Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 83. maddesinde düzenlenen "Yasama Dokunulmazlığı" gereğince; Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Meclis’te ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
Grup Başkanvekilimiz Engin Özkoç'un Meclis'te yapmış olduğu konuşma, her fırsatta Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'ye ağıza alınmayacak hakaretler yağdıran AKP Genel Başkanı Sn. Erdoğan'ın bir gün önce yapmış olduğu konuşmanın geri iadesi niteliğinde yapılmış bir konuşmadır. Engin Özkoç hakkında hazırlanan ve Meclis'e sunulan jet fezleke, tam da Anayasa'nın 83. maddesini ihlal eden hukuksuzluğun tezahürüdür. Biz zaten ülkemizde hukukun olmadığını söylüyorduk, ama bu kez iktidar resmen "hukuk yok, ben Anayasa dinlemem" demek istiyor. Bu yaşananlar, AKP iktidarının her alanda gösterdiği bu agresif tutum, 18 yıllık AKP iktidarının yavaş yavaş eridiğinin, önümüzdeki ilk seçimde artık iktidar nimetlerinden faydalanamayacak olmanın vermiş olduğu umutsuzluğun dışa vurumudur. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman "üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü savunacağız. Yapılan hukuksuzluğun boyutu ne olursa olsun, gösterilen şiddetin boyutu ne olursa olsun biz korkmuyoruz, bizi sindiremezsiniz. Çünkü biz halkın sesiyiz!
'YAKINLARINI KAYBEDENLERİN ADELET ARAYIŞI DEVAM EDİYOR'
Çorlu tren kazasında hayatını kaybeden yurttaşlarımızın aileleri adalet istedikleri için yargılanıyor. Sorumlular ise hiçbir şey olmamış gibi makamları işgal etmeye devam ediyor. 8 Temmuz 2018 tarihinde, Kapıkule'den İstanbul'a doğru hareket eden yolcu treni Çorlu yakınlarından geçerken yağış nedeniyle rayların altındaki toprak menfezin kayması sonucu 5 vagonun devrilmesiyle 25 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, 317 yurttaşımız ise yaralanmıştı. Üzerinden bir seneden fazla zaman geçmesine rağmen, kazanın sorumluları siyasi menfaat uğruna hala makamlarında vicdanları rahat bir şekilde oturup maaşlarını alıp hayatlarına bir şey olmamış gibi devam ediyorlar. Ancak hayatını kaybeden yurttaşlarımızın aileleri ve avukatları adalet aradıkları için önce polis müdahalesine maruz kalıyor, sonra da 'Toplantı ve gösteri yürüyüşünde görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarına engel olma' suçunu işledikleri gerekçesiyle haklarında dava açılıyor. Yani, ihmaller zinciri sonucunda yakınlarını kaybedenlerin adalet arayışı yargılanıyor. Çocuklarını kaybeden ebeveynlere, anne ve babasını kaybeden yurttaşlarımıza yapılan bu zulüm kabul edilemez. Kazadan 10 gün önce yapılan uyarılara rağmen tedbir almayan sorumlular hala makamlarında otururken, Çorlu aileleri ve avukatlarının yargılanması, AKP iktidarlarının yarattığı "üstünlerin hukuku" anlayışıyla açıklanabilir. Ama bilsinler ki biz bu anlayışı kabul etmiyor, adaletin olmadığı her yerde CHP'li Milletvekilleri olarak adalet aramaya devam edeceğiz.
'HALKIN HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜNE VURULMUŞ BİR PRANGADIR'
Odatv Haber Müdürü ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu ile gazeteci Hülya Kılınç’ın önce gözaltına alınıp daha sonra tutuklanmaları ve Odatv’nin erişimine engel koyulması kararı, hukukla bağdaşmayan faşist bir yaklaşımdır. Halkın haber alma özgürlüğüne vurulmuş prangadır. 26 Şubat 2020 tarihinde bir Milletvekili tarafından TBMM’de gerçekleştirilen basın açıklamasında, Libya’da şehit olan 2 MİT personelimizin kimlikleri zaten açık bir şekilde ifade edildi, bazı basın organlarında ve sosyal medyada şehitlerimizin isimleri yayınlandı. Odatv’nin bildiği, Teşkilat Başkanı adıyla siyah çelenk yollanan bir cenazede ne tür bir gizlilik arıyorlar onu da gerçekten merak ediyorum. TBMM’deki bu konuşmayı kaçıranlar, gazetecileri neden tutukladı? Biz neden tutuklandıklarını biliyoruz. Çünkü muhalefet eden herkesten korkuyorlar. Kimsenin konuşup doğruları söylemesini, yaptıkları yanlışların yüzlerine vurulmasını istemiyorlar. Ortada bir suç unsuru varmış gibi mesleğini icra eden gazetecileri tutuklayıp, yayın organını kapatıyorlar, bunları yaparken de önce suçu uydurup sonra ona göre tutuklama yapıyorlar. Bu taktiklerle Pensilvanya’daki hocalarına selam çakıyorlar. AKP iktidarı her ne kadar FETÖ ile mücadele ediyoruz mavalları okusa da anladığımız kadarıyla FETÖ/PDY’nin getirdiği bu kumpas dönemi devam ediyor. Halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlayan, demokrasinin en önemli ayaklarından olan basın özgürlüğünü hiçe sayan bu keyfi uygulamaları kınıyoruz. CHP olarak, nerde bir hukuksuzluk varsa orada olacağız. Ülkemizde adaleti tamamen tesis edene kadar yılmadan mücadele etmeye devam edeceğiz.