Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

CHP'li Müzeyyen Şevkin: İktidar kuraklıkla mücadele edemiyor

CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, iktidarın kuraklıkla mücadele edemediğini, çiftçinin tarımdan uzaklaştığını, tarım topraklarının azaldığını vurguladı.  

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, AKP iktidarında çiftçinin yüz kat borçlandığını, ülkenin hızla su fakiri olma yolunda ilerlediğini, kuraklığa dair bir strateji izlenmediğini söyledi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda konuşan Dr. Şevkin, “Türkiye sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir, aksine su fakiri olma yolunda gitmektedir. Bugün itibarıyla kişi başına düşen su miktarı yaklaşık bin 510 metreküptür. Bu miktarla, Türkiye su kıtlığı çeken ülkeler kategorisindedir. Yapılan nüfus projeksiyonlarına göre 2030 yılında ülkemizin nüfusu 100 milyona ulaşacak ve kişi başına da bin 100 metreküp su düşecek. Dolayısıyla, bu durumda, ülke su fakiri olma yolunda gitmektedir” dedi.

Tatlı su kaynaklarının yüzde 70'inin tarımda, yüzde 10'unun evsel kullanımda ve yüzde 20'sinin sanayide kullanıldığını, su kıtlığının sadece yağışların az olmasına bağlı olmadığını; iklim krizi, kuraklık ve hatalı su yönetimi politikaları yüzünden Türkiye'nin barajlarındaki doluluk oranının oldukça düştüğünü ve su kıtlığı yaşandığını vurgulayan Dr. Şevkin, “Su krizi giderek büyüyor. Dolayısıyla herkesin bu konuda harekete geçmesi lazım” dedi.

“ÜRETİCİ SAYISI 2 MİLYONA DÜŞTÜ”

Su yönetiminin öneminin bir kez daha ortaya çıktığına işaret eden Dr. Şevkin, “Su Bakanlığı kurulması gerekiyor. Su, ticari bir meta olmaktan çıkarılmalıdır” diye konuştu. Küresel iklim değişikliği göz önünde bulundurulduğunda, kuraklığa dair bir strateji izlenmesinin önemine dikkat çeken Dr. Şevkin, “Yeraltı suları ile bütün akarsuların kirletici unsurları göz önüne alındığında, su havza koruma planları mutlaka hayata geçirilmeli; yine tatlı su kaynaklarında esas, kirletmemek olmalı ve sanayi ve evsel atık sularının arıtılması, sürdürülebilir su yönetimi açısından önem taşıması gerekmektedir. Vahşi sulama yapılan alanlardan derhâl vazgeçilmeli ve bu ürünlerin kurak yerlere, çok su isteyen ürünlerinse sulak yerlere ekilerek havza bazlı tarımsal planlama yapılması gerekmektedir. Sanayide atık sular yeniden değerlendirilerek tatlı su kullanımı azaltılmalı, suyun etkin ve tasarruflu kullanımı için ilköğretim öncesinden başlamak üzere etkin bir eğitim ve bilinç oluşturmaya doğru bir çalışma yapılmalıdır” şeklinde konuştu.

AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana çiftçinin tam 100 kat borçlandığını dile getiren Dr. Şevkin, şunları söyledi:

“2 milyon 800 bin olan üretici sayısı 2 milyona düşmüştür, çiftçi tarımdan ve topraktan tamamen uzaklaşmıştır. Tarım toprakları, son 17 yılda 23 milyon hektardan 19 milyon hektara düşmüştür. Dolayısıyla gerçekten çiftçi üretemez duruma gelmiştir.

“DEPREM BÖLGESİNDEKİ 11 İLDE TARIM ÇÖKTÜ”

Deprem nedeniyle traktörü, hayvanları, toprakları yok olan ve göç etmek durumunda kalan insanlar nedeniyle maalesef 11 ilimiz de tarımdan gittikçe uzaklaşılmıştır. Göç eden, ahırı yıkılan, traktörü enkaz altında kalan çiftçileri göz ardı etmemek gerekiyor, çok önemli bir tarım alanı içindeki bu 11 ilin payı yüzde 17 ve tarımsal üretimdeki payıysa yüzde 15'tir. Bu illerdeki tarım ihracatı Türkiye ekonomisinin yüzde 8,5'ini oluşturmaktadır. Dolayısıyla Antep fıstığından pamuğa, narenciyeden mısıra, zeytine, pek çok ürünün üretildiği bu bölgede mutlaka çiftçinin desteklenmesi gerekiyor. Deprem bölgesini yeniden ayağa kaldırmak zorundayız ama biz burada neyle uğraşıyoruz? Maalesef torba yasadaki maddelerle uğraşıyoruz.

“ORMANLARI ÖZELLEŞTİREMEZSİNİZ”

Maden arama, çıkarma işleminden sonra tahrip olan sahaların ağaçlandırılarak ormanı var edeceğini düşünmek -en basit tabiriyle- cehalettir. Çünkü orman tek başına ağaçtan oluşmuyor, orman bir canlı organizmadır arkadaşlar, onu sadece ağaç dikerek yeniden canlandırmanız mümkün değildir. Bir kere orman alanını özel sektöre devretmek de sadece rant alanı yaratmaktır, yerel yönetimleri devre dışı bırakmaktır. Kesinlikle ve kesinlikle bir yer orman vasfını yitirmişse (zaten böyle bir tabir kabul edilemez) bunun kamu eliyle düzeltilmesi zorunlu hâle getirilmelidir.

Orman Genel Müdürlüğü’nün bütçesi artırılmalı, küstürülen orman köylüsü refaha kavuşturulmalı, ata yadigârımız Türk Hava Kurumu orman yangınlarına karşı mücadeleye aktif bir şekilde sokulmalıdır. Ülkemizin akciğeri ve geleceğimiz olan ormanlarımızı kurtarmak için önerilerimizi lütfen dikkate alın. Siz almıyorsanız biz zaten geliyoruz, yapacağız, hiç merak etmeyin.

“PIRIL PIRIL BİR GÜNEŞ DOĞACAK”

Dünyanın en büyük şairi Nazım Hikmet'in şiirine atıfla yeşile düşman, ağaca düşman, ormana düşman, insana düşman bu iktidar gidecek, bir bahar ayında, 15 Mayıs sabahında 13'üncü Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'yla pırıl pırıl bir güneş doğacak.”

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER