BIST 100 9.368 DOLAR 34,48 EURO 36,18 ALTIN 2.960,32
7° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

CHP'li Muharrem Erkek, Kılıçdaroğlu'nun alacağı oy oranını verdi

CHP'li Muharrem Erkek, Kılıçdaroğlu'nun alacağı oy oranını verdi

CHP'li Muharrem Erkek, PEN Norveç'e verdiği röportajda basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin önemli mesajlar verdi. Erkek, Demirtaş ve Kavala'nın yargı süreçlerine ilişkin de konuştu. Erkek, Kılıçdaroğlu'nun 14 Mayıs'ta alacağı oy oranına ilişkin de tahminde bulundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Türkiye’deki basın ve özgürlüğüne ilişkin PEN Norveç’e konuştu.

Altı parti olarak bir buçuk yıldır birlikte çalıştıklarını aktaran Erkek, ‘tek adam rejiminde’ gözden çıkarılan ilk şeyin ‘temel hak ve özgürlükler’ olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“İşte şu anda demokratik hukuk devletinin olmadığı bir ülkede keyfiliğin hüküm sürmesini yaşıyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle partili Cumhurbaşkanı, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını yok etmiştir. Hakimler ve Savcılar Kurulu, Cumhurbaşkanı’na tanınan doğrudan ve dolaylı atama yetkileriyle yürütmenin vesayetine girmiştir. Yargı ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin Ortak Politikalar Mutabakat Metninin haricinde ilk metnimizde de çok ciddi sorun tespiti ve bunların çözümüne ilişkin önerilerimiz mevcut.”

"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANMAYACAK"

Erkek’in Millet İttifakı’nın çözüm önerileri olarak sıraladığı maddelerden bazıları ise şöyle:

-Yargı bağımsızlığının tesisi için anayasal ve yasal düzenlemelerin yanında yapısal bir dönüşüm gerçekleştirilecektir.

-Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi anlayışı esas alınarak temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal ve yasal güvenceler sağlanacak, hak ve özgürlüklerin kullanımına engel teşkil eden uygulamalara son verilecektir.

-Düşünce ve ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile örgütlenme özgürlüklerinin kullanımını engelleyen ya da ölçüsüz şekilde sınırlandıran mevzuat yeniden düzenlenecek, demokratik toplumun gereklerine uygun olarak bu özgürlüklerin üzerindeki her türlü baskıya son verilecektir.

- Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatları gereğince ifade özgürlüğü şiddete teşvik, nefret söylemi ya da kişilik haklarına saldırı durumları dışında sınırlandırılamayacaktır.

-İnternet mevzuatı, uluslararası standartlara uygun olarak ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenlenecektir.

-Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin mevzuat, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında yeniden düzenlenerek bu hakla ilgili bildirim uygulamasının idare tarafından keyfi şekilde kullanılması engellenecektir.

"MEVZUATTA CİDDİ BİR GERİYE GİDİŞ SÖZ KONUSU"

Erkek, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın yargı süreciyle ilgili soruyu da yanıtladı. Erkek, şunları söyledi:

Hiçbir şey için geç değildir. Özellikle hukuk devletini yeniden inşa etmek gerçekten zor değil. Çünkü şunu biliyoruz; mevzuatta ciddi bir geriye gidiş söz konusu olsa da yine de imzacısı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’daki amir hükümler bunu yapmak için yeterli yasal altyapıyı sunuyor. “Basın hürdür sansür edilemez” diyor Anayasa. Bunun üzerinden basın özgürlüğünü hayata geçirecek bir zihniyeti inşa etmemiz gerekiyor. Bu zor değil. Bazı yasal düzenlemelerle bu konudaki hassasiyeti üst düzeye çıkartmak yetecektir. Yargıçların, savcıların bu konuda eğitilmesi, Türkiye’de genel olarak bu temel hak ve özgürlüklere dönük farkındalığın artırılması işimizi kolaylaştıracaktır. Bu konuda çok ciddi bir hazırlığımız var. Ancak şunu da belirtmekte yarar var. Bazı konularda Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Çok ciddi bir altyapımız var. Bunları hayata geçireceğiz. Gezi Davası, Osman Kavala Davası gibi davaları bizzat yakından takip etmiş biri olarak oralardaki hukuksuzlukları çok iyi biliyorum.

"CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN SORUŞTURMA GEÇİRENLER 200 BİNİ AŞTI"

Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erkek, "Cumhurbaşkanı görevine başlarken 'Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek' üzere yemin ediyor. Peki, bu tarafsızlık hiç sağlandı mı? Gezi Direnişine katılanlara “sürtük”, depremde canı yanan insanlara “haysiyetsiz, namussuz, şerefsiz” diyen bir kişi bu hakaretleri Cumhurbaşkanı olarak mı yapıyor, yoksa AKP Genel Başkanı olarak mı? Görüleceği üzere bu madde hükmünü yitirmiştir” dedi. Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla soruşturma geçirenlerin sayısının 200 bini aştığını belirten Erkek, iktidarımızda bu konuyu yeniden ele alacağız dedi.

Erkek’e soruların diğer sorular ve yanıtlar ise şöyle:

Sosyal medya düzenlemeleri, internete erişimin kısıtlanması, dezanformasyon yasası, gazetecilerin yargılanması ve tutuklanması gibi konular uluslararası demokratik kamuoyunun gündemine sıklıkla giriyor. Siz bu düzenlemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? 14 Mayıs sonrası seçimden iktidar olarak çıkarsanız insanlar özgürce konuşabilecek mi? Mesela sizi eleştirmek isterlerse eleştirebilecekler mi?

“Bizim en kolay yanıt verebileceğimiz konu bu olsa gerek. Hiç merak etmeyin bahsi geçen yasal düzenlemelerin hepsi yeniden ele alınacak. Temel hak ve özgürlüklerin önünde ne kadar engel varsa bunları ortadan kaldıracağız. Gerek yasal gerek uygulama kısmıyla hiç kimse bizi ya da bir başkasını eleştirdiği için ceza almayacak ya da baskı görmeyecek. Düşünebiliyor musunuz bir tweet attığı için yargılanan, tutuklanan insanlar var. Nasıl böyle bir şey olabilir? İşte getirdikleri ucube sistemin sonucu. Farklı bir ses olmasın, kimse Erdoğan’ın dediğinin üzerine bir söz söylemesin, tek doğru budur. Tipik bir distopya örneği. Yani ister istemez George Orwell’ın 1984 adlı kitabı akla geliyor.

Oradaki baskı mekanizmalarını hatırlayalım, oradaki halkın bir cendere altında tutulması için yapılanları hatırlayalım. Dikkat edecek olursak onların çok benzerlerini biz ülkemizde yaşıyoruz. Buradaki amaç korku imparatorluğu yaratmak. İnsanları korkutarak dilediği kararı almak, dilediği uygulamayı yapmak. Ancak bunun bir sınırı var. Gezi Direnişine değindiğimiz için bunu da söyleyebiliriz. Gezi bunun örneğidir. Yine Gezi Direnişi gibi demokratik sınırlar içerisinde olması gereken şey sandığa gitmektir. İşte sandıkta büyük bir değişim gerçekleşecek ve 85 milyonun rahat nefes aldığı, kimsenin görüşlerini açıklamaktan korkmadığı bir sistem yaratacağız. Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız zaten bunu defalarca söylemiştir. Daha önce söylemiştik. “Kemal Kılıçdaroğlu gençlere seslendi: Beni özgürce eleştirin ve korkmayın diye sizden oy istiyorum.” Hatta 12 Nisan’da Genel Başkanımız şöyle bir tweet attı: “Cumhurbaşkanı olarak beni rahatlıkla eleştirebileceksiniz. O, bugüne dek 200 bin kişiye soruşturma açtırdı. En acısı, yalnızca 2021 yılında 305 çocuğu dava etti. Çocukların 101’i 12-14 yaş arasındaydı. Korkunç travmalar yaşattı çocuklara. Ben asla bunları yapmayacağım.”

"KILIÇDAROĞLU YÜZDE 50'NİN ÜZERİNDE OYLA SEÇİLECEK"

14 Mayıs sonrasında nasıl bir sonuç çıkacağını elbette hiçbirimiz kesin olarak bilmiyoruz. Ancak bu olası sonuçların ifade ve basın özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını, hukuk devleti ilkesini nasıl etkileyeceğini hepimiz merak ediyoruz. Aynı zamanda Türkiye’de yıllara yayılmış bir hak ihlali tablosu olduğu da görülüyor. Bu ihlaller sizce nasıl giderilebilir? Bir restorasyon süreci mi yaşanacak? Sizce bu sürecin başlangıç adımları, en önemli yapı taşları neler olabilir?

Öncelikle şunu görmemiz gerekecek. 14 Mayıs’ta gerçekleşecek bu seçim bir yandan da referandum niteliğinde bir seçim olacak. Yani seçmenler, halkımız şuna karar verecek. Temel hak ve özgürlüklerin korunduğu demokratik hukuk devleti mi olacağız? Yoksa bir kişinin keyfiyle yönetilen şahıs devleti mi olacağız? 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçim aslında bu anlamda referandum niteliğindedir ve ben buradan başarıyla çıkacağımızı, ilk turda Cumhurbaşkanı adayımız ve Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun %50’nin üzerinde oy alarak seçileceğine inanıyorum. Evet, asıl iş ondan sonra başlıyor. Çünkü gerçekten her alanda büyük bir enkaz söz konusu. Ekonomiye bakın, temel hak ve özgürlüklere bakın, liyakata bakın, kamu yönetimine bakın, eğitime bakın Türkiye’nin hiçbir yerinde hiçbir alanında adalet bırakmadılar. Devleti ve kurumları altüst ettiler. İşte bu nedenlerle işimiz zor ancak bunun için gerekli birikime sahibiz; insan gücü açısından sahibiyiz, beşeri gücün yanında zihinsel güce ve bedensel güce de sahibiz.

"ENERJİMİZ VAR İNANCIMIZ TAM"

Enerjimiz var, inancımız tam. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda yapacağımız her şeyi hayata geçirebileceğiz. Bakın yıllardır Türkiye’de haklar ihlal ediliyor ve bunların maalesef bazılarının altında yargı kararları var. İktidarın uygulamalarını saymaya bile gerek yok. Sosyal medyadan diğer mecralara her yerde büyük bir hukuksuzluk, her yerde büyük bir adaletsizlik söz konusu. Peki, bunu gideremez miyiz? Elbette giderebiliriz. Çok basit bir şey. Öncelikle bir durum tespitinde bulunmamız gerekiyor. Ve bunu büyük oranda Altılı Masa olarak, Millet İttifakı olarak yapmış durumdayız. Bu durum tespitinde çıkartacağımız hasarlar içerisinde bir kısmının çok acele düzeltilmesi gerekiyor. İşte biz bu süreçte getirdikleri sistemi demokratik bir şekilde kullanarak ve uzlaşma kültürüyle yoğurarak acil düzenlemeleri hayata geçireceğiz.

"DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİ İNŞA EDECEĞİZ"

Bu acil düzenlemeler biran önce ülkenin ayağa kaldırılması, orta ve uzun vadeye yayılacak restorasyonun hayata geçirilmesi için elzemdir. Örnek veriyorum, Strateji ve Planlama Teşkilatı kuracağız diyoruz. Bu sadece iktisadi bir konu değil, ülkenin yönetiminin planlanması ve dolayısıyla bir düzen demektir. Buradan yola çıkarak yapılacak her şey planlanabilir ve çok rahat bir şekilde ülkemizdeki aksaklıklar tespit edilebilir. Bu restorasyon süreci Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi inşa edene kadar devam edecek. Elbette ki liyakat sorununu çözeceğiz, etik sorununu çözeceğiz. Bunları çözdüğümüz zaman bazı şeyler rayına girecektir. Yasal düzenlemeleri yaptıktan sonra uygulamaya dönük gerçekleştireceğimiz adımlarla restorasyon sürecini tamamlayacağız. Çok köklü yargı reformlarına imza atacağız bu yargı reformlarında temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmemesi için neler yapılabileceğini tek tek sıralayacağız. Kaldı ki buna dair bahsettiğimiz mutabakat metninde, Anayasa Değişikliği metninde çok ciddi düzenlemeler söz konusu. Millet İttifakı olarak hangi partiye destek olursa olsun herkesin güven duyacağı bir sistem inşa edeceğiz. Parti devletine son vereceğiz, demokratik hukuk devletini hep birlikte tesis edeceğiz.