya çalışıyor. Senin yaptığın bu uygulama Türkiye’yi felakete sürüklüyor. Gıda fiyatları arttıkça senin asgari ücrete yaptığın zam bunun gerisinde kalıyor. Bir iki ay içinde senin yanlış ekonomi politikan nedeniyle açlık sınırı çıktı. Bundan dönmenin yolu var mı? Recep Tayyip Erdoğan’ın inadından vazgeçmesidir.
'ERDOĞAN SEN GÜNAHKARSIN'
Milleti doları olanların kefili yapıyor. Dolar milyarderlerinin kefili milletimiz olacak. Bankadaki doları olanlara ‘TL’ye çevirin’ diyor. Örneğin ‘Bir milyon lirayı mevduat hesabına yatırırsanız bu 272 bin lira olarak size geriye dönecek’ diyor. Bunun en önemli yükünü Hazine, yani millet karşılıyor. Hani faiz günahtı? Sen günahkarsın. Recep Tayyip Erdoğan’a bir kez daha söylüyorum. ‘Faiz günahtır’ dedin, en büyük faizi uygulayan sensin. Bu günahtır, sen de günahkarsın. Televizyonlara çıkıyorsun, bu yoksulluk içinde ‘Ben her gece yatarken manda yoğurdu içine kestane balı ekleyerek yiyorum, hurma da ekliyorum, çok şifalı’ diyorsun. Milletin manda yoğurdu, kestane balı alacak hali var mı, yok mu en iyi bilenlerden biri sensin. Ama senin için varsa yoksa ailen, yandaşların ve kibrin. Onların açlığından, yoksulluğundan, mağduriyetinden habersiz gibi dalga geçiyorsun.
'‘DEVLETE GÜVENDİK HATA MI YAPTIK’ DİYORLAR'
İnsanlar ne yapmak ister hayatlarında? Ev sahibi olmak isterler. Huzurlu, mutlu bir yaşantısı olsun isterler. Çocuklarının geleceği için isterler. Çocukları yuvaya sahip olsun diye isterler. Onun için ev sahibi olmak isterler. Yıllarca çalışırlar, ‘Kafamı sokacağım bir evim olsun’ derler. Bunu fırsata çeviren şirketler var. İnsanlar ‘Başka yollarla nasıl ev sahibi olurum’ diyor. Evim mağdurları; Türkiye konuşuyor. İşte temsilcileri bugün aramızda oturuyorlar. ‘Biz devletimize güvendik, gerçekten kurumsal bir yapısı yoksa neden devlet izin verdi. Biz devlete güvendik, hata mı yaptık’ diyorlar. Oraya girmişler, paralarını yatırmışlar. Çocuklarına miras olarak ev bırakmak istiyorlar. Aradan yıllar geçiyor. İktidar, ‘Bir dakika, bu şirketlerin bu yapısıyla yürümez’ diyor. Keşke insanlar mağdur duruma düşmeden yapsaydın. TMSF el koyuyor. ‘Altı ay var, altı ay veriyorum.’ Daha üç ay geçmiş, daha üç ay var, sen hangi saikle 21 şirketi TMSF’ye geçiriyorsun? Sen neyi güvenceye alıyorsun? Peki mağdurlar? Mağdurların haklarını güvence altına alıyor musun? Yatırdığımız kaparo var. Orada kaybettiğimiz paralar var. Bir zaman var, zaman. ‘Bu iki yolu kabul ederseniz edersiniz.’ Biz de buradan diyoruz ki ‘Mesele kavga etmek değil üzüm yemek’. Bunlar bizim vatandaşlarımız. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları. İşte Genel Kurul orada. Muhalefet milletvekilleri ortak önergeyi verelim. Bütün bu mağduriyetleri güvence altına alalım. Bunun için CHP hazır.
'OLMUYOR, YAPAMIYORSUNUZ'
Biz ne dersek o oluyor ama bundan memnun muyuz? Değiliz. ‘Bu asgari ücret yetmez’ diyoruz. ‘Yeniden belirleyin’ dedik. Asgari ücret eridi, bitti. Siz gitmezseniz dertler bitmez. Olmuyor, yapamıyorsunuz. 20 yıldan beri bu ülkeyi yönetmeyi çalışıyorsunuz; bu ülkenin bereketli toprakları var, insanları tarım ürünlerine muhtaç, ithal eder hale getirdiniz. Bu milletin bu şekilde mağdur duruma düşürülmesi doğru değil. Gençlerimizin yüzde 70’i Türkiye’den ayrılmak istiyor. Nedeni sizsiniz. Çare var mı? Çare var. Önündeki engel AKP iktidarı, Recep Tayyip Erdoğan.
Bütün bunları halledebilmemiz için bir an önce sandığa gitmemiz gerekiyor ama sandığa gitmek istemiyorlar. Örneğin Süleyman Soylu gibi insanlar. ‘Bir insan bir ordunun içine girip nifak sokarak orduyu birbirine düşürür’ derler ya tam da bunun karşılığı Süleyman Soylu. Süleyman Soylu, İçişleri Bakanlığı döneminde yaptıkları ile ibret verici bir noktaya gelmiştir. Kara para akladığı iddia edilen ve yurt dışında kendisine arama kararı çıkarılan insanlarla odasında görüşen kişinin adı Süleyman Soylu’dur. O kişiyi devletin yapısıyla birlikte yurt dışına kaçırdığını Bütçe Komisyonu’nda itiraf eden kişi Süleyman Soylu’dur. Bir mafya liderinin bir siyasetçiye 10 bin dolar rüşvet verdiğini itiraf edip o siyasetçiyle ilgili hiçbir şey yapmayan kişi Süleyman Soylu’dur. Yakalanan tonlarca kokainin gerçek patronunu gizleyen ve hiç alakası olmayan insanları cezaevine koyan Süleyman Soylu’dur.
'GEREĞİNİ YAPMAZSAN AHLAKSIZ, YALANCI BİR ADAMSIN'
Süleyman Soylu, fitne, fesat, iftira yoluyla Türkiye’de kargaşa yaratmak istiyor. CHP ve altılı ortak bildiri ile ilgili, ‘bir büyükelçi, bir büyükelçiye gitti’, tekerleme gibi, ‘yaptırım istedi’ falan filan. Şimdi ben, buradan sana, senin gözünün içine baka baka sesleniyorum. Bu doğru ise gereğini yap. Gerçekten, uyuşturucu baronları için gereğini yapmadın. Kara para aklayanlar ile ilgili gereğini yapmadın. Mafya liderleri ile ilgili gereğini yapmadın. Sana bu konuda güvenmiyorum ama bu konu gerçekten doğruysa gereğini yap. Eğer gereğini yapmazsan şerefsizsin. Eğer gereğini yapmazsan ahlaksız bir adamsın. Eğer gereğini yapmazsan yalancı bir adamsın. Bütün bunları mahkemeye ver. Bu sıfatlara layık olduğunu kanıtlayayım. Ya gereğini yap ya bu sıfatların mağduru sensin. Sen, kendin gibi mi sanıyorsun CHP ve muhalefet liderlerini? Sen, CHP’de ufacık bir lekeyi onlara dokunduramazsın. Sen, kendi partisinin lideri olup, kendi partisini satan, bir bakanlık uğruna kendisini destekleyen vatandaşlara arkasını dönen, bir kişinin tetikçiliğini yapan, kendi bulunduğun İçişleri Bakanlığı’nda da ‘Bir tek İçişleri’yle ilgili makale okumadan buraya getirildim’ diye liyakatsizliğini itiraf eden kişisin. Bir gün bu yaptıklarının hesabını Türkiye Cumhuriyeti’nde vereceksin.
(ANKA)