BIST 100 9.472 DOLAR 34,55 EURO 36,00 ALTIN 2.998,29
17° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

CHP'li Özgür Özel'den 'adaylık' açıklaması

CHP'li Özgür Özel'den 'adaylık' açıklaması

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin de konuşan Özel, "Biz aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu isteriz" ifadelerini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Halk TV'de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah'ın konuğu oldu. Özel, gündeme dair açıklamalar yaptı.

Özel'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

2019 yılı çok iyi geçmişti. Bu sabah kalkınca bu yıl inşallah iyi bir yıl olsun, iktidar değişsin, CHP iktidar olsun, herkesin yüzü gülsün.

Tam bir rezalet. Ülkenin geldiği durumu göstermek açısından böyle turnusol kağıdı gibi. Öncesinde, sırasında ve sonrasında olanlar bir bütün. Öncesinde Süleyman Soylu, valilere 'CHP'lileri şehit cenazelerine sokmayın' diye sözlü talimat verdi. Bu nasıl bir provokasyondur? Esasında bir bütün halinde baktığınızda bu işin başlangıç noktası Soylu'nun provokasyonu, hedef göstermesi ve doğrudan göstermeden talimat vermesiyle başladı.

Tuğla gibi kitabımız var bu linç girişimiyle ilgili. O davadan savcının bile bulmadığı sanıkları numaralandırarak yazdığımız... Kemal beye uğultular başladığında birileri çatıdan tahta dağıtmaya başlıyor millete. Bir çatıya gidip tahta alıyorlar, demir çubuklar istiflenmiş, bir köşede taşlar istiflenmiş. Kemal bey gidiyor, AKP yöneticileri, AKP Genel Başkan Yardımcısı Fatih bey neden elini sıkmamış? Cenaze bu ya, şehit cenazesi... Atmosferde bir şey var. Atmosferi germek istiyor. Hangi şehit cenazesinde Kemal beyin eli havada kalmış da bugün kalmış? Bunu görmek lazım.

umruk atmaya çalışıyorlar, arabası kullanılmaz hale gelmiş. Genel başkan içinde diye düşünerek kayalar atılıyor. Eve gidiyor, 'Yakın bu evi' diye bağıran bir kadın. 'O sen misin' diye sorulmamış, mahkemede de ses kaydı incelemesi... Mahkeme şüpheye düştük, ses bu kadına mı ait diye... Görüntüde var, bütün Türkiye biliyor. O yüzden sanık lehine yorumlayıp ceza vermiyorlar. Kadın bu çağrıyı yapmamış gibi... Yumruk atan kişi için de basit yaralama kastı deniliyor.

PLANLI, HAZIRLIKLI VE ÖNCEDEN HAZIRLANARAK YOLLANDILAR

Adımı Özgür olduğunu bildiğim kadar, Ağrı Dağı kadar gerçek bir şeyden bahsediyoruz. Planlı, hazırlıklı ve önceden hazırlanarak yollandılar. Sen ülkenin siyasetçisini, ana muhalefet liderini öldürmeye çalışıyorlar. Siyasilerden nasıl mesajlar gelmesi lazım? Bahçeli 'Senin ne işin var orada' diyor. Soylu, 'Her yere gidilmez, bende bazı yerlere korkup gitmiyorum. O da gitmesin' diyor. Hedefi gösteren sensin. Erdoğan'dan samimi bir geçmiş olsun telefonu beklersin, televizyondan bile demediler. Neredeyse Kemal beyi suçladılar.

O gün olay olduğunda Milli Savunma Bakanı, 'Arkadaşlar' diyor. Oradaki gözü dönmüş güruh arkadaş olabilir mi? Ona arkadaşsa o bakan da bu memleketten, hepimizden uzak dursun. 'Arkadaşlar mesajınızı verdiniz artık dağılın' diyor. Bu mesaj olabilir mi?

Kemal beyin davasında bu kararı veren hakim şöyle bir noktada. Öncesinde İçişleri Bakanı bunu diyorsa, olay olurken oradaki bakan, vekiller böyle davranıyorsa, sonrasında Cumhur İttifakı'nın iki lideri Kemal beyi suçluyorsa benim vereceğim karar belli diyor. Yumruk atan kişinin elini öpmek için sıraya girmişti bazı AKP'liler. Hakim böyle bir psikoloji ile bu kararı vermiş. Süleyman Soylu günü gelince bunun hesabını verecek ama bu kararı verenlerde verecek. Böylesi bir linç davasında hiçbir kusur yok, hazırlık yok diyen adam bunun hesabını verecek. Bir soruşturma ile bunun hesabını verecek.

İMAMOĞLU DAVASI

İmamoğlu, yurt dışında bir uluslararası birliğin toplantısında kendisine verilen kürsüde İstanbul seçimleriyle ilgili 'Seçimi önce kazandık, iptal ettirdiler. Tekrar seçim oldu kazandık' diye konuştu. Türkiye'ye döndü. Dönünde İçişleri Bakanı Soylu, Ekrem İmamoğlu'nu hedef alarak, 'Gitmiş yurt dışında Türkiye'yi şikayet ediyor....' diye hakaret etti. Onun üstüne Ekrem beye sordular. Ekrem bey, Soylu'nun ifadesini tekrar etti.

Bunun üzerine YSK, seçimi kendi iptal ettiği için o laf bana söylendi diye dava açmış. İmamoğlu, Soylu'nun ağır tahriki altında kendisine yapılan hakarete aynı kelimeyle cevap veriyor. Ama dava açtılar. Ceza kesinleşirse, İmamoğlu siyasetten men edilecek. Şiir okudu diye 4 ay hapiste tutulan bir kişinin daha sonra parti kurup başına geçip başbakan, cumhurbaşkanı olduğu bir parti nasıl böyle bir akıl tutulmasına tutuluyor ki, şimdi kendi siyasi rakiplerini içeri attırıyor.

Cesaret ederlerse yedikleri demokrasi tokadının 10 katını yerler. Bu millet böyle şeyleri affetmez. Ben cesaret edebileceklerini zannetmiyorum.

Geçen gün Süleyman Soylu mahkemeye başvurmuş. 'Ben o zaman bir şey demedim ama o laf bana da söylenmiş bir laftır. Ben de şikayetçiyim' diyor. Biz zaten bu laf sana söylenmiş diyoruz, YSK'ya ne oluyor?

'SOYLU SİYASETİ BIRAKACAK' İDDİASI

Bu milletin canını yakan her olayda madden ve manen mücadele etmesi gerekirken bir bakıyorsunuz o pisliğin içinde. En azından fotoğraf çektirmiş. Normal bir gün duramaz. 'Ben Erdoğan varsa varım yoksa yokum' diyor. 'İlk uçakla kaçmam lazım' mantık bu. Bunu böyle söyleyemeyip tersinden söylüyor. Tayyip Erdoğan kazanırsa, kaybederse onla devam edeceğim diyerek Erdoğan'a, 'Beni görevden almayı düşünüyormuşsun, senin kara gün dostun benim kazanırsan da ben artık yokum' diye vatandaşa temiz bir kişiymiş gibi...

Süleyman Soylu, Recep Tayyip Erdoğan iktidarı kaybettiği gün bu ülkeden kaçmaya kalkar.

'ER MEYDANINDAN KAÇANI MİLLET GÖRÜR'

Seçimi gününden 3 gün önce yapalım deseler biz ona da evet deriz. Biz seçime dünden razı, bugünden hazırız. 56 gün sonra seçime yapalım derlerse biz bunu istiyoruz. Bahçeli bir, iki kere denedi. Dönem tartışması var, ancak seçimler öne alınırsa aday olabilir... CHP, 'Öne alınamazsa aday olunamaz' desin. Cumhurbaşkanımızın önünü kesmeye çalışıyorlar, YSK'ya soralım' falan filan.. Biz iktidara Recep Tayyip Erdoğan'ı yenerek geleceğiz. Kendi aday olmaz 'Ben emekliyim' falan derse bilmeyiz. Er meydanından kaçanı millet görür. Erdoğan'ı seçimle yenerek iktidarın değiştiğini tüm dünyaya göstereceğiz.

'BİZ ADAY OLARAK KEMAL KILIÇDAROĞLU'NU İSTERİZ'

Malumun ilamı başka bir şey değil. İmamoğlu, CHP ilçe başkanlığından geliyor. Geldiğimiz noktada, CHP için Özgür Özel ne kadar heyecan duyuyorsa o da o kadar heyecan duyuyor. Bize sorarsanız biz aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu isteriz. Çünkü bir parti yürütmenin başına genel başkanını getirirse iktidar olursunuz ama bugün ittifak siyasetine bir ihtiyaç var. Seçmen sandığa giderken bir kucaklaşmaya, birleşmeye oy verecek. Yüzde 60'ın belki yüzde 70'in üstünde bir onayla gelecek bir Cumhuriyet iktidarından bahsediyoruz.

Ekrem beyin de gönlünde, ilk günden beri bu ittifaka gönül, gayret veren, her türlü fedakarlığı gösteren genel başkanımızın 6'lı masadan aday olarak çıkmasını ister. Bunu dile getiriyor.

Genel başkanımızın bize çizdiği bir çerçeve var. '6'lı masanın tam mutabakatı' ve '13. cumhurbaşkanı altılı masadan' diye. Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu'dur kesinlikle demiyoruz. 6'lı masa gösterirse onur duyarım demişti genel başkanımız, o noktadayız. 6'lı masadan kesin karar çıkana kadar pozisyonumuzu koruyoruz. Özgür Özel'in de kişisel görüşü, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Elazığ'da o okulu açtığında gitmesinde cumhurbaşkanı olarak gitmesidir.

ELAZIĞ'DAKİ BİLLBOARD PROVOKASYONU

Doğu'da, Güney Doğu'da CHP hem kendinden kaynaklı hem kendisi dışında sorunlar nedeniyle önemli bir güç elde edememişti. Hem Kemal beyin samimi duruşu, hem CHP'nin şeffaf pozisyonu, kimseyi ayırmayan tavrıyla, ittifak siyasetinin iklimiyle şimdi Türkiye'de bambaşka rüzgarlar esiliyor. Elazığ'da sokakta yürüyemedik. Genel başkanımız esnaf ziyareti diye çıktı, mitinge döndü. Partimiz birlik, beraberlik içinde. Elazığ'da nereye gittiysek CHP'den memnunlar. İki vekil garanti, üçe bakın diyorlar.

40 yıl sonra bir milletvekili çıkmış, ikincisi gelir mi umuduyla soruyorum. 'İki garanti siz üçe bakın' diyor. Birileri biz Elazığ'a gittiğimiz gece billboardlara provokatif şeyler yaptılar. 'Ben AK Partiliyim ama Kemal beyden özür dileriz. O yapılan terbiyesizlik' diyorlar.

BU İŞİN HER GÜN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Sağlıkçılara söz verildi ama adımın Sağlık Bakanlığı tarafından atılması lazım. Kılavuz yayınlanmadı ve ciddi bir panik var. 2020 KPSS puanları yanabilir. Bu konuda Fahrettin Koca zaman geçirmeden adım atmalıdır. Bu işin her gün takipçisi olacağız.

EYT'Yİ ÇÖZECEĞİZ

Kimseyi ayırmadan çözeceğiz. EYT'liler var. Bir de Emeklilikte MHP'ye takılanlar var. CHP, İYİ Parti, MHP, HDP 'EYT'yi çözeceğiz' diye söz verdik. Meclis'te İYİ Parti önerge verdi, MHP de oy verdi. Erhan Usta o zaman MHP Grup Başkanvekili. İlk oylamada geçti. O aradaki ikinci oylamada Erhan Usta'yı görevden aldı Devlet Bahçeli ve EYT'ye 'hayır' oyu verdiler.

(HDP'liler ile yan yana görünmemek için 'hayır' dedi iddiası) 1 Ekim günü sayın Bahçeli Meclis'e gelecek 60 HDP'li vekil yan tarafta oturuyor. Nasıl yan yana görünmeyecek? Millet oturdu onları yan yana. MHP, İYİ Parti, CHP, HDP yan yana imza attığı danışma kurulu tutanakları var... Meclis çalışmaz yoksa kardeşim.

MHP getirsin biz oy verelim dedik. O yüzden bunlar samimi değil. Şimdi laf oyunlarıyla 'formül' diyorlar. Ayrımsız, kimseyi dışardan bırakmadan EYT'yi çözeceğiz.

SOSYAL KONUT PROJESİ

Sosyal konut, sosyal demokrat bir partinin karşı çıkacağı bir şey değil. Temelde sosyal konut denilince biz destekleriz. Bu projeyi de destekliyoruz ama 1 Ekim tarihinde bir kanun teklifimiz olacak.

Eve geçene kadar 5.500 lira alan asgari ücretli parayı nasıl ödeyecek? Eve geçmeden taksitler başlamasın, peşinat olmasın, 6 ayda bir zam gelmesin, düşük bir faiz oranı gelsin diyoruz. 1 Ekim'den sonra Meclis'te oylayacağız. Şu anki durum tamamen bir kurmaca.

Ben dedim ki 5 milyon kişi başvurur. Çünkü Türkiye'de en az 5 milyon kişinin başka türlü ev alma ümidi yok. Başvuran 20 kişiden 1'inin ihtiyacı karşılanıyor bu 'büyük' projeyle.

Kötü haber şu. TOKİ'nin 2018 yılında teslim etmediği ve davalık olduğu ev sayısı 55 bin. Evler maalesef çok kalitesiz. İyi haber var. İktidar değişiyor. Bu projeye girin, devlette devamlılık esastır. Halkın yararına bir iş yapılmaya çalışıyorsa biz bunun kusurlarını gidererek, iktidarımızda teslim edeceğiz.