Aydoğan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Aydoğan: “Cumhuriyet savcısının bile Anayasal haklarına saldırıldığı bir ülkede hangi vatandaş kendini güvende hissedebilir?” dedi.
Meslek yaşantısı boyunca başarılı bir çizgide olan ve bu olay öncesinde sicilinde herhangi bir olumsuzluk bulunmayan Cumhuriyet Savcısı Taner Temür’ün sosyal medya üzerinden yapmış olduğu sitemkar bir yorum sonucunda hakkında soruşturma başlatılması, bunun üzerine görev yerinin değiştirilmesi ve sürecin hukuksuz bir biçimde ilerleyişi CHP Milletvekili Turan Aydoğan tarafından Adalet Bakanı’na soruldu. Durumun yargıya müdahale niteliğinde olduğunu söyleyen CHP İstanbul Milletvekili ve YDK Üyesi Avukat Turan Aydoğan, “Cumhuriyet savcıları genel olarak ceza yargılamasında iddia makamını teşkil eder. Özellikle yargısal görevleri bakımından savcılık teşkilatı hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilmesi bakımından hayati önem taşır. Bu denli önemli bir makama böylesine bir müdahale ve baskı tavrı kabul edilemez. Yarattıkları korku iklimine uyum sağlamayanlara karşı ceberut bir tutumlarını arttırarak sürdüren bir merkezi yönetim ile karşı karşıyayız.” dedi.
CUMHURİYET SAVCISINA BU YAPILIYORSA VATANDAŞA NELER YAPILIYOR?
Bir Cumhuriyet savcısının sosyal medya üzerinden, hayattayken hakkında soruşturma başlatılabilecek olan, yapıp ettikleriyle kamuoyu nezdinde Atatürk düşmanı olarak bilinen bir şahsın cenaze törenine katılanlarla ilgili eleştirel bir ifade kullandığını ve hatta sitem ettiğini ifade eden Aydoğan, “Bunun üzerine cezalandırılıyorsa kimse bize ne yargının bağımsızlığından ne de düşünce ve ifade özgürlüğünden söz edemez. Olayın bir de hukuksuzluk boyutu var; Savcı Temür’ün sosyal medya hesabı emniyetin raporunda da belirtildiği gibi “gizli” hesap. Yani paylaşımları sosyal medya üzerinden arkadaş olmadığı kişiler tarafından görünemez. Nasıl oluyorsa HSK’da çalışan biri tarafından bu ihbar yapılıyor. Burada özel hayatın gizliliği ilkesine de 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunlara da Türk Ceza Kanunundaki kişisel verilerin yasa dışı ele geçirilmesi ve yayılması maddesine de açıkça aykırılık var. Cumhuriyet savcısına bu yapılıyorsa vatandaşa neler yapılıyor?” şeklinde konuştu.
HSK’DA GİZLİ BİR TAKİP, İSTİHBARAT BİRİMİ Mİ MEVCUT ?
Savcı Temür’ün konu ile ilgili İstanbul Anadolu Adliyesine şikayette bulunduğunu fakat Adalet Bakanlığı’nın soruşturmaya izin vermediğini söyleyen Aydoğan, “Oysa Adalet Bakanlığı bırakın bir Cumhuriyet savcısını herhangi bir vatandaşın bile başına gelse duruma müdahil olup kişi hak ve özgürlüklerine yönelik işlenen bu suç üzerinden bu kişiler hakkında soruşturma başlatmalıydı. Savcıya ait gizli olması gereken bilgilere bir biçimde erişmiş olan kişinin “Görevimi yaptım” şeklinde ifade vermesi de ayrıca bir soru işareti yaratıyor. Bu durumda HSK’da gizli bir takip, istihbarat birimi mi mevcut acaba diye düşünüyor insan” ifadelerini kullandı.
TAMAMLANMAYAN SORUŞTURMDAN CEZA ÇIKTI
Savcı hakkında yürütülen soruşturmanın tamamlanmadığını fakat buna rağmen cezanın verildiğini söyleyen Aydoğan, “Soruşturmayı yürüten müfettiş kanaatini bildirmeden, yani soruşturma henüz tamamlanmadan ceza fiilen uygulanmış ve Savcı’nın görev yeri değiştirilmiş. Savcı bugün taşınıyor yeni görev yerine. Peki soruşturma sonuçlanınca tekrar bir yer değiştirme cezası verilecek mi? Buna benzer yanlış uygulamalar daha önce de yapılmış. Bu durumda kişiye iki kere ceza verilmiş oluyor.” dedi.
AYNI HASSASİYETİ DİĞER KONULARDA DA BEKLİYORUZ
Aydoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Dikkat çeken başka bir konu daha var; savcı Temür hakkında yapılan ihbarın hemen akabinde, aynı gün soruşturma açılıyor. Bu hassasiyeti bu ülkede travmalara yol açan kadın cinayetleri konusunda, çocuk tacizi, tecavüzü gibi daha birçok konuda da gösterecekler mi acaba? Keşke öyle olsa. Soruşturması yürümediği için kendisine inanmadıklarını düşünüp, “Bana güneş doğmayacak” diyerek intihar eden, yıllarca istismara uğramış bir gencin var olduğu bir ülke burası. Keşke böyle konularda da aynı hassasiyet taşınsa. Yani nereden tutarsanız elinizde kalacak bir olayla karşı karşıyayız. Cumhuriyet Savcısının haklarına saldırı olan bir ülkede hangi vatandaş kendini güvende hissedebilir? Böyle bir ortamda bize kim adaletten, haktan, hukuktan söz edebilir?”