2020 Türkiye’sinde üstelik pandemi koşullarında vatandaşın temel ihtiyaçlarını karşılayacağı elektriğini, suyunu, doğalgazını “riskli alan” gerekçesiyle iptal eden aklın vatandaşa zulüm ettiğini söyleyen Aydoğan, “Söz konusu mahallede Covid 19 hastaları olduğunu biliyoruz. Böyle bir süreçte insanları bulundukları yeri terk etmeye zorlamak insan hakkı ihlalidir. Pandemi olmasa da insanları içine sürükledikleri durum zaten haksız bir uygulama. Çevre ve şehircilik Bakanı durumdan haberdardır muhtemelen. Merak ediyorum Bakanlık neden kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmaktan imtina ediyor? Ayrıca bölge halkına neden sadece tapu devrine ve evlerinin yıkılmasına icazet verdikleri muvafakatnameler imzalatılmış? Bunlar hukuksuz ve haksız uygulamalarının birer kanıtı aslında ve bir çeşit zorbalık.” ifadelerini kullandı.
BİZİM BİLDİĞİMİZ DEVLET VATANDAŞIN DERDİNE ÇARE OLUR, HAKKINI SAVUNUR
Tapuları bulunan hak sahiplerinin zorunlu dönüşüme sürüklendiğini ve haklarını almak için mücadele verdiklerini fakat merkezi yönetimin ve Üsküdar Belediyesi’nin vatandaşın hakkını savunmak yerine aksine zorla, yıldırma yöntemleriyle işi zora soktuğunu vurgulayan Aydoğan, “Mahalleli hakkını arıyor. Kime karşı? Devlete karşı. Bizim bildiğimiz devlet vatandaşın derdine çare olur, hakkını savunur fakat bu uygulama açıkça gösteriyor ki burada tam tersi oluyor. Mahalleyi terk edilmiş bir yer haline getirmişler. Oysa insanlar yaşıyor orada. Mum ışı ile aydınlanıyorlar. Bu görüntüler gerçekten 2020 Türkiye’sine yakışmıyor. Yapılacak şey bellidir. Bu insanlar haklarını istiyor. Hukuka uygun biçimde sözleşmeler yapılır ve kimse zor durumda kalmadan sorun çözülür. Burada devlet müteahhit bakışıyla yaklaşamaz olaya. Vatandaşın hakkı savunulmalıdır.” dedi.
Konuyu Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle Meclis gündemine taşıyan Aydoğan şu soruları sordu:
1.Üsküdar Belediyesinin verdiği tahliye ve yıkım kararı hukuki midir?
2.Bölgede yaşayanların mağduriyetinin açıkça görülmesine rağmen bu hukuksuz uygulamaya son vermek için bir adım atılacak mıdır?
3.Belediyenin baskı ve zorla tapu sahiplerini yıldırarak evlerini terk etmeye zorlaması kabul edilebilir bir uygulama mıdır? Bu konuda belediyeye yönelik idari bir işlem yapılacak mıdır?
4.Pandemi sürecinde su, elektrik ve doğalgaz gibi insanların temel ihtiyaçlarını karışlayacakları abonelikleri nasıl iptal ediliyor?
5.Maddi imkânsızlıklarından dolayı yürütmenin durdurulması kararı almak için dava açamayan, hatta ‘yürütmenin durdurulması’ kararı alan bazı hak sahiplerine yönelik sergilenen bu uygulamanın sorumluları hakkında idari bir soruşturma başlatılacak mıdır?
6.Vatandaş ile neden hukuki zemini olan ve evlerinin yerini belirleyen bir sözleşme imzalanmamaktadır?
7.Bakanlık neden kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmamaktadır?
8.Bölge halkına neden sadece tapu devrine ve evlerinin yıkılmasına icazet verdikleri muvafakatnameler imzalatılmaktadır?
9.6306 Sayılı Kanuna göre 2/3te kalmayan hak sahiplerinin payları satılır denemektedir. Tahliye ve yıkım kararı verme yetkisi bakanlıkta ve belediyede yokken sadece pay satışına gidilebilecekken, pat satışına neden gidilmemektedir? Satış sonucu metre kare birim fiyattan hak sahiplerine ödemeler yapılacağından, pay satışına gitmemenin ağır ekonomik krizle devletin hazinesinin durumu ile bir ilgisi var mıdır?