CHP’li Özel TBMM Başkanlığı’na sunduğu araştırma önergesinin gerekçesinde, “Anayasa’nın yükseköğretim kurumlarına ilişkin 130’uncu maddesi, üniversiteleri bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip, ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştiren, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan kurumlar olarak tanımlamaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, üniversitelerin bilimsel, idari ve mali özerkliğine zarar vermekte, siyasal ve idari baskılar üniversite eğitiminin niteliğini düşürmektedir. Bu baskılar ve müdahaleler nedeniyle üniversiteler asli görevi olan bilimsel üretime yeterince vakit ayıramamaktadır” ifadesini kullandı. Önergenin gerekçesinde şunlar kaydedildi:
REKTÖR ATAMALARININ USULÜ DEĞİŞTİ
“İktidar partisi akademik dünyaya daha rahat müdahale edebilmek adına üniversite rektörlerinin atanmasına ilişkin usulleri değiştirmiş, 29 Ekim 2016 günü yayımlanan kararnameyle seçimler kaldırılarak rektörlerin YÖK’ün önereceği üç aday arasından cumhurbaşkanınca atanması uygulamasına geçilmiştir. Rektörlük seçimlerinin kaldırılması, rektör atanmak isteyen öğretim üyelerinin akademik başarı, uluslararası yayın, liyakat ve üniversitelerin asli unsuru olan öğrencilerle iyi ilişkiler geliştirmek yerine, aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olan cumhurbaşkanı ve onun emrindeki siyasi kadrolarla iletişim kurmayı tercih etmesine neden olmaktadır. Saray rejimi atadığı rektörlerde liyakat değil saray rejimine sadakat aramakta, bu nedenle rektör olmak isteyen öğretim üyeleri de buna öncelik vermektedirler. 16 Nisan rejime kasteden anayasa değişikliğinin ardından atanan üniversite rektörlerinin sosyal medya hesapları, farklı düşünen muhaliflere hakaret ve iktidar politikalarına övgü içeren mesajlar içermektedir.
YÜKSEKÖĞRETİM SİSTEMİ KALİTESİZLEŞİYOR
İktidar partisi genel başkanı ve sözcüleri, üniversite sayısını artırmış olmayı ve her ilde üniversite açmış olmayı bir övgü vesilesi olarak dile getirse de, ne yazık ki üniversitelerin bilim üretme kapasiteleri düşmüş, üniversitelerimiz uluslararası kuruluşların sıralamalarında daha geriye gitmiştir. Yapılan bir araştırma 36 rektörün uluslararası hakemli dergilerde hiç makalesi bulunmadığını, 1 yayını bulunan rektör sayısı 8, 2 yayını bulunan rektör sayısı 10 ve 3 yayını bulunan rektör sayısı ise 6 olarak hesaplanmıştır. Haziran ayında yapılan 6 üniversiteye yapılan son atamalara ilişkin kararnameyle rektör atanan isimlerin toplam makale sayısının 3 olduğu, 4 rektörün ise hiç makalesinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu rakamlar, liyakat ilkelerinin hiçe sayıldığı, atamaların siyasi saiklerle yapıldığı ve yükseköğretim sisteminin kalitesizleştiğini göstermektedir.”
SARAY REJİMİ AKADEMİYE ZARAR VERİYOR
Özel, mevcut mevzuata göre, üniversite rektörlerinin görev süresi 4 yıl olsa da, liyakata göre atanmayan rektörlerin görev sürelerinin fiilen daha kısa olduğuna dikkati çekerek, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ ve Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Mazhar Bağlı’nın da görevinden uzaklaştırıldığını, Anadolu Üniversitesi Rektörü Şafak Ertan Çomaklı ve Siirt Üniversitesi Rektörü Murat Erman’ın da siyasi baskılarla istifa ettirildiğini kaydetti. Özel, konuya ilişkin bir soru önergesi verdiğini de belirterek, saray rejiminin üniversitelerin özgür ve özerk yapısına müdahale ettiğini, bunu da rektör atamaları başta olmak üzere bir dizi mekanizmayla gerçekleştirdiğinin altını çizdi. Özel, “Üniversitelerimizin idari, mali ve akademik özerkliğe sahip olmaları, üniversitelerimizi dünyadaki diğer üniversitelerle daha fazla rekabet edebilir hale getirecektir. Son yaşananlar, saray rejiminin akademiye verdiği zarara gözler önüne sermektedir” ifadesini kullandı.”