CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bugün CHP Aksaray İl Danışma Kurulu toplantısında konuştu. Özgür Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Aksaray’a daha önce de geldim. Seçim atmosferinde, seçim heyecanı varken geldim ama bu kadar güçlü, bu kadar inanmış ve kenetlenmiş, seçim için, başarı için gün sayan bir Aksaray’ı bundan önce görmedim. İyi ki varsınız, iyi ki birlikteyiz. Yolumuz açık olsun. Aksaray’ın bu görüntüsü hepimize umut veriyor.
Cumhuriyet’in 100. yılının sonuna doğru geliyoruz. Maalesef son 20 yılda Cumhuriyet’le, onun kurucu kadroları, kurucu babalarıyla husumeti olan, ara ara deneyen, ara ara dil uzatan, halktan gelen tepkiden sonra bunu Atatürk’e diyemese de İsmet Paşa üzerinden, kurduğu parti üzerinden Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşan ve Cumhuriyet’in var ettiği her şeyi aşındırmaya çalışan bir anlayış tarafından yönetiliyoruz.
'BU PARTİ BABA EVİDİR'
Aksaray’ın Taşpınar beldesindeki açılışımız gazetelerin internet sitesinde birinci sayfada haber. Ne yaptık orada? Baba evinin bir göz odasını açtık. Bu parti baba evidir. Herkes baba evinde doğar, ama kimi daha büyük eve geçer, kimi yakında oturur, kimi uzakta oturur, kiminin başka gerekçesi vardır ama herkes bilir ki baba evinin çorbası kaynar ve bacası tütmektedir. Başım sıkışırsa, düzenim bozulursa, ihtiyaç duyarsam o baba evinin kapısı hiç kapanmaz, hep açıktır.
Biz, Aksaray’da geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy vermiş ama bugün 3,5-4 kat artan gübre fiyatlarından dolayı toprağına gübre atamayan, 7 liralık mazot 24 lira oldu diye kontağını çevirip tarlasına gidemeyen pişman olmuş çiftçiler, bir kilo süt satıp 1,5 kilo yem alması gerekirken bir kilo sütle 600-700 gram yem alabilen, o yüzden gözü yaşlı olarak ineğini kesime götüren hayvancılıkla uğraşanlar, ayın sonunu değil ortasını getiremeyen emekli maaşlarından rahatsız olanlar, çocukları yurt dışında hayal kuran, geleceğinden endişe eden annelerin babalar, umutsuz işlerin işsiz gençleri, geçmişteki görüşleri ne olursa olsun bugün baba evine geliyorlarsa buyursunlar gelsinler, yerleri evin baş köşesidir başımızın üzeridir.
'BABA EVİNİN TAPUSU YALNIZCA GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E KAYITLIDIR'
Bugün o baba evinin heyecanı içindeyiz ama şöyle bir fikrimiz yok. Bir kere ittifak ortaklarımızla aynı bahçedeyiz. Ama baba evinin kapısına geçip de dışardan gelene ‘ya niye gittin, bugüne kadar neredeydin’ demeye de hakkımız yok. O zaman sorarlar, derler ki ‘kardeş, bu baba evinin tapusu sende mi?’ Bana sorarlarsa bende değil, Kemal Bey’de de yok. Ecevit’te de İnönü’de de bütün hizmetlerine, kahramanlarına rağmen yoktur. Baba evinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Tekrar onun çağrısının arkasında nasıl yüzyıl önce toplu iğnesi, çivisi, mermisi, tüfeği olmayan bu halk, Anadolu ve Rumeli’yi kurtarmak için ona inanıp önce kurtuluşu sonra da kuruluşu başardıysa Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına gireceğimiz önümüzdeki seçimlerde onun hayallerine, hedeflerine, vasiyetlerine uygun şekilde bu ülkeyi yönetecek, dünyadaki gelişmiş ülkeleri yakalayacak, geçecek, Türkiye’de yoksulluğu yönetecek değil yok edecek, işsizliği azaltacak değil ortadan kaldıracak, bu ülkeyi gerçekten yüzü gülen insanların, milletin efendisi çiftçilerin, alının terinin karşılığını alan emekçilerin, mutlu mesut emeklilerin geleceğe güvenle bakan gençlerin ülkesi yapacaksak Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında bir kez daha Atatürk’ün, onun partisinin onun, ideallerinin etrafında yürüyeceğiz.”
7 Haziran 2015 seçimlerinde ortaya koydukları seçim beyannamesiyle gündemi belirlediklerinin altını çizen Özel, o dönem Meclis çoğunluğunu kaybeden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, Devlet Bahçeli’nin desteğiyle ve iki seçim arasında ülkede oluşan korku ikliminin de etkisiyle tekrar çoğunluğu sağladığını söyledi. Özel, sözlerine şöyle devam etti:
“İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’yle Türkiye’ye neden şikayet ettiğimizi değil, artık nasıl düzelteceğimizi anlatıyoruz. İnanın çok daha etkili, çok daha güçlü bir seçim beyannamemiz olacak. Onu hazırlarken Türkiye’deki en büyük sorun… Biz, hangi siyasi partiden olursa olsun cumhurbaşkanlarını sıcak tartışmanın tarafı yapmayız, yapmadık geçmişte. Çünkü onlar tarafsızdılar, çünkü onlar partileri geçmişte olsa bile yemin edip parti rozetlerini çıkardılar. Artık onlar başka bir mevkideydiler ve devleti temsil ediyorlardı.
'YENİ ANAYASAYI ERDOĞAN İÇİN DEĞİL HER DOĞAN İÇİN YAPACAĞIZ'
Bugün bir partinin genel başkanı aynı zamanda cumhurbaşkanı olabildiği için, elindeki aynı kalemle sabahleyin kaymakam, öğleden sonra ilçe başkanı atadığı için; sabahleyin Aksaray’a vali, öğleden sonra il başkanı atadığı için, hepimizin vergileriyle maaşları ödenen TRT bir partinin televizyonu olarak konuştuğu için, Atatürk’ün kurtuluş savaşında kurduğu Anadolu Ajansı bir kişinin reklam ve tanıtım ajansı gibi çalıştığı için bugün insanlar cumhurbaşkanlığının tarafsızlığına da cumhurbaşkanın kendisini temsil ettiğine toplumun önemli bir kısmı inanmıyor. Tarafsız olmadığını görüyor. Her gün televizyonlarda onun diğer siyasi partilere, rakiplerine, başkanlarına ve hatta üyelerine ‘zihniyet’ diyerek hakaret ettiğini görüyor. O yüzden ilk iş, bir anayasa yapıp; anayasa ki bir toplumsal mutabakat metnidir, onu Erdoğan için değil her doğan için yapacağız. Bundan sonra doğacak olan her çocuk için yapacağız.
CHP, 84 milyonu kucaklayacak, polemiklerin tarafı değil bayrak gibi devletin ortak değeri olacak. Gerçekten tarafsız ve gerçekten kutuplaştırma yerine kucaklaştırmayı, şeytanlaştırma yerine kardeşleştirmeyi, ötekileştirme yerine ötekinin hakkını savunmayı bilen birini cumhurbaşkanı seçmek zorundayız.
'İKTİDARA GELİNCE YARGIYI NASIL ELE GEÇİRECEĞİZ DİYE DEĞİL KİMSENİN ELE GEÇİREMEYECEĞİ YARGIYI NASIL KURACAĞIZ DİYE BAKACAĞIZ'
En önemli sorunumuz yargı. Kimse yargıya güvenmiyor. Türkiye’de yargıya güven yüzde 20’nin altına indi. Gerçekten yargıya yolu düşüp de yargının adalet dağıtacağına inanan kimse kalmadı. Böyle olunca, iktidara gelince yargıyı nasıl ele geçireceğiz diye değil, ama kimsenin ele geçiremeyeceği bir yargı düzenini, bir yüksek yargıyı nasıl kuracağız diye bakacağız. Cüppesinin olmayan düğmelerini ilikleyen yüksek yargıçlar değil, çay toplayarak göze giren değil adalet dağıtarak milletin gönlüne giren yargıçları nasıl yapacağız, onun için çalışıyoruz.
Devletin bankalarından verdikleri kredilerle bütün basın yayın kuruluşlarını televizyonları ya yandaşlara ya da dünürlere, akrabalara verdiler. Şimdi oradan 7 gün 24 saat bir şahsın propagandası yapılıyor. Kimsenin ele geçiremeyeceği, muhabirlerinin patrondan sendikayla korunacağı, patronların kamu ihalelerinden çıkar ilişkilerinden uzak tutulacağı bir basın kanunu üzerinde çalışıyoruz.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ YENİDEN HAYATA GEÇİRECEĞİZ'
Toplumsal barış diyerek Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle bu ülkede herkesin; Alevi’si, Sünni’si, tüm inançları birlikte kucaklayarak ve özellikle çocuk istismarı, kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerine karşı en önemli olan İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden hayata geçirerek kadınlarımıza da toplumsal barışa da sahip çıkacağız.
CHP, hangi siyasi görüşten olduğuna değil işini nasıl yaptığına bakarak ve kati şekilde sınavını kazanmış olan gençleri mülakatlarda elemek değil o mülakatları kaldırarak, mülakatın zorunlu olduğu çok nadir hallerde kamera kaydı olarak, kaydın birini de öğrenciye vererek, itiraz durumunda mahkeme yolunu açık tutarak liyakatli bir kamu yönetimi sistemini hayata geçirmenin hazırlıklarını yapmaktadır.
Adil bir seçim yasasıyla milletin kendi vekilini seçeceği, çalışanın karşılık görüp çalışmayanın siyaset dışı kalacağı bir seçim yasası hazırlıyoruz.
Siyasetin finansmanını, şeffaflığını, denetimini esas alan bir siyasi ahlak yasası üzerinde çalıştıklarını söyleyen Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Siyasi ahlak yasası çıkarsa il ve ilçe başkanı bulamayız’ ifadesini hatırlatarak, yasa çıktığında CHP’de çalışamayacak, hesap veremeyecek hiç kimsenin olmadığını söyledi.
Özel sözlerine şöyle devam etti:
200 kez değiştirdikleri Kamu İhale Kanunu’nu son kez değiştireceğiz. Yangın ve deprem gibi özel durumlar dışında Kamu İhale Kanunu dışında hiçbir ihaleyi bırakmayacağız.
'BEŞLİ ÇETENİN HÜKÜMRANLIĞINI YIKACAĞIZ, BU MALLARI KAMULAŞTIRACAĞIZ'
Adaletli bir vergi düzeni için çalışıyoruz. Zenginden daha çok alan, durumu olmayanı kayıran, herkesin vergisini gücüne göre vereceği, bütçe hakkına saygılı, vatandaşın kendinden toplanan paraya ve o paranın nasıl harcanacağına rızasının olduğu, müdahale edebildiği bir vergi kanunu üzerine çalışıyoruz. Stratejik Planlama Kurumu’nu hemen kurup ülkenin kısa sürede doğru ölçeklerle yönetilmesini sağlayacağız… Ne köprü ne otoyol ne hastane ne havalimanı, bunları yıkmayacağız ama devletin ve milletin sırtına kene gibi yapışıp kanını emen o Beşli Çete’nin hükümranlığını yıkacağız, bu malları kamulaştıracağız.
Belediyeler için ‘bizdense hizmet etsin, bizden değilse elini kolunu bağlayalım’ anlayışına karşı yeni bir belediyeler yerel yönetimler kanunu hazırlıyoruz. Bizden olsun olmasın belediyeleri yetkili ve etkili kılacağız.
'SURİYELİ MÜLTECİLERİ SURİYE’YE DAVULLA ZURNAYLA GÖNDERMEYE KARARLIYIZ'
Suriyeli mülteciler, Türkiye’nin en büyük sorunu. Sol ve sosyal demokrat bir parti olarak göçmenlere, mültecilere karşı olamayız. Ama göçmen yaratan politikacıların ve göçmen yaratan yanlış dış politikanın tam karşısındayız. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı’yla Suriye’de barışı sağlayıp, Avrupa Birliği’nin elini taşın altına koyup herkesin ortak olacağı bir yöntemle Suriye’ye Suriyelileri, ite kaka değil davulla zurnayla göndermeye kararlıyız, inançlıyız.
Dünya, vatandaşlık temel gelirini tartışıyor. Vatandaşlık temel geliri demek, Aile Destekleri paketinin çok az farklısı. Orada eleştiri alanlar da bizde yok. Verilecek kartla asgari ücretin altındaki gelirler asgari ücret seviyesine tamamlanacak; engelliler, yaşlılar, hastalar, çocuklar için ayrıca ücretler ödenecek. Birileri ‘CHP gelirse yardımları keser’ diyordu ya İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Kırşehir’de kesilmedi. Fazlasıyla yapılıyor. Ama Cumhuriyet Halk Partisi, yoksulluğu yönetmek yerine yok etmek istediği için Aile Destekleri Sigortası paketini getiriyor ve bu paketi en iyi onu anlatacak olanlara, kadın kollarımıza emanet ediyoruz.
'TANSU ÇİLLER-RECEP TAYYİP ERDOĞAN ENFLASYON İTTİFAKI HAYIRLI OLSUN'
Üretici fiyatlarında (ÜFE) 237 ayın, 19 yılın zirvesindeyiz. Tüketici fiyatlarında (TÜFE) 322 ayın, 27 yılın zirvesindeyiz. Toptan eşya fiyatlarının yüzde 100’ün üzerinde olduğu dönemde başbakan Tansu Çiller’di. Tansu Çiller’in yüzde 105’lik enflasyonuna şimdi geldik. Diyorlar ki ‘Biz Tansu Çiller’le de ittifak olacağız’. Devlet Bahçeli her iktidarında yüksek enflasyon yaşadı. Tansu Çiller-Recep Tayyip Erdoğan enflasyon ittifakı hayırlı olsun.
'GÖSTERECEĞİMİZ ADAY SEÇİMİ KESİN KAZANACAK BİR ADAY OLACAK'
Bu seçimde, Aksaray’ın milletvekillerine ve ülkenin bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var. ‘Cumhurbaşkanı adayı kim olacak’ diye sıkça sorulan bir soru var. Hepimizin gönlünde yatan bir cumhurbaşkanı adayı var. Kararı ittifak verecek ama şundan emin olun ki göstereceğimiz cumhurbaşkanı, enine boyuna anketlerle ölçülerek Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. cumhurbaşkanı olacak. Buna kimsenin şüphesi olmasın. Göstereceğimiz aday hem ittifakın tam desteğini hem de anketlerin de göstermesiyle seçimi kesin kazanacak bir aday olacak.
(ANKA)