Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

CHP'li Karaca: İnsan hakları ihlallerinin en yoğun yaşandığı süreçteyiz

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde KRT’ye konuştu. Türkiye’nin artık ‘özgür ülkeler statüsü’nde yer almadığını kaydeden Karaca, “Hak ihlallerinin en yoğun görüldüğü süreci yaşıyoruz” dedi.

Melis ÖNDEROĞLU / KRT WEB

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile tek adam rejimine geçildiğini ve iktidara yönelik “basit eleştirilerin” bile cezalandırılmak istendiğini söyleyen Karaca, “Bir yurttaşımız, ‘Cumhur’a muhalif bir Cumhurbaşkanı olmaz’ diyor. Bu cümle için bile ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ten dava açılıyor. Bunları söylemek hakaret değil, eleştiridir. Anayasa gereğince de hukuk alanında da bu cümle eleştiri sınırları içerisindedir. Maalesef elimizde bundan çok daha vahim örnekler de var” diye konuştu.

Basın özgürlüğünün de son yıllarda hızla kaybedildiğini dile getiren CHP’li Karaca, “Türkiye’de artık basın özgürlüğü ya da ifade özgürlüğü yok, hepsini hayal ortamında bıraktılar. Tek adamın istediğini söyleyenler bir sorun yaşamıyor ama istemediğini söyleyenlere ceza, hapis, gözaltı yolu gösteriliyor’’ ifadelerini kullandı.

‘‘SOYLU, HAK İHLALLERİNDE BÜYÜK ETKEN’’

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, TBMM’deki 2021 Bütçe Teklifi görüşmelerinde kolluk birimlerinin saldırılarını savunduğunu hatırlatan Karaca, “İçişleri Bakanı, hak ihlallerinde büyük bir etken. Kadına Şiddetle Mücadele Günü’nde bu ülkenin güvenlik güçleri, şiddeti dile getiren kadınlara şiddet uyguladı. Yalnızca kadınlara değil, maden işçilerinin yaşadıklarını da gördük hep birlikte. İşçilerin onlarcası gözaltına alındı, ifadeleri alınıp serbest bırakıldıktan sonra, hem manevi olarak hem de hukuki olarak işkenceye uğradılar” dedi.

“YARGI REFORMU İTİRAFTIR”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Karaca, iktidarın son süreçte dile getirdiği, ‘yargı reformu’na da değindi. Bu konunun 18 yıldır iktidar olan AKP tarafından ortaya atılmasının aynı zamanda bir itiraf olduğunu bildiren Karaca, şunları söyledi:

“Meclis’e gelen torba yasalara baktığımızda bunun bir reform olmadığını, yargıyı kendilerine göre dizayn etme çabası içinde olduklarını görüyoruz. Yapabilecekleri en iyi yargı reformu, bir an önce kanunların uygulanmasını sağlamaktır. Güçlü bir parlamenter sisteme geçecekler mi? Erkler ayrılığını çok net ve kesin bir şekilde ayırabilecekler mi? Bu sorular önemli. Şu anda yasama, yürütme ve yargı erkleri tek elde toplanmış durumda. Yargıya yapılan müdahale apaçık ortada. Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) üzerindeki bu hegemonyayı, bu gücü ortadan kaldıracaklar mı? Biliyoruz ki bunların hiçbirisini yapmayacaklar. Partili bir Cumhurbaşkanı değil, temsili bir Cumhurbaşkanlığı makamının olması gerekir. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin parti ile bağlarını koparması gerekir. HSK’nın yapısının mutlaka değiştirilmesi gerekir. HSK, şu anda 13 kişiden oluşuyor. Bu 13 kişinin yedisini Cumhurbaşkanı direkt atıyor, kalan altısı Meclis’ten seçiliyor. Meclis çoğunluğu da Cumhur İttifakı’nda olduğu için yine dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor. Yani öncelikli olarak HSK’nın bu yapıdan arındırılması ve üstündeki siyasi müdahalelerin tamamen ortadan kaldırılması gerekir. Yargının da aynı zamanda siyasi yapıları denetleyen bir yapıya kavuşturulması lazım.
Bizim kanunlarımız ‘Tutuklama istisnadır, tutukluluk sürelerinin en kısa olması ‘asıl’dır’ diyor ama bizde tutuklama ‘asıl’ olmaya başladı. Hem imzalanan uluslararası sözleşmeler hem de kanunlarımız bunu söylüyor ama bizde artık tutuklama, bir infaza bir ceza çektirme durumuna dönüşmüş durumda. Bunu tabii ki kabul etmemiz mümkün değil.”

“KAVALA’NIN DOSYASI KES YAPIŞTIR HALİNE GELDİ”

CHP’li Karaca, Dünya İnsan Hakları Günü’nde, beraat kararına rağmen serbest bırakılmayan Osman Kavala ve dört yılı aşkındır cezaevinde tutulan eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da unutulmaması gerektiğini söyledi.

Usulsüz yargılamalara dikkat çeken Karaca, şu şekilde konuştu:

“Osman Kavala ile 13 Kasım’da görüştüm. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Kavala hakkında bir kararı vardır. Biz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atmış, bu sözleşmeyi ülkemiz parlamentosundan geçirmiş ve Anayasa’ya göre bir kanun hükmü haline getirmiş bir ülkeyiz. Ancak bugün ülkemizde maalesef ne AİHM kararlarına ne Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına ne de Danıştay’ın kararlarına uyuluyor. Yargının siyaseten vermiş olduğu kararlar, mahkemelerin önüne geçiyor. Kavala hakkında düzenlenen iddianameye baktığımızda, sürekli beraat ettiği davadan başka bir atıf öne sürülerek yeniden tutuklandığını görüyoruz.
Selahattin Demirtaş da bir siyasi partinin genel başkanıydı. Bir siyasi partinin düşüncelerini, programını, tüzüğünü beğenmeyebilirsiniz ama dört yılı aşkın bir süredir, bir siyasi partinin genel başkanını, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı yokken içeride tutmak ‘siyasi yasaklaşma’ olarak gündeme gelir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, yargının bağımsızlığını savunmak için Demirtaş’ın tutukluluk halini, bu hak, hukuk mücadelesi içerisinde hepimizin karşı olması gereken bir durum olarak değerlendiriyorum.”

“CEZAEVLERİNDE KORONAVİRÜSE KARŞI ÖNLEM YOK”

Cezaevlerinin koronavirüse karşı savunmasız olduğunu da ifade eden Karaca, “Koronavirüs hastası mahkumların artık spor salonlarında yatırılmaya başlandığı bilgisini aldık’’ dedi.
Karaca, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Maltepe Açık Cezaevi’nde yüzü aşkın koronavirüs vakasının teşhis edildiğine ilişkin bir bilgi geldi. 15 kişilik koğuşlarda 30, 35 kişinin, 20 kişilik koğuşlarda 40 kişinin kaldığı ve hijyen anlamında, sosyal mesafe anlamında hiçbir önlemin alınmadığı, pozitif çıkan mahkumlarla çıkmayanların aynı ortamda kalmak zorunda oldukları bildirildi. Maalesef bu şekilde birçok bildirim alıyoruz. Bu durumu yerinde incelemek için bakanlığa başvurular yapıyoruz ama bakanlıktan onay almak maalesef mümkün değil. İzin alsak bile koğuşlara, mahkumlara ulaşma imkanımız engelleniyor. Sadece cezaevi yöneticileri ile görüşebiliyoruz. Onların bize sundukları verileri inceliyoruz ama tabii ki bu veriler de gerçekleri yansıtmıyor. Nasıl dışarıda salgınla mücadelede gerekli tedbirler alınamamış, filyasyon zinciri kopmuş, vakalar yüzde 50, yüzde 60’ların üzerine çıkmışsa, cezaevlerinde de bunun bir benzeri yaşanıyor.’’

‘’DEMOKRASİNİN RÜZGARI HEPİMİZİ RAHATLATACAK’’

CHP’li Karaca, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen “umudun yitirilmemesi gerektiğini” ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

“10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde Türkiye’de hak ihlallerinin en yoğun olduğu süreci yaşıyoruz. Ama bu olumsuzlukları söyleyerek umutları kırmamalıyız. Umutsuzlukları büyütmemeliyiz. Türkiye’de hak, hukuk adalet diyen, özgürlük ve hak ihlalleri karşısında ciddi anlamda mücadele eden bir yurttaş kitlemiz var, bunun farkındayız; ve bu yurttaş kitlemizin mücadelelerine bizler de ortak olarak bu ülkeyi mutlaka demokrasi ile taçlandıracağız. Hak ihlallerinin ortadan kaldırılabileceği mekanizmaları da parlamenter demokrasiye geçiş ile mutlaka sağlayacağız. Umutlarımı yitirmeyeceğiz, umutlarımızı büyüteceğiz. Çünkü demokrasinin rüzgarı hepimizi rahatlatacak.”

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER