MYK toplantısının ardından basın açıklaması yapan CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun vekilliğinin düşürülmesine ilişkin konuştu.
Öztrak, "Milletvekilimiz Anayasa Mahkemesi'nde yargılanması devam ederken ve Anayasamızın 83. maddesi çok açıkken, 27. dönemin bitmesi beklenmeden arkadaşımızın vekilliği Saray hükümetinin vesayeti altındaki TBMM Başkanı tarafından gasp edilmiştir" dedi.
Öztrak'ın açıklamaları şu şekilde:
Dün ülkemizin demokrasi tarihi açısından önemli bir gündü. 7 Haziran seçimlerinin üzerinden tam 5 yıl geçti. AK Parti 7 Haziran 2015 seçimlerinde 13 yıllık tek başına iktidarını kaybetmişti. Erdoğan bunu hazmedemedi, sandıkta oluşan millet iradesini fiilen tanımadı ve ülkeyi yeni bir seçime götürdü. İki seçim arasında da ülkemizde bir terör ve şiddet dalgası yaşandı. İnsanlarımız güvenlikleriyle özgürlükleri arasına sıkıştırıldı. Demokrasimiz dünya liginde hızla geriledi. Ardından da tek adam parti devleti rejimine giden darbeler süreci başladı. Önce ülkenin seçilmiş başbakanı bir Saray darbesiyle alaşağı edildi. Birkaç ay sonra da 15 Temmuz'da da iktidarın eski ortağı hain bir darbe girişimi gerçekleştirdi. Haklarında MİT raporlarına rağmen, Erdoğan'ın ne hikmetse son dakikada emekliye sevk etmekten vazgeçtiği ordumuzun içindeki bazı hainler gazi meclisimizi bombaladı, yurttaşlarımızı şehit etti.
Bu darbe girişimiz her ne hikmetse Erdoğan tarafından Allah'ın bir lütfu olarak görüldü. 20 Temmuz'da OHAL ilanı ile başlayan sivil darbe süreciyle tek adam parti devleti rejiminin önü açıldı. Milletimiz OHAL şartlarında rejim değişikliğine zorlandı. 7 Haziran'da millet iradesiyle inatlaşan Erdoğan ve AK Parti 31 Mart 2019 Mahalli İdare seçimlerinde de İstanbulluların sandıktan çıkan, analarının ak sütü gibi tertemiz iradesini kabul etmedi. Mızıkçılık yaptı. 13 bin oy farkla kaybettiği seçimi iptal ettirdi. Bu sefer Erdoğan'a milletimizin cevabı çok ağır oldıu.
13 bin oy farkını sindiremeyenlere milletimiz 806 bin oy fark attı. Sandığa darbe girişimini milletimiz yerle yeksan etti. Ama anlaşılıyor ki, 20 Temmuz darbe sürecinin müellifleri, milletin verdiği dersi bir türlü öğrenemiyorlar.
Bunun son örneğini geçtiğimiz hafta yaşadık. Ağızlarından milli iradeyi düşürmeyenler, Erdoğan'ın atama yardımcısının gönderdiği tezkereyi TBMM'de okutarak İstanbulluların hür iradesiyle seçtiği vekilimizin, Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğini düşürdü. Herkes biliyor ki, Enis Berberoğlu siyasi garez ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı yürütülen kan davasının kurbanıdır. Enis Berberoğlu'nun yargılandığı davaya konu olan görüntü belgeleri herkesten önce yayınlayanlar, şimdi Erdoğan'ın etrafındadır. Yine "O silahlar vallahi de billahi de Türkmenlere gönderilmedi" diye ekranlarda feryat edenlerin partisi de şimdi Saray'ın küçük ortağıdır. Türkiye'yi beraber yönetiyorlar.
Enis Berberoğlu her CHP'linin yapacağını yaptı ve Saray'ın tehdit ve şantajları karşısında eğilip bükülmedi. Demokrasi bir bedel ödenecekse bunu seve seve öderim dedi. 16 ay hapis yaptı, tahliye edilip seçimlere girdi yeniden milletvekili seçildi. Ancak görevi millet iradesini korumak olan TBMM Başkanı milletin iradesi yerine Saray'ın iradesine sahip çıktı. Meclis Başkanının şimdi suçluların telaşı içinde bize laf yetiştirmeye çalışması beyhudedir. Meclis Başkanı oturduğu koltuğun hakkını verememiştr. Milletvekilimiz Anayasa Mahkemesi'nde yargılanması devam ederken ve Anayasamızın 83. maddesi çok açıkken, 27. dönemin bitmesi beklenmeden arkadaşımızın vekilliği Saray hükümetinin vesayeti altındaki TBMM Başkanı tarafından gasp edilmiştir.
İktidar partisi kendi belediye başkanlarını istifa ettirirken, biz onları savunduk.
Hiçbir parti ve siyasi görüşü ayırmadan darbedilmişti, millet iradesiyle gelen millet iradesiyle gitmelidir.
GAZETECİLERİN GÖZALTINA ALINMASINA TEPKİ
Bunlar bununla bitmiyor. Sabah TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ile OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız'ın gözaltına alındı. Bunlar nitelikli bir demokraisnin vazgeçilmez unsurları. Beceriksizliklerinin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Bu nedenle milleti her geçen gün milleti kutuplaştırmaya çalışıyorlar.
Ankara'da Erdoğan'ın fotoğrafını asmışlar, "Ya olacağız ya öleceğiz" yazmışlar. Bu nasıl bir hastalıklı bir dildir.
Vatandaşımız ilk defa bu hafta sonu sokaktaydılar. Herkes serbestken, 65 yaş üstü yurttaşlarımız yine evde kaldı. Gerekli önlemler alınarak sokağa çıkmalarını sğalmalıyız.
Önce Sağlık Bakanı, bizim hafta sonu sokağa çıkkılmamısyla ilgili kararımız yok dedi. Sonra İçişleri Bakanı sokağa çıkma yasağı var dedi. Ardından Saray'ın kibirli sesi yükseldi, "Bu kararı aldık ama gönlümüz rahat etmedi iptal ediyorum" dedi. Sizin bu ülkeyi siz liyakatsız bir şekilde yönettiğinizin kanıtı.
Çok daha dikkatli bir yönetim gerektiğiniz söylüyoruz.
Sağlık Bakanı TÜİK ile çalıştıklarını söylemişti. Ama anlıyoruz bir gelişme yok.
Önlemlere devam etmek zorundayız. Hafta sonu bu konuda iyi bir sınav verdiğimiz söylenemez. Vaka sayısı yine 900'lerin üzerine çıktı. Bu süreçteki en küçük bir gevşemenin hem insani hem de mali kayıplarının olacağını aklımızdan çıkarmamalyızı. Bu güne kadar yapılmış fedakarlıkların boşa gitmesine sebp olmak hiçbirimizin hakkı değildir. Saray hükümeti milletimizi salgında tek başına bıraktı.
Kaç kez milletten toplanan paraların nerelere harcandığını soruyoruz. Saray'dan cevap yok. Saray'ın konser çekimleri için milyonlar harcanmış. Peki paralar nereden ödeniyor? 30 milyon lirayı bulduğu söyleniyor.
Merkez Bankası bazı seçilmiş sektörlerde taahhütlü avans kredisi verileceğini söyledi. 1974 yılında Merkez Bankası bazı sektörelere verileceğini söylemişti. Ama üzerinden 50 yıl geçmiştir. Krediler hangi sektörlere ve kimlere verilecek? Belli değil, Merkez Bankası'nın akçeleri de yetmedi, yandaşlara para yetişecekler.
1970 model politikalarla ekonomiyi götüremezsiniz. Tüketicinin yatırımcının ufkunu karartmaktan başka bir şey yapamazsınız. Saray sosyetesinin başı kayınpeder ve sosyete damadı da işi bilmeyen kasap. Ancak konuşuyorlar. Damat, çıkıyor, "Ekonominin çarkları dönmeye başladı" diyor. Yahu bu ülkede kimlerin çarkı dönüyor? Bir avuç müteahhitin dışında kimsenin çarkları dönmüyor. Kayınpeder böyle deyince damat ondan geri mi kalacak. O da 12 haftadır çöken borsa hakkında konuşuyor. Ekonomiyi borsa endeksi olarak gören bir Bakan var. 184 haftadır yatırımlar eriyor. Sadece borca borçla takla attırmaya çalışıyorlar.
Ülkemizin üretimleri eriyor. İcra mahkemeleri açılacak, 21 milyona yakın dosya vardı. Ama milletin hali bugün daha da perişan. İşçinin, çiftçinin alın teri telafi edildi mi? Bakalım önümüzde ne olacak. Biz olsaydık ne yapardık?
Hızla ayağa kalkmak için sorunları bir masada tartışırdık. Ekonomik sosyal konseyi toplardık. Buhranda gelirini kaybeden vatandaşlarımıza gel seni borçlanladıralım demezdik. İtibardan tasarruf olmaz demez, tarasarrufa kendimizden başlardık. TBMM'ye yeni bir dayanışma gücü getirirdik.
Salgın, güçlü sosyal devlet ihtyacını ortaya çıkarmıştır.
Ülkemizin karartılan ufuklarını aydınlatıp, ülkemizin kaynaklarını da vatandaşımız için kullanacağız. Belediyelerimizin yaptıkları ortada. Hükümetin sosyal destek açığını belediyelerimiz kapattı. TBMM'de kanun teklifleri verdik. Bundan sonra da partimiz, halk için halkla çalışmaya devam edecek.
AYASOFYA
18 yıldır, Saray yönetimi ne zaman başı sıkışsa Ayasofya'yı ortaya atıyor. 18 yıldır iktidardasınız, tek adamın kararına bakar iş. Bunu istismar etmeyin, bunun üzerinden siyaset yapmayın açacaksanız açın.
Biz dedik ki, Genel Başkanımız şunu söyledi, şu anda Adalet Yürüyüşü ile ilgili bir şartlar yoktur, farklıdır durum dedi. Bu bizim kendi görüşümüz, diğer partilerin görüşüne de karışamayız.
KURULTAY
Hem yüksek seçim kurulundan hem de bilim kurulundaki görüşmeleriz devam ediyor. Biz de diğer tüm partiler gibi kurultayımızı yapmak istiyoruz.
BARAJ ŞARTI
Yine bir tarih hatırlatması yapacağım. Anayasa referandumunda sistem değişti baraja gerek kalmadı denildi. Bu baraj meselesi niye yeniden gündeme geliyor? Çok açık söyleyeyim, ne olursa olsun biz tüm siyasi partilerin Meclis'te yerini alması ve sesini duyrumasını her zaman savunduk.
GÜNEY KIBRIS'TAKİ CAMİLERE SALDIRI
Tarihi ibadethanelerimize yapılan saldırıları kabul etmemiz mümkün değildir. Bu saldırıları şiddetle kınıyoruz. Dünya en büyük ısdırabı ayrışmadan çekiyor. Zaman ayrışma zamanı değil. Atam mirasımız olan camilerimize yapılan saldırıları, şiddetle kınıyoruz ve oradaki yönetimin tedbir almasını bekliyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU'NUN EMEKLİLİĞİ
Görmeden imzaladım ne demek? Burada iki tane genel başkanın koruma müdürleri emekliye sevk ediliyor. Yaşlarında sorun yok ama siz doğrudan emekliye sevk etmeye gidiyorsunuz, yıllardır birlikteler. Ondan sonra da görmedim diyorsunuz.