Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda dün kabul edilerek yasalaştı.
Ali Mahir Başarır, görüşmeler sırasında Genel Kurul’da yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bu konu hayati bir konudur. Bu kanunun elle tutulur bir tarafı yok. Getirdiğiniz bu 23. maddeyle Nükleer Düzenleme Kurumu’na bağlı Nükleer Teknik Destek (NÜTED) adında bir anonim şirketi kuruyorsunuz. Bu şirketi de Kamu İhale Kanunu’ndan ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’ndan muaf tutuyorsunuz. Çok merak ediyorum; bu ülkede Kamu İhale Kanunu ne işe yarıyor? Büyük ihalelerde uygulamazsınız, bu kanunda uygulamazsınız... Bu Kamu İhale Kanunu’nu kaldırın, iptal edin; Beyefendi istediği ihaleyi istediğine versin. Zaten fiilen öyle yapıyor.”
"KURULACAK ŞİRKETİN YÜZDE 51’İ DEVLETE AİT OLACAK, YÜZDE 41’İ SATILABİLECEK"
Kanun ile kurulacak olan şirketin yüzde 51’inin devlete ait olacağını, yüzde 41’lik hissesinin satılabileceğini söyleyen Başarır, şöyle devam etti:
“Peki hangi şartlarda, kimlere verilecek bu şirketin hisseleri? Hangi şartlarda, ne kadar süre verilecek gibi önemli hususlar neden bu teklifte yok? Yüzde 49’u neden sarayın iradesine bırakıyorsunuz? Ruslarla sözleşme yaparken elin oğlu geliyor, tüm şartlarıyla, ayrıntılarıyla sözleşmeyi belirliyor ama siz kanunu neden bu şekilde yapmıyorsunuz? Bu nasıl bir sorumsuzluktur?
“AYRINTILI BİR ŞEKİLDE DÜZENLENMELİ”
Bu maddedeki şartlarının belirlenmesi konuşulmalı, kimler yönetime gelecek belirlenmeli. Çünkü pek iyi bir sabıkanız yok. Mühendisi Sağlık Bakan Yardımcısı yaparsınız, güreşçiyi Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi yaparsınız ben korkuyorum; Savcı Sayan’ı, Mehmet Metiner’i süreleri bittiğinde burada göreve getirirsiniz. Burada bir liyakat sorunu var. Maalesef ki yaptıklarınız teknolojiyle, akılla, bilimle bir türlü örtüşmüyor.
“KİRLİ ENERJİYE MECBUR DEĞİLİZ”
Uzay Ajansı için ayırdığınız para 5,5 milyon dolar. Oysa Cem Yılmaz AROG-GORA filmlerine 12 milyon dolar ayırmıştı. Yani böyle bir partinin bilimle, akılla bu işi yürütebileceğine inanmıyorum. ‘Mersin’de, Sinop’ta nükleer santral istemiyoruz’ dediğimizde kızıyorsunuz. Biz, nükleere mecbur değiliz. Biz, Ruslara mecbur değiliz. Biz, kirli enerjiye mecbur değiliz. Biz, topraklarımızda bu imtiyazı bir ülkeye vermek zorunda değiliz. Bakın, Türkiye’nin 400 milyar KW/saat güneş enerjisiyle elektrik üretebilecek potansiyeli var ama biz yüzde 3’ünü kullanıyoruz.
“Meclis’e güneş enerjisini getirirsiniz bu topluma yük yapmazsınız, örnek olursunuz. Saraya da getirirsiniz, tüm kamu kurumlarına getirirsiniz ve Türkiye, sadece güneş enerjisiyle tüm elektrik ihtiyacını karşılayabilir. Niye böyleyken biz nükleer santrale mecbur olalım. Biz, daha önce kendi topraklarımızda denize girdiğimiz, piknik yaptığımız Akkuyu Nükleer Santral sahasına milletvekili olarak giremiyoruz. Bir güvenlik görevlisi geliyor ve buraya giremezsiniz diyor.
“SİZ GARANTİ VERMEDEN BİR İŞ YAPAMAYACAK MISINIZ”
“Yüzde 51’i her şekilde Rusların o nükleer santralin. Aradan bin yıl geçse de Rusların olacak yüzde 51’i. ‘Abartma’ diyorsunuz ama açın ve bakın o sözleşmeye. Eğer bu dediğim yalansa ben bir daha Mersin’e gitmeyeceğim. Bu durumdan bir milletvekili olarak utanç duyuyorum. Bu bir imtiyazdır. Bakın, gelin vazgeçelim. En azından o sözleşmeyi yırtıp atın ve millileştirin orayı. 12,35 sente 15 yıl boyunca elektrik alım garantisi vermişsiniz. Neden? Siz, garanti vermeden bir iş yapamayacak mısınız? Köprüye garanti, hastaneye garanti, otoyola garanti ve son olarak Ruslara garanti. Yani ‘GAK iktidarı’ diyorum size, çünkü ‘Garanti AK Parti’ oluyorsunuz. Neden veriyoruz bu garantileri? Biz, Ruslara verdiğimiz bu parayla Türkiye’nin her yerine güneş enerjisi santralleri kurarız. Türkiye böyle ışıl ışıl olur. Bir kez daha düşünün bu anlaşmayı ve özellikle Mersin’de bulunan Akkuyu Nükleer Santrali’nin Ruslarla ilişkisini kesin.”